Turizmin Derdi Profesyonel Tanıtım... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Kıbrıs

Turizmin Derdi Profesyonel Tanıtım…

Turizmin Derdi Profesyonel Tanıtım...

“PROFESYONEL TANITIM ŞART”… “Bu ülkede profesyonel tanıtımın yapılması gerekiyor. Ülkede turizmcilerden kurulacak bir grubun, gerçek turizmi bilen insanlardan kurulacak bir heyetin, Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı’na yön vermesi gerekir”
“TURİZM HAFTASI İLAN EDİLMELİ”… “Mayıs ayında Turizm Bakanlığı tarafından ‘Turizm Haftası’ ilan edilmeli. O bir hafta boyunca ülkedeki tüm çevre, yol, ana yollar, Karayolları Dairesi, Çevre Dairesi ve diğer kuruluşlarla birlikte, bir seferberliğe girer ve gece gündüz ülkemizi turizme hazırlarız”
BAŞBAKAN’A ÇAĞRI… “Buradan Başbakan’a sesleniyorum. Lütfen bir turizm tesisinde ‘turizm gündemli’ Bakanlar Kurulu yapsın. Bu ülkedeki verginin en büyüğü turizm tesislerinden toplanıyor. Turizmcilerin bunu, Başbakanlarından isteme hakları var”
“UCUZCU TURİSTLE OLMAZ”… “‘Ucuzcu turist’, bizim için doğru turist değildir. Bu konuda gerek acentelerimizin, gerek otellerimizin yüksek kalitede iyi hizmet vererek, mümkün mertebe, yüksek ücretle gelebilecek turistleri getirmeleri ve reel sektörü de desteklemeleri lazım”
40 BİN YATAK… “Kuzey Kıbrıs’ta ulaşım sorununu çözdüğümüz ve tanıtımı hallettiğimiz zaman bu ülke 40 bin yatağı kaldırır. Ülkede bu kapasitede vardır”

Selda İÇER


Ülkemizin geleceğini kurtaracak olanın turizm ve eğitim kurumları olduğunu söylüyoruz her zaman. Bu çerçevede de turizme büyük önem verdiğimiz söylenir hep ama bunu ne kadar başarabildiğimiz bana göre tartışılır. Çünkü, bunun en acısı bütçeden turizme ayrılan pay. Hem ekonomimizi iyi hale getirelim diyor, hem de buna getiri sağlayacak başta tanıtım olmak üzere bunu yapacak payı bütçeye koymaktan kaçınıyoruz. Tabii bunun yanında ulaşım konusundaki sıkıntılar da ortada. Tüm bunları turizm konusunda ülkemizde önemli isimlerden Merit Oteller Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Reha Arar ile konuştuk. Arar’ın söylediklerinin 2013 turizm sezonunun başladığı bugünlerde önemli olduğuna inanıyorum.
HAVADİS: Turizmde yeni bir sezona giriyoruz. Bu sezonu nasıl değerlendiriyorsunuz hazır mıyız?
ARAR:
Ülkedeki durumu, geçtiğimiz yıllara göre daha başarılı ve daha hazırlıklı olarak değerlendiriyorum. Bu yıl da, birçok beş yıldızlı, son derece kaliteli hizmet veren tesis hazırlıklarını bitirdi. Biz de bunlardan bir tanesiyiz. Ayrıca, bu yıl bildiğiniz gibi Merit Grubu, yeni bir otelin açılışını yapacak. Bundan dolayı çok heyecanlıyız ve çok stresliyiz. Çünkü bu yeni açacağımız otel, bugüne kadar açtığımız otellere benzemiyor. Bu otel Merit Crystal Cove, ki Kıbrıs’ın en kaliteli otellerinden biridir, bundan çok daha üst seviyede hizmet verecek, çok daha konforlu ve “Size Özel” sloganıyla hizmet verecek bir otel. Şimdi, dünyada da bir turizm trendi, teknoloji, gelişmeler ve günün icaplarına göre çitayı sürekli yükseltiyor. Tesisler de bu çitaya göre kendilerini ayarlamak zorundalar. Yoksa,  çağın gerisinde kalıyorlar. Bu çerçeve içinde Merit Royal Otel’in 3 bin 500 metre karelik spası, 4 alakart restoranı, sağlıklı yaşam merkezi, ki bu merkezin başında son derece deneyimli ve Türkiye’de kendisini kanıtlamış bir hekim arkadaşımız olacak. Ciddi anlamda hizmet verecek bir kuruluş olacak. Bununla mı kalacak? Hayır. İçerisinde 70’e yakın kral dairesi olan bu tesis, özel lokantalarıyla, havuzlarıyla, iskelesiyle, barlarıyla, dükkanlarıyla, toplantı salonlarıyla, Kıbrıs turizminde bir çeşitlenmeyi ve yüksek fiyatla odada kalacak bir turist grubunu getirecek. Yüksek fiyat deyince, hemen bir konuyu da söylemeden geçemeyeceğim. Bizim bu ülkede 20 binin üzerinde turist yatağımız var. Bunları yüksek fiyatla satmamız lazım. “Ucuzcu turist”, bizim için doğru turist değildir. Bu konuda gerek acentelerimizin, gerek otellerimizin yüksek kalitede iyi hizmet vererek, mümkün mertebe yüksek ücretle gelebilecek turistleri getirmeleri ve böylece aynı zamanda reel sektörü de desteklemeleri lazım.
HAVADİS: Reel sektör bu şekilde desteklenebilecek mi?
ARAR:
Geçtiğimiz gün çarşıdan geri dönen otelimizin minibüsünden inen misafirlerimizin elinde 24 tane naylon torba, 3 tane de valiz vardı. Giderken bu insanlar tamamen boş gitmişlerdi. Ne almışlar derseniz. Çay almışlar, içki almışlar, porselen eşya gibi şeyler almışlar. Demek ki bu insanlar gidiyorlar ayakkabı bile satın alabiliyorlar. İnsanlar geliyorlar ve alışveriş yapılıyorlar. Kıbrıs’a gelen valiz sayısı ile çıkan valiz sayısına bakılırsa yaklaşık yüzde 40-50 arasında bir artış göreceğiz kümülatifte. Bu, işte reel sektörün turizmden aldığı paydır. Ama bugüne kadar hesap edilmemiştir. Özellikle çok eski yıllarda Türkiye’de bir alışkanlık vardır. “Biz ilk payreksi Kıbrıs’ta gördük” derler. Peki “Niye gittin Kıbrıs’a?” diye sorulduğunda, değişik bir yorum vardı benim gençlik yıllarımda.”Çünkü oradan kumaş alacam. Damatlık, bayramlık elbise diktireceğim” deniyordu. Bugün her ne kadar konfeksiyon bunun yerini aldıysa, bazı mallarda hala Kıbrıs’a karşı Türkiye’de çok büyük bir ilgi uyanır. Hatta bazı şehirlerde hala “Kıbrıs pazarı” vardır. Bunu bizim bırakmamamız ve kesinlikle burada hizmet açısından ki bu son yıllarda kalitelileşti, dükkanlarda müşteriyi mutlu edecek formülleri bulmamız lazım. Bu konuda Türkiye’de de, Kıbrıs’ ta da, müşteri memnuniyetinin ben çok ilerde gittiğini düşünüyorum. Mesela Avrupa’da size hiç kahve çay ikram eden dükkancı gördünüz mü? Ama bugün Türkiye’de birçok dükkana girdiğiniz zaman size, “Bir çay veya kahve ikram edebilir miyim” diye sorarlar. Bu, yavaş yavaş Kıbrıs’ta da son yıllarda başladı. Bir sene önce terlik almak için dükkana girdiğimde bir terliği terlikçiye gösterip “Bunun 43 numarası var mı?” dediğim zaman “Bak orada bulursun” demişti. Ve ben o zaman hakikaten çok sarsılmıştım. Ama bugün bakıyorum bu zihniyet gençlikle, ikinci nesille çok değişmeye başladı. Demek ki, Kıbrıs turizmi ülkede yavaş yavaş kendini kabul ettirmiş ve toplumun işin içine girmesini sağlamıştır. Ama bu yeterli mi? Hayır değil. Mesela şu anda nisan ayı başlarındayız. Acaba ay içerisinde tüm ülke çapında bir turizm seferberliği yaşayacak mıyız? Yani, Turizm Bakanlığı öncülüğünde tüm kuruluşlar, tüm gönüllü kuruluşlar, tüm öğrenciler, tüm herkes şehrin kenarlarını boyayıp, çöp kutularını tamir edip, şehirde bir genel turizme hazırlanma yapacak mı? Havalimanı buna uygun, kendini belli ölçülerde yenileyecek mi? Bunların hepsi çok önemli konular.
HAVADİS: Ülke olarak buna hazır değiliz mi buna? Bakanlık bu konuda çalışmıyor mu?
ARAR:
Bunu Turizm Bakanlığı’nın bence planlayıp bu kampanyayı başlatması lazım. Mesela bir Turizm Haftası ilan edilebilir mayıs ayında. O bir hafta boyunca ülkedeki tüm çevre, yol, ana yollar, Karayolları Dairesi ve Çevre Dairesi ve diğer kuruluşlar hep birden, bir seferberliğe girer ve gece gündüz ülkemizi turizme hazırlarız. Neden bunu söylüyorum. Çünkü zaten elimizde çok fazla alternatif yok. Hep söylemişimdir. Bu ülkede çimento fabrikaları kurup, çimento ihraç edecek halimiz yok. Bizim, ada ülkelerinde olduğu gibi en önemli unsurumuz turizmdir. O zaman turizmi iyi yapalım. Tabii burada turizm denince ortaya çok önemli bir sorun daha çıkıyor, ulaşım. Ulaşımsız turizm olmaz. Bütün kış her gün saat 11.30’dan, 19.00’a kadar Kıbrıs’tan İstanbul’a bir uçak yok. Bu çok acı. Bu insanların gözünde ulaşılmazlığı ortaya çıkartıyor ve ulaşılmazlık da turizmin en kötü noktası. Dolayısıyla burada THY ve Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na sloganları verirken çok önemli bir görev düşüyor. Bu sloganların güne eşit şekilde yayılması gerekiyor. Saat 19.00’da bakıyorsunuz üç tane uçak arka arkaya var. Sonra, bir daha da yok. Şimdi ne oluyor o zaman. İnsan acil durumda gitmesi veya gelmesi gerektiği zaman bunu yapamaması çok üzücü. Turizmci Aziz Kent ben bu adaya geldiğimde benimle bir sohbeti olmuştu ve “Bu ülkeyi şatıl uçuşlar kurtarır” demişti. Şu anda öyle bir potansiyel yok ama eminim ki çok doğru söylenmiş bir laf ve bugüne kadar da gerçekleştirilememiş. Biz ulaşımı çözersek ki burada THY’ye büyük görev düşüyor. Özellikle bugün Kuzey Kıbrıs’ın çok önemli destinasyonlara olan Tahran, Bakü, Tel Aviv, Şam ve Beyrut’a; Trabzon, Adana, Antalya ve Gaziantep’e touchdown’lu seferler yaptığımız zaman tıpkı Londra’dan yaptığımız gibi, ülke turizmi kurtulur. Ben eminim ki, bu ülkenin yolları, daha kırk bin yataklık oteli çeker. Çünkü şu anda Türkiye’nin yardımlarıyla yollarımız çok düzeldi, çok güzelleşti. Çok da büyük bir trafik akışı yok. Bugün mesela Lapta-Girne yolu bittiği zaman bölgede çok ciddi bir trafik akışı olacak. Ama bu trafiği çekebilecek güçte. Aynı şekilde, Güney yolu, Kuzey yolu, Güzelyurt-Lefkoşa yolu hepsi çift şeritli ve gayet kaliteli olmuş.
HAVADİS: Bu kadar yüksek bir talep var mıdır ülkeye 40 bin yatak açısından?
ARAR:
Ulaşımı çözdüğümüz ve tanıtımı hallettiğimiz zaman neden böyle bir talep olmasın. Kuzey Kıbrıs kadar bugün korunmuş, gastronomisi zengin bir yer var mıdır?
HAVADİS: Gelen turistlere ürün olarak ne vereceğiz sizce?
ARAR:
Ürün olarak otomatik olarak sistem kendini yeniler, geliştirir. Bugün belli bir bölgede 4 otel olsun. Birisi gelecektir oraya bir diskotek açacaktır, bir diğeri gerçek gece kulübü yapacaktır. Bir başkası gelip İngiliz lokantası, yapacaktır, bir diğeri Fransız lokantası kuracaktır. Derken orada alışveriş merkezleri başlayacaktır. Yani devamlı turiste hizmet verecek üniteler doğacaktır. Belki Lefkara işleri yapan bir Lefkara atölyesi kurulacaktır. Belki sepet dokuyucular orada gelip bir dükkan kuracaklardır. Mesela benim şimdi hayalim Mare Monte de bittikten sonra bu Merit Crystal Cove’dan, Mare Monte’ye giden yol üzerinde el sanatları yerleri açmak. Ve dolayısıyla Crystal Cove’u Merit Royal’i ve Mare Monte’nin misafirlerinin, akşamüzerleri, yeni Girne yolu dediğimiz yolda, alış veriş yapmaları, yemeklerini yiyip, içeceklerini içmelerini, cafelerle orada bir hayat bulması.
HAVADİS: Ülkeye gelen turiste farklı etkinlik, alternatif şeyler sunmak konusunda istenildiği kadar hızlı davranıldığına ben şahsen inanmıyorum.
ARAR:
Kıbrıs’ta her şey yavaş ilerliyor, bunu bileceğiz. Bunu motive edecek, kıracak formülleri hükümetlerin üretmesi lazım. Burada hükümete çok büyük iş düşüyor. Hükümetin turizm politikasının lokomotifliğini yapması, yatırımcının da vagonlarıyla arkasından gelmesi gerekiyor. Bu olabiliyor mu, bu önemli. Bunu tartışmamız lazım. Bugün tanıtım, gerçekten yapılıyor mu? Ben yapıldığına inanmıyorum. Bu ülkede profesyonel tanıtımın yapılması lazım. Bu ülkede turizmcilerden kurulacak bir gurubun, gerçek turizmi bilen insanlardan kurulacak bir heyetin bence Turizm Bakanlığı’na yön vermesi gerekir.
HAVADİS: Tanıtımda neden profesyonel davranmıyoruz sizce?
ARAR:
“Ucuz etin yahnisi” farklı olur. Biz, küçük bütçelerle, büyük işler yapmaya çalışıyoruz. Mesela, biz 2011 Türkiye’de Turizm Yılını kullanabildik mi? Hayır. Ben ona 7 yılımı vermiştim. Hep içimde acı olarak kalmıştır. Ne yaptık, gittik hellim dağıttık meydanlarda. Bu değildir tanıtım. Bugün Kıbrıs’ı tanıtacağımız elimizde çok enstrüman var. Bu enstrümanları kullanalım. Bu enstrümanlar çok bile gelir bize. Bugün ben turizm yapan birçok ülkeyi gezdim. Her birinin bu kadar çok enstrümanı yok. Ama ören yerlerimizi, müzelerimizi derli toplu bir hale getirmemiz lazım. Bugün eğer turizm ülkesi isek, her lokantada her turistik tesiste birkaç tane lisan bilen eleman buldurmamız lazım. Bugün ara eleman yetiştirecek meslek okullarını açmamız lazım. Bunlar için bence binaya da gerek yok. Otelleri, belli görevler vererek, bunlar otellerde hizmet içi eğitim biçiminde açılabilir. Devlet bunu denetler, devlet bunun sertifikasını verir. Ama öğrenci eğitimini otellerdeki müdürlerden alır. Biz Merit Grubu olarak her zaman hükümetin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın vereceği bu konudaki talimatı yerine getirmeye hazırız. Ben eminim ki, tüm oteller buna hazırdır. Çünkü bu elemanlar dönecek bizde çalışacak. Bizim insan kaynağımız olacak. Zaten buna açız ve ihtiyacımız var.
HAVADİS: Bu yıl için sezona hazır mıyız. Çok ciddi hedefler konuluyor ortaya?
ARAR:
Beklentilere ne kadar yaklaşırsak, o bizim faydamızdır. Ben eminim ki bu sene turizm, geçen seneden daha iyi olacak. Rakamlar daha iyiyi gösterecek. Ama bunun yanında, acaba gerçek anlamda ne noktaya geldik o tartışılmalı. Çünkü alt yapıda, çevrede ciddi sıkıntılar var. Bunların çözülmesi lazım. Turist neye gelsin? Temizliğe gelsin, doğaya gelsin, iyi bir servise gelsin. Kazıklanmamaya gelsin. Girne Limanı’na gidin, sağ kolunuzdan, sol kolunuzdan çeken insanlar. Yıllarca yerlerinden kalkmamış tekneler. Böyle bir perişanlık. Bunların artık temizlenmesi gerekiyor. Bugün dünyada kaç tane Girne Limanı var. Yok. Bugün Girne sularları, Girne Kalesi gibi her ülkenin maalesef kıyısında bu kadar güzel bir tarihi eser de yok. Ama adam niye gitsin oraya eğer iyi bir hizmet alamıyorsa. Mesela bu ülkede neden hala turizm polisi yok. Bence turizm polisini, turizm zabıtasını turistik yörelerde kurmak lazım. Yani turizme halkın inanması lazım. Eğer yöneticiler inanmazsa turizm çözülmez. Mesela Sayın Başbakan’a bir şey söylemek isterim. Gayet güzel ilçelerde Bakanlar Kurulu toplantıları yapıyor. Lütfen bir de turizm gündemli bir turizm tesisinde bakanlar Kurulu yapsın. Bu ülkedeki verginin en büyüğü turizm tesislerinden toplanıyor. Turizmcilerin bunu, Başbakanlarından isteme hakları var.
HAVADİS: Sizin açınızdan bu yıl için acil olarak yapılması gereken şeyler nelerdir?
ARAR:
Çevreyi toparlamamız lazım, ulaşımı çözmemiz lazım. Tanıtıma mümkün olduğu kadar destek olmamız lazım. Belki spontane tanıtımlar yapmak lazım. Tanıtıma ayrılan bütçe çok yetersiz. Bu bütçe ne kadar fazla olursa, gelecek turist sayısı da o kadar artar. Ama bir de bu bütçenin heba olmaması lazım. Bu arada Turizm Bakanı Ünal Üstel’in turizm fuarlarında göstermiş olduğu performansı da hayranlıkla karşılıyorum. İlk defa bir Turizm Bakanı gerçek anlamda fuar fuar koştu. Alışmadığımız bir performans gösterdi.
HAVADİS: Bunun getirisini aldık mı?
ARAR:
Göreceğiz. Tabii burada bir sıkıntı daha var. Turizm Bakanı turizmin yüzde kaçından sorumlu. Bunu da tartışmak lazım. Mesela Turizm Bakanı’nın bir kısım yetkisi Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nda, bir kısım yetkisi Ekonomi Bakanlığı’nda. Bence Turizm Bakanlığı’nı veya turizmle ilgili konuları, belki bir Başbakan Yardımcılığı adı altında bir koordinasyonun yapılabileceği bir sistem kurulmalı. Mesela Türkiye’de ekonomiden sorumlu bir Başbakan Yardımcısı var ve tüm ekonomik konular, onun başlığı altında toplanıyor. Turizmden sorumlu bir Başbakan Yardımcılığı kurup ilgili bakanların o Başbakan Yardımcılığı altında çalışmalarını sağlamak gerekiyor. Bu ülkenin tek geliri turizmdendir. Tanıtıma harcanacak para kat kat bize geri gelecektir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar