Kuzey Kıbrıs Permakültürle Tanıştı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Kıbrıs

Kuzey Kıbrıs Permakültürle Tanıştı

Kuzey Kıbrıs Permakültürle Tanıştı

“Kendine yeterli toplum oluşturmak için ekolojik yaşam biçimi tasarımı” diye tanımlanan ve “yeryüzünü koru, insanı koru, ürettiğin gereksinim fazlasını paylaş” temel ilkelerine dayanan permakültürle, Kuzey Kıbrıs da tanıştı.

Birçok ülkede ekoloji aktivisti olarak faaliyetleriyle tanınan Türkiyeli uzman Emet Değirmenci’nin, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın (KTOEÖS) davetiyle geçen hafta geldiği KKTC’de verdiği seminer ve uygulamalı eğitimler ilgi gördü.


Sınırlı olmalarına rağmen hoyratça tüketilen dünya kaynaklarının farkına son yıllarda daha fazla varan insanların dünyaya verilen zararı onarma girişimlerinden biri olarak da nitelenebilecek permakültür için “insanlığın selameti için seçebileceği çok az yoldan biri” deniyor.

Emet Değirmenci’nin verdiği KTOEÖS lokalindeki seminerlerin ardından Büyükkonuk’ta Kemerli Konak’ta düzenlenen teorik eğitime değişik meslek ve yaş gruplarından kişiler katıldı. Ardından Ay Phodios Ekolojik Otel’de yağmur hendeği ve kompost uygulamaları gerçekleştirildi. Jenkins yöntemiyle sıcak kompost uygulaması, bir metreküp boyutunda azot ve karbon seviyeleri oluşturularak yapıldı. Ayrıca 10 metrelik bir yağmur hendeği de hazırlandı ve üzerine meyve ağaçlarıyla çok yıllık bitkiler dikilerek gıda ormanı örneği oluşturuldu.

Büyükkonuk’taki çalışmaların ikinci gününde ise kardeş bitkiler ekim prensibiyle Mandala Bahçesi uygulaması yapıldı. Bu sırada cam şişe, karton kutu ve mutfak atıkları kullanıldı.

Katılımcılar ekolojik ayak izlerinin (karbon ayak izlerinin) nasıl azaltılacağı konusunda da bilgilendirildi.

10 YILDIR PERMAKÜLTÜR TASARIMLARIYLA UĞRAŞIYOR

Kıbrıs’a ilk kez gelen ve  sorularını yanıtlayan Emet Değirmenci, 10 yıldır permakültür tasarımları yapıyor.

Jeofizik mühendisi olan ve bir süredir ABD’nin kuzey batısındaki Seattle’da yaşadığını belirten Emet Değirmenci, 14 yıl İTÜ’de çalıştıktan sonra sürdürülebilir insan yaşamı tasarımları konusunda çalışmaya başladığını ve 1998’de Avustralya’ya göç ettiğini, İstanbul’daki ekoloji aktivistliğini Avustralya’da da sürdürdüğünü anlattı.

Aborjinlerin topraklarında uranyuma karşı sürdürdükleri kampanyalara o zamanlar henüz küçük olan oğluyla birlikte katıldığını belirten Emet Değirmenci, Melbourne Üniversitesi’nde kadın ve cins konularında yüksek lisans eğitimi aldığını ve 7 yıl sonra Yeni Zelanda’ya göç ederek göçmen ve sığınmacı kadınların öncülüğündeki projelere katıldığını söyledi.

Çok kültürlülüğe önem verdiğini ve yerlilerin de katıldığı bir proje hazırladıklarını belirten Emet Değirmenci, “Beyaz adam bu toprakları çok tahrip etti. Artık bu toprakların tedaviye ihtiyacı var. Şu kadar bitkimiz kayboldu. İnanıyoruz ki sizin projeniz kültürel, ekolojik ve sosyal çeşitliliği geri getirecektir” diyen yerlilerden kabul gördüklerini dile getirdi.

11 ülkeden kadınlarla beraber zorlukları aşarak başardıkları projeyle, Wellington’un göbeğinde kurdukları parkta her düzeyde öğrencilere eğitim verdiklerini, uluslararası master ve doktora öğrencilerinin araştırma yaptığını kaydeden Değirmenci, şimdi de ABD’nin Seattle kentinde yaşadığını ve ekolojik kültür ve yaşam tasarımı projesinde çalıştığını anlattı.

PERMAKÜLTÜR TANIMI

Emet Değirmenci, permakültürü kendine yeterli toplum oluşturmak için ekolojik yaşam biçimi tasarımı diye tanımlayarak örneğin en acil ihtiyaç suysa, tasarım yapılacak alanlarda suyun odak alındığını vurguladı.

“YERALTINDAN SU ÇEKMEK İNSANIN GELECEĞİNİ KENDİ ELİYLE KESMESİ”

Permakültürde su, enerji, toprağın iyileştirilip zenginleştirilmesi, yağmur sularının yeraltına enjekte edilmesi gibi uygulamalara değinen Değirmenci, dünyanın tatlı su kaynaklarının binde 5’e indiğini vurgulayarak, yer altından su çekmenin, insanların geleceğinin kendi elleriyle kesilmesi anlamına geldiğinin unutulmamasını istedi.

Emet Değirmenci, kentlerde dahil yağmur sularının yer altına enjekte edileceği projeler geliştirmek gerektiğini, permakültürde buna önem verildiğini vurgulayarak, su toplama kanalları, göletler, kentte yürüme alanlarında su geçirgen taşlar kullanılması gibi uygulamalar da yapıldığını kaydetti.

Değirmenci, permakültürün toplum unsuruna değinirken, insanların birbirine yabancılaştığını; ilişkilerin sertleştiğini, şiddeti seven bir topluma dönüşüldüğünü belirterek, doğanın bir parçası olan insanın tüketim biçiminin de önemli olduğunu vurguladı.

“YERALTINDAN SU ÇEKMEK GELECEK KUŞAKLARIN HAKKINDAN ÇALMAK”

Arazilerden kuyularla su çekildiğinde yeraltındaki birçok kaynağın yok edildiğini, gelecek kuşakların hakkından çalındığını ifade eden Emet Değirmenci, deniz suları o boşluğu doldurunca yeraltı sularının tuzlandığını; tuzlu sularla sulanan toprakların veriminin düştüğünü ve insanların giderek aç kaldığını anlattı.

“BİR AN ÖNCE YAĞMUR SUYU HASADINA BAŞLAYIN”

Kıbrıs’ta da bir an önce gölet ve hendeklerle yağmur suyu hasadına başlanması gerektiğini vurgulayan Emet Değirmenci, Lefkoşa Suriçi’ndeki Osmanlı yapılarında yeraltı sarnıçları konusunda muhteşem örnekler gördüğünü; bunları iyi görüp öğrenmek gerektiğini söyledi.

Değirmenci, iklime ve coğrafyaya uygun bu yapıların geri getirilmesi gerektiğini belirterek, “Geriye dönüp baktığımızda, kadim bilgiler bu topraklarda da var” dedi.

“OKALİPTÜS BURAYA HİÇ UYGUN DEĞİL… HARNUP UYGUN”

Suyun biriktirilmesi yanında kurak alan bitkilerinin de tercih edilmesi gerektiğini ifade eden Emet Değirmenci, “Mesela okaliptüs buraya hiç uygun bir ağaç değil. Buraya uygun ağaçları geri getirmeliyiz. Mesela keçiboynuzu (harnup) hem buranın iklimine uygun hem de karbondioksit emisyonunu çok iyi emen, hem de bu iklimin en kadim ağaçlarından biridir” diye konuştu.

KARDEŞ BİTKİLERLE YILDA 3-4 KEZ ÜRÜN

Armut, dut, üzüm, pavlova gibi ağaçların da Kıbrıs’a uygun olduğunu kaydeden Emet Değirmenci, hangi bitkinin yan yana iyi geçindiğinin de bilinmesiyle kardeş bitkiler dikilebileceğini ve böylece hem toprağın nadasa bırakılmadan beslendiğini, hem de yılda 3-4 kez ürün alınabildiğini anlattı.

ORGANİK ÖTESİ TARIM DÜŞÜ… ÇOK YILLIK BİTKİLER

Gıda güvenliğiyle ilgili kaygıların Kıbrıs’takiler de dahil insanları son yıllarda organik ürün tüketimine yönlendirildiğini hatırlatılması üzerine Değirmenci, şöyle konuştu:

“Permakültürde organik ötesi bir tarım ve toplum düşlüyoruz. Avcı ve üretici toplumlara baktığımızda aslında tarımla biz doğal bir sistemi her yıl bozuyor ve yeniden yapıyoruz. Mikroorganizmalar, mantarlar, bakterilerin köklerini her yıl tahrip edip yeniden dikiyoruz. Permakültürde çok yıllık bitkileri önemsiyoruz. Mesela biberiye, adaçayı, nane, meyve ağaçlarının hepsi, tırmanan ağaçlardan çarkıfelek mesela… Biz permakültürde 7 katlı bir gıda ormanı sistemi düşünüyoruz. En yüksek ağaç dut ağacı olsun, ona sarılan bir asma, yanında bir elma ağacı olabilir. Gittikçe bodurlaşan yer örtücülere kadar 7 katlı bir sistem düşünürüz. Yani yapacağımız tarımsal alanları ormansı modellerden esinlenerek o hale dönüştürürüz. Böylece çok yıllı bitki ve ağaçlardan oluşan bir gıda ormanı sistemi yaratılır. Permakültür çok yıllı bitki ve ağaçlarla bir bolluk yaratmayı hedefler.”

3 TEMEL ETİK

Permakültürün “yeryüzünü koru”, “insanı koru” ve “ürettiğin gereksinim fazlasını paylaş” şeklindeki 3 temel etik ilkesi hakkında bilgi veren Değirmenci, mahalle ve köy festivallerinin dünyada artmasını da permakültür çerçevesinde değerlendirdi; Seattle’daki mahalle festivallerinde insanların ürettiklerini takas yaptığını, bu sırada dayanışmanın arttığını anlattı.

Değirmenci, paraya dayalı ekonomik sistemin insanları mahvettiğini, hep borçlanmayla bir şeyler alınmaya çalışıldığını kaydederek, Amerika’da bankalara güvenmeyen insan oranının yüzde 90’lara yükseldiğini, o yüzden mahallelerde takasın arttığını belirtti.

İmece, yardımlaşma ve dayanışmanın Türklerin kültüründe zaten var olduğunu ifade eden Emet Değirmenci, bunları canlandırmanın çok daha kolay olduğunu kaydetti.

Değirmenci, permakültürün mal ve hizmetlere eşit ulaşım hakkını da savunduğunu söyledi.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar