Türk filmi gibiydi bizim aşkımız - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Röportaj

Türk filmi gibiydi bizim aşkımız

Türk filmi gibiydi bizim aşkımız

Ali Atamer: Öncelikle Enver Şah dayımızı tanıyalım.
E.Ş:
1940 Görneç doğumluyum. Enişi aldık gidiyoruk artık yaşlandık. Evelden bizde doktor yoğudu. Ebeler doğurturdu bizi. Ovalarda çeşme başında doğuran gadınlar varıdı. Şahlar sülalesi bir evelden buralıdır. Mehmet Şah dedemiz Harçaladır. Nenem trabezalıdır. Dedemin malı daha çoğudu onda. 1901’de Harçadan (karaağaç) gaçtılar geldi bu köyden 900 dönüm mal aldılar. Bizim köy galavacın yanında eski görneç varıdı ordan geldiler aslında buraya. Viranelik yerler bile var. Ondan gaçan insanlar geldi buraya guruldu. Hatta popazı da dövmüşler su vermez diye. Bu dediğim olay 1800’lerin ortası. Burası harmanlığdı. Düveninen dönerdik hayvanlarınan.

Ali Atamer: Cemaliye teyze sende galiba Görneç doğumlusun.
C.Ş:
1945’de yukarıkı köyde doğdum. Yukarıkı Görneçde.
Ali Atamer: Eskiden ova tarla işi öncelikleriydi genç kızların değil mi?
C.Ş:
Ben gitmedim ovaya büyüdüğümde gittim o da 1-2 sene. Anneminan giderdim demet bağlamaya. Ama alışamadıydım o demet bağlamaya. Zordu bu demet bağlama işi. Biçerler bağlarkan deste toplan zor çeken onu. Eğili yerde golay değil.
Ali Atamer: Enver dayı eski Görneç bir tarihidir. Anlatacak çok şey vardır köy hakkında. Rahmetli nenenden ve dedenden duyduğun kadarıyla Görneç’i nasıl anlatabilin bize?
E.Ş:
Bu arada söyleyim elimizde tuttuğumuz ve içtiğimiz leymonataları ben gonyak zanederim kaç saattır. Gonyak niyetine içerim yani. Evelden eski Görneç’te çok sıktı evler. Damdan dama atlayabilirdin. Ben doğmadan su geldi köye. 3 tane çeşme varıdı. Zeytin ağaçları gayet büyüktü. Ama yıllar içinde su gide gide bitti. Şimdi kamyonlar daşır bize suyu.
C.Ş: Herkesin goyunu varıdı. Bizim öyle şeyimiz olmadı hiç. Benim babam hiç işlemezdi bütün gün gonyak içerdi. Anneciğim da evde. Abim gazandığını verirdi bize.
E.Ş: Zeytin çoğudu. 120 tane zeytin varıdı. Kar yağardı o zaman zeytin çok. Geçimleri oyudu. Yeterdi gendilerine. 2 dane değirmen varıdı köyde. Eşeği bağlardık, yiro yiro dönerdik, elinan kaktırırdın eriyinca toplardık, zembillere doldururduk.15 dane zembili yığardık gorduk onu tahtaynan değirmi mertek derik gendin sıkar çıkarırdın yağları. Şimdi hani zeytin nerde? Bu sene olmadı. Geçen sene eyiydi. Alevkayasına giderkan dağ zeytini versin başka bişey istemen.
Ali Atamer. Evde oturduğuna göre el işleri mi yapardın Cemaliye teyze?
C.Ş: Tente işleri yapardım. Okula giderkan yaptığım şeylerda durur daha. Zorudu ya lambanın ışığında işlerdik.
Ali Atamer: Enver dayımın gençlik yıllarına dönelim biraz. Ben sana baktığımda Enver dayıcığım gezmeyi, yeme içmeyi yaşamayı seven has bir Kıbrıslı görürüm.
E.Ş
: Benzeme değil tamıdır tamı be Ali. Düğün müğün duyayım çatlarım gitmezsam. Maraz bulur beni gitmezsam. Bilmeyen yoktur beni eğlence yerlerinde.


Ali Atamer: Eskiden evlilikler büyüklerin zoruyla olurdu. Siz hangi evrelerden geçtiniz?
E.Ş:
Eskiden ağırlık da vardı. Bizim yoğudu öyle adetler. Nereşden başlasam acaba den be Ali. Biz zaanata gititk14 yaşında. Birazda yakışıklı mıydık neydik 2-3 tane varıdı bizi isteyen. İsim vermeyik ama Cemaliye da istemiş bizi. Ama 5 yaş var aramızda. Cemaliye’nin gardaşlarıynan beraber giderdik sanata. Merdiven ayağında takip ederdik işi bakardım gendine. İnsan kısmı yanaşır herhalde gendine. Bir kitap dolusu gadar mektup yazdım. Türk filmi gibiydi bizim aşkımız. Ben gelirdim sabahtan Lefkşoya sıkıştırırdım eline avcuna mektuplara. Gayrı okurdu işte. O şekilde oldu duygularımız. Neysa gideceyik isteylim babam gomaz evlenelim. Cemaliye’nin babası sarhoşmuş diye bırakmadı beni evleneyim. Nice bu ben da sarhoş olacağım diye. Velhasıl gomadı. Annem gitti istedi. Babam gelmedi. ‘61’de nişan olduk. Hatta düğünümde bile gelmedi babam. O zaman evinde galdık Cemaliye’nin. Şimdi da galırlarmış ne olacak yahu. Biz onu 50 sene evel yaptık.

Ali Atamer: Sen anlatırken aklıma Türk filmleri geldi Enver dayı.
E.Ş:
Tam aynısıdır zaten.
C.Ş: Şarkıda yazardı o mektuplarda. Bildiğiniz şarkılardan. “benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında sevişmek ah ne hoştur yıldızların altında”.
E.Ş: Bak unutmamış şarkıyı Cemaliye teyzeniz. Gadınlar unutmaz. Bak ben unuttum.
C.Ş: Olumlu baktım ben bu duruma. Telefon yok internet yok nasıl konuşacan o zaman mektubunan.
E.Ş: Biz severek evlendik. Şimdiye gadar çok şükür böyle gitti. Ama ara sıra bana gızar ama ertesi gün barışırık. Ben seslenmem gaçarım sonra gelirim eve barışırık. Tabi evelden başka kızlarda vardı 1-2 tane ama onları bıraktık. Ben bir ara Londra’ya gidiyordum e duydu bunlar oh demişler ne güle ne bülbüle galacak Enver demişler. U gavvole dedik biz dibelik şimardık o vakıt. Cemaliye da yanaştı sonra korktu İngiltere’ye gacacam diye. Dedi herhalde bir an önce Enver’i kapayım da başkaları kapacak. Film gibi bişey dedik ya demincek. 2 sene nişanlı galdık.
C.Ş: Eyi güzeldi huyu fakat çok fazla gonyak içerdi.
E.Ş: Ben da gaynatam gibi üzüm üzme bakarak deyiminden biz da öyle olduk.
Ali Atamer: Nişanlılık dönemleri nasıl geçti?
C.Ş:
Çok gezemedik imkan yoğudu o zaman.
E.Ş: Çatoza giderdik sinemaya.
C.Ş: Nişanlıykana var mıydı sinema?
E.Ş: Vardı yahu. Bazen İngilizca da gösterirlerdi.
Ali Atamer: Türk filmi gibi başlayan aşkınız dillere destan düğün dernekle devam etti herhalde.
E.Ş: Cuma başladı Pazar bitti düğün.
C.Ş: Nasıl yahu o gadar çaldı mı yahu.
E.Ş: Yeyip içme yaptık. Bütün gece hamam dönmeleri gece da kına gecesi. Guşak guşanırdı nikah gıyılırdı.
C.Ş: Yemiş dağıtırlardı sinilerin içinde çörek falan olmadığı için. Sadece guru yemiş ağırlardık. Siyah geydim kınada.
Ali Atamer: Kınada gelini ağlatırlardı diye bilirim.
E.Ş:
Nere ağlaycak daha da sevinecekti yoksa hep beraberdik. Altıparmak, Ahmet nadide, Ahmet becerikli Mehmetali vardı çalgıcılar. Davulcular ayrıydı. Guvatlı bir cenk yaptıydık. Ben oynadım gendi düğünümde ama Cemaliye oynamadı.
C.Ş: Harman gibi yer vardı gelini 7 defa döndürürlerdi öyle. Gelinlik beyazdı. Lefkoşadan Cemaliye Hanım geldiydi gelin onarıcısı.
E.Ş: O vakıt ancak varıdı 30 okka. Çok zayıfdı. Biz bu taraf da yeyip içme gider. Salih vardı davulcu Görneçli o çaldı bize. Sirto çiftetelli mendil bıçak oyunu oynanırdı eskiden.
Ali Atamer: Bir yastıkta 50 yıl dile kolay acısıyla tatlısıyla geçti bir ömür. Güzel, yaşanmış gerçek hikayeler dinledik sizlerden eski Görneç’e ve yaşama dair. Tarihe bir kez daha not düştük. “58”den “74”e kadar olan yaşanmışlıkları, savaşa dair olan hikayeleri anlatır mısınız?
E.Ş:
1963’de evlendik tam 2 ay sonra harp çıktı bu gargaşalık deylim. Evlendiğimizi bile anlamadık. Hade ondan gittik nöbetciliğe değneğinan topuzunan yaptık savunduk nöbeti. 69 kişiydik köyü savunan. Demirda vardı burnulu. Düşün sen bunlarnan harp yapacaydın. Dümen demirinden silah yapardık. Üstünde gara gapsül varıdı da patlardı. Biz askerlik devrinde cavuşudum. Sten verdilerdi bize. Nöbet değiştiğinde öbürüne verirdin çünkü yoğudu başka. 5 tane sten, 7 dane piyade, 1 tane da bren silahımız vardı. Bu arada çocuklar oldu bizim. Sini ve yumurta sattık da geçindik. Köyden çıkmak da zordu. İzin alırdık da giderdik. Beni da tuttuydu Rum gaynatamınan beraber barikatlarda. Berikat bişey yapmadılardı goverttilerdi bizi. Bir kere daha şehere gitmedim. 3 buçuk şilin para alın mücahitlik zamanında. Nasıl geçineceydin.
C.Ş: “74”de biz da köydeydik esir olduk. Erkekler Ayharida (ergenokana) gittiler. Biz köyde galdık tere tepe gaçtık ama geri geldik Türkiye’den asker geldi diye ama esir olduk geri gelince. Rumların oyununa geldik. Kararagaha dıkdılar hepsimizi cocukları da beraber. Köyde olanlar gece onda galdık.
Ali Atamer: Enver dayı eşin ve köylü bu olanları yaşarken siz mücahitler nerdeydiniz?
E.Ş:
Dağdaydık ilk. 4-5 gün sonra gittik Ergenokana. Silahlarınan dağlardaydık. Olay nasıl oldu Rumlar şifreyi çözmüş. Gızıl burun dediğimiz yerden gelirlermiş meğer. Bizden da 30 kişi silahları bıraktılar karargaha gittiler ora Türk askeri gelecek diye. Bizimkilerin içinde Rumca bilen olduğundan hemenden görünca Ruları anladılar ki tuzağa düştüler. Bizimkiler dedi nere giderik be gaçın hemen geri. 13 ağustosa gadar galdık Ayharidada. Hepeyi harnup yedik dağlarda bostan karpuzu, keçilerden süt sağdık. 100 kişi vardı belki da.. Ali dayı vardı bize ekmek getirirdi 15 kişi yerdik onu.
Ali Atamer: Nasıl bir karar çıktı ki dağdan endiniz?
E.Ş:
Galavaçtan abohordan geldi bütün mücahitler hep toplandık. 2. harekata gadar aç susuz geçindik. 14’ünde geldik artık.
C.Ş: Giden gelen varıdı haber alırdık çobanlardan.
Ali Atamer: Rumlar bilir miydi orda olduğunuzu?
E.Ş:
Bilirdi ama oraya gelemediler ateşkes olduğu için.
Ali Atamer: Anlattıklarınızdan ötürü sizlere minnettarız. Kıbrıs tarihine ve kültürüne koyduğunuz katkı çok önemli. Çok teşekkürler.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar