Köken: Yakın tarihte Kıbrıs’ta çözüm zor - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Kıbrıs

Köken: Yakın tarihte Kıbrıs’ta çözüm zor

Köken: Yakın tarihte Kıbrıs’ta çözüm zor

KIBRIS’A DÖNDÜM AMA GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDIM…

Arabistan’da üç yıl çalıştıktan sonra Kıbrıs’a kesin dönüş yapmıştım. Altı ay müddetince Kıbrıs’ta mesleğimle ilgili iş bulamadım. Bu nedenle, Arabistan’da çalışarak biriktirdiğim para ile kendime, serbest çalışacak bir iş yeri ve yaşayabileceğim bir ev yapmak istedim. Bunun için de mücahitlik puanlarım ve babamın bana verdiği puanlarla Mağusa’da Karpaz yolunda bir Rum arsasına müracaat ettim. Ancak başvurduğum arsayı bana değil de Türkiye’den göç eden bir pastacıya verdiler. Bu benim canımı çok sıktı. Artık göç etmekten başka yapabileceğim bir şey kalmamıştı
DÜNYA KIBRISLI TÜRKLERİ TANIMIYOR
Dünya Kıbrıslı Türkleri çok az tanıyor. Bu yüzden çok haksızlıklara da uğruyoruz.  Birinci amacım Kıbrıs Türkü’nü, düşünceleri, aile yapısı ve yaşantısı ile dünyaya tanıtmak. Kıbrıslı Türklerin çağdaş dünyanın ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatmaktır.
Rüstem Köken ile yapılan röportajın ikinci ve son bölümünde Köken’in adaya dönüşü ve sonrasında yeniden neden göç etmek zorunda kaldığına ilişkin gelişmeleri bulacaksınız. Bu arada Rüstem Köken, Kıbrıs’a dönüşü öncesinde Arabistan ve Japonya’da yaşadıklarını da Havadis’e anlattı.
Havadis: Arabistan’da üç yıl kaldınız Araplarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Rüstem Köken:
Ben Arabistan’da çalışırken, proje müdürü Abdullilâh Al  Saleh bize “The Magnificent Deception” (Müthiş Aldanış) isminde,  birinci sınıf kuşe kâğıda basılmış yazarı Said Salah olan ciltli bir kitap hediye etti.  Kitabın ilk sayfalarında, Birinci Dünya Harbi sırasında Osmanlı ordusunun Arap çöllerinde mücadelesini gösteren siyah-beyaz gerçek resimler vardı. Daha sonrasında da özenle seçilmiş, Arabistan’la ilgili renkli resimler ve iri puntolarla koyu yazılmış bir hikâye anlatılıyordu. Hikâye kısaca şöyleydi;
Araplar karşısında bozguna uğrayan Osmanlı ordusu şuursuz bir şekilde savaş alanından kaçıyordu. Askerler kendi canını kurtarma derdine düşmüş aç ve sefil bir vaziyette dağılmışlardı. Çölde yaşamını sürdüren bir Bedevi şeyhi kendisinden yiyecek isteyen bir Osmanlı askerini evinde misafir eder.  Şeyh, Bedevi misafirperverliği gereği, bütün imkânlarını kullanarak onu rahat ettirmeye çalışır. Ancak bütün bu iyiliklere karşı Osmanlı askeri bir punduna getirip iyi yürekli şeyhi öldürür ve çöle gömer. Bütün mal varlığı ve altınlarına da el koyar.
Hikâye bunun üzerine kurgulanmış. Din kardeşlerini ve Halifelerini arkadan hançerleyen, Mehmetçiğin içtiği kuyu suyunu zehirleyen Müslüman Arapların, Müslüman Türkler hakkında düşündükleri ve çocuklarına öğrettikleri bunlardı. Halifeliği kaldırıp devlet yönetimine laikliği getiren, Arap alfabesi yerine Latin alfabesini koyan, böylece, Türkleri, Arap emperyalizminden kurtarmaya çalışan Atatürk’e ve onu savunanlara da düşman olmuşlardır.
Benim Arap halkıyla bir sorunum yoktur. Ancak, Türkler için en büyük dış kültür tehlikesi Arap emperyalizmidir, çünkü inanç yoluyla kalpleri ve zihinleri fethetmekte, sadece kültürümüzü değil, siyasal rejimimizi de tehdit etmektedir. Ayrıca unutulmamalı ki, 22 Şubat 1957 tarihinde BM Genel Kurulu’nda görüşülen Kıbrıs Sorunu’nda Arap devletleri Türkleri değil Yunanlıları desteklemişlerdi.
Havadis: Japonya’da sizi en çok etkileyen ne oldu?
Rüstem Köken:
Japonya her yönü ile harika bir ülke. Kitabımda bunu detaylı olarak anlattım. Ancak Hiroshima’daki müze beni çok etkiledi. Amerikalıların 1945 yılında atom bombasını insanlar üzerinde denediği yüzyılımızın yüzkarası, insanlık ayıbı bu olayı, rehberimiz bize müzeyi gezdirerek anlattı. İlk saldırıda 70 bin sivil ölmüş. Korkunç ve acılı yanıklarla uğraşmış olanların da on beş bini olayı izleyen altı ay içinde ölecekti. Radyasyonun etkisiyle kanser vakaları da yıllarca artış gösterecek, Nagazaki de aynı akıbete uğrayacaktı. Nagazaki Belediye Meclis üyesi Toyokazu İhara atom bombası atıldığında Nagazaki’nin 6.5 km dışında yaşayan dokuz yaşında bir çocuk olduğunu söylüyor. İlk önce güneşin birkaç katı büyüklüğünde parlak bir ışık gördüğünü hatırlıyor. Doğal olarak bunun atom bombası olabileceği aklına bile gelmiyor. Sonra çok şiddetli bir rüzgâra maruz kalıyor. O rüzgârla birlikte Nagazaki’den savrulan ev, otomobil, ağaç ve insan parçalarının havada uçuştuğunu fark ediyor. “ Sağ kalanları gördüm sonra” diyor, Toyokazu İhara, “Çırılçıplak şuursuzca sağa sola koşuşturuyorlardı. Akılları başlarında değildi. Ortalık tam bir cehennem gibiydi. Uzakta olduğum için fazla etkilenmediğimi sandım ama zamanla bende de kalp ve damar hastalıkları başladı. Pek çok insanın genetik yapısı bozuldu. Aradan onca yıl geçmesine rağmen o korkuyu bir türlü unutamıyorum.”
Sadece insanları değildi atom bombasının kurbanları. Tüm bitki örtüsü ile birlikte ne kadar hayvan varsa yanıp yok oldu.
Müzede yanmış insanların fotoğraflarını, mum gibi eriyip akmış insanların çıplak bedenlerini, bir sabah uyandıklarında saçları dökülen kadınları, sakat kalan çocukları, atom bombasına,  kapının eşiğinde yakalanan bir Japon’un, eşiğe yansıyan görüntüsünü gördük. Atom bombasının havada tam üzerinde patladığı binayı gördük, sadece kubbesinin iskeleti kalmıştı. Bombanın, tam üzerinde patlaması sonucu basıncın bina üzerindeki eşit dağılımından ötürü ayakta kalabilmişti. Özellikle öyle viran bırakılmıştı, yıkım unutulmasın diye. Kentin merkezinde ölenlerin anısına yapılan anıt da ilginçti. Anıt, insanları nükleer bombalardan korumak için kabuğunun altında saklamak ister gibiydi. Atom bombası ile tamamen yıkılan Hiroshima yeni baştan yaratılmıştı. Ancak insanların yüreğindeki acı hâlâ dinmemişti.
Havadis: Kitabınızda 1979 sonlarında Kıbrıs’a yerleşmek için geldiğinizi yazıyorsunuz. 1986’da neden tekrar Türkiye’ye döndünüz?
Rüstem Köken:
Arabistan’da üç yıl çalıştıktan sonra Kıbrıs’a kesin dönüş yapmıştım. Altı ay müddetince Kıbrıs’ta mesleğimle ilgili iş bulamadım. Bu nedenle, Arabistan’da çalışarak biriktirdiğim para ile kendime, serbest çalışacak bir iş yeri ve yaşayabileceğim bir ev yapmak istedim. Bunun için de mücahitlik puanlarım ve babamın bana verdiği puanlarla Mağusa’da Karpaz yolunda bir Rum arsasına müracaat ettim. Ancak başvurduğum arsayı bana değil de Türkiye’den göç eden bir pastacıya verdiler. Bu benim canımı çok sıktı. Artık göç etmekten başka yapabileceğim bir şey kalmamıştı.
Bu olgu yine de köklerimin Kıbrıs’ta olduğu gerçeğini değiştiremez ve benim yaşamım boyunca doğup büyüdüğüm toprakları özlemeyeceğim anlamına gelmez. Bir insanın yerleştiği topraklara kök salması uzun zaman alır. Köklerinden kopması da dramatik bir tiyatro gibidir.
Havadis: Kitabınızın İngilizce tercümesini yaptırdınız. Bununla ne amaçlıyorsunuz?
Rüstem Köken:
Dünya Kıbrıslı Türkleri çok az tanıyor. Bu yüzden çok haksızlıklara da uğruyoruz.  Birinci amacım Kıbrıs Türkünü, düşünceleri, aile yapısı ve yaşantısı ile dünyaya tanıtmak. Kıbrıslı Türklerin Çağdaş dünyanın ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatmaktır. Kıbrıs Türk edebiyatında (saçma sapan kitap yazanlar hariç) çok değerli yazarlarımız vardır. Gönül ister ki bu yazarlarımızın da kitapları yabancı dillere tercüme edilsin. Kıbrıslı Türkler etkin varlığını, sanatta, edebiyatta ve sporda gösterdiği takdirde, dış dünya tarafından daha çok anlaşılacağı düşüncesindeyim.
Havadis: Kitabınızın İngilizce baskısı ne zaman yayımlanıyor?
Rüstem Köken:
Şu an itibarı ile genişletilmiş İngilizce baskısı yapılmış Ankara ve Kıbrıs’ta satışa sunulmuştur.
Havadis: Son olarak Kıbrıs Türk toplumuna ne söylemek istersiniz?
Rüstem Köken:
Tüm milletlerin geçmişinde yaptığı, insanlık için utanılacak eylemler vardır. Ancak 21. yüzyıla geldiğimiz şu devirde bunların artık geçmişte kalması gerekir. Bilgi ve iletişim çağına geldiğimiz bu günlerde tüm insanların barış içinde kardeşçe yaşaması herkesin çıkarınadır. Ne var ki bu bilinç tüm insanlarda henüz gelişmemiştir. Bu fırsatı kaçırmayan, çıkar gruplarının egemenliğindeki devletler de savaşları hep körüklemiştir.
Rumların fanatik tutumları yüzünden yakın bir tarihte Kıbrıs’ta barış görünmüyor. Ancak uzun vadede umarım Rumlar, barışın değerini kavrar, çocuklarımız bizim çektiğimiz sıkıntıları çekmez ve güzel günler yaşarlar.


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar