Türkiye Hollanda kavgası ve zararları - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Türkiye Hollanda kavgası ve zararları

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Popülizmin bir diğer  adı “halk dalkavukluğudur!” Hollanda’nın tam seçim arifesinde Türkiye’nin iki bakanına yönelik atlı itli müdahalesinin bir ucunda da işte bu “halk dalkavukluğu” yatmaktadır! Kısaca İslamofobi üzerinden seçimlerde oy kapmak taktiği!

Tabi olay o kadar basit değil ama. Bazı diplomatlara göre Türkiye referandum kampanyası için    önce  Hollanda’dan izin istemiş fakat dün yapılan seçim nedeniyle uygun bulunmadığından “sonra gelin” denmiş. Fakat iki Bakan yine de gitmiş, olaylar biliniyor…


HOLLANDA’yı “ırkçılığın tavan yaptığı” siyasi tutumuyla mazur gösterecek tek haklı yanı yoktur. Fakat sonuçta Türkiye ile  ilişkileri çok iyidir ve ticaret hacimleri de hayli şişkindir. Tabi bundan sonra  bu ilişkiler yeniden tesis edilmezse “iyiydi” diyeceğiz! (Mesela geçen yıl  6.6 milyar dolarlık bir ticaret hacmi oluşmuş. Türkiye Hollanda’ya 3.6 milyar dolarlık ihraç gerçekleştirmiş. Yani ithalatından 600 milyar dolar daha fazla.)

Buna karşın   Türkiye’de “referandumun,”  Hollanda’da dün gerçekleşen “seçim propagandalarının” ayni zaman dilimi içinde çakışması, istenmeyen olaylara neden oldu..

Bizi ilgilendiren yanına gelince: Tabi ki biz olayı kendi cephemizden  yorumluyor ve hatırlatma gereğini duyuyoruz: Elam’ın Rum temsilciler Meclisinde “Enosis Plebisiti” ile ilgili aldığı kararın müzakereleri nasıl olumsuz etkilediği, başta Sn. Akıncı olmak üzere Türk toplumu katlarında nasıl kınanıp telin edildiği açık seçik ortalarda iken, Hollanda’daki benzer “ırkçılık politikasının” da Türkiye’de yarattığı travmayı çok iyi anlıyoruz.                                                               ***

ANCAK YİNE DE SORACAĞIZ:  “Erdoğan’lı Türkiye nereye koşuyor?” Çünkü gitgide ve kavga ederek dostu kalmayan, buna karşılık sürekli düşman kazanan bir ülke duruma geliyor. Mesela Almanya gibi  kadim dostuna “nazi bozuntuları” diyerek haysiyet kırıcı oluyor, belki bundan sonra kolay kolay onulamayacak siyasi yaralar açıyor!

Suriye’de sürdürdüğü karmaşık politikalar nedeniyle ne Amerika’ya ne Rusya’ya yaranamıyor hatta dışlanıyor!

Ve son zamanlarda sürekli Yunanistan’la tartışıyor, yılların suskunluğu ardından gelen Cenevre’deki konferans sonrasında  müzakerelere açlıktan müdahil olurken, Kıbrıs üzerinden AB’ye   vizesiz seyahat olanağı istiyor fakat sonra dönüp  AB ülkeleri  ile kavga ediyor!

İşte bizi asıl ilgilendiren de bu kavgalarla “yalnızlığa düşmüş”  Türkiye’nin Kıbrıs politikası oluyor. Çünkü Türkiye ile  et ve tırnak gibi oluşun da perçinlediği ilişkiler içindeyiz. Üstelik hâlâ garantörümüzdür.

FAKAT:  son olaylarla birlikte Avrupa’da da itibar kaybeden Türkiye’nin Kıbrıs siyasi sorununda elinin biraz daha zayıflarken Rum tarafının biraz daha güçlendiği yadsınamaz gerçektir.  Temennimiz Ankara’nın en kısa zamanda tüm kavgalı olduğu ülkelerle yeniden barışçı ilişkiler kurmasıdır..


                         

   SOSYOEKONOMİK DURUM DA ŞU ANDA ÇÖZÜMSÜZ!

43 yıldır Türkiye ile kader birliğinde birlikte yürüdüğümüz yol şu devrelerde tıpkı şimdilerde kördüğüm haline gelen trafiğimiz gibi oldu! Arızalar, barikatlar, inişler yokuşlar ve tehlikeler yolu! Artık yürünemiyor ki Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Toros hükümete mektup göndererek, “çarklar durdu önlem alın” dedi!

       Bir insanın kalbi dursa ölür. Allah rahmet etsin der  bir Fatiha suresiyle uğurlarsınız. Fakat bir ülke ekonomisinin çarkları durursa arkasından  Allah rahmet etsin diyecek birini de bulamazsınız!

       1974’den sonra Ecevit’in Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu’nun “Rum parasını adadan kovacak rezil rüsva edeceğim” diyerek bir Kıbrıs lirasını eşittir 36 TL ilan edip tedavüle sürdüğü 1974’lerden beri evet istikrarlı dönemlerimiz de olmuştur ama hepsi  de devre devre  yükselirken  mali ve ekonomik kriz yaratan döviz nedeniyle rayından çıkıp devrilen trenler gibi enkaz haline gelmişler,  ekonomik istikrarı sağlamak için hep yeniden baştan başlamak gerekmiştir. Ki şimdilerde de o yıkım dönemlerinden birini yaşıyoruz ve ve son zamanlarda  az biraz ivme kazanan  özel sektörün de   mağdurlar arasına girdiğini görüyoruz. Ki dövizle taksit ödemek zorunda kalan bir yurttaş olarak o mağduriyetin nasıl bir rezillik olduğunu çok iyi biliyorum!

       YENİ TEDBİRLER GEREKİYOR: Geçtiğimiz gün Fikri Toros kısa sürede düşeceği beklenmeyen döviz konusunda hükümete alınması gereken tedbirler konusunda önerilerde bulunmak zorunda kaldı.

Önce hatırlatıyor ama: “2017’de yüzde 8 olarak öngörülen hayat pahalılığı yüzde 17’lere çıktı! Buna karşın bazı küçük dokunuşlarla piyasada ciddi hareketlilik yaratılabilir” diyor fakat bunun için   devletin öncelikle tüm vergi, resim ve harçlarını TL olarak hesaplarken, döviz kuruna bağlı tüm hesaplamaların terk edilmesini önermektedir.”

Tabi bu konudaki değerlendirmeler uzmanların maliyecilerin işidir. Ben “ekonomist” değilim. Fakat geçmişte cebime giren para bir ay  süreli harcamalar hesaplamasında değer bulurken,   şimdilerde olanca pintiliğime  karşın artık “bir iki haftalık” dayanma güçlerini bile koruyamıyorlar!

Nitekim bu nedenle olmalı  mahkemelerde 62 bin civarında alacak verecek davası vardır! Üstelik mazbata mağdurları sürekli çoğalırken, ödeyemedikleri borçlarından dolayı hapsolma olasılıkları artmaktadır!

Bunun tek nedeni ise artık yoldaki yurttaşın da görüp ellediğince “Türk lirası kazanıp piyasaya bankalara falan döviz ödenmesidir!” İğneden ipliğe tüm emtia dövizle hesaplanıyor ama ceplere giren maaş ve yevmiyeler TL olarak kalıyor!

       KTTO’sı başkanı Toros diyor ki “döviz kurlarını sabitleyin…”   Yüzde 16’lık KDV oranını bazı sektörlerde yüzde 10 çekin…          Ve TC’yi örnek göstererek “hayat pahalılığını önlemek için katma değer vergisi ile özel tüketim vergisi uygulamalarında büyük oranda indirim yaptığını” söylüyor. (“Zaten özel sektörden vergi çıkmıyor fırsat bu fırsat zırnık vergi vermemek için kumpas çeviriyorlar” denebilir ama durumlar bu haksız ve suçlayıcı düşünceye hiç müsait değil, mal ortada!)

Kısaca KKTC aynen Türkiye gibi hem siyaseten hem sosyoekonomik yönden ve de döviz vurgunundan dolayı çok zor günler geçiriyor, Allah beterden saklasın diye dua edeceğiz ama “Allah önce çalışıp uğraşıp tedbirinizi siz alacaksınız” da diyor çünkü tüm canlılar içinde “akıl” verdiği sadece insandır!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar