Sonuçlar genel seçimi nasıl etkiler? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Sonuçlar genel seçimi nasıl etkiler?

Lefkoşa Belediye Başkanlığı seçimleriyle ilgili dün UBP’yi yorumlamıştık. Bugünse, seçimlerden galip çıkan CTP’nin aldığı oyların, olası bir genel seçime nasıl yansıyacağını değerlendirmeye çalışacağız…
Öncelikle uzun bir aradan sonra 2009 seçimlerine kadar hükümetin büyük ortağı olarak görev yapan CTP, o dönem yaptığı yanlışlarla tepki toplamış ve erken seçim kararı almak zorunda kalmıştı. 2009 seçimlerinde de, hükümetleri döneminde ortaya atılan iddialar nedeniyle seçmen tarafından cezalandırılıp, ana muhalefete düşmüştü. Ardından parti birtakım sarsıntılar geçirmiş ve yapılan kurultayda aday olmayan dönemin genel başkanı ve Başbakan Ferdi Sabit Soyer yerini, bugünkü genel başkan Özkan Yorgancıoğlu’na bırakmıştı. Genel başkanlığı parti içinde de birçok tartışma ve ayrışmayı beraberinde getiren Yorgancıoğlu’nun muhalefet anlayışı, birçok partili tarafından eleştirilmişti.
Önümüzdeki haziran ayında yapılacak CTP kurultayında yönetimin değişmesi için çaba harcayan parti içi muhalefetin olduğu kadar, Özkan Yorgancıoğlu için de önemli bir sınav olacaktı Lefkoşa’daki seçimler. Olası bir yenilgi, parti açısından olduğu kadar, Yorgancıoğlu’nun partideki geleceği açısından da önemliydi. Böyle bir sonuçta, parti içi muhalefet Yorgancıoğlu’na karşı sesini biraz daha yükseltme fırsatını yakalayacaktı…
Ancak seçim sonuçları, hem partideki suların durulmasına, hem de Yorgancıoğlu’nun hiç olmazsa haziranda yapılacak kurultaya kadar elinin rahatlamasına neden oldu. Peki ama Lefkoşa’da alınan % 35 oy, CTP’nin kendi oyu muydu?
Bence CTP’nin aldığı oyların büyük çoğunluğu kendi oylarıdır. Bunun dışında, Fellahoğlu adıyla azımsanmayacak bir oyun da partiye kaydığını yazmakta fayda var. Belki çok az miktarda tepki oyları da olabilir. Ancak olası bir seçimde CTP’nin Lefkoşa’da pazar günü aldığı oyların üzerine koyacağını söylersek yanılmış olmayız. Çünkü son iki dönem kaybedilen Lefkoşa’nın, Kadri Fellahoğlu ile yeniden başarılması, CTP adına bazı şeylerin de değişmekte olduğunun ilk sinyalleri olarak değerlendirilebilir. Unutmadan, UBP’nin aksine CTP’li vekiller bu seçim döneminde, bölgesi ne olursa olsun adaylarının kazanması için var güçleriyle çalıştılar. Ki, Kadri Bey’in kazanmasında da bu çalışmaların önemli bir rol oynadığını herkes kabul ediyor…
14 aylığına bile olsa, Lefkoşa’nın CTP yönetimine geçmesi çok önemli. Çünkü bu sürede gösterilecek performans CTP’nin genel seçimlerdeki oylarını da olumlu veya olumsuz etkileyebilecektir. Gerçi ben, eğer hükümet takoz koymazsa, Fellahoğlu’nun başarısız olacağına inanmıyorum… Her halükarda CTP bir sonraki seçim yarışına, geçen pazar günü sandıktan çıkan yüzde 35’le başlayacak o kesin. Zaten CTP’nin seçim sonrası erken seçim çağrıları da, hazır rüzgarı arkasına almışken, bunu daha da ileriye taşımak amaçlı.

UBP’deki parti içi muhalefet handikabının, CTP için asla söz konusu olmayacağını söylemek de mümkün değil. “Eski” ve “yeni” CTP’lilerin parti içindeki iktidar kavgası, bir dağınıklığa yol açsa da, UBP’de olduğu gibi uzun süreli bir otorite boşluğu yaratmayacaktır…
Kim ne derse desin, CTP, Yorgancıoğlu başkanlığında bir “zafer” kazanmıştır. Bu zaferini ilk genel seçimlerde taçlandırmak da onların elindedir. Öyle inanıyorum ki, 4-5 yıllık iktidarları döneminde yaşadıkları “acemilik” veya “kalfalık” döneminden parti olarak ders çıkarmışlardır. Bir daha aynı hataları yapma lüksleri yoktur.
Sonuç olarak CTP aldığı bu son oy oranını, olası bir seçimde daha da yükseğe taşıyabilecek bir ivme yakalamıştır. Onun için kimse bu oy sadece bu seçimlerde UBP’ye kızan seçmenin “emanet oyu” olarak değerlendirmesin. Zaten sandık sonuçlarına bakıldığında da, bunun öyle olmadığını net olarak görebiliyoruz. Bu sonuçlar bir yandan da seçmen ile CTP arasında bir güven tazelemenin ilk adımları olarak da değerlendirilebilir…


YERİN KULAĞI VAR
KABİNE ZOR DEĞİŞİR: Birkaç gündür gazetelerin dedikodu sayfalarında kabinede değişikliklere gidileceği yönünde haberler okuyoruz. Yaşadıklarımıza baktığımızda, bu ülkede “olmaz” diye bir şey yok. Yine de, seçimlerde mağlup çıkan ve kendi içinde bir hesaplaşmaya giren UBP, mevcut sorunları ortada dururken, yeni sorunlar yaratmak için deli, olması lazım. Zaten aylarca Kaşif-Küçük kavgasını yaşayan UBP, kabinede birtakım değişiklikler yaparak, yeni bir baş ağrısı yaratmak istemeyecektir. Ama dediğim gibi, bu ülke neler gördü…
DP’DE ÖFKE HAKİM: Serdar Denktaş, dün bir TV programında Bengü Şonya’nın “Birinci gelmezsek istifa ederim” dediğini ve sonuçta istifasını verdiğini, kendisininse bu istifayı kabul etmediğini söyledi. Ancak diğer taraftan, önümüzdeki yıl genel seçimlerde DP’nin beklediği sonucu almaması halinde, Serdar Denktaş olarak, siyaseti bırakma noktasına gelebileceğini söyledi. Kısacası DP’de seçimlerden sonra oluşan havanın yani tepki ve kızgınlığın devam ettiği, henüz sağlıklı bir değerlendirme yapılamadığı anlaşılıyor…

DEĞİŞİM BU OLSA GEREK: Aylar sonra dün ilk kez Dr. Fazıl Küçük bulvarında Lefkoşa Belediyesi’ne ait işçileri refüjleri temizlerken görmek bana biraz tuhaf geldi. Tahsilat konusunda da, daha ilk günden önemli bir artış olduğu duyumları geliyor. Sizin anlayacağınız vatandaş şehrine sahip çıkıyor. Aylardır görmeye alışık olmadığımız bu görüntüleri görünce, “değişim” dedikleri bu olsa gerek diye düşünmekten kendimi almadım…

YEŞİLKÖY KOOPERATİFİ’NDE YİNE OLAY: Yeşilköy Kooperatifi’ne atanan müdür, halkın tepkisine neden oldu. Sonay Adem, dün Meclis’te, geçmişte ambar sorumlusu olduğu dönemde, 28 bin lira açığı bulunan kişinin, İçişleri Bakanı tarafından, bölgeci siyaset anlayışıyla atandığını iddia etti. Tüm sorunlarla ilgili suçlamaların da sonuçta Başbakan’a yüklendiğini, ancak Başbakan’ın da parti içindeki çekişmeler nedeniyle, hiç bir şey yapamaz duruma geldiğini öne sürdü. İçişleri Bakanı Çavuşoğlu ise, kürsüye geldi ve konuyu geçiştirmeyi tercih etti. Çavuşoğlu tarafları uzlaştırmak için girişimde bulunduğunu söylemekle yetindi. Usulsüzlük yapan birini oraya niye getirdiklerine hiç değinmedi. Bir usulsüzlük iddiası daha, böylece geçiştirildi…

ELEKTRİK YÜZSÜZLERİNİ DE BİZ ÖDÜYORUZ: TDP Milletvekili Mustafa Emiroğulları, dün Meclis’te, Kıb-Tek’in, pasif, yani ödenmeyen alacaklarla ilgili faturayı, vatandaşın aydınlatma bedelleri üzerine 5,5 TL olarak yansıttığını açıkladı. Yıllarca belediyelere ödenen, ancak belediyelerin Kıb-Tek’e yatırmadığı paralar da bu yolla vatandaştan ikinci kez tahsil ediliyor. Belediyelerin Kıb-Tek’e borcu, yüz milyonu geçmiş durumda. Daha bitmedi, birçok belediyenin büyük bir cinlik yaparak, aylık su faturalarının içine sokak aydınlatmasını da gizlice eklediği iddia ediliyor. Yapılan, çifte değil, üç misli ücretlendirme, tam bir soygun, Anayasa’ya da aykırı, yasalara da. Meclis kürsülerinden, gazete köşelerinden yapılan eleştirilerin sonuç alacağı yok. Görünen o ki, birilerinin acilen bu konuyu da yargıya taşıması gerekiyor. Zira, önce Emiroğulları’nın ardından da Angolemli’nin kürsüden yaptıkları konuşmalara tek bir yanıt bile gelmedi…

BİZ NİYE YAPAMADIK: Uzun bir süredir zorda olan “Cyprus Airways” Şirketi’nin hayatta kalması önlemleri çerçevesinde 550 personelin işine son verileceği ve filosunda sadece 6 uçağın kalacağı iddia ediliyor. Bizde ise uzmanların hazırladığı “kurtuluş raporunda”, 100 küsur personelin CAS’a kaydırılması şartı, ne yazık ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kurban edilerek, koskoca şirketin batmasına göz yumulmuştu. Şimdi anladınız mı bizdeki siyasi anlayışla komşunun arasındaki farkı…

BARİ KAYDI KUYDU VAR: “Medyum Özcan” isimli bir şahıs bazı gazetelere reklam vererek, Kıbrıs’ta “resmi medyumluk” yaptığını açıklamış. Ülkede o kadar çok siyasi medyum varken bir tane de resmi medyum olmuş çok mu? Hiç kızmaya neden yok, etrafımızda “abrakadabra” deyip gözümüzün önündekileri kaybedebilen onca medyum varken, kayıtlı ve vergisini de ödeyen medyuma niye kızıyoruz anlamıyorum…

ZİRVEDEKİLER
Ünal Üstel: Üstel, hem turizmden sorumlu, hem çevreden. Altın Kumsal’ın korunması konusu da her ikisinin içine giriyor. Burada yapılacağı ilan edilen müzik festivali konusunu defalarca yazdık. Çevre örgütleri de aynı şeyleri söylediler. Seksen bin kişinin izleyeceği bir festival hazırlanıyordu ve bunun için Altın Kumsal’da bir yapılaşma sürüyordu. Bakanlıktan tek bir ses çıkmıyordu. Nihayet dün bakan, Meclis kürsüsünden kendilerinin böyle bir olaya izin vermediklerini açıkladı. Buna da şükür… Ancak o festivalin düzenleyicileri reklamlarını yapmaya, online bilet satmaya devam ediyorlar. Hatta tanıtım bölümünde “Kuzey Kıbrıs Kültür Bakanlığı’nın izniyle” ifadesi var. Bu nasıl oluyor?..

 

DİPTEKİLER

YDÜ: Bir kez daha skandalla gündeme gelen YDÜ, bu kez de 11,5 milyonluk borcundan dolayı elektrikleri kesmeye giden Kıb-Tek görevlilerini, özel güvenlik elemanları marifetiyle engelledi. Konu basında yer aldı, Meclis’te gündeme geldi, ancak kimse yıllardır süren bu konuya tek bir açıklama getirmedi. Nedir bu üniversitenin güvencesi, sırasında su, sırasında kanalizasyon, sırasında elektrik konusunda devlete olan yükümlülükten kaçmayı nasıl becermektedir? Ayrıcalığı nedir? Yoksa bizim halk olarak YDÜ’ye bilmediğimiz bir borcumuz mu var? Açıklayın artık da bilelim…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar