Birkaç sene önce, Orta Doğu bölgesinde ince bir ayara başlandığını, Abdullah Öcalan’ın Kürtlerin Mandela’sı yapılacağını yazdığım zaman, en yakın arkadaşlarımdan aldığım tepkiler hala kulaklarımda.
Arap Baharı ve Türkiye’de Kürt sorununun şekil değiştirerek bitirilmesi iç içe olan iki süreç. Bu süreçlerle birlikte atılacak iki önemli ADIM daha var.
Bunlardan birincisi, ince bir ayarla Kıbrıs sorununun da, şekil değiştirerek, Batı ve Amerikan menfaatlerine göre çözümlenmesidir.
İkincisi ise, Yeni Türkiye ve İsrail iş birliği ile İran’ın bölgedeki etkisinin iyice kırılması ve İran’a askeri bir operasyonun tezgahlanmasıdır.
Hiçbir olay, tesadüfi bir gelişim göstermez. Bölgesel olaylar, daha büyük güçlerin çıkar ilişkilerinin bir yansıması olarak düşünülmezse, anlaşılamaz.
Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra, Orta Doğu’da büyük bir üstünlük ele geçiren Amerika ve Batı, gelecek 50 yıl için, petrol ve gaz akışını emniyete almaya çalışmaktadır.
Kürt ve Türk uzlaşması sağlanmadan, Batı’ya emniyetli bir şekilde, enerji akışı mümkün değildi. Şimdi, Türk-Kürt iş birliğiyle bu yapılacaktır.
Kürtlere daha fazla haklar vererek, Türk Devleti’ni, diğer azınlıkların ve Kürtlerin de devleti haline getirmek, yeni Anayasa ile diğer uluslara ve topluluklara hukuksal haklar ve garantiler vermek, Türkiye üzerindeki BÖLÜNME SENDROMU’na karşı en etkili ilaç olacaktır.
Tayyip Erdoğan ve ekibi, dünyaya açılmak ve Türkiye ekonomisini büyütmek için, ellerindeki en önemli aracın, Kürt-Türk savaşını bitirmek olduğunu kavramışlardır.
Savaşa akan maddi potansiyelin ekonomiye aktarılmasıyla Türkiye ekonomisinin çok önemli bir sıçrama yapacağı kesindi. Şimdi, Amerika ve Batı’nın isteğiyle bu yapılıyor.
Türk-Kürt iş birliği, sadece iç savaşı bitirmekle kalmayacak, Akdeniz ve Orta Doğu’da yeni iş birliği alanlarının açılmasını tetikleyecektir.
Kürt-Türk iş birliği sayesinde, Türkiye’nin Arap ülkeleri üzerindeki yönlendirme etkisi daha da artacaktır.
Türkmenistan, Azerbaycan ve diğer bölge ülkelerinin, Batı’ya enerji aktarma planlarında, Türkiye daha da büyük oranda yer alacaktır.
İsrail’in, Türkiye ile yakınlaşma siyaseti izlememesi durumunda, bölgede iyice izole edilmesi kaçınılmaz hale gelecekti.
İsrail’in yeniden Türkiye ile dostluk ve iş birliği sürecine DÖNMESİ, Rumların son yıllarda en güvendiği devlet olan İsrail’in Kıbrıs Cumhuriyeti’nden uzaklaşması, Rum uzlaşmazlığına da büyük darbe indirecektir.
Kürt ve Türk çözüm çabalarını, bu geniş çerçeve içerisinde değerlendirdiğimiz zaman, Kıbrıs’taki statükonun da kaçınılmaz olarak değişeceğini görebiliriz.
Kıbrıs’taki süreç, Kürt süreciyle birlikte, hızla gündeme gelecektir.
