Kıbrıs’ta bir kraliçenin zulmü - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
ManşetPoli

Kıbrıs’ta bir kraliçenin zulmü

Ahmet Okan
Ahmet Okan

Kralların, kraliçelerin, prenslerin, paşaların kaldığı bir yerdi Lefkoşa,

Onların da yaşadıkları saraylar, evler, manastırlar bu bilinen Lefkoşa içindeydi,


Onların da mezarları vardı,

Onlar da mezar ziyaretlerinde bulunur, ölenlerine dualar okurlardı.

Onlar da o dar sokaklardan geçip giderlerdi gidecekleri yerlere,

Onlar da Kanlı Dere’nin akşını seyrederlerdi,

Onların da elleri aynı sarı ve beyaz papatyaları koparmıştır,

Bir Kral da bu surların üzerinde yürümüştür bir Paşa da,

Kıbrıs güneşinin altında yanan Lüzinyan, Venedik askerleri de olmuştur,

Osmanlı, İngiliz askerleri de…

Bu yazımızda Lüzinyan döneminde yaşanan “zalim” bir olayın hikayesini aktaracağız.

Lefkoşa Lüzinyan döneminde de başkenti ve o dönemlerde çeşitli saray entrikaları meydana gelmekteydi.

Bunlardan biri Kralın arkasından yapılan bir zalimlikle ilgili.

Kral I. Peter (1359-1369)’in güzel mi güzel bir metresi vardı ve Kraldan hamile kalmıştı.

Kraliçenin ruhunu ise intikam bürümüştü.

İntikamını almak için fırsat kollayan Kraliçe, Kralın Fransa’ya gidişini fırsat bilerek emellerine ulaşmaya çalışacaktı.

Hikayeyi Haşmet Muzaffer Gürkan’ın “Dünkü v e Bugünkü Lefkoşa” adlı kitabında yer alan Kıbrıslı Rum tarihçi Leondiyos Maheras’ın kaleminden aktarıyoruz:

Bildiğiniz gibi zina şeytanı tüm dünyada kol gezmektedir. İşte bu şeytan Kralı da ayartır ve bu iyi Kral adı Joanna L’Aleman olan soylu bir hanımla günaha girer.

Bu hanım Hulu Lordu Sir John de Montolit’in karısıydı ve Kraldan gebe kalıp gebeliği de sekizinci ayını bulmuştu.

Bu hanım duldu. Kral ikinci kez Fransa’ya gidince Kraliçe onu aratıp saraya getirir.

Önüne gelince de ona ağır sözlerle hakaret edip “günahkar fahişe, kocamla aramız giren sensin” der.

Kadın cevap vermez, bunun üzerine Kraliçe kadınlara emir verir.

Onu yere iterler ve emir üzerine karnındaki çocuğu düşürsün diye büyük bir mermer havan getirip karnının üzerine koyarlar ve içinde bir ölçek tuz döverler.

Ve Tanrı onu tüm bu eziyetlerden sağ salim çıkarır ve kadın düşük yapmaz.

Kraliçe onun bütün gün eziyetlendiği halde çocuğunu düşürmediğini görünce ertesi güne kadar bir eve kapatılmasını emreder.

Ve gün doğunca onun yerine getirilmesini emreder.

Bir el değirmeni getirip kadını yere yatırırlar, değirmeni de karnına koyup değirmende iki ölçek öğütürüler.

Ve kadın yine de çocuğunu düşürmez.

Kraliçe ona daha bir sürü kötü muamelede bulunur.

Dumana boğar, ısırgan otu sürdürür, kötü kokular koklatır ve ebelerin tavsiye ettiği daha birçok eziyetler yaptırır.

Hiçbir şey olmaz ve çocuk anasının karnında bütün gücü ile büyümeğe devam eder.

Kraliçe kadına evine gitmesini emreder.

Sonra tüm ebelere haber salar ve onu doğurtur doğurtmaz çocuğu anasından alıp Kraliçeye getirmezlerse ve ayrıca annesi bunu duyacak olursa kafalarını keseceğini bildirir.

Ve bu şekilde hareket edilir.

Tümden masum olan bu çocuğa ne oldu bilemeyeceğiz.

Günahkar Kraliçe’nin emri üzerine mutsuz anayı alıp Girne’ye götürüp üzerindeki kanları ile zindana atarlar ve kadın büyük bir sefalet içerisinde orada bir yıl kadar kalır.

Ve zindanın idarecisi Allahsız ve günahkar Kraliçenin günahkar emirlerini yerine getirsin diye onu her şeyden yoksun tutar.

Zindana konmasının yedinci günü olunca prens, idareciyi aratıp değiştirir ve yerine bir başkasını, Sir Luke de Antiamume’yi idareci tayin eder.

Prens bunu, yeni idareci, kadının akrabasıdır diye yapar ve Veliaht idareciye gizlice emir vererek Kralın hatırı için kadının daha iyi bir durumda bulundurulmasın ister.

Ve bir de Sir Luke zindanın zeminini toprakla doldurup yükseltir. Oraya bir dülger gönderip zindana bir kerevet yaptırır.

İdareci, kadına yatak için çarşaflar verir ve onun yemesine içmesine özen gösterir.

Tüm bu olup bitenler kadının akrabaları tarafından Fransa’ya iletilmiş ve Kıbrıs Kralının kulağına gitmişti.

Bunları öğrenince Kral hiddetle Kraliçe’ye şunları yazdı:

“Sevili Joanna,

L’Aleman Hanıma, yaptığın kötülükleri işitmiş bulunmaktayım. Bunun için ahtım olsun Allah’ın yardımıyla sağ salim Kıbrıs’a dönmek lazım olursa ben de sana öyle kötü davranacağım ki korkudan titreyeceksin.

Ve böylece ben gelene kadar yapabileceklerinin en kötüsünü yapabilirsin.”

Ve Kraliçe Kralın gönderdiği mektubu okuyunca hemen Girne idarecisine haber salıp Lefkoşa’ya gelmesini emretti.

Karısı Leydi Joanna’nın zindandan çıkarılması için Kraliçeye yalvaracaktı.

Kraliçe ayrıca onlara haber iletip kadına kendisi için Kraliçe’ye yalvardıklarını söylemelerini istedi.

Ve öyle oldu.

Kadını zindandan çıkarıp Kraliçeye gidip “seni serbest bırakması için yalvarıp yakardık ve o da bize emir everip seni serbest bırakmamızı istedi.

Yarın sabah başkente gidip ona şükranlarını sunmalısın.”

Öyle deyip onu Lefkoşa’ya gönderdiler.

Kraliçe emredip onu yanına getirtti ve kadının evinden alınan eşyanın geri verilmesini emretti. Ve Kraliçe ona şöyle dedi:

“Bizimle dost olup barış içinde bulunmak istersen git ve bir manastıra kapan.”

Ve Leydi Joanna ona cevap verdi:

“Emriniz başüstüne sultanım. Hangi manastıra gideceğimi söyleyin.”

Ve Kraliçe de ona St. Photeini yani Santa Clara diye bilinen manastıra gitmesini emretti.

Sözü edilen soylu hanım Girne’deki zindanla bu manastırda bir yıl kalmış ve gene de güzelliği bozulmamıştı.

(Maharas’ı İngilizceye çeviren Dawkins konu ile ilgili bir dipnotta, Kraliçe Eleonara’nın Kralın metresine yaptığı kötülüklerin Kıbrıs folkloruna balladlar şeklinde girdiğini ve bunların “Kraliçe ve Aradafnusa” adını taşıdığını yazar).

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar