Seçim süreci sert başladı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Köşe Yazarları

Seçim süreci sert başladı

Güvensizlik önergesi dün görüşüldü. Parti başkanları, milletvekilleri kürsüde eteklerindeki taşları döktüler. Sonuçta da, beklendiği gibi, Danışma Kurulu’nun belirleyeceği tarihte oylama yapılacağı açıklandı…

Muhalefetin konuşmaları beklendiği gibiydi. İrsen Küçük hükümetinin yanlışlarını sıraladılar.
Ancak dün günün olayı Başbakan’ın konuşmasıydı… Önce kendinden önceki iddialara yanıtlar verdi. Şakalar yaptı, hatta Serdar Denktaş’a “Senden 3 vekil aldık, 8 tane verdik, sana can verdik, kan verdik, daha ne istiyorsun” dedi.


Başbakan daha sonra elindeki kağıttan bir metin okudu. Metinde, hükümetin düşmesinden sonraki süreçten bahsediyordu, ancak aynı zamanda Cumhurbaşkanı’nı bugüne kadar olmadığı kadar sert bir şekilde suçluyordu.

Önce, Cumhurbaşkanı’nın, halk iradesi ve siyasi etiğe aykırı olarak, kendisinin sempati duyduğu bir DP bir milletvekiline görev vereceği senaryolarının konuşulduğuna dikkat çekti ve bir öneri sundu. 

Cumhurbaşkanı’nın en büyük partiden başlayarak sırayla dört partiye mensup milletvekillerine hükümeti kurma görevi vermesini, görevi alanın da hükümet kurma çalışması yapmadan, Anayas’ada öngörülen 15 günlük süre sonucunda görevi Cumhurbaşkanı’na iade etmesini önerdi. Bu arada da mevcut hükümetin rutin işlerle süreyi doldurabileceğini ifade etti.

Küçük, Cumhurbaşkanı’nın partisine müdahalelerinden de açıkça bahsettikten sonra, Eroğlu’nun siyasi yakınlık duyduğu bir milletvekiline veya parti başkanına hükümeti kurma görevi vermesi halinde, Anayasa’nın kendisine görev olarak verdiği tarafsız kalma ve yetkilerini tarafsızlık içerisinde yerine getirme ilkelerine aykırı davranmış olacağını söyledi. Aynı zamanda, Cumhurbaşkanı’nın bu senaryonun bir parçası olduğunun kanıtlanacağını iddia etti.

Konuşmanın vurgusu sonundaydı. Cumhurbaşkanı’nın halk iradesi yerine böyle bir görevlendirme yapmasının bir çeşit “post modern darbe” olacağını ifade etti ve “tarafsızlığını yitiren ve kamuoyunda demokratik meşruiyeti kalmayan” bir Cumhurbaşkanının sorgulanır hale geleceğini kaydetti. Yani açıkça,  Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını sorgulamaya açacaklarının işaretini verdi.

Cumhurbaşkanı tarafsızlık konusunda herkes tarafından eleştirildi. Aslında geçmiş Cumhurbaşkanları da birçok kez aynı suçlamalara maruz kaldılar. Ancak ilk kez İrsen Küçük, sorgulanmasını gündeme getirmiş oldu.

Cumhurbaşkanı’nın ve destekçilerinin bu sözleri yanıtsız bırakmayacakları açık.  Görülen o ki, UBP bu süreçte, tüm politikalarının odağına Eroğlu’nu ve onun tarafsızlığını koyacak. Geçmişte aynen Eroğlu’nun Denktaş’a yaptığı gibi…

Sonuçta bugün seçim süreci başladı. Hem de bayağı sert bir şekilde… Belki bu 2 aylık süre sebep olur da, herkes eteğindeki taşı döker, tüm taşlar da yerinden oynar… Zaten yeniden yapılanmanın ilk şartı da bu değil mi..?

YERİN KULAĞI VAR

AL TAKKE VER KÜLAH:                                                                                                                                            

Başbakan İrsen Küçük dünkü Meclis birleşiminde, DP-UBP arasındaki milletvekili transferleri konusunda, “Biz 3 aldık, 8 verdik, faiziyle birlikte iade ettim. Memnun olup, bana teşekkür edeceğine çıkıp beni eleştiriyorsun” diyerek hem Serdar Denktaş’a, hem de UBP’den ayrılan 8 milletvekiline ince bir mesaj verdi. Bu sistemle gideceğimiz seçimlerin sonucu ne olursa olsun, temelinde koltuk ve şahsi menfaatler uğruna “al takke, ver külah” sisteminin bulunduğu kesin…

SÖYLEYENE BAK:                                                                                                                                                

UBP’den ayrılan 8 milletvekilinin, DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın evinde toplanmalarını eleştiren Avcı’yı dinlerken adeta nutkum tutuldu. Yani bu sözü söyleyecek en son adam olaması gereken Turgay Avcı, ÖRP’nin bir gecede nasıl kurulduğunu unuttu herhalde. Boşuna dedemişler; hafıza-i beşer nisyan ile malüldür…  Politika işte bunun için insanları tiksindirecek bir hale geldi. Unutmaya devam ederseniz, onlar da aynılarını tekrarlar, durur…

SERDAR DENKTAŞ ISRARLI:                                                                                                                                 

Başbakan’ın 15 günlük görevlendirme önerisine tek yanıt DP’den geldi. Serdar Denktaş, buna karşılık teknokrat hükümet önerisindeki ısrarını sürdürdü. Oysa o hükümetin bile hükümet programı yazması, Meclis’te okuması, güvenoyu alması lazım… Zaten yasaklar varken, böyle bir lükse gerek var mı Sayın Denktaş..?

LEFKE’YE DOLUM TESİSİ:                                                                                                                                          

CTP Genel Başkanı Yorgancıoğlu’nun dolum tesisi ile ilgili iddiası hükümet tarafından yalanlanmadı. Yorgancıoğlu, Lefke bölgesinde daha önce de gündeme gelen ve bölge halkının yoğun tepkisi nedeniyiyle geri adım atılan Lefke bölgesine petrol dolum tesisi için hükümetin izin verdiğini iddia etti. Bu iddianın hükümet tarafından yalanlanmaması, aksine konunun Rum Meclis’inde de görüşülmesi, kafalarda soru işaretleri yarattı…

FORMÜL CEPTE:                                                                                                                                                         

“UBP hükümetten düşsün” diyorlar, evet son üç yıla bakıldığında bu hükümetin gitmesi gerektiği konusunda herkes hem fikir. Ancak sonrasını kimse söyleyemiyor. Gözle görülür tek öneri Serdar Denktaş’ın, pek mantıklı görünmese de, “teknokrat hükümet” önerisi. Onun dışında ne olacağını söyleyen yok. Anlaşılan birileri yine koltuk kokusu almış, pusuda bekliyor. Yoksa 2009’da olduğu gibi formül yine birilerinin cebinde mi dersiniz..? 

İBRAHİM BENTER VAKASI:                                                                                                                                   

Vakıflar İdaresi’nin yurt dışından ithal müdürü İbrahim Benter tahmin edildiği gibi, gündemden düşmüyor. Ülkede bu kadar sorun ve çarpıklık varken, hiç işimiz yokmuş gibi şimdi bir de Sayın Benter’le ve yaptıklarıyla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Ofisine girerken dua ile girmesi, yolda yürürken aniden durup duaya başlaması, personelin kılık kıyafeti ile ilgili tasarrufları derken, bu kez de personele yönelik davranışlarıyae gündeme geldi. 20 yılını ülkesinden ve toplumdan uzak yaşayan birisinin, farklı davranmasını beklemek fazla iyimserlik olurdu…

NİYE BEKLEMEDİ:                                                                                                                                                 

Aralarında Ticaret ve Sanayi Odalarının da bulunduğu 8 ekonomik örgüt, daha geçen hafta Cumhurbaşkanı Eroğlu’na yaptıkları ziyarette, Poliçeler (Değişiklik) Yasası’nı Meclis’e iade etmesini istemişlerdi. Eroğlu da, yasayı henüz değerlendirme fırsatı bulamadığını ancak iş çevreleri bu kadar tedirginse ayrıntılı olarak hukuki ve ekonomik açıdan değerlendireceklerini belirtmiş ve fırsattan istifade hükümeti “yasayı acele geçirmekle” suçlamıştı. Dün bir baktım, Sayın Eroğlu söz konusu yasayı imzaladığını açıkladı. Öyle anlaşılıyor ki, işverenlerin tedirginliğini değil, mağdurların talebini dikkate almış…

ZİRVEDEKİLER

Kudret Özersay: Bizim de bu satırlardan defalarca savunduğumuz “Partilerinden içinden doğru adamları seçme, doğru olmayanları siyasetten silme” görüşümüzü savunan Özersay, bakın neye dikkat çekmiş; “Hepimiz biliyoruz ki, olur da bir parti listesine genç, yeni ve bu ülkeye yararı dokunabilecek bazı isimler kazayla dahi girerse, çoğu zaman siyasi partiler içerisinde kemikleşmiş parti baronları tarafından el altından küçük listeler dağıtılarak, bu yeni isimler her zaman devre dışı bırakılır ve harcanır”… Doğruya doğru, aman dikkat. Temiz adayları parti baronlarına yedirmeyelim…

DİPTEKİLER

Göstere Göstere Kaçak: Kaçak etler yakalanmaya devam ediyor. İş o boyutlara geldi ki, son dönemde, bazı kasap dükkanlarında 11 TL’ye et satılmakta… Kaçakçılık, bu ülkenin gerçeği. Hem ada dışından hem ada içinden kaçakçılık ekonomik dengelere uygun olarak, her seferinde başka bir mal üzerinden devam eder gider. Bence tek sebebi de, hem gümrüklerde, hem de sınırlarda gereği gibi denetim yapılmaması, tespit edilen kaçakçılık olaylarında da takibin yapılmaması. Kaçak etle yakalanan, hala daha aynı işi yapmaya devam ediyorsa, bunun önünü almak mümkün değildir…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar