Rum Lider Nikos Anastasiades resmen herkesin aklı ile alay ediyor.
İpin ucunu artık iyice bir kaçırdı.
Masaya ön şartlar koyuyor ve bunları öneri diye pazarlamaya kalkışıyor.
Masaya koyduğu sözde önerileri, aslında ön şartlar, masaya hiç de yabancı değil.
Mont Pelerin zirvesinin çökmesine neden olan Yunan Dışişleri Bakanı Kocias’ın ortaya koyduğu ön koşulların bire bir aynisi.
Ama sunumu bu kez farklı.
Yani Yunan musakkasını bu kez Anastasiades değişik bir tabakta sunuyor.
Yeni bir şeymiş gibi…
Kocias o gün ne demişse bugün aynisini Anastadiades söylüyor.
Önce garantiler ve güvenlik konusu kapatılacak, toprak meselesi halledilecek, sonra da diğer konulara bakabilirlermiş…
Yok öyle bir yağma…
İlginçtir, Kocias’ı BM Genel Sekreteri Guterres Cenevre’deki Kıbrıs Konferansı sırasında ortaya koyduğu tavır ve politikalar nedeni ile istenmeyen adam ilan etmişti.
Guterres yanındakilere, “Beni bu adamla bir daha muhatap etmeyin” demişti.
Kocias’ın o gün yaptığını bugün Rum Lider Anastasiades yeniden ambalajlayarak piyasaya sürdü.
Yeni bir şeymiş gibi…
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide de bu yeni ambalajlı eski anlayışı aldı.
Olacak iş değil.
11 şubat 2014 belgesi ile taban tabana zıt, Cenevre sonuç bildirgesinde yer alan unsurlarla çelişen böylesi bir yaklaşım kabul edilemez.
Nikos Anastasiades’in niyeti Kıbrıs sorununa bir çözüm bulmak değil.
Adam varsa yoksa kendi seçimlerini düşünüyor.
Ve buna göre hareket ediyor.
Yunanistan’ın da kendi özel ajandası var. Atina’nın ekonomisini yeniden yapılandırmak için batıya ihtiyacı var. Ama gelinen aşamada Yunanistan’ın batıya karşı kullanabileceği herhangi bir siyasi ve ekonomik pozisyonu ya da aracı da yok!
Bunun için Kıbrıs’ı kullanmak istiyor.
Kıbrıs üzerinden sorun çıkararak diğer alanlarda kendine çıkar sağlamaya çalışıyor.
Örneğin AB-Türkiye ilişkilerinde Kıbrıs nedeni ile Türkiye’ye sorun çıkararak AB’den çıkar elde etmenin peşinde koşuyor.
Bunun için de Kıbrıs sorununun devamını sağlamaya çalışıyor.
Atina, Kıbrıs sorunu çözülürse bu gibi politikaları öne çıkararak
elini güçlendiremeyeceğini biliyor.
Mont Pelerin görüşmelerinin birinci aşamasında 11 Kasım 2016 günü Rum Liderin ısrarı ile görüşmelere ara verilmesinin arkasında Yunan tarafının tutumu yatıyordu.
Nitekim Mont Pelerin görüşmelerine verilen bir haftalık arada bu durum ortaya çıkmış ve Kocais’ın ‘garantiler varsa müzakereler devam edemez’ yaklaşımı bir ön koşul olarak basına yansımıştı.
Mont Pelerin’de 20 Kasım 2016’da gerçekleşen Kıbrıs zirvesinin ikinci aşaması da Kocais’ın garantiler konusundaki ön koşulu ve Rum Liderin toprak konusundaki tavırları nedeni ile başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Cenevre’deki Kıbrıs Konferansına da, Yunanlı Bakan Kocias’ın gayrı ciddi tutumu ve müzakerelere geçilmeye hazır olmadığını bildirmesi nedeni ile 12 Ocak günü ara verilmek zorunda kalınmıştı.
Müzakere sürecinde yaşanan bu önemli noktaları not ettikten sonra BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı’nın durumuna da bir bakalım.
Gelinen aşamada görünen o ki, Espen Eide’nin de Anastasiades’ten ve Yunanistan’dan bir farkı kalmamış.
O da meseleye kişisel öncelik ve çıkarlarını öne çıkararak yaklaşmaya başladı.
Sözleşmesi Eylül ayında bitecek olan Espen Barth Eide Ağustos ayının tatil ayı olduğunu ve bu ayda hiçbir şey yapılamayacağını bildiğinden, görüşmeleri bir şekilde Temmuz ayı sonuna kadar devam ettirmenin arayışında…
Hedefi görevi devrederken çökmüş, başarısızlıkla sonuçlanmış bir müzakere sürecinin sorumluluğunu almamak.
Kendisini bu işten sıyırmak.
Bunun için de kendi önceliklerine göre hareket ediyor.
O da ülkesinde yapılacak olan seçimlere başarısızlığı tescil edilmiş bir diplomat olarak gitmek istemiyor.
Bu nedenle de musakkanın altına ateş verilmesine fırsat veriyor.
Guterres’i delirten önerilerin ambalajlanmış haline ses çıkarmıyor.
Guterres’i çileden çıkaran musakkayı onun özel danışmanı sıfatını taşıyan Eide alıp Kıbrıs Türk tarafına da yedirmek istiyor.
Ama bu yemeği kimse yemez.
Sözün özü, Rum Lider Nikos Anastasiades masaya yeni bir öneri sunmamıştır.
Anastasiades Kocias’ın Mont Pelerin zirvesini çökerten ön koşullarını cilalayarak yeniden gündeme getirmiştir. Bunlar ön koşuldur ve kesinlikle kabul edilemez.
Müzakerelerin üzerine inşa edildiği zemini berhava etmeye dönük bu ön koşullar, adayı felakete sürükleyecek kapının açılmasına neden olacak.
Bunu bir tarafa not edelim.
Anastasiades’in herkesin zekası ile alay etmeye ve dalga geçmeye hakkı yoktur.
Kimse aptal değildir.
