Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Ulusal Birlik Partisi Kurultayı’na son dakika müdahalesi olarak danışmanı tarafından hazırlanan “kendin sor kendin yanıtla” şeklindeki mülakat Türk Ajansı Kıbrıs’ta krize dönüşünce öğreniyoruz ki geçmişten günümüze buralar tepe tepe kullanılıyormuş.
Krizden sonra bir numaralı savunma “ne var Denktaş da yapardı” oldu.
Yani “Denktaş da kendi kendine soru sorar, sonra döner yanıtlar ve bunu TAK haberi olarak yayınlatırdı. Rahmetli Denktaş yaptığına göre Eroğlu da yapabilir. Bundan doğal da bir şey olamaz.
Olamaz mı?
Bence olabilir.
Şöyle ki;
TAK’ın ajansçılık, gazetecilik, habercilik kısımları düşürülür “TAK, Voice of Master” olarak kaydedilir, o zaman Eroğlu elbette kendi sorar kendi yanıtlar ve burada yayınlar. Biz de yani kamuoyu da soruları soran ile yanıtları verenin aynı kişi olduğunu bilmiş oluruz.
Ya da Başbakan’ın açıklamaları virgülüne dokunulmadan aynen yayınlanır ve gazeteler-televizyonlar açıklamaları istedikleri gibi haberleştirirler.
Kriz ile birlikte yapılan tartışmaların gazetecilikle yakından uzaktan ilgisi yoktur.
***
TAK ile BRT’nin bütçeleri Meclis’te görüşülüyor.
Muhalefet canhıraş bir şekilde TAK ile BRT’yi eleştiriyor.
Kısmen haklılar.
Saatlerce Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan bahseden bir sisteme devlet ne diye milyonlarca lira ödesin?
Devletin ajansı ve televizyonu herkesi kapsayıcı olmalı.
Fakat ne acıdır ki BRT ve TAK’ta geçmiş dönemin özerkleştirme girişimleri akamete uğratıldı.
Konuyla ilgisiz olanlar yönetim kurullarına dolduruldu.
Daha iyi ve daha doğru ve daha çok haber yerine personel “etliye-sütlüye” karıştırılmayacak pozisyona itildi.
Programları ellerinden alınan, oturacakları sandalye dahi gösterilmeyen adeta müşavirler ordusu yaratıldı.
Hem TAK hem de BRT’de ciddi bir tahribat vardır.
Bu tahribat giderilebilir mi?
Hükümet mantığını değiştirirse, beklentisini çağdaş koşullara göre düzenlerse evet.
Yoksa böyle sürüp gidecek.
Zararını da Kıbrıs Türkü çekecek…
