UBP Birleşik Güçler’in spor modeli - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Mart 19, 2024
Köşe Yazarları

UBP Birleşik Güçler’in spor modeli

Başbakanımız İrsen Bey bu aralar kılıcını yine çekti. Bir yandan partiden ihraç işlemleri, diğer bi’yandan da yıldırım seçim işlemleri ve de saray(!)’a gönderme işlemleri tam gaz gidiyor mâlum. Biz de ha’bire Havadis Haber Paketi’nden olan biteni izlemeye devam ediyoruz. Bu arada Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) yöneticileri de hem muhalefet, hem de parti içi muhalefetle olayları sobelemeye devam ediyor bildik Özkan Bey ve de Ömer Kalyoncu merkezinde. Haa, bana sorarsanız maşallah bi’türlü eskimeyen başkan Mehmet Ali Bey hâlâ partiye hâkim bi’durumda. O da tıpkı eski başkan Ferdi Sabit Bey gibi hem seçimleri, hem de parti içi pozisyon almaya çalışan adayları dikkat ve hassasiyetle sondajlamaya devam ediyor. İşte, durum aynen bu yönde ceryan ediyor şimdilik. “Oh be, seçimler bitti çok şükür. Artık istediğim renk kravatı takabilirim” dedim geçen kahvecim Kâmile’ye. O da bana “ceryan paraları ucuzlayacak mı hocam?” diye sordu hemen arkasından. N’apalım, herkesin binbir türlü derdi var. Son genel seçimlerde Ulusal Birlik Partisi (UBP); gerek gerçek UBP’lilerin oylarıyla, gerekse Ferdi Sabit’in birleşik güçlerinin, kararsızların ve karmacıların oyuyla CTP-BG’yi âdeta dövmüştü. Haa, kimisi de “CTP-BG iktidardan kaçıp arazi oldu” dedi ki bununla da hemfikirim. Sonuçta büyük demokrasi kararını verdi. Beğenen beğendi, beğenmeyen beğenmedi ama büyük demokrasideki milletin iradesi vûkû buldu. Demos-Kratos yani halkın iktidarı çok da tartışma kabul etmez. Gazi’nin de dediği gibi “Egemenlik kimin? Tabii ki milletin”. İşte bu egemenlik dahilinde de; “Zaman icraat zamanı hayalleri, vaatleri ve diğer projeleri gerçekleştirme zamanı” dediler ya, hade neyse! Geçmiş CTP hükümeti, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nı ortadan kaldırmıştı ama yerine alternatif bir spor yönetim merkezi koyamadı/koymadı. Üzerine çalışılmış ve tüm mevzuat ile ilgili kriterleri sonlandırmış bir yönetim merkezi hazırlanmıştı. O hayalet kurum, daha araziye inmeden içerden-dışardan bertaraf edildi. Doğmadan öldürülen çocuğun adına “Ulusal Spor Konseyi, Spor Üst Kurulu, KKTC Spor Konseyi veya Koltuk Konseyi” denildi. Adı her ne halt ise; Tüm mevzuatı dünya spor teşkilatları incelenerek ve ülkemizdeki tüm spor birliklerinden görüş alınarak uzun süre yapılan çalışmalardan sonra hazırlanmıştı. Beğenen beğendi, beğenmeyen topyekün reddedip fırlatıp attı. Haa! bir kısım spor bilimci de yapılacak bir ince ayarla yeni oluşumu mükemmel buldu. Spor eğitimi ve yönetimi çerçevesinde yapılan sohbetlerde hep söyleriz; “Spor, sadece sporculara bırakılmayacak kadar ciddi bir iş” deriz. İçerisinde ‘spor hukukçusu, finans uzmanı, toplum mühendisi, dış ilişkiler uzmanı, kamu yönetimcisi, yerel yönetimlerin temsilcisi, sivil toplum örgütlerinin temsilcisi ve spor federasyonlarının temsilcisi’ var olmalıdır. Bu bağlamda, müstakbel müsteşarın liderliğinde, ülke sporunun yönetimine yeni bir misyon ve buna bağlı çağdaş stratejik çözümleme acilen reorganize edilmelidir. Bu çerçevede Spor Dairesi Genel Yönetim Kurulu da oluşumu tam bir vitrin demokrasisi. 3 atama ve 3 seçimle gelen üye ancak başkanı Spor Dairesi Müdürü. Biliyoruz ki 4 her zaman 3’ü yener. Daha da tehlikelisi, oluşum her dönem şimdiki gibi bilirkişilerden oluşmayabilir. Sporda demokrasiye yani ‘seçim gevezeliğine’ pek de inanmam. Büyük demokrasi oluşumu seçimle gelmiştir. Artık kendi vizyonundaki spor danışmanlarından oluşacak bir ‘takımla’ İlerlemelidir. Seçimle ancak ayağınıza pranga bağlarsınız. Aksi takdirde her atakta Aristo Mantığı ile ikna etmekten yorulur ve daha da önemlisi sinirleriniz bozulur. Bu süreçte ‘gençlik’ konusu da ayni şekilde değişim ve dönüşüme tabi tutulmalıdır. Gençler, spor dünyasının hedef kitlesi içerisinde. Boykot altındaki gençliğimize artık yeni dünya fırsatları var.  Dünyadaki beş kıtada da, dünya kadar gençlik örgütü ve ortak faaliyetleri var. Bu örgütler, gençliğimiz için daha da çok yeni açılımlar yaratabilir veya yaratması için girişimler başlatılabilir. UBP danışmanları bu aralar Özal Modeli “Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı” üzerinde çalışıyorlar(mış) yine/yeni/yeniden. Eşgüdümlü olarak Eğitim ayrı, spor ise ayrı bir kriz ve performans yönetimi ister. Siyasi partiler, özel mülk değil, aksine kamusal yapılardır. Aslolan her icraat, kamunun yaşam kalitesi ve refahı içindir. Önümüzdeki günlerde sporun yönetimi konusunda parti programları dahilinde birçok gabaklar kesilecek ama unutulmasın ki ‘yönetici yetkisini devredebilir ancak sorumluluğunu devredemez’. E artık top başbakan adaylarında. Tükenmiş bu halkı ikna eden kazansın. Hayırlısı bakalım..

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar