Yadsınamaz gerçektir. “Sanat” sadece insan bireyselliğinin bir uğraş alanı değil, uğraşları ile şekillenip büyürken anlamlaşan bir varlık sahasıdır da.. Üstelik tıpkı “bilgi” gibi süjelerle objeler arasında ilişkiler kurarak şekillenir..
Fakat her bir şeyden farklı olarak ne bilgi kadar somuttur ne tarih gibi “nedenlerle- sonuçlar” üzerine kuruludur… Çünkü sanat hissedilir! Mesela: Bazan mırıldanan bir şarkıdır… Bazen gezinirken parmaklar bir müzik sazının tellerinde, oluşan bestedir.. Veya dudaklarda bir şiirdir.. Yahut fırça darbelerinde bir tuvale yansıyan rengârenk resimdir.. Bir fotoğraf makinesinin objektifinden kimselerin görmediğini, deklanşöre basıp gösterendir.
Dr. Arif Ali Albayrak’ın “Bir süre önce yayınlanan birinci sınıf kuşe kağıda basılmış “Albayrak’Art 60 Yıl” kitabını elime alıp şöyle bir karıştırdığımda, yukarıda “sanat” deyip ifade etmeye çalıştıklarımı anımsadım..
Doğrusu şu ki anımsattı. Çünkü Dr. Albayrak’ın söz konusu kitabı da gerçekten birer tutam şiir, müzik, beste, resim, fotoğraf hatta karikatürden oluşmuş.. Hayır, batıp çıkmamış ama!
Okuyucusunu kolundan tutmuş, kendisinin oluşturduğu bu “sanat galerisinde” gezdirirken “işte bunlar da benim uğraşım, benim sanatım” diye takdim etmiş…
Dr. ALBAYRAK KİMDİR. Baf’ta doğdu. 1974’ler dediği üniversite yıllarıdır.. Kendi anlatımı ile “1974’ler hem hayatı hem de o dönemim zor koşullarında tıp ilmini öğretti bize” diyor..
Dr. Arif Albayrak ayni zamanda pek çok “ilklerin” de insanıdır. Mesela:
İlk kez endoskopik cerrahiyi ve suda doğumu uygulayan doktordur..
Bestelerini, müziklerini, şiirlerini bir CD’de toplayan ilklerdendir.. Mağusa’da bir hekim örgütlenmesinin başını çekerek ilk kez “doktorlar sitesinin” oluşumunu gerçekleştirendir.. İlk kez KKTC’de Türk Müziği beste yarışmalarını organize eden kişidir. Tıpkı resim sergisi açan ilk milletvekili sanatçı olduğu gibi.. Tabi söylemeye gerek yok.. Söz konusu şu son kitabı da içerik ve format olarak tutun ki bugüne kadar yayınlananlar arasında bir ilktir..
Kısaca Dr. Arif Albayrak’ı, onun karizmatik kişiliğini sadece sanat çevreleri değil, milletvekilliğinin, doktorluk mesleğinin getirdiği tanınmışlık içinde Kıbrıs Türk halkı da bilir. Tutun ki benim yaptığım bu çok yönlü sanatçı, siyasetçi, doktor insanımızın değerli bir yapıp olduğuna inandığım kendisi gibi karizmatik kitabından söz etmek…
(Burada bir parantez açıyorum. Tanıdığım pek çok doktor oldu. Bir çoğu “sanatla” haşır neşirdiler. Kimileri tambur çalardı kimileri şiir yazardı. Resim yapanları da çoktu. Mesela hatırlarım. Yeni yeni palazlanıp pencere aşkları yaşamaya başladığım yıllarda Türk müziğinin üstatlarından halen hayatta olan Dr. Alaeddin Yavaşça’nın şarkılarını söylerdim…)
ALBAYRAK’ART. Kendine özgü bu tip kitapları anlatıp tanıtmak kolay değil. Kitabın önsözü Dr. Arif Albayrak’a ait. Ressam Mustafa Hastürk ve araştırmacı yazar şair Bülent Feyzioğlu hem kitabın kritiğini yapmışlar hem de sanatla ilgili görüşlerini yazmışlar..
Kitabın ilk sayfalarında Dr. Albayrak’ın bir resim bir de şiiri var… Devamında ise bir Karikatürle bir Rubai yer alıyor… Sonra “portre karikatürleri” ve ardından “fotoğraflarla besteleri…”
Dediğim gibi: Albayrak insana türlü çeşitli çiçekler sunarcasına yarattığı eserlerinden ve tabi sanatın her dalından yine kendinin derleyip oluşturduğu buket buket örnekler veriyor kitabında.
İşte Dr. Arif Ali Albayrak’ın bir şiiri: “Bir Kadın Tanıdım” diyor. “En güzel istasyonunda hayatın/ Bir kadın tanıdım/ Gözleri zeytin yeşili/ Kirpikleri keskin/ Saçları altın sarısıydı.. Memleketimin/vurgun yemiş/ zeytiniydi sanki/ Bakan gözlerime gözleri/ Acı acı.. Kavruk toprakların/ Sert rüzgârlarla savrulan/ Başaklarıydı sanki/ Vuran yüzüme saçları/ kırbaç misali…”
Dr. Arif Albayrak’ın kitabı hem okunandır hem izlenen.. Hem terennüm edilecek şarkıdır hem gülünecek karikatür.. Şiirdir, notadır müziği çalınacak…
“Bu haşarı ve muzip çocuğun” bir sanat galerisi olan kitabını size de salık veririm..
