Ortak yayın ‘’siyaset meydanı’’ hatırlatması - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Ortak yayın ‘’siyaset meydanı’’ hatırlatması

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

Eide görevinden ayrılmadan önce verdiği demeçte, ‘’çözümü yalnızca siyasilere bırakmayın’’ demiş olması, 18 Aralık 2016 da yazdığım yazıyı aklıma getirdi.Hala daha geçerli bir öneri olduğunu düşündüğüm için bir bölümünü ufak değişikliklerle tekrar aktarıyorum.

 


****

 

50 yıla yakın süren çözüm sürecinde anlamadığım konulardan biri de siyasi etiketleri olmayan hayatın içinden Kıbrıslı Türk ve Rumları hem geçmiş hem de olası çözüm parametreleri çerçevesinde düşüncelerini ortaya koyacakları televizyon programlarının yapılmamış olmasıdır.

 

Bunu bugüne kadar gündeme getiren oldu mu?

 

Canlı yayında bir araya gelinirse büyük papara kopabilir diye mi endişe ediliyor?

 

Eğer endişe buysa, bir araya gelip ortak bir devlet kurmak için görüşmeler niye yapılıyor diye sormak çok mu tuhaf olur?

 

Cevap hazırdır ama ‘’bu tür sonucu riskli fikirleri ortaya atıp huysuzluk yapmayalım, ileriye bakalım’’.

 

Peki,ileriye bakalım, hatta yeri gelirse affedelim de ama geçmişi niye unutalım ya da geleceği niye birlikte ortak bir yayındakonuşmayalım.

 

Medeni bir şekilde geleceği konuşmakla birlikte geçmişi de konuşup konuşamayacağımızı niye önceden görmeyelim?

 

İleriye bakarken bir taraf eşitlik diğer taraf hala daha azınlık hakları diye ileriye bakacaksa bunu da anlaşma öncesi konuşup anlamaya çalışmayalım mı?

 

Anlaşma olmasını bekleyip sonra mı konuşalım?

 

Anlaşmaya evet ya da hayır diyecek olanın niye evet ya da hayırdediğini kendi ağzından duymayalım mı?

 

Politik eşitlikten ne anladığımızı karşılıklı teyitleşmeyelim mi?

 

Düşünmeyelim ya da düşünürsek bile geniş kitlelere hitap edecek ortak bir yayında bunu konuşmayalım mı?

 

Niye?

 

Bunun da cevabı hazırdır. Liderleri seçtik onlar konuşsun.

 

Öyle mi?

 

Biz yalnızca ileriye bakalım, ufuk turu yapalım.

 

İyi de ama geçmiş o kadar kabarık ve dolu ki bunu medeni bir şekilde karşılıklı konuşamayacaksak,ortak eşitliğe dayalı bir devlet kurmak ve yaşatmak da hayal olmaz mı?

 

Bunu siyasi bir anlaşmaya ulaşmadanönce bizlerin iyice anlaması adına yapmakta fayda yok mudur?

 

Bugüne kadar Kıbrıslı Türk ve Rumlar ortak bir yayında örneğin BM’nin inisiyatifi ile bir araya gelmesi niye gündeme gelmedi diye sormak çok mu garip bir sorudur?

 

Nereden çekiniyor veya endişe duyuyoruz?

 

Anlaşma olursa bu çekinme ve endişe ortadan kalkacak mı?

 

Kendi kendimizi kandırmayalım.

 

İnkâr sürecinden çıkıp ortaya çıkabilecek olan görüntüyü anlaşmadan önce mi yoksa sonra mı görmek isteriz diye sormanın zamanı gelmedi mi?

 

Her iki taraf da bağırsaklarını ve biriken gazını temizlemeden gireceği bir anlaşma kâğıt üstünde kalmaya ve iki toplumu tekrar bir kaosa sürüklemeye mahkûmdur.

 

Bunu görmemek ya da görememek de kusura bakmayın ama özel bir yetkinlik ister.

 

Bu akıl tutulmasına bir son verelim.

 

Barış ama bu kadar naif bir şekilde sözde ulaşılacak bir barış değil.

 

Kabul edelim bunca yılın acısıyla bir anda yüzleşmek hepimize çok ağır gelir.

 

Bunun her iki toplumda verdiği acı, öfke ve intikam duygusuna nasıl yenik düşmeyeceğimizi düşünmemiz ve konuşmamız lazım.

 

Karşılıklı söylenenlere bakıldığında farklı şekilde yoruma açık olan tarihi yaşanmışlığın iki farklı toplumsal ‘’tarih yığınağını’’ ortaya çıkardığı ortadadır.

 

Geçmiş ile ilgili ‘’onurlu çıkış kapısını’’  birlikte bulmak için ciddi bir çaba harcanması lazım. Bunu küçümsemeyelim.

 

Bu ‘’tarih yığınaklarını’’ortak yayın yapacak şekilde televizyonu kullanıp iki toplumun karşılıklı konuşacağı programları yapmaya başlayarak aşabiliriz.

 

Geniş kesimlere ayni anda ulaşmak için özellikle televizyonun farklı bir sorumluluk yüklenmesi şart.

 

Her iki kesimde şu anda gelinen durumda bile hala daha ‘’ille de anlaşma’’ diyen tarafların laf ebeliği yapacaklarına buna öncülük etmesi gerekmez mi?

 

‘’İlle de anlaşma’’ diyen her iki taraftaki kesimin bunu yapabilecekleri teknik ve maddi olanakları vardır. Televizyon kanalları vardır.

 

Özel televizyon kurumlarının ortak yayın aracılığıylagünlük hayatın içinden farklı görüş ve yaş gruplarından vatandaşı içine alacak şekilde ‘’siyaset meydanı’’ benzeri açık oturum programlarını yapması tam da bu günlerde yerinde olmaz mı?

 

Belli aralıklarla ayrı şehirlerdesimultane tercümanlarla bu programın yapılması iyi bir fikir değil mi?

 

Bu işi yalnızca liderlere ve arabuluculara bırakmadan isminin arkasında sıfat olmayan vatandaşların geniş bir kitleye yayılacak şekilde her iki yöndeki endişe ve beklentilerini dile getireceği cevap arayacağı ortamın yaratılması lazım.

 

Geçmişte yaşananlarla gelecekteki olası birlikteliğin parametrelerini ve yaratacağı fırsatları yüz yüze geniş kitlelere ulaşacak şekilde konuşulması lazım artık.

 

Toplumlararası yüzleşmeyi geniş kitlelere ayni anda ulaşabilecek şekilde ertelemeden başlatmak lazım.

 

İki toplum içinde bu ‘’ortak projeyi’’eşitlik ilkesiyle hayata geçirecek televizyon kurumları yok mudur?

 

Ha her iki tarafta ‘’ille de anlaşma’’ diyen ve elinde olanak olan kesim bunu başaramazsa neyi konuşuyoruz bunu da ayrıca düşünmemizde fayda vardır.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar