Yarın çok geç olabilir... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Yarın çok geç olabilir…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Sosyal medyada herkes şikayetçi…

Kim bir eleştiri paylaşırsa, altında onlarca yorum…


“Abi devam et, arkandayız… Evet, şu da şöyle oldu, lanet olsun… Bunlar zaten böyledir…”

Devam eder gider…

Sanki o ilk yazıyı yazanın, adını koyanın kendi sorunuymuş gibi…

Şikayet ettikleri konularda eylemler olur, yine sanal ortamda bir destek, bir destek. Sanırsınız ki ortalık yıkılacak.

Sonuçta düzenleyenler ve on onbeş kişi kendini ortaya atar, gerisi internetten desteklemeye devam eder.

Bu nasıl bir haldir anlamak mümkün değil…

Çoktandır bir örgütlenme sorunu var bu ülkede.

Nasıl oldu da bu hale geldik diye bir düşündüm. Kendimce bir kaç neden buldum…

Halkı örgütleyenler, genelde siyasi partiler ve sendikalar olurdu.

Bana göre artık, siyasi partiler kitle örgütlenmelerinden uzak duruyor.

Geçmişte bu işin en hızlıları olanlarda bile hareket yok. Ya bu tür eylemlerin sonuç vermediğini düşünerek, ya da artık kitleleri toplayamadıklarından eylemden kaçmaktalar…

Sonra sendikalar… Şu anda mevcut sendikalar için ciddi malzemeler var. Ama geçmişte entipüften şeyler için topladıkları kalabalıkları toplayıp, onlar da sokağa çıkamıyorlar. Neden acaba?

Kendilerine olan güvenin sarsılmasından olabilir mi? Hani bir konuda eylem yaparlar, sonra o eylem, katılanların onaylamayacağı yerlere gider, aksine tepki toplar… Arkalarındaki desteği mi yitirdiler…

Halkın kendi kendine sokağa çıkması nadir görülen bir olaydır. Nitekim bölgesel olaylar için kurulan insiyatifler hala kendilerince tepki koyuyorlar, başarılı da oluyorlar ama bu bir istisna. Demokratik yolla örgütlenme için, daha doğrusu başarılı olmak için, önce kitlelerin paylaşacağı politikalar olacak…

Esasa gelelim…. Şu anda ikinci bir varoluş mücadelesi veriyor olması gereken Kıbrıs Türkü, aksine feci şekilde sessiz…

Köy gezilerinde söylenenler, basına verilen beyanatlar ve sosyal medyada zaman zaman hedefini de şaşıran, aşırıya kaçan yorumlar dışında bir şey yok…

Şunu bir kere kabul edelim; Kıbrıs’ın Kuzey’inde şu anda gerçek anlamda bir dönüşüm yaşanmakta.

Sadece nüfusla ilgili değil, eğitim konusunda, ekonomide, sermayenin el değiştirmesinde, asayişte, trafikte, kültürel değerlerde, daha bir çok konuda hızlı bir değişim var. Üstelik nereye varacağı da belli değil…

Bir kısmının önüne geçilemez gibi görülebilir. Ancak yapılacak hiç bir şey yokmuş gibi davranmak, mağlubiyeti baştan kabul etmek değil mi..?

Mesela siyasi partilerin bu duruma yönelik bir planlaması, bir politikası var mı..?

Bugüne kadar sürdürülen politikaların başarılı olmadığı açık. Öyle olsa, bu hale gelmezdik. Sadece bir senelik hükümetin işi bu noktaya getirdiğini söyleyemeyiz. Değişimin ayak sesleri çoktandır vardı. Demek ki gereken tedbirler zamanında alınmamış.

Bir şeyler yapmak gerekiyor…

Akılcı politikalar ortaya koyarak, halkı da aydınlatarak bir tutum ortaya koyma gereği var.

Eğer bu şekilde birlikte hareket etmekten uzak, her kafadan bir ses çıkararak devam edersek, aşırı bir takım uçlar da sivrilecek, ırkçılık, düşmanlık, ötekileştirme söylemleri artacak, bu da çok daha büyük gerginliklere ve ayrışmalara sebep olacak. Nitekim bunun işaretlerini bir karikatür tartışmasında yaşadık…

Açık, net ve genelin paylaşacağı bir ortak akılla, kimseyi dışlamadan, ama varlığımızı, değerlerimizi koruyacak şekilde demokratik haklarımızı kullanarak, geleceğimizi ellerimize almak zorundayız.

Başkaları çok da umursamayabilir ama, ben tam bir eşikte olduğumuzu düşünüyorum.

Yarın çok geç olabilir…

 


YERİN KULAĞI VAR

İŞTE KORUNACAK BİR DEĞER DAHA:

Sessizliğimizden yakınıyorum ya, işte bir örnek… Adı, Karpaz Koruma Derneği… E, Karpaz da koruma bölgesi. Ama açıklamada, bölgenin yapılaşmaya açılması, imar planlarının değiştirilmesi, yani korumanın kalkması talebi var. Baştaki hükümetle fıtratları aynı. Kaldır korumayı, peşkeşi çek, Karpaz’ın da Girne’den farkı kalmasın. İşte korumamız gereken bu, “Ranta Karşı Karpaz”… Hep birlikte ses çıkarmamız, önlememiz gereken bu. Sessiz kaldığımız her gün, yeni “değişimlere” cesaret vereceğiz…

 

OLACAĞI BUYDU:

Yurt dışı uçuşlar Ercan yerine Larnaka’ya kaymış. Peki ne beklerdiniz, millet enayi mi ki, aynı yere iki misli fiyat ile gitsin. Bakın son birkaç ay içerisinde hem Turizm, hem de Ulaştırma Bakanlarımız uçak fiyatları konusunda açıklamalar yaptılar. Birinin önerisi, uçuş sayısının aratırılmasıyla bilet fiyatlarının düşeceğiydi. Ulaştırma Bakanı ise fiyatların yüksek olduğunu kabul ederek, uçak şirketleriyle toplantı yapıp nedenlerini öğrenecekti. İkisi de başaramadı. Bırakın başarmayı, sonuçlarını bile açıklayamadılar. Onun için kimse çıkıp da, “niye Larnaka’dan uçuyorsunuz?” diye eleştirmeye kalkmasın. Piyasalar kendi yolunu bulur…

 

%30’DAN, %10’LARA:

1960 cumhuriyetinde Rum nüfusu yaklaşık 400 bin, Türk nüfusu ise yine yaklaşık 120 bin civarındaydı. Yani oran olarak 70/30 idi. Şimdi güneyin nüfusu tahmini 850 bin, bizim ise yaklaşık 5-6 yüzbin civarında. Bunun içinde kök Kıbrıslı sayısı yaklaşık 80-90 bin. Sözün kısası 1960’daki %30’luk oran, bugün %10’lara düşmüş. Bunu sorgulayan yok. Nasıl olmasa gelen Türk, giden de Türk…

 

HA GAYRET:

KTÖS ülkede 162 okula karşın, 212 cami olduğunu açıkladı.Bir çoğunuz “ne olmuş yani” diyecek biliyorum. Kusura bakmayın ama başımıza ne geldiyse bu umursamazlığımızdan geldi ve daha da gelecek var. Öyle ya hedef dindar nesiller yetiştirmek. Bu ülkenin imama mı, yoksa çağdaş bir gençliğe mi ihtiyacı var, kararı siz verin…

 

BELEDİYENİN AÇIĞINI MI KAPATIYORUZ:

Lefkoşa Belediyesi’sin CTP’li Meclis üyesi Onur Olguner, Yenidüzen’e konuşmuş, Lefkoşa’da suyun tek tarife olarak 4.91 TL olması gerektiğini söylüyor. Belediye’nin geçen yıl kendi yaptığı bir çalışmada da bu rakamın çıktığını, şu anda Belediye bütçesindeki açığı kapatma adına, fiyatın 7 TL’ye kadar yükseldiğini savunuyor. Lefkoşalılar şu anda en pahalı suyu alıyor. Büyük bir eşitsizlik var. Anayasa Mahkemesine giden olsa, belki de kazanacak. Başkan Harmancı sessiz. Belki bu açıklama, gereken tartışmayı başlatır diye umuyorum…

 

ZİLİN ÇALMASINA NE KALDI:

Okulların açılmasına çok bir zaman kalmadı. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da eğitimin sorunlu başlayacağını söyleyebiliriz. Okullar artan nüfusu kaldırmaya yetmiyor, var olanlarda ise eksikler henüz tamamlanmadı. Aslında sadece bu seneye özgü bir durum değil, yıllardır hep aynı. Okulun ilk gün heyacanı grevlerle biter. Belli ki Bakan Berova da bunun farkında ki, bir hafta tatile çıkmış…

 

 

 


 

ZİRVEDEKİLER

Tufan Erhürman: “Ülkenin dört bir yanında en olumsuz koşullarda üretmeye devam eden insanlarımız var. Bütün mesele tek tek gösterdiğimiz yaratıcılığı, üretkenliği dayanışma içerisinde toplum olarak göstermeyi örgütlemektir. Kıbrıs Türk halkı bunu yapabilecek potansiyele sahiptir…”.


DİPTEKİLER

Sadık Gardiyanoğlu: UBP Lefkoşa İlçe Başkanı Gardiyanoğlu, HP Genel Başkanı Özersay’ın ortaya koyduğu iddialar ile ilgili olarak konuştu; “Varsa haksız uygulama mahkemeye gitsinler. Biz gelince yapacağız diyorlar, elinizi tutan yok, mahkemeye git. Niye iktidara gelmeyi bekliyorsun ki? Algı operasyonu yapıyorlar. Git mahkemeye yap şikayetini. Mahkeme karar versin. Neden zamandan çalıyorsun ki..?”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar