Yüksek Öğretim Kuzey Kıbrıs ekonomisinin en önemli ve gelir getirici sektörlerinden biri.
Turizmle birlikte lokomotifi…
Yüksek Öğretim sektörü hassasiyetle korunmalı, yanlışlar varsa bunları düzeltecek adımlar atılmalı…
YÖDAK bu alanda denetleyici ve düzenleyici bir kurum.
Bu kurum siyasi tartışmaların dışında tutmalı, kesinlikle siyasallaştırılmamalı.
Akademik olarak güçlenmesi sağlanmalı, bağımsızlık ve özerkliği korunmalı.
YÖDAK ile ilgili yapılan son yasal düzenleme bu açıdan endişe verici.
Yapılan yasal düzenleme ile birlikte YÖDAK’ı siyasallaştırmaya dönük kapı açıldı.
Bu kurumun yönetiminin oluşumunda siyaset belirleyici konuma geldi.
Düzenleme ile birlikte dokuz kişilik YÖDAK yönetiminde altı üyeyi doğrudan hükümet belirleyecek.
Böylece tüm yetki hükümete geçiyor.
Cumhurbaşkanlığı makamı etkisizleştirilip sadece onay mekanizması haline getiriliyor.
Cumhurbaşkanlığı YÖDAK üzerindeki bütün tasarrufunu yitiriyor.
Yeni üniversite açılıması konusunda tüm yetki yeni düzenleme ile birlikte hükümette olacak.
Yasal düzenleme yapılmadan önce üniversite açma izni sürecinde ön izin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilirken, esas izni verme yetkisi YÖDAK’ta idi.
Yeni düzenlemenin yürürlüğe girmesi sonrasında bu yetki YÖDAK’ın yeni yapısı ile birlikte hükümette olacak.
Bu arada ortada belirleyici akademik kriterler yok.
Tek kriter kuruluş sermayesine getirilen baraj.
O da başka tartışmalara neden olmaya aday. Fırsat eşitliğini ortadan kaldırması gibi..
Akademik çevreler özellikle de rektörler yapılan yeni düzenlemeden rahatsız.
Siyasetin YÖDAK’ta karar verme mekanizmasında etkisini artıran ve onu belirleyici bir konuma getiren düzenleme önümüzdeki dönemde sıkıntılar yaratmaya aday olarak görülüyor.
Yapılan düzenleme YÖDAK’ı siyasi rant elde etme kapısına dönüştürebilir.
Siyasetin etkisi altına girecek olan YÖDAK’ın yeni üniversiteler açılması konusunda yetkilerini nasıl kullanacağı ile ilgili ciddi endişeler var.
Siyasallaştırılan diğer kurumlarda yaşanan acı deneyimler bu gelişme karşısında doğal olarak endişelere neden oldu.
Ülke ekonomisinin atar damarlarından en önemlisi olan yüksek öğretim sektörünün çökmesi ciddi sıkıntılara yol açar.
Halbuki YÖDAK ile ilgili yapılan yeni düzenlemede kurumun var olan sorunlarına çözümler üretilmeli ve akademik olarak kurumun daha da özerk bir yapıya kavuşturulması, bağımsızlığının güçlendirilmesi yönünde adımlar atılmalıydı.
Hem yönetsel hem de bütçe yapısı olarak…
Ama bunun yerine YÖDAK’ta yetki Cumhurbaşkanı’ndan alınarak hükümete verildi.
Düzenlemenin içeriğinde bir bütünlük de yok.
Düzenleme ile birlikte tüzük yapma yetkisi Milli Eğitim Bakanlığına verilirken, Yasayı yürütme yetkisi Bakanlar Kurulu’nda olacak.
Bu durumda kurumun bütçesini kimin nasıl hazırlayacağı sorusu gündeme geldi.
Buna yanıt olarak da Maliye Bakanlığının bunu yapması konusunda adım atıldı.
Böylesi bir yapı içerisinde YÖDAK’ın işlevini nasıl sürdürebileceği bir başka tartışma konusu…
Sonuç olarak yeni düzenleme meseleye akademik kriterler getirerek çözüm üretmek, kurumun bağımsızlığını güçlendirmek yerine kurumu siyasallaştıracak kapıyı açıyor.
Bu da Yüksek Öğretim için büyük bir tehdit.
Tabii ki ülke ekonomisi ve geleceği için de…
