Sorun anlaşmaya hazır olmamaları... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Sorun anlaşmaya hazır olmamaları…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Anastasiadis, kendi yarattığı krizden karlı çıkmanın peşinde.

Defalarca yaptığı gibi, diplomasiyle asla bağdaşmayan çirkin çıkışlarla masayı tekmeliyor, sonra BM’nin de maalesef desteğini alarak, bugüne kadar üzerinde uzlaşı sağlanan noktalardan bile geri gidiyor.


Geçtiğimiz gün de, “dönüşümlü başkanlığın masada olmadığını, azınlığın çoğunluğu yönetemeyeceğini” falan söylemiş.

Oysa bunlar müzakerelerin en özlü konuları. Hele de siyasi eşitlik…

Bunları bu şekilde konuşmanın bir tek mantığı var, o da kıvırıp, kaçmak…

Türkiye’deki referandumu kendince sözde takvim olarak belirlemiş ki, “Anastasiadis’in önceliği yeniden seçilmek” denmesin diye… Bu şekilde arayı soğutacak, zaman kazanacak.

Elli yıldır gelen giden tüm Rum liderlerin uyguladıkları bir taktik bu. Ya bizdeki, ya kendilerindeki seçimleri zamana oynamak için tepe tepe kullanırlar.

Ama artık kesin olan bir şey var ki, tüm dünya üstlerine gelse, biz de her türlü uyumu göstersek bile, onlar hala anlaşmaya hazır değilller…

AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay güzel söylemiş, “Rum lider halkı çözüme hazırlayacak yerde, yeni sorunlar çıkartıyor” diyor.

Bu süreç de, daha öncekiler gibi, sonuçsuz kalacak gibi görünüyor…


 

HALKIN DA ACİLDEN CANI YANMIŞ BELLİ…

Sosyal medyanın bir avantajı da, anında geri dönüşler…

Bizler, olup biteni, bazen de düşüncelerimizi, yorumlarımızı aktarırız. Geçmişte, ne kadar okunur, kaç kişi beğenir, kaç kişi eleştirir bilemezdik.

Gerçi televizyon ortamı farklıydı. Orada anında tepkiyi alırdınız. Hele biz, her programı izleyicinin yorumuna açan, telefon alanlar olarak, bunu çok iyi hissederdik.

Şimdi yazılı basın da öyle…

Bugün de okuyucu her yazılana tepki vermiyor. Her okuyan yorumunu belirtmiyor… Buna karşın, öyle ani tepkiler veriyorlar ki,  müthiş bir yol gösterici, bir nabız olarak biz de okuyucuyu takip ediyoruz…

Geçtiğimiz Pazartesi günü, bir yakınımın Lefkoşa Devlet Hastanesinde başına gelenleri yazdığım yazı,  tam 50 kez paylaşılmış.

Beğeni falan değil, paylaşım…

İşte size halkın nabzı…

Demek ki, herkesin hastanelerden şikayeti var.

Demek ki bizim başımıza gelenler, bir çok kişinin başına gelmiş.

Ama mesela, iç politikayla, partizanlıklarla, hükümetin yapıp, yapmadıklarıyla ilgili yazılarda bu kadar paylaşım yok.

Neden?

Hastanenin bu halinin sebebi kötü yönetimler değil mi?

Devletin asli görevi olan eğitimi, sağlığı ayağa düşürüp, kaynakları çar çur etmesi değil mi?

Bir kaşık suda boğulan sağlık bakanları ya da memur zihniyetiyle halka hizmeti değil, mesainin bitmesini bekleyenler değil mi? Sonra, vizyonsuzluk, işbilmezlik, inançsızlık değil mi?

Kısacası, eğer bu haldeysek, bu bizim seçimlerimizin sonucu değil mi?

Basın toplantılarını günlük rutine bağlayan Bakan Sucuoğlu, bir kaç gün önce de, hekimlerin özlük haklarını iyileştirdiklerini, bundan sonra hekim sıkıntısı olmayacağını söylüyordu.

Tek sorun hekimlerin özlük hakları değil tabii…

Eğer öyle kabul edersek, doktorların görevlerini yapmadıkları sonucuna varırız. Biz buna asla inanmayız ve genelleme yapmayız.

Sorun hala oradadır ve yönetseldir… Kaç yeni hastane yaparsanız yapın, bir şey değişmeyecek…

 

 


YERİN KULAĞI VAR

KİM ZEHİRLİYOR: 

Rum lider Anastasiadis Filelefteros gazetesine verdiği mülakatta, “Asıl Türk Tarafı Kıbrıslı Rumların Endişelerine Cevap Vermeli… Yaratılan Dostluk İlişkileri Zehirleniyor… Şu Anda Dönüşümlü Başkanlık Görüşme Dışı…” demiş. İyi be gumbaro da, son olaylar aslında sizin değil, Kıbrıslı Türklerin endişe duymasında ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. İşler yoluna girmişken, yetmiş yıllık enosisi kararını hortlatmanın ne gereği vardı. Kusura bakma ama, senin partin bu karara çekimser kalarak destek verirken aklın neredeydi. Şimdi kalkıp dostluğun zehirlendiğini söylüyorsun. Eğer gerçekten dost olsanız, böyle davranmazdınız…

 

ZOR DOSTUM ZOR:

Her iki tarafta da, liderlein yeniden masaya dönmeleri için yapılan çağrılar ne yazık ki beklenen karşılığı bulamıyor. Hem katılım olarak beklenen etkiyi gösteremiyor, hem de her iki liderin son açıklamaları bu işin öyle kolay olacağı duygusunu vermiyor. Bir kez daha statüko kazanıyor… Sizin anlayacağınız her iki taraftaki çözümcülerin işi oldukça zor…

 

DAHA NE DESİN:

Rum Dışişleri eski Bakanı ve müzakere grubu üyesi Erato Markulli, “Çözüm olmazsa maceralara sürükleneceğiz” diyerek, çözümsüzlüğün genelde adaya, özelde ise Rumlara verebileceği zararlara dikkat çekti. Bu keçi inadına devam ettikleri, her öneriye bir bahane bulup reddettikleri sürece, günün sonunda bunun zararını sadece Kıbrıslı Türklerin değil, daha fazla kendilerinin çekeceğini artık anlamaları gerek…

 

YAPMA SAYIN TALAT:

Mehmet Ali Talat diyor ki, “Diplomaside çare tükenmez… Şimdi Anastasiadis’i tokatlayarak yapamazsınız bunu”… Tokatlanmadı zaten… Fakat kabul edin ki Sayın Talat, adam hoşgörüyü fırsata çeviriyor. Dönüşümlü başkanlık, siyasi eşitlik konusunda son yumurtladıklarına katılıyor musunuz, onu söyleyin bir zahmet…

 

ESKİ ESERDİ DİYOR:

Hakan Dinçyürek konuşmuş, özrü kabahatinden büyük… “Benim yaptığım sözleşmede, Bedis’e halkın girişinin engellenmeyeceği vardı” diyor ve bir anlamda şimdiki sözleşmeyi eleştiriyor. Ama ardından bombayı patlatıyor, “O dönem Eski Eserler Dairesi’nden alınan görüş, burasının 1. derece sit alanı olduğu ve tek bir çivi bile çakılamayacağı yönündeydi”…. Madem çivi bile çakılmazdı, neydi o sözleşme? Nasıl yapmıştınız? Neden bu aileye bir eski eser, ısrarla verilmek isteniyor? Resmen aklımızla dalga geçiliyor…

 

HÜKÜMETİN YEŞİL FOBİSİ:

Hiçbir dönemde bu kadar rant, peşkeş yaşanmamıştı bu ülkede. UBP-DP hükümetinin yeşile karşı bir alerjisi olsa gerek. Nerede bir yeşil alan görse birilerine peşkeş çekerek, betona dönüşmesini sağlıyor. Hani acaba hükümetin bu yeşil fobisi CTP’yi çağrıştırdığı için mi geliyor diyeceğim ama, yıllardır onlar bile yeşil mi, kırmızı mı olduklarını bilmiyorlar…

 


 

ZİRVEDEKİLER

Sibel Siber: “2016 yılında Kıbrıs sorununun çözümleneceğine dair umut taşımadım. Belki sadece müzakerecilerin ve liderlerin verdikleri olumlu mesajlarla yetinseydim aynı umudu taşıyabilecektim.

Ama müzakere tutanaklarını takip eden birisi olarak ne yazık ki iyimser olamadım. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız, nasıl bir çözüm bulunursa bulunsun, iki halkın kaderinde bu adada birlikte yaşamak var…”.


DİPTEKİLER

DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos: “Başkan ile DİSİ ve AKEL liderlikleri, yapay bir panik yaratmasaydı ve Meclisin kararını hatalı olarak nitelemeseydi, tarafımız kolaylıkla BM’den Anastasiadis’le olan programlanmış görüşmenin iptal edilmesiyle ilgili sorumluluğu, Akıncı’nın üstüne atmasını isteyebilirdi…”  .

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar