Müzakere ruhu zarar gördü - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
ManşetRöportaj

Müzakere ruhu zarar gördü

Sibel Siber

Meclis Başkanı Sibel Siber, kendi halkına “Kıbrıslı Türkler de dönüşümlü başkan olacak” diyemeyen Rum liderliğinin, siyasi eşitliğe bakış açısını eleştirdi, bunun BM parametresinde çözüm çabalarına ters olduğunu söyledi:

  BAŞIMIZA NE GELDİYSE ENOSİS’TEN: Siber: Siber: Enosis bu toplum için geçmişte yaşanmış acı öyküleri, gettoları, göçmenliği, göçü, kendi toplumsal kimliğinin, varlığının yok sayılmasını, kısacası toplumsal travmayı anımsatıyor. Enosis, Kıbrıs sorunun esas nedenini oluşturuyor

 ÇÖZÜM BEKLEMEDİM: Siber: 2016 yılında Kıbrıs sorununun çözümleneceğine dair umut taşımadım. Belki sadece müzakerecilerin ve liderlerin verdikleri olumlu mesajlarla yetinseydim aynı umudu taşıyabilecektim.  Ama müzakere tutanaklarını takip eden birisi olarak ne yazık ki iyimser olamadım

 DÜŞMANLIK: Siber, son yaşanan olayla Kıbrıslı Türklerin güvenlik konusundaki endişelerinin haklı çıktığını belirterek,Kısacası müzakere ruhuna zarar verdi. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız, nasıl bir çözüm bulunursa bulunsun, iki halkın kaderinde bu adada birlikte yaşamak var” dedi

 SEÇİM KAZANMAK İÇİNSE: Siber: Eğer Rum liderin tavrı seçim kazanmak içinse, “Güney’de Başkan seçilebilmek için bu tür kararlara ve çözüm karşıtlığına karşı çıkmamak gerekiyor” anlamı çıkar ki bu daha da vahim. Hâlbuki bizde son seçimlerde çözüm ve barış mesajları veren aday seçimi kazandı

 Duygu ALAN

Meclis başkanı Sibel Siber, gelinen aşamada, adada on yıllardır yaşanan tüm kötülüklerin, anasının ENOSIS olduğunu söyledi. Rum Lider Nikos Anastasiadis’in “seçim kaygısı ile hareket etmemesini” isteyen Siber, Türk lider Mustafa Akıncı’nın seçimi “çözüm ve barış mesajları vererek” kazandığını anımsattı.

Tutanakları sürekli takip ettiğinin altını çizen Siber, “2016’da çözüm olacağına dair en ufak bir umudum olmadı” dedi. Siber, Kıbrıslı Rum liderin, dönüşümlü başkanlık ve kararlara etkin katılım noktasında olumlu adım atmadığını gördüğünü belirterek, “Samimi ise, Rum toplumuna Kıbrıslı Türk bir liderin de federal bir Kıbrıs’ta dönüşümlü başkan olabileceğini açıklamalı” dedi.


ENOSIS’in okullarda okutulması kararının Kıbrıslı Türklerin “güvenlik endişelerini” haklı çıkardığını söyleyen Siber, masanın yeniden kurulması için bu kararın ortadan kalkması gerektiğini söyledi. Siber, bu aşamada Türk liderliğinin masada hata yapmadığını anlattı.

Havadis’in gelinen aşama ile ilgili sorularını yanıtlayan Sibel Siber, güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini, aksi halde toplumlar arasındaki güvensizliğin de tırmanacağını söyledi.

 Sibel Siber

Havadis: Müzakere masası ENOSIS kararı nedeniyle bozulma aşamasına geldi. Sizce ENOSIS kararı, Kuzeyde neden bu kadar tepki ile karşılandı?

Siber: “Enosis” bu toplum için geçmişte yaşanmış acı öyküleri, gettoları, göçmenliği, göçü, kendi toplumsal kimliğinin, varlığının yok sayılmasını, kısacası toplumsal travmayı anımsatıyor. Kıbrıs sorunun esas nedenini oluşturuyor. O nedenle Enosis’in okullarda kutlanması kararı, Kıbrıslı Türklerin yakın tarihindeki travmayı toplum belleğinde yeniden canlandırdı.  Bu nedenledir ki tüm toplum ortak ve sert bir tepki verdi.

Tabii ki bunu dışında bu karar şu açıdan da talihsiz bir karar. Biz diyoruz ki, çözümü yaşatacak olan barıştır. Hep seslendirdiğim bir söz vardır. “çözüm masada yapılır ama barışı halklar yapar”. Bu karar barış kültürüne de çok ters bir karar. Bildiğimiz gibi Güney’de gençlere verilen eğitim düşmanlığı körükleyen bir eğitimken bir de “Enosis”i gençlere kutlanması gereken bir düşünce olarak sunmak, barışa da çözüme de hizmet etmez.  Barış emek ister.

Savaş yaşamış toplumlarda barış kültürü oluşturmak uzun zaman alabilir, bazen birkaç nesilden sonra yerleşir. Bu çabayı Rum toplumunda görmüyoruz.  Rum gençlerin yüzde 80’i Kuzey’e geçmemiş. Bu oran doğruysa çok düşündürücü.

 

Sadece ENOSIS kararı değil…

Havadis: Masa bozulma aşamasına geldi. Sizce müzakere sürecinin kesintiye uğraması doğru bir adım mı oldu?

Siber: Hepimizin bildiği nedenlerden dolayı şu anda müzakerelerde bir kesinti yaşanıyor.  Müzakere sürecinin kesintiye uğraması tabii ki arzulanan bir şey değildir. Şimdi bu aşamada bunu düzeltmesi gereken hatayı yapan taraftır, yani Rum tarafıdır.

Yalnız şunu da vurgulamak isterim,  “Müzakerelerde her şey çok iyi giderken, neredeyse çözüme ulaşılıyorken bu Enosis kararı her şeyi berhava etti” gibi bir de hava var.  Aslında bu doğruyu yansıtmıyor.

Sayın Akıncı’nın son açıklamalarına da bakılırsa müzakerelerde gelinen noktada çok da olumlu bir havanın olmadığı anlaşılır. Sn. Akıncı dedi ki :“Bize siyasi eşitliğimizi vermiyorlar, ısrarla bundan kaçınıyorlar.”

Tutanakları da okuduğunuzda Rum lider dönüşümlü başkanlık konusunda ve Kıbrıslı Türklerin kararlara etkin katılımı konusunda retçi bir tavır sergiliyor. Son liderler buluşması tutanağında da bu tavır net bir şekilde görülüyor.

Müzakere heyetimizin tüm ısrarlarına rağmen siyasi eşitlik konusunda adım atmıyor, “basit konuları görüşelim” diyor.

Rum liderin atacağı adımlarla ilgili kendi toplumundan endişe duyduğu gayet açık. Masadaki görüşmeci kendi toplumunun desteğini arkasında hissetmezse cesur olamaz, beklenilen adımları atamaz.  Aslında sorulması gereken soru şu: Kıbrıslı Rumlar gerçekten federasyon istiyor mu?

En son 2004 referandumundan sonra bir referandum yapılmadığı için Rum toplumunun şimdilerdeki düşüncesini bilmiyoruz. Belki böyle bir referandum yapılıp Rum halkına sorulsa, çıkan yanıta göre Rum liderin de masadaki tavrı netleşir, ya daha cesur adımlarla çözüme gidilir ya da olmayacaksa zamana oynama oyunundan kurtuluruz.

Kıbrıslı Türklere gelince durum çok farklı. 2004 referandumuna evet dedik,  federasyona dayalı çözüme onay veren Meclis kararımız var, 11 Şubat 2004 belgesini Meclisimizde onayladık.

 

2016 için umut taşımadım…

Havadis: Müzakere sürecinin 2017’ye sarkması tehlikelerle dolu uyarısı sık sık Sayın Akıncı tarafından yapıldı. Benzer endişeleri siz de taşıdınız mı?

Siber: Ne yazık ki süreç boyunca 2016 yılında Kıbrıs sorununun çözümleneceğine dair umut taşımadım. Belki sadece müzakerecilerin ve liderlerin verdikleri olumlu mesajlarla yetinseydim aynı umudu taşıyabilecektim.

Ama müzakere tutanaklarını takip eden birisi olarak ne yazık ki iyimser olamadım. Bunu yakın çevreme de verdiğim bazı röportajlarda da sıklıkla ifade ettim. Hatta iyimser mesajlar vermiyorum diye eleştirildim.

Çünkü tutanaklarda okuduklarım iyimser olmamı engelledi. Temel konularda görüş ayrılıkları devam ederken Cenevre’den nasıl bir mucize ile dönülebileceği konusunda Cenevre öncesi açıklamam olmuştu basına.

Şunu bir kez daha belirteyim Türk tarafının müzakere masasında yapıcı tavrı, iyimser yaklaşımı ve çözüme ulaşma konusunda samimiyeti ve çözüm için 2016 sonunu hedeflemesi ortadayken, Rum müzakere heyetinde aynı tavır yansımıyordu tutanaklara.

Örneğin Rum lider halkına “Biz siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon kuracağız. Dolayısıyla Kıbrıslı Türk başkan da dönüşümlü olarak bu federasyonunun başkanı olacak “ dedi mi? Ya da diyebildi mi? Bu masada müzakere edilecek sözü kabul edilmez.

Çünkü iki toplumlu iki bölgeli ve siyasi eşitlik çözümün temel parametreleridir.

Sibel Siber

Türk tarafının tavrı önemli

Havadis: Sürecin bu noktaya gelmesinde Türk tarafının eleştirilecek bir noktası var mı?

Siber: Türk tarafının tavrını olumlu buluyorum. Rum lider, Rum Meclisin aldığı bu kararın yersiz olduğu konusunda eleştiriler yaptı, Rum kesiminden de bu karara eleştiri sesleri yükseldi. Bunları olumlu buluyorum ama özellikle iki lider arasında ve halklar arasındaki güvensizlik ortamının daha da derinleşmemesi için Rum tarafınca daha somut adımlar atılmalı.  Her şeyden önce iyi niyet ve samimiyet önemli.

 

Güven zedeleniyor

İki lider bu güne kadar hep diyalog ile ilerledi. Son yaşananlar, süreci nasıl etkiler? Aşırı suçlama oyunları size göre nasıl son bulmalı, liderler ne yapmalı?

Siber: Bence son yaşanalar en çok iki lider arasındaki güveni zedeledi.  Halklar arasında güvensizliği artırdı.

Özellikle Kıbrıs Türk halkının güvenlik endişelerini artırdı. Kısacası müzakere ruhuna zarar verdi. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız, nasıl bir çözüm bulunursa bulunsun, iki halkın kaderinde bu adada birlikte yaşamak var.

Dolayısıyla özellikle düşmanlığı körükleyen açıklamalardan uzak durulmalı.

Bu çözüm formülü eğer toplumların biri veya her ikisi tarafından benimsenmezse ve yaşayabilir olmayacağına inanılırsa o zaman yine birlikte karar verilmesi en doğru yoldur.  Bunun da yeri müzakere masasıdır.

 

Görev Rum liderde…

Havadis: Sivil toplum ve siyasi partiler liderlere uzatmayın uzlaşın devam edin çağrısı yapıyor. Tepkiler daha fazla artmalı mı, yoksa yeterli mi?

Siber: Haklı olduğumuz konularda tepki koymak, tepkinin nedenini dünya kamuoyuna anlatmak önemliydi. Hepimiz tepkimizi ortaya koyduk. İç siyasi mesele haline getirmeden Meclis’te temsil edilen tüm siyasi partiler ortak bir deklarasyon yayınladı. Birleşmiş Milletlerin bu kararın geri alınması konusunda girişim başlatması istendi.

O nedenle az önce de ifade ettiğim gibi güvensizliğin daha da derinleşmesini önlemek, müzakere ruhunu iyice kaybolmasının önüne geçmek için bu aşamada Rum lidere büyük görev düşüyor. Alınan kararın yersiz olduğuna dair açıklamaları olsa da mensubu olduğu partinin bu kararı sessiz onayının telafisi için daha somut adımlar bekleniyor.

 

Havadis: Rum liderin bu tavrının altında başkanlık seçimleri yattığı ve o nedenle cesur olamadığı şeklinde yorumlar var. Ne dersiniz?

Siber: Eğer Rum liderin tavrı seçim kazanmak içinse, “Güney’de Başkan seçilebilmek için bu tür kararlara ve çözüm karşıtlığına karşı çıkmamak gerekiyor” anlamı çıkar ki bu daha da vahim. Hâlbuki bizde son seçimlerde çözüm ve barış mesajları veren aday seçimi kazandı.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar