“Ona bakarsan benim da 10 dane gız vardı her yanımda” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Röportaj

“Ona bakarsan benim da 10 dane gız vardı her yanımda”

“Ona bakarsan benim da 10 dane gız vardı her yanımda”

Ali Atamer: Geçmişten de bahsederek kendinizi anlatır mısınız?
M.K: 1920’de Lefkara’da doğdum. 5 gardaşdık. Babamın babasına Ali Kolsine derlerdi. Dedemin lakabı Kolsine olmasından dolayı bugüne gadar geldi.
B.K: 1928'de Mennoya yani şimdiki adı Ötüken’de doğdum. 7 yaşından beri başladım işlemeye. Ahmet Haşim'in gızıydım. Tek gızıdım evde. Dedem paşanın atlarını ‘rafan’ ettiği için soy ismimiz Rafancılar oldu.
M.K: Lefkara halkının bütün geçinceleri nakış işiydi. Harnıpı, bağları ve zeytini çoktu. Ama nakışdı özelliği köyün. Dağın yamacında bir köydü Lefkara. Doğa güzelliği çok güzeldi. Babamla her yere giderdik. Büyüdükten sonra şöförcülüğe başladım. Ufacıktan başladım şöförlüğe. Leymosun, Lefkoşa hep gezerdik tabii iş icabı. Guru üzüm, zivane yağı daşırdık başka köylere. Omorfo'dan da portakal alırdık. Başka yerlerden tahta, kiremit, demir, çimentoyu dışardan alırdık evlerimizi yapmak için. Hiç boş galmazdık. Biz çok güzel yaşadık.
B.K: Babam muhtarlık yaptı uzun bir süre. İngiliz hükümeti babamın İngilizcesi ve Rumcası olduğu için hep babamı seçerdi. Eskiden seçim yoğudu ya şimdiki gibi gidesin sandığa. Benim hayatım Mennoya köyünde geçti. 70 hanelik bir köydü. Ama doğduğum yeri hiç unutmadım Ekmek yoğururdum, anneme yardım ederdim. 3 tane bağımız vardı. Siyah olanları guru üzüm yapardık. Beyaz üzümler ise yani erimişleri içinde kalanı “Lanidi”ye Leymosun’a satardık onlar da rakı yapardı.


Ali Atamer: Bu zorlu hayat mücadelesinde birbirinizi tanıma fırsatı nasıl doğdu?
M.K: Aracılarımız vardı. Teyzelerimiz aracı girdi da oldu. Ortada hısımlık vardı.
B.K: 12 mil uzağıdı köylerimiz nere göreceydin.
M.K: Besime’nin evine giderdik da saman çuvallardık. İş icabı. Ama ben onun evine gittiğimde o gözünan bakmazdım.
B.K: Beni zaten nerde görecekti da başka gözle bakacağdı. 15 yaşındaydım o aralar.
M.K: İçimden derdim versinler bana gendini da eyidir. Güzeldi o zamanlar. Ben bunun 10 yaşındaki halini bilirdim. Aklımdaydı yani Besime. Ben başka birini isterdim ama benim başımda bubam vardı onun istediği olacaktı.



Ali Atamer: Dünürcülük günü yaşanan şeyler çiftlerimizin ömür boyu hep hatırında kalan güzel anılardır…
B.K: Benim haberim olmadan görücü geldiler. Ben o saat hamır tutardım. Süt gatmeri yapardım. 7-8 beze açtım. Annem da sacta bişirdi. Üstüne da goduk şekeri. Erkek tarafı yedi gatmerleri beğendiler beni. Hanayda yemek yedikten sonra annem deyinca ki "gel öp gaynananın elini", ben da başladım o saat ağlamaya. Bunun babası da geldi gördü beni ‘’neden ağlan gızım istemen oğlumu’’dedi. ‘’Eğer istemezsan vazgeçerik’’… Ben da büyüğümdür diye seslenmedim sindim galdım. Annem da der bana ‘’neden ağladın’’. Ben da dedim gendine ‘’istemem seni bırakıp da gideyim’’. Çok duygulu anlar yaşadım. Bana 15 defa dünürcü geldi. 16'ncı görücülüğe Mustafa bey geldi ve kısmet idi oldu.
M.K: Kısmeti sen yarattın. Ona bakarsan benim da 10 dane vardı gızcağaz her yanımda.


Ali Atamer: Nikahlı kaldığınız yıllar nasıl geçti?
M.K: Nikahlılık sıkı geçti. Serbestlik yoğudu. 2 sene 5 ay nikahlı galdık. Eğerlim bir yere gidersaydık yanımıza bir tane bekçi verirlerdi. İkimiz yalnız gezemezdik.
B.K: Mustafa’nın evi benim da ceyizler bitinca gıydık nikahı. Kapı arkasında gıyarlardı eskiden. Nikahı gıyan adam öğretmen idi. Öğretmen kapıyı gındırdı ve baktı bakayım kapının arkasında ben miyim diye. Beni görünca gitti gıydı nikahı. Ben gendim imza atmadım.
M.K: "Kefilin olayım nikahını gıyayım" derlerdi. Ben da "gıy" dedim.
B.K: Nikahta eğlencemiz boldu. Sazlar, davullar çalınırdı. Bir da ‘Bedroz’ adlı Ermeni ud çalan biri vardı.
Ali Atamer: Şimdi nikah-düğün hatıralarınız tüm güzelliğiyle gözünüzün önünde canlanmıştır herhalde…
B.K: 1943'te nikah gıydık. 1945'te evlendik.
M.K: Lefkara'da düğünler 8 gün sürerdi. Cumadan cumaya. Benim hatırladığım ‘Dövme’ yaparlardı ufak tekneciklerin içine ve köylü çalgıynan-türküynan köyün çeçmesine gider dövmeler orda yıkanırdı.
B.K: Cuma günü yorgan gaplama vardı. Urubalar ütülenirdi. Yastık gılıfları geydirilirdi. Pazar da güveyi tarafı geldi, eşyayı yani ceyizimi Lefkara köyüne götürürlerdi. Pazartesi-salı tenha günlerdi. O günler geline elbise dikilirdi. Bir hafta boyunca Yeşil, beyaz, menekşe ve pembe gelinlik geydim. Gelin onarıcım Pirgalı Şeria Aba idi. Ayşe Aba vardı. Bir da Şifa aba vardı. Bir tanesi nikahta bir tanesi düğünde geldilerdi.
M.K: Damatlığı da Kooperatif’ten diktirdik da geydik. 4 arşın bir urub yaptık. 1 hafta düğün yapasın golay mesele değildi eskiden. O zamanki yapılan düğünler padişahlara mahsustu. Herkes birbirine yardım ederdi. Tavuk, buğday koyun et nesi varsa düğün sahipleriynan paylaşılırdı.
B.K: Güneş doğana kadar kına gecesi devam ederdi. Keman deplek çalardı. Herkes oynardı. Karşılıklı beyitler okunurdu. Atışmalar olurdu. ‘’Kadifeden kesesi çarşıdan gelir sesi’’ gibi şarkılar söylenirdi.


Ali Atamer: Bir yastıkta 67 yıl dile kolay. Allah size uzun ömür versin…
B.K: 67 yıl dile kolay oğlum. Ama sen bunu unutma öyle 67 yıl yaşayan bir karı-kocayı çok zor bulun. Bu işin sırrı da gadın söylenirsa erkek sinecek, erkek bağırır çağırırsa gadın alt galacak. Başka türlü yürümez.
M.K: 6 tane gızım vardı golaydı hepsine bakasın okutasın. Ben sadece şöförlük yaptım. 6 lira ayda okul parası verirdim her bir çocuğum için. Benim için çok zordu hayat. Çünkü yardımcım yoktu. Besime hanım evine bakar çocuklarını beslerdi.
B.K: Birbirimize destek olduk.
M.K: O zaman para yoktu herkes düşünürdü nasıl geçinecek. Şimdi para çokluğundan istekler bitmez ki. Paradan dolayı ilişkiler yürümez. Ama ben Besime’ye parama göre her şeyi alırdım. Otobüsünan te Baf’a gadar giderdik beraber.
B.K: O zamanki gezmeler bu gadardı.
ALi Atamer: Sizce evliliklerin uzun sürmesinde en büyük etken nedir?
M.K: Derim nasihat vereyim bu gençlere ama öğüdüm geçmez gendilerine. Gendini gören, gendini beğenen çok insan var. Hep paradan oldu insanlar böyle.
B.K: Mustafa dayın benim adımı kitapta görür. Şimdikiler gibi cilve yapmadık birbirimize. Saygımızı sevgimizi başka türlü gösterdik.
M.K: Narardı bizde öyle. Şimdiki nesil sahte davranır.
B.K: Sadece Mustafa dedeniz dışarda bir gül görürsa keser getirir bana. Biz böyle yaşarık sevgimizi.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar