Maliye Bakanı umutlu konuştu - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Kıbrıs

Maliye Bakanı umutlu konuştu

Maliye Bakanı umutlu konuştu

YIL İÇİNDE BAŞKA İSTİHDAM YOK…
Maliye Bakanı olarak şunu söyleyebilirim. Bizim bu yıl için bütçede 355’e yakın istihdam yapma hakkımız bulunmaktadır. Yapılan istihdam bu sayının altındadır. Sene sonuna kadar başka istihdam yoktur. Ben bütçe açısından bunu söyleyebilirim

İSTİKRAR TÜRKİYE’NİN DESTEĞİDİR…
Siyasi istikrara yönelik bir değerlendirme yapacak olursak, bana göre buranın çapası (anchoru) Türkiye Cumhuriyeti’nin buraya bağlılığıdır. Türkiye Cumhuriyeti dev bir ülkedir. Önümüzdeki on yıl içerisinde dünyada ilk ona girecek bir ülke ve o ülke sana diyor ki, “ben senin arkandayım ve seni destekliyorum. Ekonomik programlarla destekliyorum.” İstikrar işte budur


AYDA 3 MİLYON TL FAİZ ÖDÜYORUZ…
Kamu bankaları ile İhtiyat Sandığı’na olan borç 3 milyar TL. Faiz ise o da pazarlıkla aylık 300 milyon TL. Bu benim şu anda gerçek bütçe açığımın iki misli. Benim bütçeme bakıldığında faaliyetlerden dolayı bütçe açığım 150 milyon TL’dir

Maliye Bakanı Ersin Tatar ile röportajımızın bugünkü bölümünde bakanın “siyasi istikrardan” ne anladığını ve Lefkoşa Belediyesi’ndeki sorunlara bakışını bulacaksınız. Maliye Bakanı Tatar ile UBP Kurultayı sürecinde yapılan istihdamları ve dolaylı vergilerin yüksekliğini de konuştuk…

Mete Tümerkan: Rekabet Edebilirlik Raporu açıklandığında sizin bu rapora bir tepkiniz oldu. Neden?
Ersin Tatar: Şimdi bakınız, o rapor bir algı meselesidir. Teknik olarak o raporun çok önemli ve doğru bölümleri de olabilir. Ama neticede bir tablo yayınlanıyor. Ve o tabloya göre KKTC Zimbabve’nin gerisinde… Şimdi bizde fert başına milli gelir 15 bin dolar. Program sonunda hedeflenen 17 bin dolar. Raporda KKTC’nin önünde gösterilen ülkelerin milli geliri fert başına 1500-2000 dolar. Nasıl oluyor? Raporun sonunda bir yerindeki bu raporu hazırlayanlardan biri olan Mustafa Besim de bunu söyledi, bu rekabet edebilirlik buranın kendi üretim kapasitesine göre bir ölçüm yöntemidir. Ve Mustafa Besim kendisi söylüyor, “Türkiye’nin buraya yaptığı katkıyı dışarı alarak, buranın kendi yapısına göre, Türkiye sana o 1 milyar TL’yi vermeseydi durumun ne olacağını bu rapor gösteriyor.” Ama ben de ambargo ve izolasyon altındayım. Raporda yer alan 144 ülkenin hangisinde ambargo var acaba? Hangisinde acaba direkt uçuş yoktur. Doğru olan elma ile elmanın mukayese edilmesidir. Biz ambargo altındayız ve Türkiye bize bu konuda yardımcı oluyor. Türkiye’nin yardımlarını değerlendirme yaparken dışlamamak lazımdır. Ölçüm yaparken bunları da dikkate almak lazımdır.

Mete Tümerkan: Rekabet Edebilirlik Raporu hazırlanırken algı meselesi de esas alındı…
Ersin Tatar:
Evet doğru. Bir de bu algı meselesi var. Ölçüm ankete bağlıymış. Bu rapor için yapılan anket Lefkoşa Belediyesi ile ilgili sorunların, sıkıntıların yaşandığı günlerde yapılmış. Şimdi o günlerde Lefkoşa’nın her tarafında çöp yığınları var. Ekonomik nabzın önemli bir bölümü de unutmamak lazım ki Lefkoşa’da atıyor. Belki de anketin yüzde sekseni Lefkoşa’daki iş adamları ile yapıldı. Lefkoşalı iş adamı o çöp yığınını gördüğünde, evinin önünde çöpleri gördüğünde bana göre o algı sonucu o anket çok olumsuz çıkar. Bu ülkede sıkıntılar olsa da turizmde son bir yılda yüzde 30 artış gerçekleşti. Öğrenci sayısı 42 binden 56 bine çıktı. Türkiye’den su geliyor. Bunlar önemli… Benim o raporda katılmadığım bir diğer husus ise ankete katılanların en önemli tespiti, onlara göre en önemli sorun bu ülkedeki siyasi istikrarsızlık. Şimdi ben bir aydın olarak şunu söylemek istiyorum. Diyelim ki bu ülkede siyasi istikrarsızlık var. Siyasi istikrarsızlık bu ülkede borsayı ne kadar etkiler? Ne kadar faizleri ya da para piyasalarını etkiler? Bunun olması halinde olabilecek etkisi yüzde 5. Bizim bu ülkede kurultay sürecinde yaşananlar Amerika’da yaşanmış olsaydı borsa yarı yarıya düşerdi. Faizler yüzde 35’e çıkardı. Dolar da Euro’ya karşı 1.15’e düşerdi. Bizde bunun hiçbir etkisi yok. Çünkü biz oralarda aktör değiliz.

Mete Tümerkan: Sizce istikrar nedir? Ve istikrar önemli değil mi?
Ersin Tatar:
Siyasi istikrara yönelik bir değerlendirme yapacak olursak, bana göre buranın çapası (anchoru) Türkiye Cumhuriyeti’nin buraya bağlılığıdır. Türkiye Cumhuriyeti dev bir ülkedir. Önümüzdeki on yıl içerisinde dünyada ilk ona girecek bir ülke ve o ülke sana diyor ki, “Ben senin arkandayım ve seni destekliyorum. Ekonomik programlarla, ki bu ekonomik programlar iki devletin imzaladığı resmi anlaşmalardır, ben bu anlaşmaları Meclisimden geçiriyorum. Cumhurbaşkanım bunu imzalıyor ve ben taahhütlerimi de zamanında gerçekleştiriyorum.” Bu şakadan bir iş değildir. Devlet ciddiyeti ile yapılan bir iştir. Şimdi Türkiye dünya tarafından bu kadar ciddiye alınan bir ülke durumdadır. Böyle bir ülkenin benimle ilişki içinde olması, bana destek vermesi önemlidir. Ben bu ilişki üzerinden dünyaya bağlanıyorum. Bakarsanız bugün uluslararası şirketler burada. Turkcell, Vodafone, HSBC burada. Daha nice yatırımlar burada. Net Holding’in 1.5 milyar TL burada yatırımı var. Ve bu holding Türkiye’de borsaya kote olmuş bir şirket. Yabancı ortakları vardır. Kaya Artemis, Nuh’un Gemisi, Atlasjet burada. Bizim kendi insanlarımızın yatırımlarını da küçümsememek lazımdır. Bir Acapulco Otel dev bir yatırımdır. Yarın o da gidip İstanbul’da borsaya kote olabilir. Hiçbir engel yoktur. İşler o aşamaya gelmiştir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin buraya bağlılığı ve çapa dediğimiz o önemli ilişki bana göre ülkede esas istikrarı sağlayan unsurdur. Parası ile Merkez Bankası ile bize verdiği her türlü destekle. Bu nedenle o anketteki siyasi istikrarsızlık diye gösterilen sorun bana göre hafif kalır. Esas istikrar Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğidir. Ve öyle de bir istikrar vardır. Bunu da söylemek lazımdır. Biz hep bu işlerin içerisinde olduk. Her zaman bir tereddüt vardı. Acaba Türkiye buradan gider mi, kalır mı, ne yapar, ne eder, AB noktasında Kıbrıs ile ilgili bir çekingenlik gösterir mi? Annan Planı’ndan sonra bunlar hep kalktı. Bu kadar başarılı bir Türkiye hükümetinin ve başındaki Sayın Tayyip Erdoğan’ın AB’ye Kıbrıs meselesi ile ilgili olarak çeşitli ortamlarda meydan okuma noktasına gelmesi önemlidir. “Eğer bize Kıbrıs mı, Avrupa mı diye seçenek konulması halinde biz Kıbrıs deriz” demesi önemlidir. Artık burada belirgin bir politika vardır. Bir tereddüt noktası yoktur. Artık Rum-Yunan ikilisinin düştüğü nokta, AB içerisindeki durumları, ekonomik olarak çökme noktasına gelmeleri dengeleri bizim lehimize değiştirmiştir. Önümüzdeki yıllarda ağırlığın daha da Türkiye’nin lehine olacağını düşünüyorum. O bakımdan artık Kıbrıs’ta daha fazla bir istikrar söz konusudur. KKTC’yi tanırlar ya da tanımazlar fark etmez, istikrarın arttığını ben görüyorum.

Mete Tümerkan: Lefkoşa Belediyesi’ndeki durum ne olacak?
Ersin Tatar:
Belediyede sıkıntı var ve olacak. Bu belediyenin biz 2009 yılında iktidara geldiğimizde devlet katkısı 21 milyon TL idi. Şimdi bu katkı 30 milyon TL’ye çıktı. Belediyenin en az 32-33 Milyon TL kendi gelirleri vardı. Etti 63 milyon TL. Biraz zorlama ile o reklam olayları da vardır, başka başka potansiyel gelirler de var, buranın yıllık geliri 70 milyon TL’dir. 70 milyon TL sürekli geliri olan bir yer bir şekilde yüzdürülür. Şirket batsa tekrar markasını oluşturması için zamana ihtiyacı vardır. Yıllar alır. Lefkoşa Belediyesi’nde öyle bir sıkıntı yok. Bu parayı devlet ödüyor. Devletin ödediği para şimdi borçlara gidiyor ama 2-3 yıl içinde bu borçlar kapanacak. Belki yanlış oldu, yanlış bir takım yatırımlar yapıldı, harcamalar yapıldı. Ama neticede her ay sonunda 3 milyon TL’ye yakın bir para Belediye’nin yüksek faizli borçlarına gidiyor. Bu borçlar iki-üç yıl içerisinde bitecek. Şimdi nedir, bu borçlar yüksek faizli olduğu ve üç yıla sıkıştırıldığı için Ziraat Bankası ne diyor? Biz buraya girip burayı yeniden yapılandırmaya hazırız, yeter ki yönetim bazı tedbirler alabilsin ki bu belediye yoluna devam edebilsin. Ziraat Bankası’nın sağlayacağı olanaklarla 7-8 seneye kadar vade, şu anda ödedikleri faizlerin yarısı kadar faizle bu yapı tekrar yeniden yapılanma ile kurulabilir. Belediye rahat bir nefes alabilir. 3 milyon faize giderken, bunun bir buçuk milyonu faize gider, geri kalan da belediye kasasına… Şimdi eğer borçlar yeniden yapılandırılabilir, sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı ki bunları da Ziraat Bankası finanse edebilir ya da orada da bir yeniden yapılanmaya gidilebilir, belediye rahatlar. Ama bunları yapabilmek için yönetim lazım. Yönetimin karar alabilmesi lazım. Şu ana kadar belediyede yaşananlar sonrasında herkes korktu. Kararlara imza atma konusunda sıkıntı oldu. Şimdi bu seçimden sonra inşallah yeni bir irade ve yönetim ile bütün bu kararlar alınabilecek.

Mete Tümerkan: Tasarruf tedbirleri de alınması gerekecek mi? Çalışanların sayısı ne olacak?
Ersin Tatar:
Bazı tasarruf tedbirlerinin de alınması gerekecektir. Herkes bunu görüyor. Çok fazla işten çıkarmaya gerek kalmayabilir. Çok fazla işten çıkarma yerine bazı haklardan belirli süreler için kısıntıya gidilmesi, tedbir alınması gerekecek. Bu yeniden yapılandırma ile gelirler artırılabilir. Ama bu arada ben belirli bir dönem maaşlarda artış yapılamayacağını da düşünüyorum. Çünkü eğer siz hem insan çıkarmayacak, hem de maaşlara artış vermeye kalkarsanız, orası onu kaldırmaz. Belediye kurtulabilir… Yeter ki anlattığım çerçevede hareket edilsin.

Mete Tümerkan: Bizim ülkemizdeki dolaylı vergiler çok fazla değil mi?
Ersin Tatar:
Dolaylı vergilerde biz başka ülkelerden çok da yüksek değiliz. Ancak her ne kadar olursa olsun dünyadaki anlayış şudur: Devlet hizmetlerini verecek, devlet verdiği bu hizmetlerin karşılığını daha fazla direkt vergilerden alması lazım. Kazanandan alması lazımdır. Şimdi bizde bir kayıt dışılık var. Çeşitli meslek gruplarda çalışan insanlarımız başka ülkelerde olduğu gibi maalesef beyanlarını vermekten kaçınıyorlar. Biz Vergi Dairesi olarak elimizden geldiğince bunları kayıt altına almaya çalışıyoruz. Diğer yandan hesabı kitabı ile kayıtları ile bir aşamaya gelmiş kurumlar da buradaki cömert yatırım indirimleri ve teşvik sisteminden faydalandıkları için o vergi listelerine bakıldığında bazılarının “Yahu bu kadar mı vergi veriyorlar” değerlendirmesi yapılmasına neden oluyor. Aslında bunun nedeni bu firmaların giderek yatırımlarını artırmalarıdır. Bu firmaların çoğu gerçekten bu büyüyen ekonomiden paylarını alıyorlar. Ciroları yükseliyor ama devamlı yatırım yaptıkları için vergi verme noktasında o tablolarda isimlerini göremiyoruz. Onun dışında Türkiye’nin bir katkısı vardır. Biz de sürekli bir şekilde borçlanmaya gidemeyeceğimiz için, çünkü bu çok tehlikeli boyutlara ulaşabilir. Kamu borç stoku GSMH’nin Maastricht kriterlerine göre yüzde 40’ı geçmemesi lazımdır. Türkiye bunun altına düştü. Ama diğer bazı AB ülkelerinde bu yüzde 80-90’lara kadar çıkıyor. Bizim Türkiye’ye olan borcumuz kağıt üzerindedir ve eğer bir anlaşma olursa ancak o zaman gündeme gelecektir. Türkiye Cumhuriyeti de bunu söylüyor. Bizim şu anda iç borcumuz 3 milyar TL civarıdır. Yüzde 10 faizden bunun sadece 300 milyon TL faiz gideri vardır. Dolayısıyla biz de burayı daha fazla sıkıntıya sokmamak, faiz giderlerinin yükselmesini önlemek için daha fazla borçlanma yapamıyoruz. O bakımdan bu farkı da dolaylı vergilerden, fonlardan ve KDV’den toplama yoluna gidiyoruz. Uzun vadede eğer ekonomimiz büyürse, eğer gelirlerimiz artar, mali disiplin de uygulanmaya devam ederse, o zaman yapacağımız kayıt altına girenlerin sayısını artırarak direkt vergi gelirini artırmak, dolaylı vergileri de nispeten indirmek olacaktır. Model bu olmalıdır. Şu anda açıklar sürdüğü müddetçe bir değişiklik yapılamaz. Elektrik Kurumu şu anda bize 60 milyon TL bir fatura gönderdi. Görev zararı. BRT 42 milyon TL, DAÜ 25 milyon TL. Bu üç kalem 125 milyon TL eder. Bunlar hepsi de görev zararı gibi bir durumdur. Böyle bir yapı içerisinde bu dolaylı vergiler olmazsa bunları borçlanarak ödemek durumunda kalacaktık. Borçlanamayacağımıza göre dolaylı vergileri piyasadan toplama yoluna gidiyoruz. Ama az önce de söylediğim gibi aslında kazanandan vergisini alacaksın ki bu dolaylı vergileri aşağıya çekebilesin. Böylece Kuzey Kıbrıs daha ucuz olsun. Daha çok turist ve öğrenci gelsin. İnsanlarımız daha rahat etsin.

Mete Tümerkan: KKTC cari bütçesini kendi kaynaklarından karşılayabilecek duruma gelebilecek mi?
Ersin Tatar:
Biz o noktaya geldik ama içinde faizler yok. O da önemli. Yıllarca buradaki insanlar faizi hiç konuşmadı. Kamu Bankaları ya da İhtiyat Sandığı ne kağıt gönderdiyse imzaladılar. Nasıl olsa bunlar kağıt üzerinde kalacak, ödenmeyecek diye… Ama gün geldi Kamu Bankaları ile İhtiyat Sandığı’na olan borç 3 milyar TL. Faiz ise o da pazarlıkla aylık 300 milyon TL. Bu benim şu anda gerçek bütçe açığımın iki misli. Benim bütçeme bakıldığında faaliyetlerden dolayı bütçe açığım 150 milyon TL’dir. 150 milyon TL de faizlerin ödenebilmesi için bir kalem koyduk. 300 milyon TL gözüküyor. Ancak, gerçek bütçe açığı 150 milyon TL’dir. Faiz gideri ise 300 milyon TL’dir. Şimdi demek ki faiz önemli bir unsurdur ve burada bir şeyler yapılmalıdır. Uzun vadede mutlak surette bütçe artışı gerçekleştirip, buradan anaparayı ödemek lazım ki bu ekonomi de rahat etsin. Projeler bunlar. Bunları gerçekleştirmek için güven ve istikrarın devamı ile daha fazla yatırımlar olmalı. Ekonomi daha fazla kayıt altına alınmalı ve bu paraları toplayıp borçları ödemek lazım ki burası daha da rahatlasın. Rahatlayınca daha güzel gelişmeler olacağını düşünüyorum.

Mete Tümerkan: Bunun olabileceğine inanıyor musunuz?
Ersin Tatar:
Bunlar imkansız değildir. Yeter ki bu vizyon devam ettirilebilsin. Kararlılık devam ettirilebilsin. Bizi, hükümeti yanlış yapıyoruz diye eleştiriyorlar. Ama bu hükümet geldi, çok önemli kararlara imza attı. Bir kere o süper emekliye o vergi olayını yaptık. Yapılan doğruydu ama Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Siyasi olarak risk aldık, adamın cebinden parayı almaya kalktık. Ama bizim görevimiz doğruları söylemek. Halktan doğruları gizleyerek bir yere gidemezsiniz. Ama orada Anayasa Mahkemesi, “Verilen haklar geri alınamaz” diye o yasayı iptal etti. Yapacak bir şey yok. Netice itibarı ile bugün bu ülkede en büyük sıkıntı bütçe yapısına bakıldığında yılda 1 milyar TL olan personel giderleri emekli maaşlarına 600, Sosyal Sigortalar’a 329 milyon TL katkı yapıyoruz. Demek ki bütçeden çıkan emekli maaşlarına ve sosyal sigortalara katkı, o iki kalem çalışan personele ödenen kadar. Bunu herkes biliyor. Uzun vadede politika ve vizyonumuz buralarda nasıl bu rakamlar, dengeler iyileştirebilir olmalıdır. Onun için maaşların biraz törpülenebilmesi için o çok önemli olan barem yasası yapıldı. Bu da eleştirildi. Ama hala binlerce insan kamuya girme peşinde koşuyor. Demek ki, arz-talep ilişkisine bakıldığında demek ki şu anda uygulanmakta olan ücret fazla bile oldu. Madem ki o giriş ücretlerinin bu kadar azaltılmasına rağmen bu kadar çok insan o işe girmek ister bu konuda düşünülmeli. Demek ki sadece maaşa bakmıyorlar, güvenceye bakıyorlar, tatiline, emekliliğine bakıyorlar.

Mete Tümerkan: Kurultay süresince yapılan istihdamlarla mali disiplin bozulmadı mı?
Ersin Tatar:
Ben, Maliye Bakanı olarak şunu söyleyebilirim. Bizim bu yıl için bütçede 355’e yakın istihdam yapma hakkımız bulunmaktadır. Yapılan istihdam bu sayının altındadır. Sene sonuna kadar başka istihdam yoktur. Ben bütçe açısından bunu söyleyebilirim.

Mete Tümerkan: Kıbrıs konusunda bir çözüm bekliyor musunuz?
Ersin Tatar:
Anastasiadis’in seçilmesi ile birlikte bir umut pompalandı. Rumları tanıdığımız için biliyoruz, Rumlar bugüne kadar savundukları görüşlerden ne kadar geri adım atacaklar? Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri son günlerde “yeter ki Ercan’a direkt uçsunlar, limanlarımızı açalım” dediler. Öyle bir şeyin ortaya çıkması mümkün olabilir mi? Ben de bunu çok merak ediyorum. Kıbrıs konusunda önümüzdeki dönemde bir hareketlilik olacak. Anlaşma olsa da olmasa da bizim önümüzdeki olanaklar artacak. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür. Ülkemizdeki yatırımlar artıyor. Ülkemizin çehresi değişmeye, gelişmeye devam edecek. Ben insanlarımızdan mallarına, mülklerine, iş yerlerine sahip çıkmalarını istiyorum. Her ülkede sıkıntılar yaşanır. Fırsatları kollamak lazım. Ülkemizin geleceği güzel olacaktır.  Eğitim sistemini gözden geçirmeliyiz. Ülkemizde 40 bine yakın çalışma izni ile insan var. Bizler demek ki biraz daha esnek olsak ve ihtiyaç duyulan alanlarda gençlerimizi eğitsek işsizlik çok daha az olur.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar