Tek ortak nokta: Cenevre’ye gidelim… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Tek ortak nokta: Cenevre’ye gidelim…

Hüseyin Ekmekçi

Eide, liderler arasında mekik dokuyor.

Açıkçası bu çabanın bir sonuç vereceğini düşünmüyorum.


Zira, liderlerin “metodoloji” üzerindeki yaklaşımları çok farklı…

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Tüm konuların eş zamanlı görüşülerek, birlikte uzlaşıya ulaşılması” görüşünde.

Temeli ise, 11 Şubat Belgesi…

Altında Rum Lider Nikos Anastasiadis’in de imzası bulunan bu belgede, aslında Akıncı’nın “zemin olarak” önerdiği müzakere yöntemine de atıf var.

Müzakerenin ruhu orada…

Yedi maddelik uzlaşı metninin 2’nci maddesini hatırlayalım:

“2- Liderler yapılandırılmış müzakereleri sonuç odaklı biçimde yeniden başlatmak hususundaki kararlılıklarını ifade etmişlerdir. Çözüme bağlanmamış tüm ana konular masada olacak ve birbirleriyle bağlantılı olarak görüşülecektir. Liderler mümkün olan en kısa zamanda bir çözüme ulaşmayı ve bunu müteakip ayrı ancak eş zamanlı referandumlar düzenlemeyi hedefleyeceklerdir.”

Tekrar altını çizeyim:

Çözüme bağlanmamış tüm ana konular masada olacak ve birbirleriyle bağlantılı olarak görüşülecektir.

Akıncı, aynı zamanda, Cenevre Konferansı’na da atıf yapıyor.

Orada “halen süren” bir süreç var var yöntem bellidir.

Hal böyleyken, Anastasiadis, “Cenevre’ye gidelim” diyor…

Sonra da devam ediyor:

“Önce garantileri görüşüp karara bağlayalım. Ardından toprak konusunu görüşelim. Karara bağlayalım. Ama garantileri karara bağlarken sıfır asker sıfır garanti olsun zira AB üyesi bir ülkede garantör olmaz…”

E toprağı da anlaşırsa liderler…

Ne kalacak geriye?

Daha dönüşümlü başkanlık konusunda dahi “öz” var ama uzlaşı yok.

Sanki liderler bakkal dükkanı bölüşecek.

Bir toplumun değil, bir ada halkının kaderi çiziliyor burada…

Ben açıkçası, Annan Planı’na “evet” diyen Anastasiadis’in, şimdi durduğu pozisyonu anlayabilmiş değilim.

11 Şubat Belgesi ortada…

Cenevre’de durum ortada.

Hal böyle devam ederken, 13 Temmuz’da sondaj başlayacak ve ada tamamen ısınacak…

Bunların hiçbiri yokmuş gibi…

Sanki sıfırdan müzakere masası kurulacakmış gibi öneri yapmanın manası nedir?

Tek bir anlam yüklüyorum:

“2018 Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanlık Seçimlerinde adayım… Buna göre pozisyon alıyorum…”

 

Esas tehdit çözümsüzlük

Bir başka gerçek daha var.

Kıbrıslı Rumlar kendilerini “tehlikede” hissediyorlar ya…

Esas tehdit çözümsüzlük aslında…

Çözümsüzlük “daha çok Türkiye” demek…

Daha çok asker…

Daha çok siyasi müdahale…

Daha çok nüfus akışı…

Daha çok Türkiyelileşme…

Zira, “zamanın önünde” durabilecek tek bir Kıbrıslı yoktur…

Ambargolar etkisini gösterdikçe, Kıbrıslı Türkler de Türkiye ile ilişkilerini derinleştiriyor…

Bu görmemek, bunu hissetmemek, aslında bu adada “Rumlar çözüm istemiyor” demektir…

Çözümsüz geçen her gün de Kıbrıslı Rumlar için “daha büyük bir tehdit” demektir…

Kıbrıslı Türkler için de bunun iyi olduğunu söyleyemez kimse…

Çözümsüzlük Kıbrıslı Türkleri Türkiye’ye daha fazla itmektedir ve doğal bir sonuçtur.

Şimdi, “Eide git- gel” yapsa da…

Yine 11 Şubat 2014 belgesinin 5’inci maddesini de hatırlatalım:

“5- Müzakereler her şey üzerinde anlaşılmadan hiçbir şey üzerinde anlaşılmamış olacağı ilkesine dayalıdır.”

Bu tabloda, 2’nci maddenin önemi daha da artmaktadır…

Bu nedenle, Anastasiadis’in, “Önce güvenlik ve garantiler, sonra toprak” gibi sıralama yapması ve bunu dayatmaya çevirmesi mantık dışıdır…

Mantık masadadır…

Masa oradadır…

Cenevre Konferansı’nın hangi noktada kesintiye uğradığı bellidir.

Ortada bir dayatma olacaksa…

Metodoloji önerilecekse…

Bellidir…

11 Şubat uzlaşı metni yol haritası, Cenevre Konferansı’nın kaldığı nokta da başlangıç noktasıdır.

Bunu algılamayan lideri “masaya çekme” gayreti ise beyhude bir çabadır…

Tanrı, Eide’nin yardımcısı olsun.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar