Kıbrıs’ı dünya’nın merkezinde görenler, harita’ya bakmayanlar olmalı.
Küçük çıkarlarımız için, dünyaya ve özellikle Orta-Doğu’daki gelişmelere bakmayanlar, önümüzdeki günlerde ŞOK EDİCİ gelişmelerle karşı karşıya kalabilirler.
Kıbrıs Sorununda en belirleyici güçlerden biri olan Türkiye, Orta Doğu Bataklığının iyice içine çekiliyor.
Orta- Doğu’da savaşan güçler, Petrol bakımından zengin bölgeleri kontrolleri altında tutmak için, Orta Doğu mozaiğinde yer alan ulusları azgınca kullanıyor.
Türkiye, Özgür Suriye Ordusu kavramını kullanarak, Orta Doğu’da mevziler kazanırken, diğer siyasi güçler de ardı ardına hamleler yapıyor.
Orta Doğu Savaşında esas olarak yer alan güçlerin Amerika ve Rusya olması, bu savaş yangınının bir anda daha geniş alanlara yayılma potansiyelini de taşıyor.
Özellikle Musul ve Kerkük, Kürtler ile Türkiye’nin arasını yeniden açacak potansiyele sahip bölgeler.
Musul ve Kerkük, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı yıllarında, Misakı Milli sınırları içerisinde yer alan bir bölge idi. Ancak Lozan görüşmelerinde, İngilizlerin taviz vermez politikaları yüzünden, bölge İngilizlerin nüfuz alanı içinde bırakılmıştı.
Türkiye, günümüzde, bu bölgelerin Fiilen, Kürtlerin idaresine geçmesi durumunda, bu yapılanmanın Kürt hareketlerine önemli maddi kaynaklar aktaracağının farkındadır.
Aslında Türkiye, son yıllarda Barzani Hareketi ile iyi ilişkiler geliştirerek, Kürtlerin önemli bir kısmını tarafsızlaştırıp kendi yanına çekebilmişti.
Son günlerde Kürtlerin Musul ve Kerkük’ü kendilerine ilhak etme açıklamaları, Erdoğan’ı çileden çıkatran hamleler oldu.
Erdoğan , bu adımlar atılırsa, TÜM KÜRTLERİN büyük zararlar göreceğini açıkladı.
Görünen o ki, Musul Kerkük ilhakı, Orta Doğu’yu yeniden bir ateş çemberine dönüştürecek.
Bu çelişme yetmezmiş gibi, Rusya’nın desteklediği Suriye uçakları yeniden sivillere saldırmaya başladı.
Bu uçaklar son bir haftada sivillere yönelik 4 kimyasal silahlı saldırı gerçekleştirdi.
Esad rejiminin İdlib’in Han Şeyhun beldesine Salı sabahı düzenlediği kimyasal saldırıda çoğu çocuk 100’den fazla sivilin öldüğü, 500 kişinin gazdan etkilendiği haberi dünyayı yeniden Orta-Doğu bataklığına çevirdi.
Amerika, Suriye’nin bu saldırılarından geçmiş Obama yönetiminin pasifliğinin de etkisi olduğunu açıklarken, önümüzdeki günlerde, Suriye ve Irak’ta daha saldırgan ve yayılmacı bir politikaya yöneleceğinin işaretini de verdi.
Suriye ve Irak’ta Amerika ve Rusya taraftarlarının çatışmalarının düzeyinin artması, dış karışmacılığın artmasına yol açar. Bu durumda, Orta Doğu bataklığına bulaşan Türkiye’nin de bu GİRDAP’ın içine daha yoğun bir şekilde çekileceği kaçınılmazdır.
Tüm bunlar olurken, 11 Nisan’da Kıbrıs’ta toplumlararası Görüşmelerin yeniden başlayacağı BM tarafından açıklandı. Bu açıklama yapılırken, Akıncı’nın ileri sürdüğü koşullardan bahsedilmemesi de dikkat çekicidir.
Türkiye, Orta- Doğu bataklığına iyice saplanırken, diğer yandan da, Enerjisinin bir bölümüyle Kıbrıs Sorununun içinde olacaktır.
Rum tarafı da, uzlaşmanın sağlanmaması durumunda, Kıbrıs Sorununda, çatışma sürecinin başlayacağı ve Kıbrıs’ın da Orta Doğu’daki Bataklığın bir parçası olacağının farkına varırsa, adada çözüm gerçekleşebilir.
Bu son çaba da HEBA EDİLİRSE, Kıbrıs’ta yaşayanlar kendilerini Orta Doğu Bataklığının benzeri bir bataklığın içinde, çatışmalarla dolu günlere hazırlasınlar.
Böyle bir durumda, Kıbrıs’ta en büyük zararı görecek olanlar da, bu ada üzerinde küçük çıkarlarını korumak için, uzlaşmadan kaçınan TÜM KIBRISLILAR olacaktır.
