Rum halkının yanılgıları - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Rum halkının yanılgıları

Erdoğan ÖzbalıkçıErdoğan Özbalıkçı

Kıbrıs sorununda, Rum toplumu ile konuştuğunuzda, farklı saplantıları kolaylıkla görebilirsiniz.

Bu farklı saplantıların başında, 1974 öncesine dönülebileceği yanılgısıdır.


1950lerden beri devam eden süreçte, halkın DIŞ güçlerin ülke içerisindeki uzantıları tarafından alabildiğine bölündüğünü kabul eden Rumların sayısı çok azdır.

Genellikle Rumların ve Türklerin kardeşçe yaşadıkları argümanının ön planda tutulduğu konuşmalarla bir yere varılamayacağını anlamak istemeyen Rumların,  çözüm konusunda  da, karşı tarafın önerilerini dikkate alacak bir çizgiye gelmeleri hayli zordur.

Gerçekte, her iki ulusun da özeleştiri yapacak çizgiye gelmeleri, gelecek günlerin garantisi olacaktır.

1963-74 sürecinde, azınlık durumunda olan Kıbrıs Türklerinin, Rumlar tarafından uğradıkları baskılar ve yok edilme politikaları, daha geniş bir çerçeveden yeniden değerlendirilmelidir.

Kıbrıs Türklerinin azınlık olmaları nedeniyle,birliği sağlayacak olanın, azınlıkların kuşkularını dikkate alacak politikalar olması aklın gereğidir.

Kıbrıs Rumlarının çoğunluğu ise, İNSAN HAKLARI genellemesinin içinde, Türk toplumunun kuşkularını dikkate alan politikalar geliştirmemekte ısrarlıdırlar.

Kıbrıs sorununda, GARANTİLER ve ADADA ASKER BULUNDURMAK, esas olarak Amerika’nın bölgeyi kontrol etme isteğinden kaynaklanmaktadır.

1974 Yunanistan ve ardından Türkiye’nin askeri müdahalesi de, bu KONTROL ETME POLİTİKASININ uygulanmasından başka bir şey değildi.

Bu nedenle adanın tüm askerlerden arındırılması hayali, uluslar arası çıkar politikaları ile çelişmektedir.

Türk ve Rum toplumlarının önüne iki alternatif konmaktadır:

Birinci alternatif, bölünmenin devam etmesi ve adada bulunan Türkiye’nin 40 Bin civarındaki askerinin, Kıbrıs’taki varlığının sürmesidir.

İkinci alternatif ise, adanın federal bir yapı içerisinde birleştirilmesi ve Yunanistan’dan 900, Türkiye’dense 600 civarındaki askerlerinin Kıbrıs’ta kalmasıdır.

Kıbrıs Rumları, hayalci ve tek taraflı kontrolü sağlamak isteyen politikalarıyla BİRİNCİ ALTERNATİFİN hayata geçmesine güç vermektedirler.

Daha pragmatik olan Kıbrıs Türkleri ise, ikinci alternatife, yeni çıkış yolları yaratabileceği umuduyla destek vermektedirler.

Cenevre’de artık her şey, BİRLİKTE TARTIŞILACAKTIR.

1963 olaylarından ve 1974 büyük kırılmadan sonra, masaya gelen tüm BM belgelerini devamlı ret eden RUM tarafı, gerçekte uluslar arası arenada devamlı güç kaybetmektedir.

Türk tarafında ise, kabul edilemez statüko varlığını sürdürmektedir.

28 Haziran’da, Cenevre’de başlayacak yeni süreçte , GARANTÖR ÜLKELERİN ETKİN OLACAKLARI çalışmalar yapılacaktır.

Bu süreçte başarıya ulaşılmaması durumunda, Kıbrıs’ta tehlikeli bir KIRILMA kaçınılmaz olacaktır.

Bu tehlikeli kırılma, TEMMUZ ayındaki Rumların gaz araştırma faaliyetlerinde, SICAK BİR ÇATIŞMAYA kadar gidebilecektir.

Anastasiyadis, şimdiye kadar, ileri sürdüğü tüm koşulların  MASA BAŞINDA RET EDİLDİĞİNİ görerek CENEVRE KONFERANSINA gidecektir.

Bu konferansın, YENİ SÜRECİ yaratacak dinamikler yaratacağı kesindir.

Bu konferans sırasında, zamana oynamak artık mümkün değildir.

Taraflar, dış güçlerin BASTIRMASIYLA yeni bir uzlaşı planına onay vererek, tehlikeli kırılma sürecini engelleyebilirler.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar