Partide Esas Kavganın Nedeni TMT B'dir... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Kıbrıs

Partide Esas Kavganın Nedeni TMT B’dir…

Partide Esas Kavganın Nedeni TMT B'dir...

Mete Tümerkan: Partideki ayrışma neydi? Önce Ferdi Bey aday oldu sonra Mehmet Ali Talat, siz Özker Hoca’nın yanında durdunuz…
Barış Burcu: Ayrışmanın esas nedeni aslında çok tüyler ürpertici bir sebep. Ben bunu üniversitedeki master tezimin içine de koydum. Sayın Denktaş’a, Sayın Büyükelçi’ye ve bütün Güvenlik Konseyi Daimi üyelerinin elçilerine de verdim. Sayın Mehmet Ali Talat’a da verdim, Sayın Ferdi Soyer’e de verdim. Sayın Denktaş benim tezim ile ilgili beş buçuk sayfalık bir görüş yazdı ve apendixte yayınladım. Kendisinden bu görüşü ben talep ettim, sağ olsun bizi kırmadı, okudu, yazdı. Ama şimdi size bahsedeceğim konuyu o da teğet geçti.
“TMT B guruldu hiç sesiniz çıkmaz”
Mete Tümerkan: Neydi bu konu?

Barış Burcu: Şimdi anlatacaklarım sanırım bu röportajın en önemli kısmını oluşturacak. Benim CTP’de muhalif bir yönetici olduğum kamuoyunda artık biliniyordu. Çünkü Yenidüzen Gazetesi’nde köşem var, o köşeden de sürekli partinin icraatlarını ve hükümetteki anlayışını eleştiriyordum. Bir gün eski TMT komutanı Mehmet Ali Tremeşeli bana geldi. Bana “be gardaş siz uyursunuz, sizin döneminizde TMT B guruldu da hiç sesiniz çıkmaz” dedi. “O nereden çıktı” dedim. Bak dedi “500 tane Türkiyeliye Kıbrıs’ta doğmuş gibi kimlik kartı tanzil ettiler, bunların pek çoğuna da silah ruhsatı verdiler. Ve TMT B’yi kurdular.”

“Mehmet Ali Tremeşeli bana böyle şeyler anlattı”
Mete Tümerkan: Tremeşeli’nin bu sözleri üzerine siz ne yaptınız?
Barış Burcu:
Ben tabii işkillendim. Eski bir TMT komutanı nasıl oluyor da “TMT B” kuruldu diye bana geliyor. Bu bilginin samimiyetini ölçmem gerekiyordu. Dedim ki sen eski bir TMT komutanı olarak niçin bu işten rahatsız oldun? Hem neden bana gelip söyledin? “Bilirim sen partide yöneticisin ama muhalifsin, sebebi bu” dedi. “Biz TMT’yi Rum’a ve EOKA’ya karşı kurduk” dedi. Bu TMT Kıbrıs Türkü’ne karşı kuruldu, hepsi Türkiyelidir. Tayyere meydanı ile Maraş’ın açılma faslı var, o yüzden balans ayarı yapacaklar” dedi. O zaman da Güven Yaratıcı Önlemler gündemdeydi. Ben bunun doğru olabileceği kuşkusuna kapıldım. Gittim, Özker Hoca’nın kapısını çaldım. Dedim ki “Mehmet Ali Tremeşeli bana böyle şeyler anlattı. Bunu sana anlatıp anlatmamakta çok düşündüm ama bir gün olur açıklar, ben bir zaman gittim bunu Barış’a söyledim diye. Sonra vay sen niye sakladın diye tarih önünde hesap veremem” dedim.
“DP-CTP koalisyonlarının son bulmasının ana sebebi budur”
Mete Tümerkan:
Hoca’nın tepkisi ne oldu?
Barış Burcu: Ben bunları anlattım ve gitmek için yürüdüm. “Dur yahu nere giden?” dedi Hoca. “Bırakdın” dedi “pimi çekilmiş bombayı gucağımda gaçıyon. Bir gün Barış Burcu ben bunları başkana anlattıydım dediği zaman ben ne yapacağım?” dedi. Dedim “yapman gereken çok basit, Hakkı Beye gideceksin, gereği icabı bugüne kadar vatandaş yapılanların listesini ve silah ruhsatı verilenlerin listesini istiyoruz diye talep edeceğiz” dedim. “Partimiz içerisinde bilirkişilerden oluşan bir araştırma ekibi kuralım. Ve araştıralım bakalım gerçekten Mehmet Ali Tremeşli’nin söylediği bu durumlar var mı yok mu?”. DP – CTP koalisyonlarının son bulmasının ana sebebi budur. Hoca gitti ve bunu Hakkı Bey’den istedi. Hakkı Bey üslubu düzgün bir insan. Önce geçiştirdi. Sonra Hoca bir müddet sonra bunu alamayacağını anlayınca, bazı özel sebepler olabileceği korkusuna kapıldı. Neden alamıyorum diye endişelendi. Hoca rejimin kirli çarşaflarına katlanabilirsek bu hükümetin devam edebileceği sonucunu üretti. Bu sonucu tek başına üretmedi. Ben ve benim gibi parti içerisindeki muhalif figürler ile konuşa konuşa üretti. Bu süreç bizi iki ayrı gruba kadar götürdü.


“Her ikimiz de hayal kırıklığına uğradık”
Mete Tümerkan: Bunu biraz açar mısınız? Parti kurultay süreçlerine nasıl sürüklendi?
Barış Burcu:
Önce Ferdi Bey Özker Özgür’e karşı aday çıktı. Doğrusunu isterseniz o kurultay hem Ferdi Beyin grubu için, hem bizim grubumuz için sükutu hayaldir. Çünkü biz partinin özünün geçmişinin o kadar güçlü olduğuna inanırdık ki, parti hükümet süreçlerinde ne kadar yanlış yaparsa yapsın, ne kadar eğreti üye ve delege sistemi geliştirirse geliştirsin, bu öz partiyi doğru noktada tutar ve sarsılmaz. Ferdi Bey’e karşı kendimize çok güveniyorduk. Asla üç oy gibi az bir farkla kurultayı kazanacağımız düşüncesi yoktu. Aynı düşünceler Ferdi Bey’in grubunda da vardı. Onlara sorarsanız biz değişime ayak uyduramayan, köhnemiş partiyi küçük ve kast tutan figürlerdik. Benim şahsi görüşüm, her ikimiz de hayal kırıklığına uğradık. Biz hiçbir zaman, Ferdi Bey ile yaptığımız kurultay sürecinde ayrı bir parti kurma veya partiden ayrılma gibi bir anlayış içerisinde değildik. Ama o sonuçlar bize çok ürkütücü geldi ve o sonuçlardan sonra yaşananlar daha da ürkütücü oldu. Sayın Mehmet Ali Talat ile yaşadığımız kurultay sürecinde 800’ün üzerinde delege geldi. Ben listeleri kontrol ettiğimde daha önce altı yedi oy aldığımız köyden 11 -12 delege kurultayda oy kullandı. Ne kadar enteresan ve tezat bir yapı.
“Ferdi Bey yeşilciler tarafında biz kırmızı tarafta”
Mete Tümerkan: Neden tezat bir yapı?
Barış Burcu:
Çünkü bakın bu arkadaşlar bize değişim altında başkalaşmayı getiriyorlar ve başkalaşmayı bize değişim diye yutturmaya çalışıyorlar. Ya aptal olacağız, bu süreçten biz de nasıl nemalanırız deyip sürüye katılacağız ya da karşısına dikilip ben başkalaşmak istemiyorum diyeceğiz. Ama bizim bu konudaki ısrarımız dünyadaki değişim trendlerini yakalayamayan mankafa figürler. Ne büyük ironi Ferdi Bey yeşilciler tarafında kalırken, biz de kırmızı tarafta kaldık. Oysa ben biliyorum, Ferdi Bey yeşile karşı ret oyu kullandı. Bense yeşilin yaratıcısı kırmızı tarafta kaldım. O kurultayda çok ilginç bir şey olmuştu. Özker Hoca ile yarıştığı o kurultayda Mehmet Ali Talat kürsüye çıktı, elinde üç beş sayfa ve Özker Özgür’ü eleştirirken “Efendim statükonun elinden vatandaş olanların listesini alamıyormuşuz ve buna küsüp hükümet olmaktan da vazgeçecekmişiz. Yok böyle bir şey istemesini bilene” dedi ve kağıtları salladı.
“Vay anasını be dedim”
O kağıtları sallarken öyle bir hava yaratıldı ki orada sanki bak ben güçlü adam elimi vurdum ve bunu aldım. Bunu size hükümetten çekilmemiz için bir sebep olarak gösteriyor gibi bir havaya büründü ve müthiş bir tezahürat koptu. Ben o dakika kaybedeceğimizi anladım. Bir tuzağın içine düştüğümüzü anladım. Ama o kadar inandırıcı yaptı ki bu senaryoyu  “vay anasını be” dedim. Ben bile şüphe ettim. Yıllar sonra memlekete Doğan Harman geldi. TV programı yapacak. Çapraz Ateş diye bir programdı. O programa beni davet etti. Dedim “karşımda kim olacak?”, Yok dedi, o da sen de kim olduğunu bilmeyecek programın özelliği bu. “Tamam” dedim, gittim. Mehmet Ali Talat ile ben. Tabii ki birtakım ideolojik karşılıklı konuşmalar oldu.
“Talat hiç kimseyle böyle bir bilgi paylaşmadı”
Mete Tümerkan: Ona o gece o listeler sordunuz mu?
Barış Burcu:
O gece için benim en unutulmaz anım şudur, Mehmet Ali’ye dedim ki, “kurultayda iki üç tane kağıt salladın, ama sen bunları gerçekten aldın mı?” “Aldım” dedi. “Peki aldınsa, sen bunu MYK ile paylaştın mı? Ben de incelemek isterim” dedim. “Yanımda yok” dedi. “Bir yolunu bul getirt” dedim. Mehmet Ali Talat o gece bunları bana ulaştıramadı, daha sonra da ulaştırmadı. Benim yaptığım araştırmaya göre hiç kimse ile böyle bir bilgi paylaşamadı. Çünkü bunları almadı. Eğer alıp da saklamışsa çok daha büyük bir ayıp etti.
“Bizi bölmeleri için onlara fırsat verdim”
Mete Tümerkan:
Mehmet Ali Talat ile Hoca’nın yarıştığı kurultayda siz de mi kaybettiniz?
Barış Burcu: Kurultaya girdiğimizde bizim liste olduğu gibi kaybetti. Özker Özgür de kaybetti, bir tek ben kazandım. Kurultay neticeleri belli olduğunda Sayın Mehmet Ali Talat da anons yaptı, “kazananlar gitmesin, onlarla görüşmek isterim” dedi. Ben gittim yanına ve ona “Önce seni tebrik ederim. Çok uğraştık kazanmayasın diye ama başardın. Ama ben senin çağrına icabet edemeyeceğim hatta beni seçilmiş bir PM üyesi olarak ilan etmeyebilin. Çünkü bizim arkadaşlarımız arasında bir anlaşma var, bir kaç gün içerisinde istifalarımızı size ulaştıracağız” dedim ve çıktım. Şimdi ne kadar büyük bir hata yaptığımı düşünüyorum. Bizi bölmeleri için onlara fırsat verdim.
“212 kişi ile istifa ettik”
Mete Tümerkan: Nasıl bir fırsat verdiniz?

Barış Burcu: Hemen ertesi gün ben BRT’de haberleri dinlerken partiden atıldığımı duydum. Herhangi bir disiplin kararı var yok ondan bile haberim yok. Sadece Öntaç Düzgün’ün bana gelip şu soruyu sorduğunu hatırlarım, “sen ve arkadaşların istifa edeceğinizi başkana sunumda bulunmuşsunuz, bu doğru mu?”, “doğrudur” dedim. Ama ben bunu hiç dillendirmedim, dert de etmedim. Çünkü ben zaten istifa edecektim. Ama şu yanı önemli. Bu istifaların durdurulması ve daha kitlesel bir istifa yapamamamız için çok büyük bir çalışmaya girdiler. Yine de çok başarılı bir istifa kampanyamız oldu ve 212 kişi ile istifa ettik. Hoca ile şu veya bu şekilde hukuku olan, geçmişi olan, onun duygusal ve insani yanı ile etkileyebilecek ne kadar ağır top varsa hocanın üstüne salındı ve hoca bu karara ortak olmasına rağmen istifa edemedi. Bu bizim için çok büyük bir kayıptı. İstifa eden arkadaşlar parti içinde önemli figürlerdi. Fakat dışa dönük inandırıcılığımız yoktu. Liderlik sorunumuz vardı. Özker Hoca tek başına bir vizyon ve inandırıcı bir karakterdi. Eğer Özker Hoca bizimle birlikte çıkmış olsaydı, bölünmeseydik, o zaman doğru hedeflere varmış olsaydık, sonradan kurulan BDH örneği çok daha önceden kurulmuş ve bugün belki de CTP’nin yerine ikame eden sol bir parti oluşmuş olacaktı.
Yarın: TMT B hikayesine kimse itiraz etmedi

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar