“Yüzüne, gözüne benzetti” deyimi bugünler ve bu yönetenler için mi kullanıldı?
Türkiye’de üçüncü havaalanı inşaatı için yapılan açık artırmayı izledim.
“Liberalizm böyle bir şeydir işte” dedim kendi kendime.
Özelleştirmeye karşı olanı bile etkileyecek inanılmaz bir ortam.
Milyar Euro’lar havada uçuştu. Hem de canlı yayında herkesin gözü önünde.
22 milyar 152 milyona kadar yükseldi açık artırma.
Kazananlar çok mutluydular.
Niye mutludurlar ki, 10 milyar Euro verip bir havaalanı inşa edecekler ama bunu almak için 22 milyar Euro ödüyorlar. KDV’si de hariç. KDV ile birlikte 26 milyara çıkıyor rakam.
Ulaştırma Bakanı da mutlu.
“Toplamda 50 milyar Euro’luk bir değer yaratılacak. Bizim 10 yılda devlet bütçesinden aldığımız ve yatırım yaptığımız rakamdır bu” diyor.
Ve gururla ekliyor; “Bu rakamı İstanbul’a üçüncü havaalanı yapmak için harcıyoruz. Üstelik devletin cebinden tek sent çıkmayacak.”
İstanbul, Doğu ile Batı arasında transit noktası oldu. Müthiş bir talep var İstanbul’a. Var olan 2 havaalanı talebi karşılamaya yetmiyor.
Üçüncüsü de böylesi koşullarda ihale ediliyor ve devlet para harcama yerine 24 küsur milyar Euro da kazanıyor üstüne.
Peki bizdeki durum nedir?
***
Ulaştırma Bakanlığı ile uçak şirketlerinin ve havaalanını işleten şirketlerin vardığı anlaşma vakit geçtikçe daha da ağırıma gidiyor.
İtiraf etmeliyim ki “Kıbrıs Türkü çağdaş bir havaalanını hak ediyor” şeklinde düşünmüş ve Ercan’ın “özelleştirilmesini” onaylamıştım.
Özelleştirme yöntemine yapılan onca itiraza rağmen (ki çoğu haklı itirazlardı) iş yürüsün, bir an önce yeni havaalanı inşa edilsin diye tevekkülü seçmiştim.
Türkiye’den ve Kıbrıs’tan şirketlerin ortaklığını olumlu bulmuş, “bütün ihaleler böyle olmalıdır” şeklinde romantik bir düşünceye de kapılmıştım.
Şimdi hatalı düşündüğümü anlıyorum.
Tek çivi çakmadan Ercan’ı kazanç kapısına dönüştürdüler.
Tuvaletleri bile tamir etme zahmetine katlanmadılar.
Her türlü hizmetin fiyatını fahiş bir şekilde artırdılar.
Kıbrıs Türk Hava Yolları battıktan sonra bilet fiyatlarını istedikleri gibi ayarlayan 3 özel şirket (ki aslında 3 tane olmalarına rağmen tekeldirler) bağırmaya başlayınca da oturdular Değirmenlik Belediyesi’nin yolcu başına aldığı 5 Türk Lirası’nı iç ettiler.
Evet, resmen iç ettiler.
Çünkü bu parayı ödeyen biz yolcularız ve hiçbir itirazımız yoktur.
Niye yoktur?
Çok iyi biliyoruz ki 12 bin kişiye hizmet veren, çoğu 30 yıldır hizmete aç köylerden oluşan belediyeden kesecekleri yıllık 5 milyon lirayı 3 hava yolu şirketine dağıtacaklar.
Efendiler 5 milyonu ceplerine attıktan sonra mutlu olacaklar ve Ercan’a uçmaya devam edecekler.
Lütfedecekler.
3 şirket için 12 bin kişiyi feda edecek bir hükümete ne denir?
“Her işi yüzünüze gözünüze bulaştırıyorsunuz, Ercan işini de öyle. Fakat bu halk artık bunu yapmanıza izin vermeyecek…”
