Türkiye’de Ege incileri ve Yunanistan’ın Xios (Sakız) Adası - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Poli

 Türkiye’de Ege incileri ve Yunanistan’ın Xios (Sakız) Adası

Tözer Karafistan
Tözer Karafistan
Gezip gördüklerim

Aslında, bu büyük bir serüvendir. Altmış yaşını bulmuş üç üniversite arkadaşının, 40 yıla yaklaşan bir aradan sonra İzmir’e gidip nostaljik bir geçmiş yakalmaya çalışması, beş günde İzmir’den Selçuk’a kadar o dünya harikası yerleri tekrardan ziyaret etmesi ve bu da yetmemiş gibi Çeşme’den feribota atlayıp Yunanistan’ın Xios (Sakız) Adasına gidip arabayla adayı gezip bir gece konaklaması, kavurucu sıcakların bastırdığı bu günlerde herkesin yapacağı bir tatil değildir herhalde. Bu sıcak günlerde insanların serin yerlerde günlerini geçirmeleri önerilir.

 


Olan oldu ve tatil organize edildi. Kıbrıs’ta buluştuk ve uçakla İzmir’e uçtuk. Otele yerleştikten sonra hemen yola koyulup yeni metro ile Çankaya’dan Hatay Caddesi’ne gidiyoruz. Önce, Arzum Apartmanı, İkizler Apartmanı ve ardından da Sibel Apartmanını buluyoruz. Hayatımızın birkaç yılının geçtiği bu apartmanların hiçbirinde tanıdık insan buylamıyoruz. Berber Lütfü, Bakkal Ahmet Bey, terzi çırakları Ayhan ve Adnan kardeşler hep gitmişler. İkizler Apartmanına girmek üzere olan yaşlı bir kadın buluyoruz. Bu kadın , saydıklarımın hepsini biliyor. İniş aşağı yolu takip ederek Mithatpaşa sahil yoluna varıyoruz. Cafede ayran içip dinlendikten sonra Dario Moreno Sokağının sonunda yer alan Asansöre doğru uzun bir yürüyüş yapıyoruz. Sokak bütünyle restore edilmiş ve cafe ve restoranlarla donatılmıştır. Asansörle yukarıya çıkmak bedava olup yukarıdan manzarayı izlemek gerçekten keyif verici oluyor. Birinci günün yorgun akşamında Alsancak’taki kalabalığa karışıp Rüstem Amcanın köftelerini tatmaya karar veriyoruz.

 

Sabah erken kalkıp otelin çatısında kahvaltı yaptıktan sonra bük bir keyifle yola çıkıp Çankaya’dan metroya atlayıp 15 dakikada Bornova’daki Ege Üniversitesi’ne varıyoruz. Eskiden bir, bir buçuk saatte varabildiğimiz fakülteye şimdi yarım saatte, rahat ve klimalı koşullarda gitmek mümkün. Fakültenin olduğu eski kampüse vardık. Bir yanda mediko sosyal, bir yanda öğrenci yurdu ve fakülte yok. Fakülteyi yıkıp alana başka binalar yapmışlar. Bizler, kırk yıla yaklaşan bir aradan sonra, sanki uzaydan gelircesine üniversite alanına geliyoruz ve sadece bizim fakülte değil, birçok bina yıkılmış ve yerine başka binalar yapılmış. 100m mesafedeki Ziraat Fakültesine yürüyoruz. Okullar kapalı olduğundan her taraf gayet sakin. Bizim dönemden olan ve akademisyenliği seçen Yusuf, profesör olmuş. Değerli hocamızla bir çay içip sohbet ediyoruz.

 

Gezinin ikinci gününde dostumuz Serifali Aksöz sabah erkenden bizi otelden alıyor. Şerifali bizim dönem Kıbrıslı bir öğrenci olup İzmir’e yerleşmiş. Geçmişe yönelik bir muhabbetle Selçuk’a doğru yol alıyoruz. Selçuk’un çevresi tarihi yerlerle sarılmıştır. İlk durağımız, binlerce zeytin ağacının arasından sıyrılırcasına varacağımız Şirince köyüdür. Şirince köyünü duyar hep merak ederdim. Selçuk kasabasından bir kilometre uzaklıkta yer alan Şirince köyü, Nesin vakfı’nın Matematik Köyünün yer aldığı yerdir.  Kendi söylemleriyle, “

Şirince köyünün (İzmir – Selçuk) 1 km uzağında, dağ başında ve mutlak bir ıssızlık içinde, yemyeşil bir ortamda, 7’den 70’e herkesin (her köylünün!) her seviyede matematik yaptığı, öğrendiği, öğrettiği ve düşündüğü, Nesin Vakfı’na ait 30 dönümü zeytinlik olmak üzere toplam 55 dönümlük bir köy. Şatafattan ve gösterişten uzak, sade ve içten. Evler taş, çamur ve samandan. 

Ağustos böcekleri dışında, yoğunlaşmayı ve düşünmeyi engelleyen, rahatsız edici her türlü öğeden uzak. TV yok, müzik yayını yok. Ama elektrik, sıcak su ve internet gibi uygarlığın izleri var. Börtü böcek de eksik değil.

Etkinliklerin daha çok yaz aylarında yapıldığı ama ilk ve sonbaharlarda da küçük gruplar için ideal bir çalışma, toplantı ve dinlenme ortamı. Örneğin “eski mezunlar buluşması” ya da vahşi bir ortamda balayı için ideal. İlköğretim düzeyinde eğitimden en ileri seviyede araştırmaya kadar her türlü matematiksel etkinlik aynı anda yer alabilir. Şu anda 500 kişi barındıracak kapasitede. Çadır da kurulabilir”

 

Şirince aslında 600 nüfuslu İzmir iline bağlı bir köy. Selçuk kasabasından 5 mil kadar uzaklıktadır. 15’inci asırda Efes terkedilince, özgürlüğüne kavuşan Yunan köleleri tarafından kurulmuş ve adını da Çirkince koymuşlar. Çirkince adı, 1926 yılında İzmir İli Valiliği tarafından değiştirilmiş. Köyün meydanında oturup bir kahve içiyoruz. Yokuşu alıp kiliseye doğru yürüyoruz. Yolboyu dükkanlar ve hediyelik eşya satanlar var. Gerçekten şirin bir köy. Maya takvimindeki 21 Aralık kıyamet gününe girmeyi gerek görmüyorum Dünya yok olacaksa Şirince de mutlaka yok olacaktır diye düşünüyorum.

Artemis Tapınağı’na vardığımız zaman pek etkilendiğimizi söyleyemem. Bakımsız bir taş yığını arasında, çok az ziyaretçiyle buluştuğumuz bir yer. Antik Dünyanın yedi harikasınan biri olan bu tapınak, İS 401 yılındaki son yıkımdan önce üç kez inşa edilmiş. Selçuk’ta yer alan Artemis Tapınağı Kraliçe Artemis’ın anısına yapılmış.

Meryem Ana Evi, Selçuk kasabasından 4.3 mil mesafede, Bülbüldağında yer almakte ve Katolikler tarafından bir türbe olarak kabul edilmektedir. Bu günkü haliyle ilgi çekici, iyi sunulmuş bir ayin yeri olarak turistlerin ilgisini çekmektedir. 1896 yılındaki Papa 13’üccü Leo’nun ziyaretinden sonra onu izleyen Papalar olmuş ve son olarak da Papa John Paul türbeyi ziyaret etmiş.

 

 

Yedi Uyurlar Mağarası Efes Antik Kentinin yanında yer alan Panayır Dağı eteklerindedir. 1927-28 yıllarında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan mağarada, bir kilise ve 5 ve 6’ncı yüzyıla ait mezarlar bulundu.  Birçok ülkede değişik versiyonları bulunan “Uyurlar” anlatısının buradaki versiyonu Hristiyanların inandığı, 7 veya 8 gencin putperestlerin şerrinden kurtulmak için kendilerini mağaraya kapattıklarını ve yüzlerce yıl sonra uyanıp mucizeye neden olduklarını anlatan versiyondur.

 

Kuş Adasına çok yakında olduğumuz halde vaktin yeterli olmamasından dolayı Efes Antik Kenti ile günü noktalamış olacağız. Haziran Ayının yakıcı ve rekor kıran sıcak havasında bir günün bu kadar yorucu olması herhalde biraz da yaşla ilgili olması gerekir.

İÖ 10’uncu asırda, eski Arzawan (İÖ 2000 –İÖ 1680) başkentinin yerine Yunanlılar tarafından inşa edilen Efes, Selçuk kasabasından iki Mil mesafede yer alır. İÖ 129 yılında Roma Devletinin bir parçası haline geldikten sonra en kalkınmış şehirler seviyesine ulaşır. Celsus Kütüphanesi ve 25000 kapasiteli tiyatrosuyla ün salmıştır. Doğu Alman kökenli Gothlar tarafından 263 yılında yıkılır. Efes tekrardan inşa edilmişse de ticari önemini yitirir ve 614 yılında bir depremde tekrar yıkılır. 1304 yılında Osmanlılar’ın egemenliği altına girer ve 15’inci asırda yalnızlığa terkedilir.

chios

Sakız (Xios) Adası

Gezinin üçüncü gününde sabah erken Çeşme’ye varıp 9.00’da kalkan gemiyle Sakız (Xios) Adasına doğru yol alıyoruz. Yolculuk 20 dakika kadar sürdü ve Sakız Adası gümrüğünde biraz bekledikten sonra girişimizi yapıyoruz. Yüz metre kadar ilerideki araba kiralama bürosunda arabamızı alarak Xıos (Chios) Limanını terkederek adanın güneyine doğru yol alıyoruz. Çeşme gemisi sabah gelip akşam 5.00’te geri döndüğü için burada geçirecek iki gündüz ve bir gecemeiz olacak. Güneye doğru sahil yolunu takip ederek Limenas’ın sahil lokantasında güzel bir balık yemeği yiyoruz. Sahil yolunu takip ederek öğleden sonra güneybatı yönünde giderken kahve içmek için bir mola veriyoruz. Bir aile işletmesi olan Kahvehanede kahve içerken sahipleri olan aile ile konuşmaya başlıyoruz. Adamın babası 1922 İzmir göçmeniymiş. Kendisi bu adada doğmuş ve beş yaşındayken adayı Almanlar işgal edince ailece Türkiye’ye ve oradan da Halep üzerinden Kıbrıs’a gitmişler. Kıbrısta beş yıl kaldıktan sonra tekrar Xios’a dönmüşler. Bizleri sıcak karşılayan bu insanlarla dostça bir yakınlaşma hissettik.

Yolumuza devam edip Mesta kasabasının deniz sahilinde bir geceliğine bir bangalov kiralayıp elli metre ötedeki denize daldık. Deniz sakin ve soğuktu. Bizim gibi birkaç Türk aile daha tatilin tadını çıkarıyordu. Sakız Adası halkınınn ekonomisi turizme dayanıyor ve beklentileri anayurt Yunanistan’dan değil, Türkiye’den gelecek ziyaretçilerdir. Sahildeki bar ve lokantanın sahibi Toskalli ile iyi anlaştık. Akşama bizlere güzel bir balık yemeği hazırlamaya söz verdi. Öyle oldu ve balığın yanına Uzo da eklenince unutamayacağımız güzel bir ortam oluştu.

 

Sabah erkenden yola çıkıp kuzeye doğru biraz çıktıktan sonra doğuya yönelip Chios’a geliyoruz. Şehri gezecek ve akşam üzeri Çeşme’ye hareket edeceğiz.

Sabah erken kalkıp otelin çatısında kahvaltı yaptıktan sonra büyük bir keyifle yola çıkıp Çankaya’dan metroya atlayıp 15 dakikada Bornova’daki Ege Üniversitesi’ne varıyoruz. Eskiden bir, bir buçuk saatte varabildiğimiz fakülteye şimdi yarım saatte, rahat ve klimalı koşullarda gitmek mümkün. Fakültenin olduğu eski kampüse vardık. Bir yanda mediko sosyal, bir yanda öğrenci yurdu ve fakülte yok. Fakülteyi yıkıp alana başka binalar yapmışlar. Bizler, kırk yıla yaklaşan bir aradan sonra, sanki uzaydan gelircesine üniversite alanına geliyoruz ve sadece bizim fakülte değil, birçok bina yıkılmış ve yerine başka binalar yapılmış. 100m mesafedeki Ziraat Fakültesine yürüyoruz. Okullar kapalı olduğundan her taraf gayet sakin. Bizim dönemden olan ve akademisyenliği seçen Yusuf, profesör olmuş. Değerli hocamızla bir çay içip sohbet ediyoruz.

 

Yapılacak tek bir iş kaldı. O da Kemeraltı Çarşısını bir dolaşmak. Kemeraltı gezisinden sonra geriye dönüş zamanı yaklaşıyor.

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar