“UBP’de muhalif oluşum yok” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Kıbrıs

“UBP’de muhalif oluşum yok”

“UBP’de muhalif oluşum yok”

“KADIN VEKİL AZ”… “Siyasi partilerdeki kadın milletvekili sayısının çok düşük olması ve kadınların siyasette muhakkak yer alması gerektiğine inandığım için Dr. Derviş Eroğlu’nun 2009 yılındaki milletvekili adaylığı teklifini kabul ettim”


“VEFA BORCUMUZU ÖDÜYORUZ”… “Annem şu an 86 yaşında. 60 yaşına kadar o benim annem, ben onun kızıydım. Artık ben ve üç kız kardeşim anne, annem ise bizim küçük kızımız. Onu çok seviyoruz, hep birlikte ona karşı sevgi ve vefa borcumuzu ödemeye çalışıyoruz”

“MUHALİF GRUP” YOK… “UBP içerisinde ‘muhalif grup’ diye bir oluşum yoktur. Her parti içerisinde görüş ve fikir farklılıkları, demokrasinin gereği çerçevesinde olabilmektedir ve bu da gereklidir. Bugün gelinen noktada UBP, A’dan Z’ye kurumsal bir yapı ve değişimle bir genel seçime gitme yolunda hazırlık içerisindedir”

Selda İÇER
Bugün Anneler Günü. Bizleri doğurup büyüten, bize emek veren üzerimize titreyen annelerimizin günü. Öncelikle tüm annelerimizin gününü buradan kutluyoruz. Böylesi bir günde biz de sizlerle, bir anne ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı buluşturmak istedik. Toplum içerisinde öne çıkmış, özellikle siyaset sahnesinde aktif olarak yer alan, 2 çocuk annesi Afet Özcafer bugünkü konuğumuz. Kendisi bir kadın olarak uzun yıllar çalışma hayatının içerisinde yer aldı. Bir bankada sorumlu olarak çalıştı. Ardından da UBP’den siyasete atıldı. Son milletvekilliği seçimlerinde UBP’den Gazimağusa Milletvekili seçildi. Parti içerisinde aktif şekilde çalışan, Cumhuriyet Meclisi’nde komite başkanlıkları da yapan Afet Özcafer, bunun yanında kadın çalışmalarıyla da partide dikkat çekti. UBP içerisinde kurultayda yaşanan yarışta Ahmet Kaşif’in yanında yer alan Afet Özcafer, tartışmalı geçen bu ortamda Gazimağusa İlçe Başkanlığı’na seçilerek de bir anda basının ilgi odağı oldu. Bugünkü röportajda, bir kadın olarak siyasette yer almak ve anne olmanın nasıl olduğunu okuyacaksınız Afet Özcafer’in gözü ile

HAVADİS: Bizlere öncelikle kendinizden biraz söz edebilir misiniz?
ÖZCAFER: Ben İngiltere’de İngiliz dili mezunuyum. Kuzey Kıbrıs’ta 27 yıl boyunca bankacılık sektöründe çalıştım. İlk olarak Faisal İslam Enstitüsü’nde çalıştım. Orada, Lefkoşa’da merkezde bankayı kurmak için çalışmalar yapılıyordu. Daha sonra oradan ayrıldım ve Mağusa’da Kıbrıs Ticaret Bankası’nda göreve başladım. Daha sonra kambiyo çalışmalarında yer aldım. Faisal İslam Bankası Mağusa’ya şube açınca önce şef olarak, daha sonra da müdür olarak burada görev aldım.
HAVADİS: Siyasete atılmanız nasıl oldu? UBP ile tanışmanız nasıl oldu?
ÖZCAFER: Ben kendimi bildim bileli UBP’nin içindeyim. Kadın kollarında, düzenlenen etkinliklerde hep aktif olarak çalıştım. Ancak bankada çalıştığım için daha önceleri, partide çok da aktif olmayı etik bulmazdım.
HAVADİS: Bu kararınız nasıl değişti?
ÖZCAFER: 2009’da UBP’de genel başkan olan Derviş Eroğlu, partide kadın siyasetçilere yer vermek istediklerini söyledi. Daha önce de teklifler gelmişti bana ama çocuklar küçük olduğu için ve aile yapımın zora girmemesi adına bu yapının içine girmek istemedim. Siyasi partilerdeki kadın milletvekili sayısının çok düşük olması ve kadınların siyasette muhakkak yer alması gerektiğine inandığım için Dr. Derviş Eroğlu’nun 2009 yılındaki milletvekili adaylığı teklifini kabul ettim.
HAVADİS: Siyasete girdikten sonra bundan hiç pişmanlık duydunuz mu, bulduğunuz tablo karşısında?
ÖZCAFER: Ailece almış olduğumuz bu karardan sonra pişmanlık duymam söz konusu olamaz. Siyasetteki ortamı tam da tahmin ettiğim gibi bulduğumu söyleyebilirim. Her şeyde olduğu gibi siyasette de zamana ayak uydurmak, kurumsallaşmanın ve birlikte hareket etmenin yollarını bulmalıyız. Halkın içerisinden gelen birisi olarak, halkın siyasetçilerden ne temenni ettiğini çok iyi hissediyorum. “Siyasette ve yapıcı icraatlarda şeffaflık, eşitlik, güven, samimiyet ve kararlılık.”
HAVADİS: UBP içerisinde “muhalif” diye adlandırılan gurup içerisinde yer almanız nasıl oldu?
ÖZCAFER: UBP içerisinde “muhalif grup” diye bir oluşum yoktur. Her parti içerisinde görüş ve fikir farklılıkları, demokrasinin gereği çerçevesinde olabilmektedir ve bu da gereklidir. Bugün gelinen noktada UBP, A’dan Z’ye kurumsal bir yapı ve değişimle bir genel seçime gitme yolunda hazırlık içerisindedir. UBP zor zamanlarda, bütünleşmeyi ve zoru başarmayı bilmiştir. Kurumsal ve demokratik bir yapı için yönetim elbette önemlidir. Halkın beklentisi, yönetimin ve hükümetin kararlılıkla halkın refah seviyesini daha yukarılara taşıması ve bunu gerçek anlamda istikrara dönüştürebilmesidir.
HAVADİS: Kadın milletvekili olarak hiç ayrımcılığa uğradınız mı?
ÖZCAFER: Ben öyle bir şey göremedim ya da görmek istemedim. Çünkü bizim babamız esnaftı ve sürekli çarşıda babama yardım ederdim. Okul hayatında da spor dalında aktif olduğum için bu çalışma hayatı bana yabancı değildi. Sürekli erkeklerle rekabet içerisinde olduğum için bankaya girdiğimde de böyle bir ön yargım olmadı. Ufak tefek şeyler olsa bile ben onları görmezden gelerek üzerine üzerine gittim.
HAVADİS: Cumhuriyet Meclisi’nde hangi komitelerde yer aldınız?
ÖZCAFER: Aslında birçok komitede görev alıyorum ben. Örneğin Cinsiyet Ayrımcılığı Komitesi, Sayıştaylık’la ilgili kurulan komite, KTHY ile ilgili komite ki bununla ilgili raporu hazırlayıp sunduk. AD-HOC Komite var finans sektörü ile ilgili. Orada da çalışıyorum eski bir bankacı olarak. Tüm bunların yanında esas sürekli komitelerimizden birisi olan, Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nin başkanıyım. Yasa tasarılarını görüşmek için haftada iki üç kez toplanıyoruz. En son Yayın Yüksek Kurulu’nun bütçesi geçti. Şimdi de Belediyeler Yasası ve belediyelere verilen katkı payı konusu gündemde.
HAVADİS: Komitelerde çalışmanızla ilgili kararları kimler veriyor?
ÖZCAFER: Meclis Başkanı ve divan buna karar veriyor. Meclis İç Tüzüğü gereği, Cumhuriyet Meclisi’nde gurubu bulunan siyasi partilerin milletvekilleri bu komitelerde yer alabilir. Bu da bana göre bir eksikliktir. 50 milletvekili varsa bir Meclis’in, hepsinin buralarda görev alması gerekiyor. Bir de, bu işleri götürebilecek ve yapabilecek kişiler yer almalı. Ben Cumhuriyet Meclis açıldı açılalı bankacı olduğum için ekonomi komitesine girdim ve bunu götürüyorum. Bazı tutumlar da artık değiştirilmelidir bence. Örneğin, sanki de cinsiyet ayrımcılığı sadece kadınları ilgilendiriyormuş gibi hep kadınları istiyorlar komiteye. Bu çok yanlış bu zihniyetin değişmesi gerekiyor.
HAVADİS: Siyasette zaman merhumu olmadan çalışıyorsunuz. Bir kadın olarak bu aile yaşamınızı etkiliyor mu?
ÖZCAFER: Hem eşim, hem oğullarım bana tam destek olup her zaman yanımda olmuşlardır. Birlikte alınan kararlar her zaman tatlıya bağlanarak son bulmaktadır.
HAVADİS: Kaç çocuğunuz var?
ÖZCAFER: 26 yaşında ilk bebeğimi, oğlum Dr. Raşit Özcafer’i, 31 yaşında ise ikinci bebeğim, oğlum Mehmet Özcafer’i yaşama getirdim. Hayattaki iki gurur kaynağım, onları büyütürken, annemden aldığım güç, tüm hayatımı etkileyen ve yön veren duygulardır.
HAVADİS: Annenizle sizin ilişkileriniz nasıl?
ÖZCAFER: Annem şu an 86 yaşında. 60 yaşına kadar o benim annem ben onun kızıydım. Artık ben ve üç kız kardeşim anne, annem ise bizim küçük kızımız. Onu çok seviyoruz, hep birlikte ona karşı sevgi ve vefa borcumuzu ödemeye çalışıyoruz. Tabii bir de erkek kardeşimiz var ve İngiltere’de yaşıyor. Her zaman kalplerimiz birdir, çünkü annem bize birlik, beraberlik, sevgi, paylaşmayı öğretti. Her zaman bizlerle gurur duymuş, hayırdualarla büyütmüştür.
HAVADİS: Anneler Günü’nü nasıl kutlarsınız?
ÖZCAFER: Kardeşler, anne, torunlar hep birlikte kutlarız. Annemizi her gün ve her an özler, sever ve öperiz. Dediğimiz gibi o bizim kızımız “Şerifcik.’
HAVADİS: Kadınlara haklarına sahip çıkmaları için neler önerirsiniz?
ÖZCAFER: Kadınlar, sadece kendi haklarına değil, insanlık haklarından mahrum bırakılmak istenen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı adına, dünya adına mücadele edecek güçtedirler. Kadınlarımız kendilerine güvendiği ve birlikte hareket ettiği sürece, üstesinden gelemeyecekleri herhangi bir engel olmadığını göreceklerdir. Zaten onlar ciddi adımlarla her alanda ilerlemeye devam etmektedir.
HAVADİS: Eşiniz hiç çalışma koşullarınızdan dolayı şikayetçi oluyor mu?
ÖZCAFER: Ailece bir karar verilince biz buna saygı duyarız. Eşim ve oğullarım bana çok destek olurlar. Zaman zaman sıkıntı olabilir, özellikle Cumhuriyet Meclisi’nde bütçe çalışmaları geç saatlere kadar sürdüğünde. Hafta sonları etkinlik veya yemekli toplantılara eşimle birlikte veya oğlumla katılıp birlikte olmaya çalışırız. Dolayısıyla, o açığı da böyle kapatıyoruz.
HAVADİS: Evde eşiniz size yardımcı oluyor mu?
ÖZCAFER: Ev işinde bana çok fazla destek değil açıkçası. Eve yardımcı alıyoruz. Bu şekilde idare etmeye çalışıyoruz. Ama yemek konusunda hakkını vermem gerekir. Çok güzel kebap yapar, özellikle de şeftali kebabı.
HAVADİS: Anneler Günü’nün önemi nedir sizin için?
ÖZCAFER: Biz annemizi içten severiz. Her gün, her saniye. Özel günleri anmasak da olur. Çünkü, her gün, her saniye onun sorunlarıyla kendisi ile ilgileniriz. Babam yok. İki ablam da adada. En küçük ablam İngiltere’de. Annemizin yanındayız. Sevgimiz çok ona karşı. O bizim çocuğumuz.
HAVADİS: Bir anne olarak çocuklarınızla ilişkileriniz nasıl?
ÖZCAFER: Oğullarım bana çok düşkündür. Onları biraz ihmal etsem hemen bana küserler. Sevmek biraz da dokunmaktır, bunu hissettirmektir. Bazen bu sevgiyi gösteremeyince kırılırlar. Hiç ihmale gelmezler.
HAVADİS: Toplumda eskisi kadar Anneler Günü’ne önem verilmediği ifade ediliyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
ÖZCAFER: Katılırım açıkçası ama o kişiye bağlı. Çünkü çalışma şartları ve özellikle özel sektörde uzun saatler çalışılması ve bu konuda bir düzenlemeye gedilmemesi sıkıntı yaratıyor. Belki de evine gece saat 22.00’de gelenler vardır. Anne babaya ihtiyacı vardır çocukların bundan dolayı ihmalkarlık olabilir. Ama çocukların sevgiye sarılmaya öpülmeye ihtiyacı vardır. Bundan daha önemli bir şey yok. İnternette aşırı zaman geçirilmesi ve dizi izlemek yaşamda öne çıktı. Buna çok dikkat etmek gerekiyor.
HAVADİS: Son olarak neler söylemek istersiniz?
ÖZCAFER: Tüm kadınlarımızın anneler gününü kutlarken, annelik duygusunu yaşayamayanlara seslenmek istiyorum ve diyorum ki “Sevgi paylaşmaktır.” Karşılık beklemeden seviniz, paylaşınız, affedici ve yol gösterici olunuz. Bıkmadan usanmadan sevmektir annelik duygusu. Annelik duyguları hiçbir şartta değişikliğe uğramayan duygulardır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar