2003’ten 2013’e ... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

2003’ten 2013’e …

Annan planı rüzgarını da arkasına alarak 14 Aralık genel seçimlerinde kazandığı 19 milletvekili ile birinci parti olarak çıkan Cumhuriyetçi Türk Partisi, ilke kez iktidarın büyük ortağı olarak hükümete gelmişti. Önce DP ile daha sonra kuruluşu çeşitli tartışmalara yol açan ÖRP ile koalisyon yapmıştı… Geçmişte yaşananları eleştirmek veya sorgulamak niyetinde değilim. Eminim CTP, o gün doğru veya yanlış, yaptıklarının öz eleştirisini kendi içerisinde yapmıştır…

Hatırlayınız, CTP’nin büyük ortak olarak yer aldığı CTP-ÖRP koalisyon hükümetinin önünde daha 1 yıllık bir süre varken CTP, erken seçim kararı almıştı. 19 Nisan 2009 seçimleri öncesinde sayısız eleştiri ve eylemin ortak hedefi olan CTP kendi içinde yaşadığı huzursuzluklar sebebiyle de zorlu bir yarışa girdi. Erken seçim kararı, ekonomide yaşanan daralma ve hükümetin maaş ödemelerinde yaşadığı zorluklar olduğu bilinmektedir. Oysa esas neden, Türkiye’nin ısrarla KKTC’de uygulanmasını istediği ekonomik paketti. CTP’de, paketin uygulanması halinde Kıbrıs Türk Halkının iradesinin elinden alınacağı ve toplumun yaşam standardının düşeceği yönünde bir görüş hakimdi. Paketin uygulanması halinde ise, bir yıl sonra yapılacak seçimlerde parti olarak büyük bir yenilgiye uğrayacaklarının da bilincindeydiler. Bu nedenle seçimlere bir yıl kala, bana göre sırf dayatılan ekonomik paketin sorumluluğunu almamak için erken seçim kararı almak zorunda kaldılar…


Ve sonuçta, kötü bir propaganda kampanyası ile birleşen öfke sandıklara, bir daha gelmez denen UBP’nin tek başına iktidarı olarak yansımış ve 2005’te %45 oy alan CTP, %29 oy ile ancak 15 milletvekili çıkartmış, ana muhalefet partisi görevini üstlenmişti…

Şimdi bunları yazmanın ne alemi var, geçmişte kalmış olayları yeniden gündeme getirmenin ne gereği var diye sorabilirsiniz..? Biliyorsunuz Meclis dün seçimin 28 Temmuz’da yapılmasını karara bağladı. Yani 2 aydan az bir süre sonra seçmen sandık başına gidecek…

Meclis’in bugünkü tablosuna baktığımızda, bu seçimlere girecek olan iktidar partisi karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş, partililer son bir yıldır yaşananlardan demoralize olmuş, her gün acaba bugün ne olacak kaygısı ile bu seçimlere giriyor. Seçimin sonucu yine kıl üstünde. Ya UBP, ya CTP az bir farkla birinci parti olacak ve hükümeti kuracak… 

Demokrat Parti, UBP’den ayrılan 8 milletvekili ile Meclis’teki sandalye sayısını 10’a çıkararak üçüncü parti konumuna gelmiş ve moral kazanmıştır. Durum her ne kadar böyle görünse de, son iltihakların hem parti yönetiminde, hem de tabanda birtakım huzursuzlukları da beraberinde getirdiğini söylersek yanılmış olmayız. Tüm bu gelişmelere rağmen DP’nin, seçimlerden üçüncü parti olarak çıkacağını söyleyebiliriz… 

Belki de bu seçimlerde en çok konuşulacak parti olan TDP ise, gerek köylerdeki örgütlenmelerde yaşadığı zafiyet, gerekse taban olarak zirveye oynayabilecek bir parti görünümü vermiyor. Oylarında birtakım artışlar olabilir ancak, dediğim gibi şu anki görüntüsü ile dördüncü sıradaki yerini koruyacağa benzer…

Ve gelelim yazının esas sebebi CTP’ye… Son iktidar deneyiminde ne yazık ki, halkın birçok beklentisini karşılıksız bırakmış, hem toplumda, hem de kendi partisinde hayal kırıklığı yaşatmıştı. Aradan geçen yaklaşık 4 yıl içerisinde, CTP siyasal olarak bazı değişimler yaşamıştır. Bugün yine söylemleri ve kadrosuyla 28 Temmuz seçimlerinin favorisi durumuna gelmiştir.

Ancak CTP’nin, seçim propagandasının başlamasıyla birlikte, vatandaşa bazı konularda net açıklamalar yapma zorunluluğu vardır. Hesap sorma işini bir yana bırakırsak, ülkede halen uygulanmakta olan ve TC’nin olmazsa olmazı olan ekonomik paketle ilgili düşüncelerini toplumla paylaşmalıdır. İktidar gelmeleri halinde, muhalefet dönemlerinde çok eleştirdikleri bu paketi uygulamaya devam mı edecekler, yoksa red mi edecekler? Bunu, sebepleriyle birlikte topluma çok net olarak anlatmak zorundadırlar.

 

YERİN KULAĞI VAR

ARTIK SÖZ SEÇMENİN: Yıllardır onlar konuştu, biz dinledik. Dün toplanan Cumhuriyet Meclisi, seçimlerin 28 Temmuz’da yapılmasına karar verdi. Artık çıkacaklar ve halka, kazanmaları halinde neler yapabileceklerini anlatacaklar. Halkı ikna edecekler… Kimin doğru, kimin yalan söylediğine halk sandıkta karar verecek…

GÜÇ GÖSTERİLERİ BAŞLADI: CTP, kurultay nedeniyle kitle toplantılarını çoktan başlatmıştı. “Seçime hazırız” derken, haklılık payları vardı. Partiye bir hareket, bir heyecan gelmişti. İkinci güç gösterisini başlatan UBP oldu. Saray’ın ve sarayla aynı paralelde hareket edenlerin seçime kadar boş durmayacaklarını bilen İrsen Küçük, önceki akşam güç birliği gösterilerini Girne’yle başlattı. Ancak bunların sonucu ne kadar etkileyeceği, karşı tarafın “cepte” saydığı kitlenin DP’ye gidip gitmeyeceği önümüzdeki günlerde belli olacak. Baksanıza ilk fireyi Resmiye Canaltay’la verdiler…

BEN OLSAM REDDEDERDİM: Seçim kapıya gelmiş, hükümet düştü düşecek, hala üçlü kararnameyle atama yapılıyor. Bu sadece  bir kıyaktır, o kadar. Düşünün siz, UBP iktidara gelmezse, bu kişiler müşavir bile olmayacaklar. Ben onların yerinde olsam, böyle bir kıyağı reddederdim, bunca yıllık bürokratik yaşamıma da leke sürdürmezdim. Ama talep olunca, arz da oluyor ne yazık.   Ha bir de kaç oy getirecekler, onu da merak ettim…

TABELACILARIN SESLERİ ÇIKMAYA BAŞLADI: Sırf seçim zamanı akıllara gelebilsinler diye tabela örgütleri kuranlar bir bir ortaya çıkmaya başladılar. Hepsi teklifleri, münhalleri bekliyor. 5 yıl partiler dışında faaliyet gösterip, ya da hiç bir faaliyet göstermeyip bu dönemde ortaya çıkanların bence hiç şansı yok. Sadece haber kıtlığında haber oluyorlar, o kadar…

BİR BİLEN DEĞİL, BİR BÖLEN: UBP’den istifa eden 8’ler artık resmen DP’li oldular. Yıllarını Ulusal Birlik Partisi’ne adayan, hatta siyaseti UBP içerisinde öğrenen kişiler, artık birbirlerine rakip oldular. Hiç kuşkusuz bu yaşananların ardındaki isim Sayın Eroğlu olmuştur. Yılların politikacısı Eroğlu, artık bir bilen değil, bir bölen olarak anılacak…

İKİ AYLIK BİR RÜYA: Önümüzdeki iki ay, siyasetin içinde olmayan insanlar olarak, çoğunlukla güzel şeyler duyacağız. İnsanın aklını çelen vaatler, çağdaş reform programları, sorunlara tek tek çözüm, kararlılık, dostluk, kardeşlik vs… Seçim gecesinden itibaren de yavaş yavaş uyanacağız. Tatlı rüyalardan kabusa geçmemek elimizde. Şu iki aylık güzel sözleri ihtiyatla dinleyelim, yeter…

NİYE SEÇİM YAPIYORUZ: Şu an Meclis’te bulunan 49 vekilin tümü de yeniden aday olmayı düşünüyorlarmış. Herhalde kendilerini çok başarılı görüyorlar. Eğer aynı yüzleri seçeceksek, bu seçimi niye yapıyoruz. Harcadığımız zaman ve milyonlarca liraya yazık değil mi..?    

ZİRVEDEKİLER – Genç TV: Kuruluşundan itibaren benim de bizzat görev yaptığım, hatta ilk televizyonculuk deneyimim olan Genç TV, 16 yaşında. Bizim gibi küçücük bir ülkede, böylesi bir yatırımı gerçekleştirip sürdürmek kolay bir iş değil. Ertan Birinci ve tüm çalışma arkadaşlarını, hiç de karlı bir olmayan bu sektörde verdikleri mücadeleden ve gösterdikleri özveriden dolayı kutlamak isterim…

DİPTEKİLER – İşçinin Parasına El Koyan Devlet: Devletin İhtiyat Sandığı’na 1,5 trilyon borcu var. Belediyelerin borçları bunun dışında. Nisan 2013 itibarıyla İhtiyat Sandığında kalan paranın 300-400 milyon civarında olduğu açıklanmıştı. Çünkü devlet sadece faizi bile yılda 50 milyonu bulan bu borcunu ödememekte direniyor. İhtiyat Sandığı’ndaki para, işçinin güvencesi, yani ona ait. Şimdi devlet zaten ödemediği borcunun faizini yüzde 3,5 oranında düşürmeye hazırlanıyor.  Bu da, ödenmeyecek yeni borçlanmaların habercisi. Ya da totalde, borçlarını düşük gösterecekler. Gerekçesi ne isterse olsun, hükümet işçinin parasına iki satırlık bir kararla el koyuyor…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar