KKTC Merkez Bankası Başkanlığına Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’ndan biri isim atanmadı…
Albaraka Türk ile başlayan “katılım bankacılığı” uzmanı Mehmet Ali Özcan, AK Parti hükümeti ile birlikte, kamu bankalarının yönetim kurullarında çalıştı.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ile alakası yok.
Bu güne kadar KKTC merkez Bankası başına gelen herkes, “merkez bankacılığı” misyonu ile geldi.
İşleyişi bilen, buna yönelik köprü vazifesi kurabilecek bir isim seçildi.
Yöntem, KKTC bankalarını da uluslar arası sistemin içerisinde tuttu.
Peki şimdi ne oldu da “katılım bankacısı” biri, Türkiye Merkez Bankası da es geçilerek, KKTC Merkez Bankası Başkanlığına atandı…?
Kimsede “tık” yok.
Hayat aynen devam ediyor.
Yasa da değişecek…
Bir gazeteci olarak, uyarımı yaptım.
Teknik olarak, KKTC bankaları, “merkez bankacılığı” geçmişi olmayan bir yöneticinin elinde hangi hale gelir bilmem…
Bunun tehlikeleri nedir bilmem…
Ama bildiğim şu…
“Bankacılık sisteminin” ayarları ile oynanıyor.
Uluslar arası kurallara göre, yüzünü batı bankacılığına dönen Kıbrıs Türk bankaları, şimdi yeni “yol arkadaşları” kazanacak…
Bu da “katılım bankacılığı…”
Hep beraber katılalım, arşa çıkalım…
Sistemin mantığı bu…
Kara da ortak, zarara da…
“Faizin adı kar payı”, ana paranın adı da “katılım parası” olarak düzenlenmiş…
“Faiz haramdır” noktasından yola çıkan Arap sermayesi, “katılım bankacılığını” icat etmiş.
Art niyete kapı açıyor
Dünyada gayet güzel çalışan örnekleri de var…
Dünyanın en güçlü finans kuruluşları arasında yer alan bir çok Arap sermayesi bu mantıkla çalışıyor.
Ama burası “Arap sermayesine” uygun bir ülke mi?
Buna yönelik bir dizayn temel bulur mu?
Sosyolojik olarak bu ada yapısı uygun mu?
Kimse buna kafa yormamış…
Kıbrıslı Türk işinsanlarının ve Türkiye şube bankalarının harmanlandığı bir alan…
İşte burada, “arkadaki niyet”1 beni rahatsız eden.
Merkez Bankası Başkanı’nı “ata…”
Yasayı da buna göre değiş…
Niyetiniz ne?
Onu da paylaşın ki, öğrenelim.
Hep birlikte “arşa” yürüyelim…
Başka tepki?
Oturdum bu konuda “bir kamyon” yazı yazdım.
1-2 bankacı dışında kimsenin umuru dahi olmadı.
“Neye parmak kaldıracağını bilmeyen” vekillerden şaşıranlar oldu…
“Herşeye razı” sivil toplum örgütlerinin de derdi, “maaş” nasıl olsa…
Bir Allah’ın kulu da, “Yahu ne alaka?”, “Bu nasıl atama?” demedi.
Başbakanımız da kabul etti zaten yeni Merkez Bankası Başkanı’nı…
Tamamdır…
Mesutoğlu, sorguladı
Sosyal medyada ise, Toparlanıyoruz Hareketi eski başkanı Serkan Mesutoğlu’nun şu yorumuna rastladım:
“KKTC Merkez Bankası’nın yeni başkanı dün itibarıyla görevine başladı. Yürürlükteki mevzuat Merkez Bankası başkanını atama yetkisini Bakanlar Kurulu’na veriyor. Oysa bu yetkinin sembolik olduğu takip edenler tarafından bilinecektir. Esasen Merkez Bankası’na kimin atanacağına karar veren KKTC Bakanlar Kurulu değil TC yetkilileridir. Yapılan son atamada uygulamanın değiştiğine dair herhangi bir bilgi yoktur.
Demokrasi açısından kabul edilemez olan bu durumu yıllardır eleştiren kesimler olmuştur. Ancak son atamadan sonra herhangi bir eleştiriye rastlamadım. Meclis içerisindeki muhalefet partilerinden bir ses yok. Onların kanıksamışlığına şaşırmıyorum. Ancak meclis dışındaki muhalefet partilerinden de bir ses yok. Eleştirim özellikle Halkın Partisi’ne…
Bu uygulama Türkiye ile sağlıksız bir ilişkiye neden olmuyor mu? Bu uygulama, Halkın Partisi tarafından ülkedeki birçok soruna karşı çare olarak sunulan “iyi yönetim ilkesi”ne zarar vermiyor mu? Bu uygulama bırakın “kötü yönetimi”, yönetmekle ilgisi alakası olmadığı için eleştirilmesi gerekmiyor mu? Neden ses yok?”
Ben bu soruyu, siyasetin geneline soruyorum…
Niyet ne?
Şimdi kimse bize “niyet ne” söylemiyor.
Bir kurgu yapılmış…
Bir oyun kurulmuş…
Niyet de söylensin…
Bilelim…
“Arap yatırımcı” gelmiyormuş…
En çok dikkatimi çeken yorum ise .şu oldu:
“Arap sermayesi, KKTC’deki bankacılık sistemi nedeniyle, yatırım için kuzeye gelmiyor. Bu nedenle, Arap yatırımcıları da çekmek için bankacılık sisteminde değişim yapmak gerekiyor…”
Sadece şunu dedim:
“Varsın Arap sermayesi de uzak kalsın…
