Şu Sıra Tek Doğruyu Söyleyen Akıncı’dır... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Mart 19, 2024
Köşe Yazarları

Şu Sıra Tek Doğruyu Söyleyen Akıncı’dır…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Şunu herkes ve özellikle de Kıbrıs Rumları çok iyi bilmelidir ki, eğer Mustafa Akıncı, Kıbrıs Rum liderliğini suçluyorsa, uzlaşmazlıklarını, saçmalıklarını anlatıyorsa, hiç sorgulamadan, gözü kapalı inanılmalıdır…

Bu cümleyi okuduğunuzda, aşırı Akıncı fanatiği oldum sanmayın.


Ama bir dinleyin bakın…

Bundan öncekiler, Denktaş da Eroğlu da, Güney Kıbrıs’taki muhataplarının anlaşma niyeti olmadığını, işi yokuşa sürdüklerini, zamana oynadıklarını söylerlerdi.

“Uzlaşmaz olan biz değiliz, Rumlardır” derlerdi…

Onların da tespitleri doğruydu ama, bir farkla, her iki lider için de öncelik, KKTC’ydi…

Çözümü, uğrunda ölünecek Leyla görmezlerdi.

İşte o sebepten, onlar söylediğinde, kafalarda ufak da olsa bir kuşku olurdu.

Hele Rum tarafı ve bizim süzme çözümcüler, bu sözlere asla inanmazlar, sebep ne olursa olsun, Kıbrıs Türk liderliğine takacak bir kulp bulurlardı.

Müzakerelerde her sorun yaşandığında, kitleler önce KKTC’nin müzakerecisini protesto ederlerdi…

Arada Mehmet Ali Talat da benzer hayal kırıklıkları yaşadı. Hem de kardeş parti AKEL’in lideriydi muhatabı. Ama onun sürdürdüğü süreç de çöktü.

Ancaaak, Akıncı deyince duracaksın.

Onun çözüme olan inancı, herkesten fazlaydı…

Eğer Kıbrıs adasının bir asıra yaklaşan bölünmüşlüğüne son verecek biri varsaydı, o Akıncı’ydı…

Ama olmadı.

Talat’a “Denktaşlaştı” diyenler, şimdi Akıncı için de aynı şeyleri söyleyebilirler mi?

Hayır…

Akıncı, elinden geleni, hatta fazlasını yaptı. Aynen Talat gibi…

Ama Güney’in tutumu, kırk yıl önce neyseydi, aynen öyle çıktı karşısına.

Hayalet gibi, hortlak gibi…

İşte onun için diyorum ki, bugün Akıncı ne diyorsa, gözünüzü kırpmadan inanın.

Çünkü doğruyu söylüyor…

 

 

YİNE ARZ TALEP MESELESİS

Kudret Özersay, son günlerde özellikle bir bakanlıkta emekliliğine az bir süre kala müdür yapılıp, kıyak ikramiye ve maaş artışına kavuşturulanları dile getirmiş ve “Parti devleti yarattınız, insanları devletten soğuttunuz” demiş…

Bu yanlış, şimdiki olay değil… Ya da yapılan tek yanlış değil…

İktidara gelen partilerin geleneği bu…

Ama ne yalan söyleyim, UBP’de Eroğlu sonrası gelişen bir sendrom. Benim tanıdığım Eroğlu, üst kademe yöneticisi atamada titizdi. Hele böyle emekliliğine bir kaç ay kalan birine kıyak yaptırmazdı.

Kendinden sonrakiler İrsen Küçük’ten başlamak üzere, bu konuda fark attılar…

Her neyse…

Sorun sadece emeklilik kıyağı değil tabii.

Sorun yandaşa kıyak meselesi.

Adına kıyak deyin, partizanlık deyin ne derseniz deyin, KKTC’de iktidara gelmiş tüm partilerin temel politikası bu olmuştur…

Bunca yıl birinci, ikinci parti ya da iktidar ortağı kalabilmişlerse, bu kıyak politikasındandır.

Ve çok açıktır ki, burada tek başlarına değiller.

Bu kıyakları talep edenler var. Her seçimde şahsi çıkar düşüncesiyle oy vermeye giden var. Hatta alacağının sözünü seçim öncesi alıp da oy veren var.

Yani diyeceğim o ki, parti-devlet bütünleşmesiyle devletten soğuyan insan sayısı, parti-devlet bütünleşmesinden çıkar sağlayanlardan azdır…

 

YERİN KULAĞI VAR

VAR MI YOK MU?:

Rum lider Anastasiadis, “verdiğim öneriler kabul edilirse anlaşmanın önü açılır” derken, Cumhurbaşkanı Akıncı ise tam tersi Anastasiadis’in “yapıcı bir öneri değil, önşart sunduğunu” iddia ediyor. İyi de iki lider 5 saat masada ne konuştu? Ortada bir sağırlar diyalogu var ve biz hiç bir şey anlamıyoruz…

 

BİTMİŞİZ DE HABERİMİZ YOK:

Avukat Barış Mamalı, KKTC-TC arasında imzalanan İşgücü anlaşmasının yasallaşmasıyla birlikte Türkiye’den fütursuzca nüfus aktarılacağını iddia ederek, “Uyan ey Kıbrıslı uyan, bizi bitirecekler”çağrısında bulundu. Aslında çoktan bittik ama, bir türlü kabul etmek istemiyoruz.Bir ülke düşünün ki, kendi nüfusunun üç katı başka bir nüfusu barındırıyor. İleride arkeologlar, “bir zamanlar bu topraklarda Kıbrıslı diye bir kavim yaşıyordu” diyerek kazılar yapacak…

 

HANİ DE UCUZLAYACAKTI:

Turizmin önündeki en büyük engellerden birisi olan uçak fiyatları için Turizim Bakanı Ataoğlu, ilave seferler ile bilet fiyatlarının ucuzlayacağı” iddiasında bulunmuştu. Aradan haftalar geçti, THY ilave sefer programını da açıkladı, sonuç, bilet fiyatları yine uçuyor. Sizin anlayacağınız Sayın Bakanın iddiaları sadece lafta kaldı…

 

PEKİ YA BİZDE:

Rum Yönetimi Bakanlar Kurulu üç yıl önce başlayan büyük bir çalışmanın ardından Güney’de  casinolu tatil sitesi açılmasına izin verdi. Rum Enerji, Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanı Lakkotrypis,  Bakan, Kumar Komitesi ve konsorsiyumun da bir izin imzalaması gerektiğini, oradan da bir koordine komitesinin, önerinin izin verdiği esas üzerinde bütün kriterlerin bulunduğundan emin olmak için çalışmaların yapılıp yapılmadığını takip edeceğini kaydetti. Bunu niye mi yazdım. 3 yıllık bir çalışma süreci ve araştırmalar sonucu verilen izinle iş bitmiyor, takibi ve kontrolü de yapılacak. Hani bizde bu süreç nasıl işiliyor bir hatırlayın. Bırakın 3 yıl beklemeyi, işinizi biliyorsanız anında otel iznini de, casino iznini de alırsınız. Ondan sonrası sen sağ, ben selamet…

 

YA GÖRMESEYDİ:

Güney Kıbrıs’tan Kuzey’e geçip turist gezdiren bir tur otobüsünün ön camındaki Almanca “Türkler tarafından işgal edilen bölgede tur ” yazısını gören bir vatandaşın ihbarı  bizimkileri harekete geçirmiş. Peki o duyarlı vatandaş ihbar etmeseydi kimin haberi olacaktı. Daha da önemlisi, bugüne kadar bakalım kaç tur otobüsü bu ve buna benzer yazılarla geçip gittiler, kim bilebilir ki? O kapılarda duranlar neyin kontrolünü yapıyorlar acaba..?

 

CİNAYETE TEŞEBBÜS GİBİ:

Adam’ın kanında tam 384 miligram alkol tespit edilmiş. Yasal sınır 50 mg…. Kandaki alkol oranı yasal sınırın neredeyse 8 katı. 384 mg. Yaklaşık bir büyük rakıya denk geliyor. Ve koma sınırı olan 500 mg.’ın eşiğinde. Ve bu adam bu halde direksiyona geçmiş, yan yoldan kontrolsuz bir şekilde ana yola çıkmaya çalışmış, anayoldaki bir araca çarpmış, sürücüsünü ağır yaralamış. Şimdi buna olağan bir trafik kazası olarak bakabilir misiniz? Resmen cinayete teşebbüs gibi. Bakalım mahkeme olaya nasıl bakacak…

ZİRVEDEKİLER

Hüseyin Ekmekçi: “Böyle festival olmaz. Fikri Ataoğlu ya yanlış yönlendirilmiştir, ya da bile bile lades olmuştur. Normal bir ülkede, böylesi rezalet bir ‘festivale’ harcanan her devlet kuruşunun hesabı sorulur…Normal bir ülkede…Bizim ülkemizde değil…Seneye 1 milyon sterlin daha verir, yolumuza devam ederiz…”

DİPTEKİLER

Son Af, Boş Laf:  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Saner, “Bir daha af gelmemesi için yasal düzenlemeler yaptık;  aflara olan ihtiyacı ortadan kaldırdık” diyor. Ah, bu sözleri o kadar çok duyduk ki… En son 2011, 2015’di… Hatta Şerife Ünverdi “bo son aftır” diye üstüne basarak söylemişti. Oysa, af konusu her nedense hükümetlerin ilk başvurdukları yöntem oluyor.  Yaptıkları hangi düzenlemenin yeni bir affa engel olacağını anlamadık ama, bunu da bir yere kaydettik…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar