Mevsim böyle olunca - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Mevsim böyle olunca

Ahmet OkanAhmet Okan

Böyle bir mevsimdi.

Yağmur yağar Kanlı Dere akar sesi kendi türküsünü söylerdi bir ritim eşliğinde.


Köşklüçiftlik’in tek katlı evleri,

Başlarında yel değirmenleri ile birlikte ayaktaydı.

Henüz hiçbir ev iş yerine dönüştürülmemişti o sarı taştan güzel binalar.

O pencerelerinde saçlarını savuran kızlar henüz kaybolmamıştı.

Lokantalar, eğlence yerleri, cafe’ler açılmamıştı…

Mevsim böyleydi hava ağır mı ağır bulutlar kül renginde ortalık tenha.

Cemal Gürsel ve Girne Caddesinde yollar çift yönlüydü,

Arabalar Şehitler Abidesi çemberinde geldikleri yöne dönebilirlerdi.

Afrika gazetesinin bulunduğu bina henüz yapılmamış yerinde çardaklı tek katlı bir yer evi vardı.

O evi ve birçok evi yıktılar yerlerine beton diktiler doğrusu hatıralar beton binaların altında kaldı…

Mevsim böyleydi,

Kimsede büyük hayaller yoktu,

Küçük şeylerle mutlu olurdu insanlar o dönemleri yaşayanlar hatırlar.

Hafta olur yağmur dinmek bilmezdi fakat sakin sakin yağardı bir makamı vardı sanki şarkı gibi.

Cep telefonu yoktu, bilgisayar ve internet yoktu lakin tez yayılırdı haberler kulaktan kulağa, köyden köye, kasabadan kasabaya.

Kederde ve sevinçte hep birlikteydi yaşanan hayat henüz bu günlere ulaşmadan…

Henüz birkaç beton bina yapılmıştı Surlariçi Lefkoşa’ya belli ki ta o zamanlardan eğilim vardı bugünlere gelinecekti dört nala fakat kim bunun farkındaydı.

Kim bilir bıraksalar tekmil Lefkoşa yıkılacak şimdiki yerlere dönecekti ne korumuşsa artık şeheri…

Diyeceğim mevsim böyleydi,

Yine aylardan Aralıktı,

Sinemalar çoktan kışlıklarına taşınmıştı,

Musalla tabyasında sadece üç şehidalar vardı,

Henüz ikili görüşmeler başlamamıştı lakin barikatlar vardı her yerde varillerden ve kum torbalarından,

Yastığımız kum torbasıydı sanki, sırtımızı dayadığımız yer varilden duvar.

İnsan sevinir tabii hayatta kalanlara…

Ortalık tenhaydı bulutlar bir sevgili gibi sarılırdı dağlara sabahları sis duman.

O sis duman içinde öterdi keklikler ve en yüksek tepelerinde kartallar tetikte.

Sokak lambaları kendi bulunduğu yeri aydınlatırdı fakat her yer güvenliydi doğrusu korku yoktu geceler apaydınlıktı sanki.

Birkaç göz evde geniş avlu ve sündürmelerde geçerdi hayat telaşsız kazasız belasız.

İki bisikletli çarpışsa kaç yazar.

Fesleğenler boy atarken büyürdü çocuklar çiçek kokuları arasında ne güzeldi o teneke saksıda duran çiçekler.

Ve kulağına karanfil takan adamlar dolaşırdı sokaklarda potinleri urgan.

Kuruçeşme’de kapısında “Aile Evi” yazan evler bile mutluydu komşularından.

Demek istediğim böyle mevsimlerde herkes herkesi bilirdi bir bir kaybolmazdan önce.

Bir adada kıtalı gibi yaşamak istedi hergeleler ki ne alaka…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar