Yerel seçimler geliyor…
14 ay sonra, herkes sandıkta halkın karşısına çıkacak.
Daha dün gibi…
Ne vaatler dinlemiştik.
Yapabilen var, yapamayan var…
Belediye başkanlarının yaptıkları kendi hanelerine artı, yapamadıkları halkın sosyal yaşamına zehir…
Da…
Mevzu daha ciddi…
Dünya, şehirlerini “geleceği düşünerek” planlarken, biz şehirlerimizin geleceğini zehir ediyoruz.
Girne bitti…
Şakası yok…
Mağusa, toprağı bol diye yayılıyor…
Lefkoşa’ya 5 yılda 6 bin 200 hane yapılmış.
Nüfus artıyor.
Siz inanmayın öyle “280 bin” rakamına…
O koca bir yalan artık.
“Son nüfus sayımı” falan hikaye…
Kentlerde insan sayısı artıyor.
Hane sayısı artıyor…
Araç sayısı artıyor…
Ama gelin görün ki, kent alt yapıları buna yönelik gelişmiyor.
Tel tel dökülüyor.
Planlama olmadığı için de aslında geleceğimiz çalınıyor.
Girne’ye yazık ettik
Ortada bir Girne gerçeği var…
Malını satan satana…
Yol kenarında bulduğu araziye inşaat diken dikene…
Şimdi durum ne peki?
Park yeri yok…
Kanalizasyon yetersiz ve her yerden taşıyor…
Deniz kirleniyor…
Turizm olumsuz etkileniyor.
Emlak piyasası gelişse de…
Ev alan kesim ciddi hoşnutsuzluklar yaşıyor.
Bu mu?
Ya Lefkoşa?
Lefkoşa Belediye başkanı Mehmet Harmancı’nın söylediklerini taşıdık dün gazeteye.
5 yılda 6 bin 200 konut.
646 da işyeri…
Yeni plazalar devam ediyor…
İş merkezleri…
Rezidanslar…
Bu rakam daha da artacak.
2012 yılında bir imar planı yapılmış Lefkoşa için.
Düşünün vizyonu…
Bu ülkede siyasetin vizyonu sadece 4 yıl sürmüş.
Başkent için bir vizyon konmuş ortaya ama 4 yılda kendisini tüketmiş…
Hay ben böyle öngörünün de siyasetin de…
Belediyeler yetmiyor artık…
Sorun şu ki…
Artık kentleri “beledi yasalarla” geliştirmek, geleceğe taşımak imkansız.
İlçe sınırları falan da artık çağ dışı kalmış durumda.
Belediyeler, bu bütçelerle…
Bu yönetim anlayışları ile…
Bu devlet- belediye ilişkileri ile artık yetersiz…
Tamamen yetersiz…
Belediye başkanlarının seçim vaatlerinin de aslında “belediyelerin” yapacağı işler olmadığını gördük.
Üç- beş kuruş Türkiye Cumhuriyeti’nden…
1-2 kuruş da AB’den…
Gerisi hikaye…
KKTC devleti ise ortada yok.
Bu mu vizyon?
Bu mu “huzurla yaşayacağımız” alanlar sunacak bize…
Herkes şapkasını az önüne koysun…
Ne mevcut yasalar…
Ne de imar planları bu ülkeye yardımcı olmuyor.
Sadece, rant peşinde, istihdam peşinde olanlara yarıyor.
Belediye başkanı “iyiyse” o bölge şanslı, “parti gücü ile” seçildiyse ve yeteneksizse de o bölge insanı mağdur.
Neden?
Sistem yok çünkü…
Bu sistemsizlik içerisinde de kentlerimiz ellerimizin altından kayıp gidiyor.
Sanırım, radikal karar alınması gereken konulardan birisi de budur.
