Helvanın bademlisi, muhallebinin kazandibi’si - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Helvanın bademlisi, muhallebinin kazandibi’si

Bayram yerine cinciraklar kurulurdu?

Hisarın üstünde.
Lefkoşa’da…

Gazeteler Kıbrıs sorununu yazardı…
Bir politikacı Enver’in kahvehanesinin oralarda kürsü kurmakla meşgulken, Reşadiye’nin kadınları 3 şehidaya mum yakardı…
Tekmil Lefkoşa sardunya, güldamlası ve yasemin kokardı…

Fakat kimsenin dünyada olup bitenlerden pek haberi olmazdı.
Ya da geç olurdu.
İşe erkenden kalkılır ama haberler geç alınırdı.

Beatle’lar Love Me Do’yu yaptıklarında bu şarkı hayatımıza seneler sonra girmişti…
Biz henüz Dönülmez Akşamın Ufkunda’ydık.
Halbuki kaç ufuktan dönmüştük…

Mazgal deliklerinden seyredilen dünya, bildiğimiz dünya değildi…
Gagarin ay’dan dönerken iki toplum bir araya gelme provaları yapardı…
Hem bir araya gelmeye çalışacaklar, hem de bir birlerini nasıl yok edeceklerinin planlarını yapacaklardı.
Duvarlar örülecekti.
Halbuki sayısal olmanın sırrı çoktan çözülmüş, bilgisayar bugünkü gibi olmasa da çoktan oluşturulmuştu.
Gayrı dünya dibelik bir köye dönüşecekti.
Lakin, kimseciklerin bundan haberi yoktu…

Türkiye’de parka giymenin çok tehlikeli olduğu yıllardı.
Halbuki yoksul Mücahit-öğrencilerin parkalarından başka sığınacak paltoları yoktu.
Bu yüzden Mücahit parklarını siyaha boyayanlar, Kızılay Caddesi’nde gezerken paçayı da kurtarmış oluyorlardı…

Teknokrat bir hükümeti kurmayı deneyene kadar aradan çok yıllar geçmesi gerekiyordu.
Ama yıllar ne çabuk geçiyor?
Acımasız.
Daha dün o köşede, o bucakta, o hanayda oturanlar artık yok.
Siyah ve iri gözlerini tahta panjurların arkasına gizleyen o kız nerede?

Hangi kapının kime ait olduğu bilinen bir yerdi bu şeher…
Yabancılaşma yoktu.
Zaten Karl Marks’ın yabancılaşma üzerine yazdıklarını bilen de yoktu.
Ama ne yazık ki o yazılanlar, bu şeherin başına da gelecekti.

Bir Şeker Bayramı’nı daha atlattık.
Derken bir de teknokrat kabine kurma deneyimini elde ettik.
İyice piştik, demlendik.
Postkapitalizm’e daha vakit çok.
O işlerden pek çakmadığımız için, hurma dallarına yasemin dizmeyi devrimden saydık.
Muhalefetteyken bu ahaliye koyun, iktidardayken sevgili dedik.

Cinciraklar ve şans arabaları Bayram yerinde yerlerini aldığında köfteci, şekerbademci, helvacı, muhallebici de yerlerini çoktan almış olurdu.
Kimin kesesi ne kadar kabarıktı ki?
Ama herkeste bir bahtiyarlık.
Sol memelerinin altı sanki bir uçurtma.
Helvanın bademlisi, muhallebinin kazandibi’si yaman olurdu.

Bir zamanlar…


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar