İşbirliği mi? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

İşbirliği mi?

Ahmet OkanAhmet Okan

Zaten mesele ta başından beri kafa karıştırıcıydı.

“Kıbrıs” denilen adanın adı nereden geliyordu?


Birçok tarihçi ve yazar çeşitli görüşler öne sürüyor, bir ortak nokta bunamıyordu.

Bir yazar “Belki de dünya üzerinde insanların bu adaya verdikleri çok sayıdaki değişik isim kadar isim verilmiş olan başka bir yer yoktur” demiş,

Onun da aklı karışmış olacak ki devam edip şunları belirtmişti:

“Mesela bazıları, adaya yerleşen Spheke’lerden dolayı Kıbrıs’a Sphekeia demişlerdir. Başkaları denize uzanan dar uzun ince burunlardan dolayı veya boynuzlar nedeniyle Kerestia demişlerdir. Diğerleri Afrodit’in ülkesi olarak seçildiğinden Cypria demişler ve eskiler de Aphrodite Cypris (Afrodit’in Kıbrıs’ı) olarak adlandırmışlardır. Bir diğerleri tarihçilerimiz tarafından bilinmeyen bir kahramandan dolayı Cypros demişler.”

Dahası var.

Kıbrıs adını bakır madeninden dolayı Cypros veya Copper olarak alıyordu…

Ama Kıbrıs meselesine en yakın isim bir bitkiden kaynaklanıyor olsa gerek.

Bu da “kına”dır.

Bu bitkiye Musevilerin Cropher, Rumların Cyprus, Arap ve Osmanlıların da Kına dediği söylenir…

Görüldüğü gibi sorun oldukça antiktir.

Bu yüzden akıl koymayan Kıbrıs ahalisi her seferinde şeyine bile kına yakmaktadır!

Fetih dönemlerinde adayı atanmış Paşalar idare ederlerdi.

Daha sonra bu statü düşürülerek mütesellimler, yani yöneticiler atanmıştır.

Bunlar esasında vergi toplayıcılarıydı.

Ada ahalisinden Rum-Türk vergi toplamakla meşguldüler.

Toplanan vergiler beselemelere gönderiliyordu.

Bu beselemeler payitahta oturan Osmanlı hanedanı mensuplarıydı.

Nitekim bir Sultan Kıbrıs’tan senede topladığı 360 kese altını Veziri Azamın karısına bağışlamıştı ki o kadın padişahın kızıydı.

Kimi kaynaklara göre fetih sonrasında her yıl 38 Bin 750 pound streling elde ediliyordu ve bunlar ada ahalisinden toplanan vergilerin toplamıydı.

Bu meblağ çeşitli yöneticilerin takdirleri ile her yıl değişmiş olsa gerek.

Ancak Abdülhamit Han Kıbrıs’ı İngiliz’lere kiraladığında,

İstediği kira bedeli her yıl için 92 Bin 799 sterling’ti.

Ada ahalisi umurunda bile değildi…

Ta İngiliz idaresine kadar Rum, Türk ve diğer etnik gruplar el birliği ile beslemelere kese kese altın gönderiyorlardı.

Osmanlı Sultanları arasında en çok toprak kaybeden padişah olarak bilinen Abdülhamit, Kıbrıs’ı bırakırken,

Ada insanlarının derdine yanacak kimseler yoktu.

Belki de bu yüzden,

Lozan Antlaşması ile birlikte ada Türkleri Anadolu’ya çağrıldıklarında,

Buna rağbet pek az olmuştu.

Fakat doğrusu, yüzyıllardır yetişen yeni nesiller yeni kültürel değerler yaratmıştı ve artık vatanları bu topraklardı…

Bu adayı vatan belledikleri için,

Yıllar sonra başlarına başka bir bela alacaklarını nereden bilebilirlerdi ki?

İşte,

O Abdülhamit Han hayranı yeni Osmanlılar,

Denizaşırı bu adaya plaka vermeyi düşünüyorlarmış.

Lafazanlığa bakmayın.

İşin aslı,

Beslenebilecek tek yer burası olduğundandır…

Dikkat buyurun.

Fetihçilerin bir kez daha fethetmek istedikleri yer,

Güney Kıbrıs değil,

Kuzey Kıbrıs’tır,

Ki üzerinde Kıbrıslı Türkler yaşar…

İngilizler de garantördür.

Hem Abdülhamit döneminde olduğu gibi,

Hem Enosis ve Taksim döneminde olduğu gibi,

İşbirliği mi yapıyorlar acaba?

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar