Bayramı ve hayatı yaşamak

Bayram yaşıyoruz.

Daha geçen hafta İstanbul Atatürk Hava Liman’ında bombalar patlamış , kırktan fazla insan pisi pisine ölmüşken…

Bayram yaşıyoruz.

Hem de on beş gün önce cennet adamızın cennet ormanları cayır cayır yanmış ve biz siyasetin inadına takılmışken.

Bayram yaşıyoruz,

Ülkemde ölümlü trafik kazaları kanıksanmış, tecavüzler başta tüm suçlar olağanlaşmışken.

Bayram yaşıyoruz

Yıllardır yakın coğrafyamızda süren savaşlardan kaçan insanların denizlere vuran cesetlerini ekranlardan seyrederken.

Bayram yaşıyoruz.

Yaşamayalım mı yani? Bırakalım mı her şeyi?  Kapanalım mı evlerimize korkakça? Erteleyelim mi doğal olan devinimimizi bile ?

Asla!

Yaşam inadına sürecek. Düğünü olan yapacak. Absürt kaçsa da çoğumuza, “Kısmetse olur” evinde neler olduğu , “ Survivor” ü kimin nasıl kazandığı, Avrupa Futbol Şampiyonasında kimlerin final oynayacağı konuşulacak. Sırası geldiğinde yeni bebekler doğdu diye sevineceğiz. Tanrı geçinden versin, günü geldiğinde kayıplarımızla dövüneceğiz. Çünkü hayat böyle devam edecek.

Bayram yaşıyoruz

Biliyorum. Çocuklarınız karne – diploma alırken sizler resimlerini sosyal medyadan paylaşırken, bir yandan da yarın ne olacaklarının gaylesini yaşarken geliverdi bu bayram. Oysa siz onlar için endişelisiniz. Sevinciniz gururunuz göstermelik. Aslında derin bir yılgınlık içindeyken maske takmış dolanıyoruz ortalıkta. Mutluluğu oynuyoruz.

Olsun ama. Her şeye rağmen yaşayalım bu bayramı tadıyla. Büyüklerimize saygı küçüklerimize sevgimizi göstermeye fırsat olsun. Çok yorgun olanlarımız vardır. Kafası çok bozuk olanımız eksik değildir. Dinlenme toparlanma adına bir fırsat olsun bu bayram onlara…

Madem ki yıkılmadık bir kez daha kalkalım ayağa. İnadına inadına arayalım Dünya barışını ve yaratalım.

Hem bakınız artık en azından bol suyunuz da var.

Tabii ki yeni acılar, yeni sevinçler üreteceğiz yaşarken. Hedefimiz acıyı azaltmak, sevinci çoğaltmak olmalı.  Bu bayram bu uğurda bir Milâd olsun bize, etrafımızı, etrafımızda olan biteni daha bir umursayalım bu yolda ve gerekirse mücadele verelim bu uğurda. Kanıksamayalım, boş vermeyelim. “yeter” derken bir yandan, diğer yandan da çözüm projeleri geliştirelim. Bunları uygulayalım, uygulatalım.

Bayram yaşıyoruz.

İyi bayramlar…

VE ŞİİR

Bu hafta izninizle, geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz edebiyat ustamızın anısına , onun bir şiirini paylaşıyorum. Filiz Naldöven’i saygı ve rahmetle anıyorum:

Zuzu’ya Da Söyledim

 

önce gözleri  şiirden gönderme iki imge  düştü  zuzu’ya da söyledim.düştük  herşeyle konuşan denizdeydik  uzanıp yattık ortasına herşeyin  iki masum gül yaprağı hevesi  çınladık orada çınladık  dilim süzüldükçe omurganda ter  ter içinde fısılda sevgilim  sevgilim de!  dirilsin o yitik kelime  kelimeyi  zuzu’ya da söyledim  deneme metnidir  parmakların tenimde…harfler…benekler  deneme metni  metin deneme  kitaptık  kapağımızı açtık…içimizi tıklat  tıklat dedim zuzu’ya  kaygan bitkin hepten lal  bir dilim rüzgar serin  ud yerine uyudum o dar beşiğe  usulsüz şarkıları söyledim  nasıl da kopuştu kasıklarında teller  saçlarına değer çekilir kalbim  kökündeki nar çatladı dağıldı  taneleri topladım dilimle bir bir…  yeni rahim doğurdum aşkın köründe  sen için sana için senin için  bunu zuzu’ya da söyledim  yüzünü hediye ver dedim zuzu’ya  narsam şimdi öpsen dağılsam  toplasa dilin tanelerimi bir bir…  bunu zuzu’ya söylemedim  çekindim!

ANLAYAMADIKLARIM

Hırvatistan , göçleri ve mülteci akınını önlemek için Sırbistan sınırına demir kapı yapıyormuş. Hiç anlayamam bu insan oğlunu . Tarih de mi okumazlar. Yahu şartlar oluştuktan sonra Çin Setti fayda sağlamamış senin demir kapın ne fayda sağlayacak ?