Helvasan gururumuz oldu - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
EkonomiRöportaj

Helvasan gururumuz oldu

1800’LÜ YILLARDAN BERİ: 1880’lü yıllarda başlayan “helvacılık” geleneği, bugün Helvasan gibi dev bir sanayi kuruluşuna dönüştü. Baba  Mustafa Çerkez ve oğlu Emre Çerkez, kendilerine atalarından kalan işi daha da büyütmek için canla başla çalışıyor

HK Ajans-

Bu hafta sizleri Alayköy Sanayi Bölgesi’ne götüreceğiz. Orada, Kıbrıs Türklerinin keyifle tükettikleri, helva, tahin, pasteli ve susam gibi ürünlerin üretildiği Helvasan Ltd’ye misafir olduk. Baba  Mustafa Çerkez ve oğlu Emre Çerkez, kendilerine atalarından kalan bu işi daha da büyütmek için canla başla çalışıyorlar. Kendi ifadeleri ile Helvasan’ın tarihçesi şöyle: “Helvasan ilk olarak 1800’lü yılların sonunda Kıbrıs’ta aile işletmesi olarak “Çerkez Helva” adı altında Çerkez ailesi tarafından üretimine başladı. Lefkoşa Ermu Sokak’ta olan üretim yeri, adada yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle yağmalanır ve kapanmak zorunda kalır. Daha sonra 1993 yılında üçüncü kuşak olan Ahmet Rasım Çerkez tarafından “Helvasan” adı altında üretime, Lefkoşa’da Yenicami bölgesinde kaldığı yerden devam eder. Ardından da 4’üncü kuşak Mustafa Çekez  ve 5’inci kuşak olan onun oğlu Emre Çerkez işi devralır. Helvasan, bugün üretimini artırarak helva ve tahin üretiminde ülkede ilk sıraya oturdu. Helva, tahin, pekmez, susam ve çocukluğumuzun pastellisini üretiyorlar. İç piyasada kendilerini yenileyen, üretim ve dağıtımını artıran Helvasan, artık gözünü dış pazara, özellikle Arap ülkelerine dikmiş durumda. Sohbetimizde, yerli malın desteklenmesi konusuna vurgu yapan Mustafa ve Emre Çerkez ile gerçekleştirdiğimiz sohbetimizi, keyifle okuyacağınızdan eminiz.

 


Çocuklarım için yola çıktım

SORU: Mustafa Bey, siz bu işi yeniden canlandıran  kişi olarak, nasıl bir kararla iş hayatına girdiniz?

MUSTAFA ÇERKEZ: Benim arkamdan gelen iki oğlum vardı. Ben devlet dairesinde çalışıyordum. Oradan emekliye ayrılarak bu işi kurdum. Zaten bu meslek bizlere, atalarımızdan kalmadır. Bu işi kurduğumda çocuklarımın geleceği için bir güvence olsun, “isterlerse gelip çalışsınlar, istemezlerse de ben burada oyalanırım” diye yola çıktım. 1996 yılında emekli olduğumda 45 yaşındaydım, emekliye çıkıp evde oturacak yaşta değildim. Büyük oğlum doktor  olduğu için şu anda kendi işini yapıyor. Küçük oğlum ise biyo-medikal mühendisi olmasına rağmen,  kendisi hem işini, hem de bu işi beraber yürüteceğini söyledi. Bu işin başlangıcında, bir helva makinesi, bir değirmen, bir susam kavurma makinemiz vardı. Küçük çaplı olarak hareket ederdik. Oğlumuz da bu işin içine girince “büyümemiz gerekir” dedik.

Helvasan gururumuz oldu (3)

SORU: Kaç yıl tek başınıza götürdünüz siz bu işi?

MUSTAFA ÇERKEZ: 1996 yılından, 2008 yılına kadar. O zaman Yenicami bölgesinde Lüzinyan Evi’nin yanında imalathanemiz vardı. Küçük çaplı bir işletme idik. O zamanlar esas hedef orada bir işin olması ve çocuklar geldiğinde devralmasıydı.

 

SORU: Kendi öz kaynaklarınızla mı bu işe başladınız?

MUSTAFA ÇERKEZ: İlk başlangıçta o zamanın parası ile 10 bin tl kredi aldık. Yatırım kredisi idi. Adım adım büyüdük.

 

Yeni yatırımlarla ilerliyoruz

SORU:  Emre Bey siz farklı bir dalda eğitim görmenize rağmen bugün babanızla beraber bu şirketin başındasınız. İşi büyüttünüz. Siz nasıl karar verdiniz bu sektöre girmeye?

EMRE ÇERKEZ:  Adaya döndüğüm zaman ne yapabileceğime, çevreye baktım. Zaten benim okuduğum dal, Kıbrıs’ta çok fazla oturmamıştır. Çok bir şey yapma şansımız da yoktu. O zaman ben de kendi işimizi yapmaya karar verdim ve  dördüncü nesil babam, beşinci nesil de ben oldum bu dalda. Biraz uğraştıktan sonra da sevdim bu işi. Geliştirmeye başladık, yeni yatırımlar yaptık, ambalajları değiştik, daha göze hitap etmeye çalıştık. Yaptığımız yenilikler sonucunda güzel sonuçlar aldıkça, bize olan güven de artmaya başladı aile tarafından. Bu durumda kademeli olarak 6-7 yılda içinde , şu anda içinde bulunduğumuz Alayköy Sanayi bölgesindeki binayı yaptık. Yeni ürünler kattık, makinelerimizi yeniledik, etiketleri yeniledik ve yavaş yavaş araştırmalar yaparak yeni yatırımlarla ilerliyoruz.

 

Yurt dışında pazar arayışı

SORU: Babanızdan sonra siz yeni ürünler eklediniz mi?

EMRE ÇERKEZ: Babam, tahin ve helva yapıyordu, biraz da susam vardı. Dağıtımı dardı, biz daha geniş bir dağıtım ağı kurduk. Ada genelinde 750 noktaya giden bir dağıtım ağımız var. Ambalajlarımızı yeniledik, helva ambalajlarının “al- beni’sini artırdık. Pekmez işine girdik. Daha sonra pastelli yapmaya başladık. Onu da geliştirdik ve daha ince üretmeye başladık ki, yemesi daha kolay olsun. Diyabetik helva da çıkardık. Üretimimizi artırdık. Günde bir ton susam  işlemeyi, 2 tona çıkardık. Şimdi 10 tonluk bir kapasitemiz var. Helvada 4 ton, pekmezde 3 ton, kısacası ciddi kapasiteye ulaştık bu yeni iş yerimizde. Şimdi yeni hedefimiz, yurt dışında pazar bulmak, onun arayışına başladık.

Helvasan gururumuz oldu (1)

SORU:  Türkiye ve Güney Kıbrıs’a satışınız var mı?

EMRE ÇERKEZ: Türkiye’ye ihracatımıza başladık. Güney Kıbrıs’a denememiz oldu ancak, ne yazık ki politik nedenlerden dolayı sonuç alamadık. Yeşilhat Tüzüğü’ne göre oraya satış hakkımız olmasına rağmen olmadı ve bu konudaki şikayetimizi de Brüksel’e yaptık. Rum kesimi ne yazık ki her ürün satışı denememizde bir bahane bulup, sorun çıkardılar, beklemedeyiz.

 

Arap ülkelerinde Pazar buluyoruz

SORU: Nerelerde pazar arayışınız var peki?

EMRE ÇERKEZ: AB ülkelerine yapacağınız ihracatta, Rum kesimi ciddi problemler çıkarır. Ciddi bir lobi çalışmaları var bu konuda ve sıkıntı yaratıyorlar. O yüzünden biz şimdi Arap bölgesine ağırlık verdik. Zaten helva ve tahin o bölgede bilinen ve tercih edilen bir ürün. Yavaş yavaş müşteri bulmaya başladık, onları nasıl artırırız diye çalışıyoruz.

 

Piyasada nakit sıkıntısı var

SORU: İşinizi büyütürken devletten herhangi bir destek aldınız mı?

EMRE ÇERKEZ: Devletin verdiği hibe kaynaklı projeler bayağı faydalı. Bu çerçevede biz iki kez proje yaptık ve iki kez makina parkurumuzu genişlettik. Binamızı yaparken de, yatırım teşviki aldık. Bunlar genişletilebilir tabii ki. Bunları devamlı olarak söylüyoruz, bizim yanımızda Ticaret Odası olarak da söyleniyor. Yatırım yapılan noktalarda destek var ama duran, sıkışan ve nakitin, likiditedin azaldığı bir ekonomimiz var şu anda. Endişe verici olan budur. Dışarıya da giden bir para var aslında. “Rum tarafından alış veriş yapılmasın” demiyoruz ancak,  bazı ürünlerde ciddi bir bilinç sıkıntısı var. Bazı noktalarda dengeler sağlandı. Bizim sürekli söylediğimiz, Güney’den bir mal alındığı zaman fiyat karşılaştırması yapılsın. Kuzey’deki fiyatına da bir bakılsın. Kalitesi karşılaştırılsın. Kalitelerde de eşit olanlar var. Bazı ürünlerde fark vardır evet, ancak  kaliteleri eşit olup da fiyatı bizde daha ucuz olan mallar da var bizde.

 

SORU: Kendi ürettiğimiz malı pazarlamada sorun mu yaşıyoruz?

EMRE ÇERKEZ:  Sanırım evet. Biz programlı değil, biraz dağınık gidiyoruz. Sanırım özellikle de reklam konusunda.

 

Sanayi ve Ticaret Odaları neden ayrı?

SORU: Ülkemizde ithal ürünleri artırıp, ülkeyi ucuzlatmak ve ona göre kalkınma sağlanması yönünde söylemler var. Israrla ülkede üretim yapmanın bir manasının olmadığını da dile getirenler var. Siz buna katılır mısınız?

EMRE ÇERKEZ: Ne ürettiğinize bağlıdır. “Küçük Dubai yaratmak” deniyor ama Dubai bugün, sanayi yatırımına ciddi teşvikler vermektedir. Dışardan gelecek olan sanayiciye de, 49 yıl şirketsel ve kişisel vergisini sıfırlamış durumdadır. Niye bu adamlar üretici ve sanayiciye bunu yapar? sorgulamak gerek. Bu da ayrı bir nokta. Ancak, böyle bir şey yapılacaksa bile, belli başlı sınıflar seçilir, bunlara destekler, teşvikler artırılır ve bunlar belli bir standarda ulaştıktan sonra, diğer taraftaki vergiler azaltılır. Bugün bir anda siz vergileri düşürürseniz, zaten içerdeki birçok işletme dara düşecektir. Sıkıntı bir tarafın başka, diğer tarafın başka şeyi savunuyor olmasıdır. İkisi bir ortak paydada buluşması halinde gerçek o zaman ortaya çıkacaktır. Zaten başka ülkelerin Ticaret ve Sanayi Odaları birdir. Bizde ise ayrı. Böyle olunca, bir taraf ithalat, bir taraf ise üretimi  ister. Hangisi doğrudur peki?

Helvasan gururumuz oldu (2)

SORU: İş insanlarımızın bir araya gelerek birlikte hareket edemediği söylenir. Özellikle özelleşirmelerde ülke değerlerine sahip çıkma konusunda. Neden bunu beceremiyoruz?

EMRE ÇERKEZ: Vallahi şimdi daha iyi durumdayız. Bir dönem hatırlarsanız gazetelere kadar yansımıştı. İthalatçılar ile sanayiciler arasındaki sorun. Ama doğrudur, burada açılacak ihaleler ve işlere bizim  insanlarımızın birleşip katılması daha mutluluk verici olur. Buranın sistemini, düzenini ve değerini bilen insanlar bu işleri aldığı zaman, daha hızlı ilerlenir.

 

Yerli üretime destek artıyor

SORU: Sizler yerli ürünler üretiyorsunuz. Bize özgü şeyler var burada. Bu size farklı bir bakış açısı getiriyor mu?

EMRE ÇERKEZ: Tabii ki. Çünkü bizim sektörde, Türkiye’den gelen 6-7 firmada da “tahin” var. Biz bunlarla rekabet etmekten de mutluyuz. Çünkü bu bizi geliştirir, adaletsizlik olmadığı sürece. İnsanlarımız son bir, bir buçuk yıl içerisinde benim gözlemlediğim, yerli mala destekleri artıyor. Bu mutluluk verici bir şeydir. Markete gittiği zaman “ben bu kahveyi alıyorum çünkü yerli maldır” deniyor. Halbuki eskiden damak tadı için alınırdı ürün. Bu örnekler çoğaltılabilir.

 

SORU: Son olarak yöneticilere ve halkımıza nasıl bir mesaj verirsiniz?

EMRE ÇERKEZ: Yerli ürünleri destekleyelim. Desteklendiğimiz sürece biz de kendimizi geliştiririz. Eğer ki bir malla ilgili şikayeti varsa vatandaşın, mutlaka o firmaya bildirmeleri gerekir ki, sorun giderilsin. Devlet tarafından verilen hibelerin ve desteklerin kapsamının genişletilmesi iyi olur. Çünkü dar bütçe ile iş yapan üreticileriz biz. Çok fazla giderimiz var. Bu hibeler ile daha hızlı büyüyebiliriz ve kendimizi geliştirebiliriz.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar