Derviş Eroğlu’nun UBP’nin dayanışma yemeğinde sarfettiği “Kıbrıs sorununun çözümü
UBP prensipleri doğrultusunda gerçekleşecek” söyleminin kabul edilebilir olmadığını belirten
Özyiğit, “Sn. Eroğlu, UBP’nin yemeğinde yaptığı konuşmada tarafsız olması gerektiğini
unutmuştur. Eroğlu’nun görevi yalnızca UBP’lilerin değil, tüm halkın hassasiyetlerine kulak
vermek olmalıdır” dedi.
Kıbrıs Türk halkının 2004 yılındaki referandumda BM Parametrelerinde de belirtildiği gibi,
iki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı bir federasyona %65 oranında onay verdiğini,
Eroğlu’nun da göreve gelmesinin ardından BM parametrelerine sadık kalarak müzakereleri
yürüteceğine dair taahhüt verdiğini anımsatan Özyiğit, Eroğlu’nun Annan Planına ‘Hayır’ diyen
UBP’nin prensipleri doğrultusunda çözüm olacağını söylemesinin hem halkın iradesine saygısızlık,
hem de verdiği taahhütleri yok saymak anlamına geldiğine dikkat çekti.
11 Şubat’ta imzalanan Ortak Belge’nin de yukarıda belirtilen unsurlara ek olarak, tek
egemenlik, tek vatandaşlık ve uluslararası tek kimlik olgularını da içerdiğini belirten Özyiğit, “Hem
belgeye imza atacaksın, hem de federal çözümü istemeyen ve tek egemenliğe kesinlikle karşı çıkan
UBP’nin tezlerine destek vereceksin, burada kesinlikle bir samimiyet sorunu vardır” dedi.
Özyiğit, yıllarca ‘çözümsüzlük çözümdür’ anlayışı işe hareket ederek, konfederasyonu
savunan Eroğlu’nun bu söylemi ile aslında taahhüt ettiklerini değil, gönlünde yatan aslanı bir kez
daha ortaya koyduğunu vurguladı.
Cemal Özyiğit, Eroğluna düşen görevin tüm halkın görüşlerini dikkate alarak, masada
samimi bir şekilde çözümü zorlamak olduğunu, aksi durumun ‘Kıbrıs Türk halkının geleceğinden
çalmak’ anlamına geleceğini vurguladı.