Yusuf Yönlüer’in hayat dersi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Yusuf Yönlüer’in hayat dersi

Ayşe Bora Yönlüer; 1970’li bi’hanımefendi. Suzan ve Şenay adlı iki kız çocuğu olan bi’anne. Oğulları gibi sevdiği Musa ve Ulaş’tan alırım haberlerini, Ayşe ve Yusuf sevgililer n’par, n’eder bu aralar diye diye. Yönlüer Ailesi’ni de 80’li yılların başından beridir tanırım. Yıllar geçti ve eski performans basketbolcusu Ayşe, yine kendisi gibi bir sporcuyla evlendi. O da eski milli voleybolcu Yusuf Yönlüer. Uzun yıllar milli takımlar seviyesinde voleybol oynamış bi’hırs küpü maşallah. Yusuf Hoca, voleybol performansı sonrası kendisini tenis sporuna adamış ve Eliz gibi, Şengül gibi, Tüge gibi ve Açelya gibi bebeleri önce tenis kortlarına, sonra da temsiliyet anlamında ülkemize bağışlayan bir tenis koçu. Tenise ilişkin bi’gelişim seminerinde daha da yakınlaştık ve arkasından da Rusya dönüşü İstanbul’da kanka olduk. Sohbet aralarında en çok sezinlediğim özelliği ise “kazan tavır”a örnek bir model olmasıydı. Her zaman “her ne pahasına olursa olsun kazanmalıyım” felsefesinde olan bu yanını sporcularına da aşılamış ve ‘sürekli kazanan tavır’ yanında ‘başarısızlığa meydan okuyan’ bi’tavır daha geliştirmiş bebelerinde. Bu aralar sıkça Face’de görüyorum değerli hocamı. “Virra” derler ya, işte o modda sürekli olarak mesajlar yayımlamaca. Özellikle sağlık, imân, çevre ve de kendini gerçekleştirme konularına ilişkin bi’kitaplık lâfları var adamımın. Bu aralar İstanbul’dan sesleniyor bizlere. Ara ara da onu Kıbrıs’ı sobelediğinde yayımladığı fotoğraflardan izliyoruz. Hafta içi bi’mektup yazdı tüm spor yazarı arkadaşlara. Kanser illetine meydan okuma konusunda bi’kitaplığı geçtim, bir ömür derslik konulara parmak bastı. ‘Hayata tutunmak, sabretmek ve şükretmek’ gibi hayat derslerini içeren bir mektuptu bu. Arkadaşlar değindi, bi’de ben değineyim ve ‘özetin özeti’ şeklinde. İlgili mektubu sizlerle paylaşayım istedim velhasıl-ı kelâm; “Kanser olduğumu öğrendiğim an kanseri bir rakip olarak görüp onunla korta çıktım. En başında kanseri Eliz'in, Şengül'ün, Suzan'ın, Kemal'in, Saner'in, Tüge, Açelya, Özay birçok oyuncumun rakibi gibi gördüm. Sonra düşündüm. Bu oyuncularım bu başarıları yakalarken hiç mi maç kaybetmediler! Tabii ki de kaybettiler! Benim kaybetme şansım var mı? Kaybedersem ne olacağını biliyor muyum? Evet ne olacağını biliyorum. O zaman benim bu maçı kaybetme şansım yok. Bu maçın rövanşı da yok! Bir maç ki sadece son sayıyı alan kazanır. Öncesinde kazandığınız sayılar size moral motivasyon olur o kadar. Önemli olan o son vuruş, maç puanı vuruşu! Kule hakeminin son sözleri; oyun-set-maç. İşte bu da bu benim hayatımın tenis maçı!” diye konuyu kaleme aldı ve ekledi sayın hocam; “Önce rakibi iyi tanımalı. Rakip bir kere çok güçlü. Daha çok kısa zaman önce arkadaşımı yendi. Şakası yok. Heyy! Yusuf Hoca, bu rakibe karşı yumruk sıkarak sen bu maçı kazanamazsın. O son sayıyı almak önemli, şimdi yumruk sıkmanın bir anlamı yok. önemli olan son sayıda zafere kaldırılacak yumruk. Bu rakibe karşı güçlü olmak lazım! O zaman iyi beslenmeli, protein, lifli gıdalar, bol sebze, meyve vb. yemeli. Maalesef kimyasallar bütün bunları da rakip haline getirdi bize. Yediklerim, içtiklerim, aldığım nefes bile hep kanserojen. Bu rakibi yenmem için ne yapmam lazım? Bu maçı kazanmam bu kadar olumsuzluklara rağmen mümkün mü? Eeee, doktorum profösör, çok iyi bir doktor. O bile bu maçı çok kısa bir süre sonra rakibim kazanacak diyor. Peki Yusuf Hoca bu yenilgiyi kabul eder mi? Pes eder mi? İşte size hayatımın maçını canlı yayın gibi gösteriyorum. Bu maçı kimin kazanacağını canlı yayın gibi göreceksiniz” diyordu sevgili Yusuf Hoca bizler için kaleme aldığı mektubunda. Bi’defa bu zafere giden yoldaki hırsı, azmi ve arzusu takdir-e şayan. Şahsen ilk başlarda yaşadığım yoğun marazı üzerimden attım. Yusuf Hoca için kazanmak beyinde başlayacak inşallah ve de maşallah! Kendisinden bi’dileğimiz daha var. Değerli dostum; Sağlığına kavuştuğun zaman bu deneyimini yeniden kaleme almak ve tıpkı “Yaşama Çevrilen Pedal”de de olduğu gibi yeni bir Lance Armstrong efsanesi yaratmanı istiyoruz. Benzer hastalığa savaş açan değerli dostlar için öncü fonksiyona sahip bi’kitap olacaktır kesin! Neyse, seni birçok kez kucaklarım değerli hocam. Son sözüm ise her zaman duvarına yazdığımdan; ALLAH BÜYÜK…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar