Tatar'ın 2013 hedafleri arasında bakın neler var - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Kıbrıs

Tatar’ın 2013 hedafleri arasında bakın neler var

Tatar'ın 2013 hedafleri arasında bakın neler var

ELEKTRİK KURUMU’NUN DURUMU SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİLDİR…  Elektrik Kurumu’nun durumu kesinlikle sürdürülebilir değildir. Buna artık bakmak lazımdır. Bu ülkede bu yapıyı değiştirmek lazımdır. Ben bunu Elektrik Kurumu’nun tamamen özelleştirilmesi gerektiği anlamında söylemiyorum. Bir vizyon ve proje ortaya konulacaktır. Bu konu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile de görüşüldü ve bu konudaki çalışmalar devam ediyor

FUEL-OIL FİYATLARI ARTACAK, ELEKTRİK FATURALARI ARTACAK… Klasik anlamda “Kıb-Tek Kıbrıs Türkü’nün malıdır, dolayısıyla buna sarılacağız ve sistem bu şekilde devam edecek” anlayışını ben anlayamıyorum. Hiçbir mantıklı yaklaşım, hiçbir ekonomik bilgim bana bunu bu şekilde değerlendirmeme imkan vermiyor. Çünkü, bu santraller fuel-oil ile çalışıyor. Ve fuel-oil fiyatları da aldı başını ve gidiyor. Daha da artacaktır…


KURUMUN ZARARI ÖDENEMEZ NOKTADA… Günün sonunda Elektrik Kurumu’nun zararını da o kurum sürekli borçlanarak karşılayamayacağına göre çünkü borçlanma limitleri de dolmuştur, en sonunda Maliye’ye geliniyor ve “Maliye ödesin” deniliyor. Ama bunlar mali disiplini bozar. Bunları halkımızla paylaşmamız lazım. Çünkü günün sonunda Maliye’nin disiplininin bozulması ve bizim açığımızın devam ediyor olması daha fazla vergi toplamamız anlamındadır. Kimse de daha fazla vergi vermek istemez

Maliye Bakanı Ersin Tatar ile 2013 yılı hedeflerini konuştuk. Hedefleri konuşurken gündeme Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu da geldi. Bakan Tatar,  Elektrik Kurumu’nun durumunun toplumda artık daha sağlıklı bir şekilde tartışılması gerektiğini söyledi. Tatar, ekonomi ile ilgili konuların ekonomik akıl ve mantık öne çıkarak konuşulmasının gerekliliğine işaret etti. Elektrikte dağıtımın ve tahsilatın özelleştirilmesini savunan bakan Tatar, mali disiplin konusunda da açıklamalarda bulundu. Kurultay sürecinde yapılan istihdamlarla ilgili sorulara da yanıt veren Ersin Tatar, cari bütçenin yerel kaynaklardan karşılanması hedefi ile çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti.

Mete Tümerkan: Hükümetin ekonomik ve mali politikalarla ilgili 2013 hedefleri nelerdir?

Ersin Tatar: 2013 yılında artmakta olan yerel gelirlerimizin artmasının devamını bekliyoruz. Ekonomide başka ülkelerde olduğu gibi bir gerileme yok, yüzde 3 dolayında bir büyüme var. Biz bu büyümenin devamını bekliyoruz. 2009 yılında 1.57 milyar TL ile toplam yerel gelirlerimiz, 2012 yılı sonu itibarı ile bu 2.1 milyar TL’yi yakaladı. Ercan Havalimanı’ndan 40 milyon TL’ye yakın bir gelirimiz vardı. Biz bu gelirimizi özelleştirme sonucu devrettik. Bunu da dikkate alırsak 2013 yılında gelirimizi 2.2 Milyar TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Ercan devredilmemiş olsaydı 2.3 Milyar TL bir gelir hedeflenecekti. Yerel gelirlerimizde sağlanan artışla, Türkiye’nin cari bütçeye yapmakta olduğu katkı da azalmaktadır. 2013-15 programında da bunu kamuoyu ile paylaştık. 2009 yılında 600 milyon TL olan cari açığa katkı bu programda 300 milyon TL civarına indirilmiştir. Ama toplamda aktarılan kaynaklar aynen devam ettiriliyor. Hatta faizlerin ödenmesi için de 300 milyon TL konulmuştur.  Toplamda 3.3 Milyar TL… Bizim Maliyemizin toplamda topladığı vergiler 2.3 milyar TL’ye ulaşacağı için cari bütçeye Türkiye’nin katkısı azalmakta ama yatırımlara ve reel sektöre görüldüğü üzere katkılar devam etmekte, projeler hayata geçirilmektedir. Altyapı eksikliklerinin ortadan kaldırılması ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin rekabet gücü artırılacaktır. Vizyon Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni güçlendirme vizyonudur.

Mete Tümerkan: Mali disiplin de herhalde yine önümüzdeki dönemde dikkat edilecek konulardan biri mi olacak?
Ersin Tatar:
Evet, kesinlikle… Mali disiplin çok önemli. Bu konuda herkes anlayışlı ve yardımcı olmalı. Sadece kendi maliyemizin bütçesini değil, bize bağlı olan çeşitli kurum ve kuruluşların örneğin Elektrik Kurumu’nun bütçesi de önemlidir. Çünkü günün sonunda, Elektrik Kurumu’nda ya da bir başka kurumda ortaya çıkan açığı hükümetin kapatması şeklinde bir duruş var. Bir beklenti var…

Mete Tümerkan: Ama şimdiye kadar bu açıklar hükümet tarafından bir şekilde kapatılmadı mı?
Ersin Tatar:
Şimdiye kadar bu ülke mali disiplinden uzak bir anlayışla yönetildi. Örneğin Elektrik Kurumu. Bu kurum bir tekeldir ve devletin elindedir. Dolayısıyla orada oluşan açığı günün sonunda hükümet öder. Böyle bir anlayış söz konusu idi. Ben şimdi bir iktisatçı olarak şunu söyleyebilirim, demek ki bu kurum ne harcama yaparsa yapsın en sonunda devlet bunu ödeyeceği için fiyatını da ona göre belirler. Yani bugün tekelde, özelde yasa ile bu konular regüle edilebilir ama o öyle bir regülasyon yıllardan beridir yoktur. Bu nedenle maliyeti ne ise halka vereceği fiyat onun altında olduğu için farkı hükümet karşılıyordu. Şu anda bile işte geçenlerde kurum bizden 60 milyon TL civarında bir rakam talep etti. Bu rakamın ödenmesi lazım. Çünkü ödenmediği takdirde akaryakıt alınamayacak, AKSA ödenemeyecek günün sonunda memleket karanlıkta kalacak. Bu düşünce ile bizim bütçemizde olmayan bu 60 milyon TL’yi bir görev zararı diye ödemek durumunda kaldık. Neticede ödenmediği takdirde elektrik kurumu mazot alamayacaktır. Ülke karanlıkta kalabilecektir.

Mete Tümerkan: Peki, bu durum sürdürülebilir bir durum mu?

Ersin Tatar: Bu durum kesinlikle sürdürülebilir değildir. Buna artık bakmak lazımdır. Bu ülkede bu yapıyı değiştirmek lazımdır. Ben bunu Elektrik Kurumu’nun tamamen özelleştirilmesi gerektiği anlamında söylemiyorum. Bir vizyon ve proje ortaya konulacaktır. Bu konu Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile de görüşüldü ve bu konudaki çalışmalar devam ediyor. Bir kere Türkiye hem barajlardan, sudan elektrik elde etmekte, hem de kömürden, gazdan, güneşten, rüzgardan ve nükleerden de enerji üretmektedir. Onun elektrik üretim fiyatları bizim en az üçte birimiz kadardır. Biz tamamen fuel-oil’e bağlı olarak elektrik üretmekteyiz. Ve fuel-oil fiyatları maalesef, dünyada gittik sonra artıyor. Bu nedenle de alternatif bir kaynağa şiddetle ihtiyacımız vardır. Bu da büyük ve ciddi bir yatırım istiyor. Kablo ile elektriğin Türkiye’den getirilmesi bana göre büyük bir şanstır. Eğer bu gerçekleşebilirse tabii ki… Fuel-oil fiyatları bu şekilde yükselmeye devam ederse, bu ülkede enerji ve elektrik fiyatları bir süre sonra sürdürülebilir olmayan bir noktaya gelecektir. Elektrikte başka bazı sıkıntılar olsa da maliyetin esas nedeni fuel-oil fiyatlarıdır. 50 dolardan fiyatlar 120 dolara tırmanmıştır. Buna bağlı olarak elektrik kurumunun aldığı mazot, fuel-oil fiyatları artmaktadır. Bu bir sıkıntıdır.

Mete Tümerkan: Siz Kıb-Tek’le ilgili yaşanmakta olan özelleştirme tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?

Ersin Tatar: Klasik anlamda “Kıb-Tek Kıbrıs Türkü’nün malıdır, dolayısıyla buna sarılacağız ve sistem bu şekilde devam edecek” anlayışını ben anlayamıyorum. Hiçbir mantıklı yaklaşım, hiçbir ekonomik bilgim bana bunu bu şekilde değerlendirmeme imkan vermiyor. Çünkü, bu santraller fuel-oil ile çalışıyor. Ve fuel-oil fiyatları da aldı başını ve gidiyor. Daha da artacaktır. O zaman bu memleket için büyük bir sıkıntıdır. Madem ki benim yanı başımda, Türkiye bana “Anamur’dan ya da öyle bir yerden kablo ile elektriği getirebiliyor. Bunun için teknoloji müsait” diyor. Ve şu anda söylenen teknolojinin o kadar çok geliştiğidir ki kablodan kayıp da azalacaktır. Bundan on yıl önce aynı kabloyu çekseniz büyük kayıplar olması söz konusu idi. Ama bugün öyle değil. Kayıplar azaldığına göre ve uzmanların söylediklerine göre şu anda bizim üretim maliyetimiz 40 TL  ise kablo ile elektrik 15 TL’ye buraya gelebilir. Türkiye’den elektrik gelmesi Elektrik Kurumu’nun ortadan kalkacağı anlamına gelmez. Böyle bir şey söz konusu değildir. Dengeleyeceksiniz. Burada bizim santrallerimizde de, AKSA’nın santrallerinde de bir yatırım vardır. Oradan da getireceksin, burada da üreteceksin. Belki de Türkiye’den ihtiyacın üçte birini getireceksin. Ya da yüzde 40’ını getirecek ve fiyatları dengeleyeceksin, dolayısıyla ileriye dönük bir takım başka başka alternatifler de yaratacaksın.

Mete Tümerkan: Siz özelleştirmeden tam olarak ne anlıyorsunuz? Kurum komple mi özelleştirilecek yoksa dağıtım ve tahsilat mı?
Ersin Tatar:
Tahsilat ve/veya dağıtım. Dağıtımın özelleştirilmesi ile para tahsil edilebilir. Paranın tahsilatı ile kimden aldıysa ona öder. AKSA’dan almışsa AKSA’ya, Kurum’dan aldığını kuruma, Türkiye’den geleni de onlara. Ki Türkiye’den gelecek olan hep özelden gelecek. Türkiye her şeyini özelleştirmiştir. Vizyon ve düşünce bu yöndedir. Bunu kamuoyu ile paylaşmak ve kamuoyu yaratmak lazımdır. Çünkü burada özelleştirmeye karşı bir hassasiyet vardır. Bunu biliyoruz. Ama özelleştirme olacaksa kurumda çalışan insanların hiçbiri işini kaybetmeyecektir. İnsanlar o kurumda çalışmaya devam edeceklerdir. Zaten özelleştirme yasası da bunu emrediyor. Bu nedenle yeniliklere açık olmak lazım… Bunları değerlendirmek lazım. KKTC’nin önünü açmak için uzmanlarla birlikte, ilgili kuruluşlar Mühendisler Odası, kimse ilgili kurum ve kuruluşlar hepsi ile bu konuları paylaşmak lazımdır. Şu anda bence konu yeterli derecede tartışılmamıştır. Bu Kurum büyük bir zarar içerisindedir. Ve bunu herkes biliyor. Şu andaki yapı ve şu andaki fuel-oil fiyatları ile ve tarife fiyatları ile ki bu tarife fiyatları oranın gelirini belirliyor, bu kurumun yapısı sürdürülemez. Bize son Bakanlar Kurulu toplantısında uzmanların söylediği yıllık olarak bu kurumun 150 milyon TL zararı olduğudur. Bu korkunç bir rakamdır. Benim bütçemi de sarsacak bir rakamdır. Bizim politikamız ki öyle olması lazımdır, sübvansiye ettiğiniz bazı sektörler vardır, turizm, yüksek öğrenim ve tarım. Bu üç sektöre biz devlet bütçesinden 25 milyon TL veriyoruz. Tahsilat yapıldığı takdirde 10 kuruş kilovat başına katkı yapıyoruz. Mesela Cratos Otel’de sıkıntı olmuştu…

Mete Tümerkan: Neden olmuştu o sıkıntı?
Ersin Tatar:
O sıkıntı, bir gecikmeden kaynaklanmıştı. Vadeli çek vermişler, biz maliye olarak dedik ki “Biz vadeli çeke o katkıyı yapmayız. Vadeli çek ödendiğinde, tahsilat yapıldığında belgeyi getirirler, 10 kuruş kilovat başına katkıyı yaparız. Bunun için de bütçemiz 25 milyon TL’dir.” Onun dışında Elektrik Kurumu’nun iş dünyasına veya sanayiye veya özele bir fiyatı vardır. 45 kuruş kilovat başına diye… Şimdi devlet fiyatı 45 kuruşa indirmiştir fiyatı. Çünkü öyle olması gerekiyor. Çünkü biz katkımızı 25 milyon TL olarak sübvansiye şeklinde yapıyoruz. Kurumun sübvansiyesi artık olmaması lazımdır. Kurum bağımsızdır ve artık kendi yağı ile kendisi kavrulacaktır. Ne oldu? Şu anda oradaki sıkıntıdan dolayı 60 kuruş yaptık. Bu da demek ki kilovat başına devlet, bakanlıklar, (bize bağlı Tarım Dairesi’nin su motorlarında çok kullandığı enerji vardır) daha fazla ödeyecektir. Sıkıntılar geliyor bütçeyi olumsuz etkiliyor. Biz kendi gelir ve giderimizi dengelemeye, açıkları azaltmaya çalışırken, bütçe dengelerini korumaya uğraşırken böyle bir takım aksaklıklar olduğunu görüyoruz. Ama günün sonunda Elektrik Kurumu’na harcanan elektriğin normal fiyattan faturasının da ödenmesi lazım. Devlet olarak biz bunu ödemeyi her zaman taahhüt ediyoruz ama görülüyor ki oranın bu fiyatlarla büyük bir zararı vardır. Günün sonunda bu zararı da o kurum sürekli borçlanarak karşılayamayacağına göre çünkü borçlanma limitleri de dolmuştur, en sonunda Maliye’ye geliniyor ve “Maliye ödesin” deniliyor. Ama bunlar mali disiplini bozar. Bunları halkımızla paylaşmamız lazım. Çünkü günün sonunda Maliye’nin disiplininin bozulması ve bizim açığımızın devam ediyor olması daha fazla vergi toplamamız anlamındadır. Kimse de daha fazla vergi vermek istemez.

Mete Tümerkan: Vergi meselesi de sıkıntı yaratmaktadır. Özellikle de dolaylı vergiler konusu. Bu konuda ne diyeceksiniz?  Ersin Tatar: Genelde dünyada vergi politikası nedir, bir kere daha adaletli bir vergi sistemi için direkt kazanandan vergi alacaksınız ve dolaylı vergiler, KDV ve başka başka fonlar tabana yayılmalı, ekonomi kayıt altına alınmalıdır. Ve mümkün olduğunca bu vergiler asgariye çekilmesi lazımdır. Çünkü, bu vergiler pahalılık demektir, bu vergiler turistin buradan çekilmesi, daha az öğrencinin ülkeye gelmesi demektir. Demek ki uzun vadede, ekonominin kayıt altına alınması ile kazanandan vergi alıp, nispi vergilerin de azaltılması lazım ki bu pahalılık önlenebilsin, ülke başka ülkelere göre ucuz olabilsin. Bunlar bizim esas parametrelerimizdir. Bu konuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tabii ki biz bunları yaparken, şunu da paylaşmam lazım. Türkiye’nin çok deneyimli, bilgili teknik kadroları vardır. Türkiye 2001 yılı krizinden sonra dünyaya açıldı. IMF ve çeşitli dünya kuruluşları ile istişare içerisinde bütün bu ekonomik kavram ve ilkeleri kendisi test etmiştir. Kendisi başarılı bir şekilde kendi yönetim anlayışı içerisine yerleştirmiştir. Biz şimdi bu imkanlardan faydalanıyoruz. Nitekim, ekonomik işbirliği protokolünde belki de bu yeterince anlatılamadı, sadece buraya para aktarılması değil, teknik her türlü desteğin de verilmesi konusunda Türkiye hükümetinin buraya bir taahhüdü vardır. Bu da çok önemlidir. Sizde o teknik bilgi ve beceri olmadığı takdirde siz bir yerde sıkıntıya girersiniz. Buraya AB’den de uzmanlar geliyor. Ama orda bir lisan sorunu ve kopukluk olduğunu ben görüyorum. Zaten buraya gelen bir Avrupalı bu işi ne kadar bilebilir. AB’de onunun bu konulara ilişkin kıdemi nedir ben bilemem. Benim gördüğüm kadar orada da bir sıkıntı vardır. Hepsini bir yerlerde görevlendiriyorlar sırf müktesebat gün gele uygulanırsa Kuzey’de de bir hazır yapı bulsunlar diye. Ama gelenler gidenler ne kadar bir katkı koyabilirler ben gerçekten emin değilim. Ama Türkiye Cumhuriyeti buraya ki bana göre bu çok önemlidir, en iyilerini gönderiyor. Gerçekten Türkiye bu ülkeler arasında belki de kendisini en iyi geliştirmiş bir ülkedir. Bugün Türkiye, Fransa-Almanya ayarına gelmiş dev bir ülkedir. Türkiye Cumhuriyeti buraya en iyi yetişmiş elemanlarını gönderiyor ve bize çok büyük katkı sağlıyor. Mesela şu anda TürkSat’ın kadrosu burada ve bizim E-devlete geçişimiz için yardımcı oluyor. Bu çok önemlidir. Bizde hedef 3 yıl içinde E-devlet projesinin tamamlanmasıdır. İlk etapta bizim de ısrarımız üzerine vergi, gümrük ve tapu tamamlanacak. Ekonominin kayıt altına alınması için bu daireler çok önemli. Bizim vergi dairesinin 20 Temmuz’da açılışı yapılacaktır. O dairenin altyapısı düzenlenmektedir. Bütün bunlar tamamlanınca bu konularda önemli mesafeler almış olacağız.
Yarın: Rekabet Edebilirlik Raporu ve Lefkoşa Belediyesi

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar