SÜRE DOLDU… Borçlu alacaklı ilişkilerini düzenlemek için hazırlanan yasalar hala Meclis’te bekletilirken mazbata borcu olan kişilere tanınan süre doldu. Mazbata borcu olan 4 bin 500 kişi derin endişe içinde
Borçların yeniden yapılandırılmasını düzenleyen “Poliçeler Yasası”, “İcra ve İflas Yasası”, “Yeni Faiz Yasası” ve “Tefeciler Yasası” hala Meclis’te bekliyor. Ancak mazbata borcu nedeniyle hakkında tutukluk emri çıkarılan vatandaşlara karşı verinle süre dün doldu. Mazbata borcu olan 4 bin 500 kişi panik içinde.
Havadis’e konuşan Mazbata Mağdurları Komitesi Genel SekreteriKazı m And, “Eğer bu yasalar çıkmış olsaydı mazbata denilen bu bela büyük ölçüde ortadan kalkmış olacaktı” dedi. And, bu konu da siyasileri ve baroları sert bir dille eleştirdi.
“Kavga büyüyecek”
Yeni yılı cezaevinde geçirmemeleri için af çıkarılan 19 kişinin bayramı cezaevinde geçireceğini söyleyen And şu şekilde konuştu:
“Barolar kendilerini büyük ölçüde ilgilendirmeyen bu süreçte bir şekilde taraf olarak Anayasa Mahkemesi’ne dava açtı. Finans kuruluşları ve bankalar bunu fırsat bildi. Bu olayda mazbata borcu olan insanların aleyhine oldu. Yeni yasa ile kat sınırı getirilecekti ve borçlara yüksek faizler uygulanamayacaktı. Mazbata borcu olan vatandaşların 20 TL’lik damga pulu parasını bile ödeyecek gücü yoktur. Bugünden sonra polis tutuklamak için gittiğinde bu insanlar karşı çıkacak ve kavga büyüyecektir.”
“Görev Başbakan ve Maliye Bakanı’na düşüyor”
Bu konuda görevin Başbakan ve Maliye Bakanı’na düştüğünü söyleyen And şu ifadeleri kullandı:
“Erken seçim nedeniyle bu yasalar bir türlü gündeme gelmedi. Bu nedenle Başbakan ve Maliye Bakanı’nın bu konuda yetkilerini kullanarak polisle iş birliği yapıp yeni hükümet yeni iktidar devreye girinceye kadar bu mazbataları askıya alması gerekiyor. Bu konuda tabii ki yüksek yargı ile de iş birliği yapılmalıdır.”
“Hiç ümidim yok”
Bu konuda yaşanan sıkıntıların düzeltilmesi konusunda hiçbir ümidi olmadığını belirten And şu ifadeleri kullandı:
“Yılbaşında dışarı çıkardığımız insanları bayramda alıp yeniden ve cezaevine göndereceğiz. Kimse de buna dur demiyor. 31 Temmuz’u ileri taşıyan bir mevzuat yok. Bu ancak ya diktatörlükle yönetilen ülkelerde ya da bizim gibi hiçbir otoritenin olmadığı ülkelerde yaşanır. Demek ki toplumun yeni bir direnişe ihtiyacı var. Yeni bir halk hareketine ihtiyacı var. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulama yoktur. Bizde böyle bir uygulama olduğu için dünyada birçok ülke kuzey Kıbrıs’a haksızlıkların ve adaletsizliklerin yuvası olarak bakıyor.”
