Toprak’ta stratejik hata yapıldı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
KıbrısManşetRöportaj

Toprak’ta stratejik hata yapıldı

Kudret Özersay

HAVADİS’e konuşan Halkın Partisi Genel Başkanı- Eski Cumhurbaşkanlığı Müzakerecisi Kudret Özersay Mont Pelerin görüşmelerine ilişkin Cumhurbaşkanlığı ekibine eleştirilerde bulundu:

STATEJİK HATA YAPILDI: Halkın Partisi Genel Başkanı- Eski Cumhurbaşkanlığı Müzakerecisi Kudret Özersay Mont Pelerin görüşmelerinde Türk tarafının toprak konusunda stratejik bir hata yaptığını söyledi

PAZARLIK GÜCÜMÜZ ZAYIFLADI:  Özersay: “Son aşamada müzakere edileceği anlaşılan toprağın harita ve rakamlarını bizim taraf daha son aşama gelmeden ve ara aşama olarak kabul edilen İsviçre’de görüşmeyi kabul ederek hata yapmış, kendisini son derece sıkıntılı bir konuma sokmuştur”

 

Baykan Gürses ÖZDAĞ

Halkın Partisi Genel Başkanı- Eski Cumhurbaşkanlığı Müzakerecisi Kudret Özersay Mont Pelerin görüşmelerinde Türk tarafının  toprak konusunda stratejik bir hata yaptığını söyledi.


“Son aşamada müzakere edileceği anlaşılan toprağın harita ve rakamlarını bizim taraf daha son aşama gelmeden ve ara aşama olarak kabul edilen İsviçre’de görüşmeyi kabul ederek hata yapmış, kendisini son derece sıkıntılı bir konuma sokmuştur” diyen Özersay son aşamaya gelmeden toprak konusunun görüşülmesinin müzakerelerde elimizi zayıflattığına dikkat çekti.

“Eğer toprağı şimdi, bu şekilde, harita ve rakam müzakeresine girip verirsek ve bağlarsak, son aşama gelmeden bu şekilde görüşürsek, yukarıda saydığım ve almamız gereken konuları ne ile alacağız, ne verip alacağız? Elimizde müzakere edeceğimiz bir kart kalmayacak” şeklinde konuşan Özersay “Biz elimizdeki en önemli pazarlık kozu olan toprağı daha bu aşamada, son aşama gelmeden neden görüştük? Kıbrıs Rum tarafına bu kozu kendi ellerimizle neden verdik? Alacaklarımızı konuşmaya başlamadan ya da eş zamanlı olarak konuşma imkanı yakalamadan nereye kadar esneyebileceğimizi neden söyledik?” diye sordu.

“Bu müzakere süreci kaldığı yerden devam etmemeli, çok açık ve net” diyen Özersay, “Devam etmemeli çünkü müzakerelerin kaldığı yer hiç de adil bir müzakerenin yapılabileceği bir yer değil. Müzakerelerin kaldığı yer bizim, Kıbrıs Türk tarafının dezavantajlı bir konuma sokulduğu bir yerdir. Sadece Rum tarafının alacağı olan toprağın konuşulduğu bir yerdir. Bu noktadan sonra sürecin başlayacağı yer sadece ve sadece son aşama olabilir, son aşama olmalıdır” şeklinde konuştu.

5’li zirve için çalışılması gerektiğine işaret eden Özersay “Bundan sonra tek bir şey yapılırsa o kalan umut kırıntıları belki gerçeğe dönüştürülür, o da son aşamaya geçmektir.Çünkü alelade, sırdan bir müzakere sadece ve sadece statükonun sorgulanmasını engelliyor ve statükoya ve statükoculara yardımcı oluyor” dedi.

 

Stratejik hata

Soru: İsviçre’de Kıbrıs Türk tarafının toprak konusunda ortaya koyduğu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özersay: Kıbrıs Türk tarafı toprak konusunda stratejik bir hata yaptı. Biz Halkın Partisi olarak bu konuda önceden uyarılarda bulunmuştuk ama dikkate alınmadı. Neden hata yapıldı diyorum? Çünkü BM Genel Sekreteri’nin raporlarında açıkça “harita ve rakam” müzakerelerin son aşamasında müzakere edilecek deniliyordu. Elimizde böyle bir güvence varken, müzakere heyeti toprağın rakamlarını son aşama gelmeden müzakere etmeye başladı bu da bizi son derce dezavantajlı bir konuma soktu.

Ne kadar toprak vereceğinizi, sahil uzunluğunun ne kadar kısalacağını ya da ne kadar Kıbrıslı Rumun o topraklara döneceğini müzakere etmek, rakam müzakeresi yapmaktır, hatta dolaylı olarak harita müzakeresi yapmaktır.

Son aşamada müzakere edileceği anlaşılan toprağın harita ve rakamlarını bizim taraf daha son aşama gelmeden ve ara aşama olarak kabul edilen İsviçre’de görüşmeyi kabul ederek hata yapmış, kendisini son derece sıkıntılı bir konuma sokmuştur.

Çünkü toprak karşılığında alacaklarımızı konuşmaya başlamadan, sadece bir tarihi almak için toprağın rakamlarını ve dolaylı olarak da haritayı görüşmeye başlamış olduk.

Bu da Rum tarafının vereceğini vermeden alacağını almasına neden oldu. Özetle adil olmayan, dezavantajlı bir müzakere ortamını biraz da kendi ellerimizle yaratmış olduk. Orada yapılması gereken rakamsal boyutu olmayan kriterleri görüşmek olmalıydı, daha fazlası değil.

 

Garantilerden koparmak bize zarar verdi

Soru: Süreci toprak katılmadan beşli zirveye taşımak doğru bir strateji mi? Rum tarafının tavrı doğru mu yoksa Barış Burcu’nun dediği gibi maksimalist mi?

Özersay: Madem ki tüm konular birbiriyle bağlantılı olarak müzakere edilecek ve bunu her iki taraf da Şubat 2014 belgesinde kabul etti, o halde toprağın diğer başlıklardan koparılması ve üstelik güvenlik ve garantilerin de diğer başlıklardan koparılması bize zarar verir. Şu anda dönüşümlü başkanlık, karar mekanizmalarına katılımımız gibi siyasi eşitliği sağlayacak unsurlar açıktadır, bağlanmamıştır ve biz o konuda alacaklarımızı henüz almadık. Benzer şekilde iki kesimliliği güvence altına almamıza yardımcı olacak mülkiyette iadenin sınırlandırılması konusunda Rum tarafı halen daha gerekli esnekliği göstermemiştir, yani o konuda da alacağımız alabilmiş değiliz. Benzer şekilde AB birincil hukuku, yani AB hukuku içinde çözümün güvence altına alınması konusunda da biz henüz alacağımızı alabilmiş değiliz. Keza garantilerde de Rum tarafı henüz gerekli esnekliği göstermiş değildir. Vakit geldiğinde biz bu konularda almayı beklediklerimizi ne vererek alacağız? Eğer toprağı şimdi, bu şekilde, harita ve rakam müzakeresine girip verirsek ve bağlarsak, son aşama gelmeden bu şekilde görüşürsek, yukarıda saydığım ve almamız gereken konuları ne ile alacağız, ne verip alacağız? Elimizde müzakere edeceğimiz bir kart kalmayacak. Bunu görmek lazım. O nedenle Kıbrıs Rum tarafının talepleri maksimalist mi değil mi meselesinden daha farklı, daha önemli bir konu var burada. Biz elimizdeki en önemli pazarlık kozu olan toprağı daha bu aşamada, son aşama gelmeden neden görüştük? Kıbrıs Rum tarafına bu kozu kendi ellerimizle neden verdik? Alacaklarımızı konuşmaya başlamadan ya da eş zamanlı olarak konuşma imkanı yakalamadan nereye kadar esneyebileceğimizi neden söyledik? Beşli toplantının tarihi ve oraya katılma güvencesini Rum tarafı henüz vermemişken, Rum tarafına elimizdeki kartları görme ve bir kısmını da elimizden alma imkanını neden verdik? Bence asıl sorulması gerekenler bunlardır.

 

Toprak bütünlüğü bozulmamalı

Soru: Güzelyurt Rumlar açısından en önemli konulardan biri… Bununla ilgili federal bölge teklifi var. Bunu nasıl değerlendirirsiniz, sizce buna Rum tarafı sıcak bakar mı?

Özersay: Bir kere iki-kesimlilik konusunu önemsiyorsak bu türden yaklaşımlardan uzak durmalıyız. Çünkü bu üçüncü ve belki dördüncü bir bölge yaratmak demektir. Çok ciddi idari güçlükler, uygulama sıkıntıları yaratabilir. Kıbrıs Türk tarafının, kurucu devletlerin toprak bütünlüğünü bozacak ve bir nevi kanton ya da özel bölge anlamına gelecek yapılanmalardan uzak durmasının daha doğru olacağını düşünürüm. Bence bu seçeneklere tamam deyip içine girmek, günün sonunda Annan Planı haritasını cebinde kabul eden Kıbrıs Rum tarafının Annan Planı haritası ve ilaveten federal bölgeler gibi bir beklentiye girmesine neden olacaktır. Yani kendi elimizle buna sebebiyet vermemiz doğru değildir diye düşünürüm.

 

Annan Planı’na “evet” demişti, hatırlatılmalı

Soru: Güvenlik konusunda nasıl bir çözüm bekliyorsunuz? Rum tarafı ve Yunanistan görüşmem bile derken Türkiye tamamen farklı bir noktada?

Özersay: Bence artık birileri Sayın Anastasiades’e kendisinin Annan Planı’na tamam demiş birisi olduğunu ve 12 yıl önce kabul ettiği o planda “Garanti ve İttifak Antlaşmaları yürürülükte kalmaya devam edecek” diye yazdığını anımsatmalıdır. Yunanistan’ın da, Rum tarafının da bu konudaki yaklaşımları parametre dışıdır.

Gerek Ghali Planında gerekse Annan Planı’nın beş farklı versiyonunda Birleşmiş Milletlerin kendisi Garanti ve İttifak sisteminin devamını masaya getirmiştir mademki, bu husus, yani garanti sisteminin devamı artık bir BM parametresi haline gelmiştir. Altı başlıktan birisinin adı boşuna “Güvenlik ve Garantiler” konulmamıştır.

Rum tarafının ve Yunanistan’ın yaptığı şey, ben altıncı başlığı silip çöpe atacağım demekle eş değerdedir. Bunun muadili nedir biliyor musunuz. Kıbrıs Türk tarafı bugün çıkıp toprak vermeyeceğim, böyle bir başlık olmasına rağmen ben toprak vermeyeceğim, pozisyonum budur dese ne olur siz bana söyleyin? Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan dünyayı ayağa kaldırmaz mı. Parametrelerin dışına çıktınız demez mi. İşte aynı durum Yunanistan ve Rum tarafının “Garantileri bir nevi görüşmem, sadece sona erdirilmesini görüşürüm” demesi de aynı şeydir, parametre dışıdır ve tepki vermesi gereken taraf sadece biz değiliz aynı zamanda BM ve uluslararası toplumdur da.

 

“Başlar ama kaldığı yerden devam etmemeli”

Soru:Bundan sonrası için umutlu musunuz? Süreç yeniden başlar mı?

Özersay: Bu müzakere süreci kaldığı yerden devam etmemeli, çok açık ve net. Çünkü müzakerelerin kaldığı yer hiç de adil bir müzakerenin yapılabileceği bir yer değil. Müzakerelerin kaldığı yer bizim, Kıbrıs Türk tarafının dezavantajlı bir konuma sokulduğu bir yerdir. Sadece Rum tarafının alacağı olan toprağın konuşulduğu bir yerdir. Bu noktadan sonra sürecin başlayacağı yer sadece ve sadece son aşama olabilir, son aşama olmalıdır.

Tüm tarafların ve henüz bağlanmamış olan tüm konuların eş zamanlıolarak masda olacağı son aşamaya geçilirse bu süreçten bir şey beklenebilir. Eğer bu yapılmazsa ve yine ara aşamalar yaratılır ya da kaldığı yere dönülürse ya yeni bir başarısızlık yaşanacak ya da dengeli ve adil olmayan, bizim aleyhimize olan bir sonuç ortaya çıkacak demektir. Bundan sonra tek bir şey yapılırsa o kalan umut kırıntıları belki gerçeğe dönüştürülür, o da son aşamaya geçmektir. Bakın burda beşli zirve için Rum tarafı tarih versin demiyorum! Yani Rum tarafı tarih versin, bir toprak müzakeresine başlayalım ve oradan da günü gelince zirveye geçilsin demiyorum.

Çünkü tüm samimiyetimle söyleyeyim eğer bu şekilde bir yaklaşıma tamam denilirse o gün geldiğinde Rum tarafının yine vazgeçip ya da Yunanistan’a böyle bir şeyi söyletip beşli zirveye katılmayabileceğini düşünüyorum. O zaman da topak yine bizim kucağımızda kalacak demektir. Dolayısıyla bu noktadan sonra yapılabilecek tek anlamlı şey, son aşamaya ön şart koşmadan geçmek ve bu çözüm olabiliyor mu gerçekten test etmektir.

Biz Halkın Partisi olaral alelade bir müzakereye destek vermeyiz, sonuç alıcı bir müzakere olursa desteğimizi veririz. Çünkü alelade, sırdan bir müzakere sadece ve sadece statükonun sorgulanmasını engelliyor ve statükoya ve statükoculara yardımcı oluyor.

Fotoğraf Efsan Mene

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar