İlk iş gerginliği bitirmek olmalı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

İlk iş gerginliği bitirmek olmalı…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Türkiye, kuruluşundan 94 yıl sonra rejim değişikliğine gitti.

Parlamenter sistemin yerini, mutlak başkanlık sistemi aldı…


Parlamenter sistem sorun yaratmadı mı? Çok kez… Mesela tarihindeki belli başlı üç askeri darbe -15 Temmuz’u saymıyorum-, parlamenter sistemin sorunlara çare bulamamasının sonucuydu.

Sen ben kavgalarıyla aylarca hükümetsiz kaldı Türkiye.

Aylarca azınlık hükümetleriyle yönetildi.

Adım atamadı, karar alamadı.

Hem de sokakta kan gövdeyi götürürken…

Peki bugün böyle bir değişikliğe gerek var mıydı, esas mesele budur…

AKP’nin 2002’den beri giderek yükselen grafiğinin yarattığı bir sonuç bu bence…

Gelin görün ki, genel seçimlerde AKP tercihini sürdürenlerin tümü bile ortaya çıkan Anayasa değişikliği metnini onaylamadı..

Katılımın çok yüksek olması ayrı bir durum. İnsanlar “evet” ya da “hayır” demek için sandığa koştular. Bu Türkiye insanının demokrasiye bağlılığının göstergesidir…

Bu, “hassasiyetlerime dokunma” mesajıdır…

Sonuçta, her iki kişiden biri reddetti.

Artık Türkiye süratle fabrika ayarlarına dönmelidir.

Bundan kastım, iç barışın sağlanmasıdır. Şu anda karpuz gibi ortasından bölünmüş bir ülke görüntüsü çıktı ortaya. Bunun siyaset eliyle tedavi edilmesi şarttır.

Demokrasinin temel unsurlarına başkan tarafından müdahale etme yetkisi de barındıran bu Anayasa, başkana hukuki olarak istediğini yapma olanağı veriyor…

Ancak siyasi olarak bu yetkiler keyfi bir şekilde kullanılırsa, nüfusun yarısına rağmen olur ki, bu da Türkiye’yi temelinden sarsar…

Diğer yandan, siyasi tablo da artık bir önceki günle aynı değildir.

AKP’nin yeni Anayasa’yı uygulamaya koyarken, bunu doğru okuması şart…

Uzun yıllar iktidar olmanın getirdiği güç yıpranması ve referandum sonuçları birlikte değerlendirilmeli…

Hele de çok uzaklarda, Türkiye sınırlarının dışında masa başlarında, o sınırlar hakkında mühendislik çalışmaları yapılırken.

Hele de ülke birkaç cephede kanlı bir savaşın içindeyken.

Sadece siyasiler değil,  medya da normalleşme konusunda büyük bir sorumluluk altında.

Türkiye insanlarının bölünmesinde bu kez  medyanın oynadığı rol yadsınamaz…

Bu arada KKTC’de çıkan sonuçları da önemle not etmek lazım…

KKTC’de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yüzde 55’i Hayır dedi.

Fakat sonuç kadar, süreç de önemli…

Bu referandum sürecinde Kıbrıs’ta güce tapan,  kraldan çok kralcılar bir kez daha deşifre oldular.

Arkalarını Türkiye’deki siyasi güce ve paraya dayayıp, hükümetçilik oynama kolaycılığı için kılıktan kılığa girenleredir bu %55 mesaj…

Ve KKTC’deki seçmen de sanırım Türkiye’de ne olacağından çok, Kıbrıs’taki durumlara göre oy vermiştir.

Aynı gerginliğin burada da sonlanması, korkuların endişelerin giderilmesi, KKTC’nin  siyasi ve ekonomik bağımsızlığı acilen şart…

Aksini, ne Türkiye ne de KKTC için düşünmek bile istemiyorum….


YERİN KULAĞI VAR

KEŞKE TARİH VERMESE:

“Çözüm ve barışın olmadığı, bir ortamda ancak gerginlik yaşanır. Çözüm için doğal takvim var. Temmuz’a kadar bir çözümün parametrelerini oluşturabilmemiz gerekir”diyerek yine tarih veren Cumhurbaşkanı Akıncı aslında Rumları uyarmak istiyor. Ancak, şu da bir gerçek ki, bu tür açıklamalar, toplumda beklentileri yükseltiyor, başarısızlık ise toplumun demoralize olmasına neden oluyor. Hatırlayın, önce 2016 çözüm yılı dendi, olmadı 2017’nin ilk ayları işaret edildi. Sonuç, çözüm yerine masa çöktü. Keşke böyle beklentiler yaratılmasa…

 

GÜNDEMİMİZE DÖNDÜK:

Haftalardır Türkiye’deki anayasa referandumuyla yatıp kalktık… Sonunda bitti ve kurtulduk. Beni ilgilendiren, bazı AKP’lilerin propaganda sürecinde coşup da, “Evet oyundan sonra KKTC eski KKTC olmayacak” demeleri. Bu sözler ne anlama geliyor, şimdi artık bekleyip göreceğiz…

 

“DEVLET KAYNAKLARINI KULLANDI”:

Ombudsman Emine Dizdarlı, Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün geçtiğimiz aylarda Türkiye’de kızının mezuniyet törenine devlet olanaklarıyla katılmasıyla ilgili yayınladığı raporda, başta Bütçe Dairesi olmak üzere birçok prodsedürün yanlış uygulandığına dikkat çekti. Kısacası Ombudsman Dizdarlı, Başbakan’ın bu ziyaretinde, “devlet kaynaklarını özel gerekçelerle kullanıldığını” ifade etti…Bu durumda ziyarette harcanan 15,756.54 TL’nin devlet kasasına iadesi gerekmez mi..?

 

SAĞLIK SİSTEMİ YIKILMALI:

Sağlıkta hemen her gün grev… Hemen her gün bir doktor istifası… Hemen her gün hastanelerdeki acaip işler… Bakan da kalkmış, ‘Türkiye’den Kıbrıslı doktor getireceğiz’ diyor. Bocalamanın, beceriksizliğin göstergesi, palyatif önlemler. Kaosu daha da derinleştirmeye aday… Demek ki, bunca yıldır gelen giden, büyük büyük laflar eden Sağlık Bakanları hiç bir şey yapmamışlar. Ve demek ki, mevcut sistemle hiç bir şey yapılamıyor. Bu kadar basit…

 

ÖZAL’IN PLANI VE 30 YIL:

Dün Turgut Özal’ın 24. ölüm yıldönümüydü. Herkes bir şeyler yazdı. Bence bizim açımızdan unutulmaması gereken, KKTC’yi tümden serbest bölge yapma hayali ve bizdeki o dönem  koalisyonunun buna evet diyememesidir. Planı getirdiğinde sene 1986’ydı. Aklına koyduklarını başarıyla yapan biriydi rahmetli. Düşünün ki o proje gerçekleşse, bugün aradan 30 yıl geçmiş olacaktı. Bakalım şimdi nasıl bir KKTC vardı. Yazık… Kısır iç politika kavgalarında boğulduk gittik…

 

ÜLKENİN KÜLTÜREL VE ETNİK YAPISI:

Bilişim Teknolojileri Haberleşme Kurumu’na göre, 2016 yılının dördüncü çeyreğinde KKTC’den en fazla Türkiye, İngiltere, Nijerya, Pakistan ve Türkmenistan’la telefon görüşmesi yapılmış. Türkiye ve İngiltere’yi anlıyorum da, Pakistan, Nijerya ve Türkmenistan’ın ilk sıralarda yer alması, ülkenin kültürel ve etnik yapısının, yıllar içinde nasıl değiştiğinin en somut örneğidir sanırım.


 

ZİRVEDEKİLER

Emine Dizdarlı: “Başbakan Özgürgün, resmi olmayan, son derece özel ve kamu yararı ile ilgisiz olduğu açıkça görülen ziyareti, yedi kişilik bir ekiple devlet kaynaklarını kullanarak gerçekleştirmekle sadece toplum vicdanını rahatsız etmekle kalmamış, aynı zamanda Anayasa’nın kendisine yüklemiş olduğu mali kaynakların idareli kullanımına ilişkin görevini ve/veya ödevini göz ardı etmiştir…”


DİPTEKİLER

GKRY Yargı Sistemi: Kıbrıslı Türklere bu kaçıncı saldırı. Tek bir tanesi ceza almadı. Tek bir tanesinin mahkeme haberini okumadık. Düşünün ki bunların arasında Mehmet Ali Talat’a sopalarla saldıranlar bile var. Bir AB ülkesi olmakla övünen Güney Kıbrıs’ın yargısı, demek ki sadece bir önyargı… Bence konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmalı…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar