“Parayı iki bavulda ben götürdüm” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Kıbrıs

“Parayı iki bavulda ben götürdüm”

“Parayı iki bavulda ben götürdüm”

İŞTE DİYALOG… Şinasi Başaran, bavullarla Başbakanlık makamına ulaşmasının ardından yaşanan diyaloğu da dün gibi hatırladığını belirterek şunları anlattı:


• Eroğlu: “Bavulda ne var biliyor musun?”
• Şinasi Başaran: “Hayır bilmiyorum.”
• Eroğlu: “Bilmediğin malı ne taşın o zaman?” 
• Şinasi Başaran: “Vallahi size getirmemi söylediler ben de getirdim.”
• Eroğlu: “Aç bakalım bavulu.”
• Şinasi Başaran: “Ben nasıl açayım bunları?”
• Eroğlu: “Aç da açılır.”
• Bavul açılır, Yapı Kredi bandrollü paraları gören Şinasi Başaran: “Üstünden birer sıra ben alayım.”
• Eroğlu: “Yok olmaz. Yolda alaydın sesimi çıkarmazdım ama şimdi olmaz.”

Havadis-ÖZEL

Kendisini “uzun yıllar UBP’ye yakın çalışan bir gazeteci” olarak tanımlayan deneyimli gazeteci Şinasi Başaran para tartışmalarıyla ilgili Havadis’e gönüllü açıklamalarda bulundu ve 1990 seçimlerinde şahit olduğu bir olayı aktardı.
Özellikle 1990 yılında, Asil Nadir tarafından “maddi ve medya gücü” ile seçimlere müdahale edildiği birçok önemli belgede yer alırken, Şinasi Başaran, Kıbrıs Gazetesi’nden aldığı “İki bavul dolusu parayı 1990 seçimleri öncesinde, gece saat 02.00’de dönemin Başbakanı Derviş Eroğlu’na kendi ellerimle teslim ettim. Kendisi de bunu biliyor” dedi.
Havadis’e önemli açıklamalar yapan Şinasi Başaran, Cumhurbaşkanlığı makamına ulaşan Dr. Derviş Eroğlu’nun, UBP’yi, “Bu harcamalar nereden geliyor” diye suçladığını anımsatarak, “Kendisine gönderilen 300- 500 milyon TL’ler nereye gitti, kendisi de geçmişine bakarak bunun hesabını vermeli” ifadesini kullandı.

“Siyasetçiler erken unutuyor”
Siyasetçilerin kendi icraatlarını çabuk unuttuğunu ve her zaman başkasında suç aradığını ifade eden Şinasi Başaran, “Siyasetçiler önce geçmişteki icraatlarına, geçmişte yaptıklarına baksınlar. Sıra bende iken her şeye hakkım var, sıra sana gelince senin hiçbir hakkın yok! Böyle şey olmaz” dedi.
Bugünlerde yaşanan demeç savaşlarının, dünyanın hiç bir yerinde yaşanmadığını belirten Başaran, şöyle devam etti:
“Anavatan Türkiye yıllardır bize maddi, manevi her türlü yardımı yapıyor. Altyapımızı yapıyor, oto yollar yapıyor. Her şeyi yapıyor. Bunu kimse inkar edemez.
Sonra Kıbrıs Türkü Anavatan’ı Türkiye’ye bağlıdır. Türkiye’de hangi siyasi iktidar gelirse gelsin, Kıbrıs Türkü’nün başının üstünde yeri vardır. İster AK Parti, ister CHP ister MHP, kim gelirse gelsin, Kıbrıs Türkü o iktidarla iyi geçinmek zorundadır bana göre…
Hakikaten bu adada varlığımızı Türkiye’ye borçluyuz. Şimdi bakıyorum da bazı genç arkadaşlar geçmişi yaşamadıkları ve bilmedikleri için garip garip şeyler yazabiliyorlar. Halbuki, Kıbrıs Türkü’nün 1963 ile 1974 arasında ne sıkıntılar çektiğini yaşayanlar bilir. Bunu bilmek lazım ancak maalesef ülkemize demokrasi gelince bize o demokrasi gömleği çok bol geldi… Her şeyi demokrasi zannediyoruz. Her şeyi yazıyor, söylüyoruz.
Ancak ağzımızdan çıkan sözlerin nereye gideceğinin farkına varamıyoruz. Bugün, sendikalar büyük yaygaralar yapıyor. Bu yaygaranın arkasında ne var bir araştırın. Ben artık aktif gazetecilik yapmıyorum ama siz aktifsiniz araştırın göreceksiniz. Ortaya atılan bu yaygaranın altında halk dilinde söylendiği gibi koltuk kavgası, “Mamma” kavgası yatıyor. Bugün BES’in aldığı karara bakıyorum olacak şey değil. BES tüm belediyelerde greve gidecekmiş, bu arada pazar günü yapılacak UBP Kurultayı’nı yaptırmayacakmış. Ne var de greve gideceksiniz? Siz kim oluyorsunuz da bu kurultayı engelleyeceksiniz. Kimsiniz siz kardeşim. Ben bunu anlayamıyorum.”

“Eroğlu da geçmişi unutmuş olmalı”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun UBP’nin parasına yönelik eleştirilerini de hayretle dinlediğini belirten Başaran, bu noktada, tarihe ışık tutacak açıklamalarda bulundu.
“Eroğlu kusura bakmasın” diyen Başaran, şu önemli açıklamalarda bulundu:
“Geçen gün Sayın Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun bir demecini gördüm. UBP’nin çok parası olduğu yönündeki söylemleri hatırlatan Eroğlu ‘çok para varsa bu para nereden geliyor bunun araştırılması lazım’ dedi ve  ‘uzun yıllar UBP’ye hizmet vermiş olduğunu ve partinin geleceğini düşündüğünü ve bunun da doğal olduğunu’ ekledi.
Sayın Cumhurbaşkanı kusura bakmasın ama 2000 yılından beridir Cumhurbaşkanı olmak için uğraşıyor, mücadele veriyor.”

“Tarafsız kalmayı başaramadı, beğenmiyorum”
Deneyimli gazeteci Şinasi Başaran, Eroğlu’nun Cumhurbaşkanı olduğunu ama tarafsız kalmayı başaramadığını belirtti.
Aktif gazeteci olduğu dönemlerde UBP’ye destek verdiğini ve Eroğlu’na yakın çalıştığını da itiraf eden Başaran önemli açıklamalarını şu cümlelerle sürdürdü:
“Artık Cumhurbaşkanı koltuğuna oturduğu andan itibaren Anayasa’ya göre tarafsız olması gerekir. Benim bildiğim budur. Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın bugüne kadar tarafsız kaldığını görmedim.
Ancak aktif olarak gazetecilik yaptığım devrede Sayın Cumhurbaşkanı’na zaman zaman destek verdim, Başbakanlık’ı devresinde, parti başkanlığı devresinde… Ama yanlışlarını da eleştirdim. Ancak son günlerde yaptığı çıkışları beğenmiyorum.”

“Parayı elimle teslim ettim”
Eroğlu ile yaşadığı bir diyaloğu anlatan Şinasi Başaran, herkesi hayretler içerisinde bırakacak şu ifadeleri kullandı: 
“1990 seçimlerinde ben Kıbrıs Gazetesi’nde çalışıyordum. O gün saat 01.00- 01.30 dolaylarında sabaha karşı eve geldim. Yattım.
O zaman cep telefonları falan yok. Normal telefon var. Telefon çaldı. Baktım birileri bana ‘Seni isteriz gel’ dedi. Sabah saatin ikisi.  Sordum, ‘Ne istersiniz beni?’ ‘Gel senin araba bize lazımdır’ dediler.
Benim de o zaman bir Station Toros marka arabam var. Gittim. Dediler, ‘Al bu iki bavulu ve Başbakanlık’a götür’.
Onlara, ‘Siz deli misiniz be kardeşim, sabahın ikisinde Başbakanlık’ta kimi bulurum’ dedim. ‘Başbakan seni bekler orada’ dediler bana.
‘Bu bavulların içerisinde ne var?’ diye sordum. ‘Sen soru sorma, bu bavulları oraya kadar götür’ diye yanıt verdiler. ‘Niye ben’ diye sordum, ‘Onu da sorma’ dediler.”

“Gece ikide Eroğlu bavulları Başbakanlık’ta bekliyordu”
Bavulları alarak Başbakanlık’a gittiğini, kapıda karşılandığını ve asansörle Başbakan’ın yanına çıkarıldığını anlatan Başaran, bavulların içerisinde para olduğunu da orada öğrendi.
Başaran, hayret uyandıracak ifşaatlarına şöyle devam etti:
“Ben bavulları Başbakanlık’a götürdüm, o demir kapı açıldı, girdim içeri arabayı park ettim. Orada bazı arkadaşlar bana yardımcı oldular bavulları indirdik. İlk defa o gün ben Başbakanlık’a çıkarken asansörü kullandım.
Asansöre o iki bavulla girdim ve yukarıya çıktım. Başbakan’ın makamına girdiğimde birkaç kişi daha vardı ama geçmiş gündür ben onların isimlerini unuttum. Bavulları teslim ettim.”

“Bavullar para doluydu”
Eroğlu’nun isteği ile bavulları açtığını ve çok şaşırdığını söyleyen duayen gazeteci Şinasi Başaran, yaşadığı hayret dolu dakikaları şöyle aktardı:
“Sayın Eroğlu bana sordu, ‘Bavulda ne var biliyor musun?’ ‘Hayır bilmiyorum’ dedim. Şaka ile karışık bana ‘Bilmediğin malı ne taşın o zaman’ dedi.
‘Vallahi size getirmemi söylediler ben de getirdim’ dedim bunun üzerine. Bana ‘Aç bakalım bavulu’ dedi. ‘Ben nasıl açayım bunları’ diye sordum. ‘Aç da açılır’ dedi bana.
Ben dokunur dokunmaz bavul açıldı. Bir baktım Yapı Kredi Bankası bandrollü deste deste Türk Lirası…
Diğerini de açmamı istedi. Onu da açtım. Onda da aynı şekilde deste deste Türk Liraları vardı. Deste deste paralar karşımda duruyordu.”

“Alayım dedim, bırakmadı”
Dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na, “Ben de alayım üzerindekileri” diye espri yaptığını da anlatan deneyimli gazeteci Şinasi Başaran, “Başbakan’a döndüm ve ona ‘Üstünden birer sıra ben alayım’ dedim. ‘Yok olmaz. Yolda alaydın sesimi çıkarmazdım ama şimdi olmaz’ dedi bana” hatırlatmasında bulundu.

“UBP’nin hesabına geçti mi?”
O gece taşıdığı iki bavul paranın UBP’nin hesabına geçip geçmediğini, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun açıklamasını isteyen Başaran şöyle devam etti:
“Şimdi bu paralar UBP’nin hesabına geçti mi? Sayın Eroğlu şimdi diyor ki, ‘UBP’nin çok parası varmış, bu paranın nereden geldiği araştırılsın.’
Zamanında verilen paralar, iş adamlarından toplanan paralar da var. 300-500 milyar liralar… Ben bunlara hep şahidim. Niye bunlara şahidim. Çünkü ben UBP’ye yakın bir gazeteci idim ve UBP’yi desteklerdim diye benden bir şey saklamazlardı. Muazzam paralar alındı…”

“CTP de Colony’de topladı”
CTP’yi de suçlayan ve Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında Mehmet Ali Talat için para toplandığını belirten Başaran, şöyle devam etti:
“Gelelim CTP’ye… CTP Colony Otel’de iş adamlarından milyonlarca lira para topladı. CTP şimdi ne yapmaya çalışır? Özkan Yorgancıoğlu ne yapmaya çalışır ben onu da anlayamadım.
Siz de topladınız bu paraları… Yapmayın yahu. Başında da söylediğim gibi, siyasetçiler önce geçmişteki icraatlarına baksınlar. Sıra kendilerinde olduğu zaman kendilerinde her hakkı görürler, sıra başkalarına geldiği zaman ise hesap sorulmasını isterler. Ben sorulmasın demiyorum. Ama geçmişte de bunlar oldu, bunları da hatırlayalım. Sonra Türkiye’deki hükümetler, Eroğlu’nu parti başkanlığında, Başbakanlık’ta kalması için desteklemediler mi? Desteklediler. Her zaman Türkiye’den bir destek geldi. Peki CTP’nin iktidara gelmesi sürecinde onlara Türkiye destek vermedi mi? Denktaş’ı o görevden hakaretlerle atmadılar mı? Kim kime gülecek…”

“Tencere dibin kara, seninki…”
Kıbrıs Türk halkının bütün olarak Türkiye’ye bağlı olduğunu vurgulayan Başaran, günümüze dair tespitler de yaptı.
Başaran şöyle dedi:
“Tencere dibin kara, seninki benden kara hikayesi bu! Ben bunları gördük sonra üzülüyorum. Hakikaten Kıbrıs Türk halkı kuş beyinli değildir. Kıbrıs Türk halkı her zaman Türkiye’de kim iktidara gelmişse onunla sıkı bir iş birliği ve diyalog içerisine girmiştir.
Kıbrıs Türk halkı her zaman Anavatan Türkiye’ye bağlıdır. İktidarda kim olursa olsun Türkiye ile iş birliği içinde olmak zorundadır. Bunu bilmeyen, anlamayan siyasetçi var mı Allah aşkına…
Biz Talat’ı Türkiye’nin desteği ile Cumhurbaşkanı yapmadık mı?

“Eroğlu beni yerden yere vuracak, huyudur”
Açıklamalar yaptığı için Eroğlu’nun kendisini eleştireceğini de vurgulayan Başaran, “Sayın Cumhurbaşkanı bana göre hata yapıyor. Ben bunları size söylüyorum diye bana canı sıkılacak, beni yerden yere vuracak. Bu huyudur. Ben buna alıştım” dedi.
Eroğlu ile bir ansını anlatan Başaran şu ifadeleri kullandı:
“Zamanında beni Başsavcı’ya şikayet ettiler, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’na şikayet ettiler, her şeyi yaptılar. Ama Eroğlu doğru yapmıyor.
Ben şu anda aktif bir gazeteci değilim. Aktif gazeteci olsam ben de şu anda ne yazacağımı bilirdim. Şimdi benim bu söylediklerimi yalanlasınlar, kendilerine ispatını da yaparım. Ben şunu anlamıyorum. Siz iktidarda iken her şey size mübah, şimdi iktidara başkası geldi, o uğraşıyor, tu kaka olur. Olmaz… Cumhurbaşkanlığı görevi tarafsızlıktır…
O koltuğa oturduğun günden itibaren CTP’linin de, TKP’linin de, DP’linin de bilmem kimin de Cumhurbaşkanısın. Sen bu halkın tümünün Cumhurbaşkanı’sın. Cumhurbaşkanı şu anda hayatının en büyük hatasını yaptı…

“CTP Eroğlu bayrağı sallıyor”
CTP’nin de Eroğlu’nun söylediklerinin arkasından bayrak salladığını anımsatan Şinasi Başaran, “CTP’ye de bakıyorum, o da Eroğlu ne söylerse o da arkasından bayrak sallıyor. Sizi de zamanında Türkiye desteklemedi mi de o göreve öyle gelmediniz mi?” diye sordu.
Şinasi Başaran iç politikaya yönelik eleştirilerine şöyle devam etti:
“Siz değil miydiniz Türkiye’ye gidip “Eroğlu şöyledir, onu temizle” diyen?  Bu bir gerçektir yani…
Hükümette olduğunuz dönemlerde Türkiye’deki hükümetle görüşüp Sayın Denktaş’ın aleyhine her şeyi söylemediniz mi? Ne oldu? Denktaş’ın dediği çizgiye zaman içerisinde geldik.
Hani Talat’ın esamesı mi okunur şimdi? Hani Kıbrıs sorununu 3 ayda çözecekti? Allah aşkına kimse bizimle dalga geçmesin. Benim gördüğüm kadarıyla demokrasi gömleği bize çok bol geldi. İçinde dansöz gibi kıvırıyoruz…”

“Akça’ya da haksızlık ettik”
TC Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’yı da değerlendiren Başaran, sözlerini şu saptamalarla bitirdi:
“Bir de şu var. Sayın Büyükelçi Akça yardım heyetinin başında iken onunla ilgili söylenmedik laf bırakmadılar. Adamı yerden yere vurdular. Muhalefeti de iktidarın içindeki bazı kesimler de öyle yaptı. Ne oldu?
Yardım heyeti başkanı idi, Büyükelçi oldu. Ben Sayın Büyükelçi ile bir defa görüştüm. Rahmetli Doğan Harman’ı ziyarete gelmişti orada… Sayın Büyükelçi’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı için çok büyük projeleri var. Hakikaten Büyükelçi bu ülkeye yardımcı olmak için uğraşıyor. Sayın Akça’nın bu ülkeye çok büyük katkıları oldu.
Bunu inkar edemeyiz. İkide bir de öyle Elçilik’in önüne gidip, ‘Hastir’ demeyelim. Ayıptır… Rum tarafına bakın Rum tarafında Yunanistan’ın 125 tane şirketi var ve bunlar Kilise ile birlikte ortak iş yapıyorlar.
Yunanistan’la muazzam bir iş birliği içerisindedirler. Yunanistansız Kıbrıs konusundan nokta oturtmazlar. Onlar bağımsız değildirler, göbeklerinden Yunanistan’a bağlıdırlar. Dikkat ederseniz onların gazetelerinde, televizyonlarında Yunanistan aleyhine tek kelime yoktur bizim gibi…
Ama bize galiba demokrasi bol geldi. Ben Sayın Büyükelçi’yi de kutlarım, Kıbrıs Türkü için çok büyük yardımlar yaptı. Ve yapmaya da devam edecektir.”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar