2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Cenevre’de “harita” sunmanın ciddi bir adım olduğunu belirterek, bunun çok önemli olduğunu söyledi
DOĞRU ADIM: Talat: Haritalar sunuldu, harita tabusu yıkıldı. Çözüm istemeyenler bu tabunun devam etmesini istiyorlardı. Harita sunmayınca çözüm olmayacağı tabusu yıkıldı. 1 puan farkla birbirlerine harita sundular. Bu çok önemli bir gelişme, sunulmasaydı çözümün önündeki en büyük engel olacaktı
AKINCI RİSK ALDI: Talat: Akıncı tutuk davranmadı. Son derece kararlı ve risk alan bir davranış ortaya koydu. Anastasiadis, kendi ret cephesi ile karşı karşıya kalırken Akıncı, Türkiye’yi yanına alarak, Türkiye ile birlikte hareket ederek ret cephesini es geçti. Böyle bir rahatlığı oldu. Ret cephesi istediğini söylesin
KIBRIS TÜRKÜ BU GÜVENCEYİ İSTİYOR: Talat: Benim endişem; özellikle Yunan tarafının ve Rum tarafının maksimalist tutumları devam ederse görüşmeler çökebilir. Eğer Türkiye’nin garantörlüğü devam etmezse bu anlaşma referandumdan geçmez. Çünkü Kıbrıs Türkü yeterli güvenceyi istiyor
Duygu Alan
2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Cenevre’de iki liderin birbirine, yüzde 1 farkla harita sunduğunu ifade ederek, bunun çok önemli olduğunu söyledi.
“Harita sunularak, büyük bir tabu yıkıldı” ifadesini kullanan Mehmet Ali Talat, Başkanlık Ofisi’nde Havadis’in sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “risk alarak” doğru yaptığını söyleyen Talat, gelinen aşamanın Kıbrıs sorununun çözümü anlamında önemli bir dönemeç olduğunu vurguladı.
“Güvenlik” başlığının önemine dikkat çeken Talat, Kıbrıslı Türklerin bu konudaki duruşunu hatırlattı. Kıbrıslı Türklerin “Türkiye’nin güvencesini istediği” tespitinde bulunan Talat, aksini içeren bir anlaşmanın referandumdan geçmeyeceğini belirtti.
Sürecin çökmemesi için tarafların makul olanı talep etmesi gerektiğini hatırlatan 2’nci Cumhurbaşkanı, Rum ve Yunan tarafının “garantilerle” ilgili maksimalist tavırlarına atıfta bulundu.
Soru: Cenevre zirvesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Talat: Temennimiz noktanın konmasıydı. Liderler adaya dönerken beklentimiz; bütün konular tamamlanmış olacak, çerçeve çizilmiş olacak, liderlerin müzakere ettikleri ve henüz tam mutabakata varamadıkları 4 başlık üzerinde her şey tamamlanacak, tüm kırmızı ve maviler siyaha dönecek ve adaya geldiklerinde belki bir miktar harita ile ilgili görüşmeler olabilir, güvenlik ve garantiler de tamamlanmış olacak ve artık kuruluş anlaşması ve federal anayasanın yazımı başlayacak, bu safhaya geleceğiz yönündeydi.
Ama buna çok da ihtimal vermiyorduk. Diyorduk ki, başta bir zamana herhalde yayılır, 4 başlıkta konular tamamlansa bile haritaların tamamlanamayacağını, güvenlik ve garantiler konusuna da tam olarak başlanamayacağını düşünüyordum. Çünkü Yunanistan’ın hazır olmadığı belliydi. Yunan tarafı afaki konuşuyordu.
‘Sıfır garanti, sıfır asker’ diyordu. Bunun olmayacağını bilemiyordu demek ki. Ama bir de içimden belki ‘maksimumunu istiyor, sonra düşecek, bir pazarlık payı’ diye düşünmüştüm ama demek ki gerçekten hazır değillerdi. Kendi sorunları çok fazla. Türkiye’nin Kıbrıs ile ilgilendiği kadar Yunanistan ilgilenmiyor, bunun da etkisi mutlaka var. Neticede çökme olmadı.
Başka bir zamana ertelendi ve doğru bir yaklaşım. Önce teknik bir çalışma güvenlik ve garantilerde. Ki biz bunu diğer başlıklarda hep yapmıştık. Hatta benim dönemimde yapmıştık. Güvenlik ve garantileri garantörlerin de katılacağı teknik bir çalışma yapıp garantörlere daha hazır bir formül önermek hedefi ile 18’inde çalışmalar başlıyormuş. Bu güzel bir haber. Diğer konuların kolay tamamlanacağını düşünüyorum.
“Harita tabusu yıkıldı”
Soru: Taraflar birbirine harita sundu ve sürecin en çok merak edilen noktasıydı. Her iki lider de, harita sunduğu için ciddi eleştirilerin hedefi oldu.
Talat: Haritalar sunulduğuna göre harita tabusu yıkıldı. Çözüm istemeyenler bu tabunun devam etmesini istiyorlardı. Harita sunmayınca çözüm olmayacağı tabusu yıkıldı.
Kıbrıs Türk tarafı; ‘Ben yüzde 29.2’nin içine bu haritadaki gibi sığmayı taahhüt ediyorum’ diyor, Kıbrıs Rum tarafı da Kıbrıslı Türklere; ‘Ben sana yüzde 28.2’yi kendi gönlümle yönetmen için veriyorum’ diyor. 1 puan farkla birbirlerine harita sundular. Bu çok önemli bir gelişmedir ve bu şarttı, gerekliydi. Bunun olamaması çözümün önündeki en büyük engel olacaktı. Ben bu bakımdan yapılanın çok doğru olduğunu düşünüyorum.
Ha sızmayacak mı, sızacak ama öbür konularda ilerleme o kadar yeterli bir düzeye geldi ki buna da sıra gelmişti. Ret cephesinin Sayın Cumhurbaşkanı Cenevre’ye çözüm arayan bir heyetle gitti. Hükümet teatisi altındaki ret cephesi neredeyse eşit sayıda bir heyetle gidip protestoda bulundu ve herhalde dinlendi. Hiçbir resmi toplantıya katılmadı, resepsiyona bile gitmedi.
“Anastasiadis son derece tutuk davrandı”
Soru: Zirvede tarafların pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Talat: Rum lider, muhalefetin ret cephesi kanadını fazla öfkelendirmemek için veya belli ölçülerde tatmin edebilmek için son derece tutuk davrandı burada da anladığım ölçüler çerçevesinde orada da. Bir kere Anastasiadis’in anlaması lazım ki; siyasi hayatı devam edecekse bu çözüme bağlıdır.
Çözüm olmazsa Anastasiadis ne için tekrar aday olacak, halkına ne diyecek. Bu vaatle zaten aday olmuş ve seçim kazanmıştı. Bu bakımdan Cenevre’ye stratejik yaklaşım çözüm sağlamak yönünde olmalıdır. Bizim için de öyledir. Bunu biz geçmişte yaşadık.
Ben Cumhurbaşkanı oldum. Müzakereler ilerledi, ilerledi, halk yeterince umutlu olmadı ve bu defa umutsuzluğun liderini, çözümsüzlüğün liderini seçti. 5 yıl her şey dondu kaldı. 5 yıl sonra yine çözüm isteği nedeni ile Sayın Akıncı seçildi. Şimdi Sayın Akıncı da herhangi bir nedenle çözüme imza atamazsa Kıbrıs Türkü’nün nasıl davranacağını ben şuanda düşünemiyorum, bilemiyorum.
Rumlar da aynı noktada, orada ekonomik kriz oldu, ekonomi çöktü. Bütün beklenti; Kıbrıs sorunu çözülsün daha fazla yabancı yatırım adaya gelsin, Maraş büyük bir ekonomik potansiyel devreye girsin, ara bölge, imara, yatırıma açılsın, adada sınırlar kalksın ve Kıbrıslı Rumlar da eski kalkınmış hallerini saadet zinciri sonucu yaşadıkları ekonomik bolluğu bu defa gerçek ekonomik kalkınmayla yaşasın. Bekledikleri buydu Anastasiadis’i seçerken.
Sayın Akıncı tutuk davranmadı. Son derece kararlı ve risk alan bir davranış ortaya koydu. Tabi bunda Türkiye’nin bu konu ile ilgili tutumunun da çok büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Yani Anastasiadis, kendi ret cephesi ile karşı karşıya kalırken Akıncı, Türkiye’yi yanına alarak, Türkiye ile birlikte hareket ederek ret cephesini es geçti. Böyle bir rahatlığı oldu. Ret cephesi istediğini söylesin.
Gezdiler, döndüler…
Soru: Hükümet ve muhalefet liderleri de oradaydı. Hükümetin kalabalık heyetini eleştiriyorsunuz. Orada olmaları hata mıydı?
Talat: Hükümet olarak Akıncı’nın heyetinden daha büyük heyetle gittiler ama hiç bir şey yapmadılar. Gezdiler, döndüler.
Umudum var…
Soru: Sürdürülen bu görüşmelerin bir sonuca ulaşması konusunda umudunuz var mı?
Talat: Benim umudum var ama şunu söylemeliyim bundan sonraki müzakereler artık Cenevre’de sınırlı ölçüde devam edecek diye düşünüyorum. Cenevre dünyanın en pahalı 10 kenti arasındadır. O yüzden Cenevre’de olması gerekenler yani uluslararası konferans biçiminde, formatında olanlar burada tabiî ki devam etmek zorundadır tabiî ki, güvenlik, garantiler konusu teknik çalışma orada olacak, başka çare yok.
Ama bunun dışında diğer konuları liderler herhalde Kıbrıs’ta görüşecek.
Kıbrıs sorununun bir sonuca ulaşacağına dair umudum var. Zaten Cenevre çözülürse, yani teknik heyetler görüşür sonra dışişleri bakanları gidecekmiş o da tamamsa başbakanlar gidip imzayı atacakmış, o olunca zaten sorun çözüldü demektir.
Şubat içinde bu işi bitirebileceğimizi düşünüyorum
Soru: Çözüm ne kadar yakınımızda?
Talat: Benim Kıbrıs sorununun çözümü konusunda umutlarım hala sürüyor. Cenevre’yi de gözlemledikten sonra ve küçük bazı bilgiler de aldıktan sonra Şubat içinde bu işi bitirebileceğimizi düşünüyorum. Şöyle olacak; bir kere 6 başlık altındaki kağıtlar üzerinde tümden anlaşıldıktan sonra dönülecek uzmanlara kuruluş anlaşması ve federal anayasa hazırlatılacak.
Bu arada Rumlar da biz de kurucu devlet anayasamızı hazırlayacağız. Bu anayasaya göre tabi senatör ve meclisler oluşmalı ve bunlar tabi anlaşmanın siyasi çerçevesi tamamen çıktıktan sonra olacak. Bu da bir zaman alacak.
Yani referanduma sunulacak nedir bilemiyorum, nasıl anlaşacaklar bilemiyorum. Ama benim görüşüm ki Eide’ye de bizim arkadaşlara da söyledim; ama tabi sonuçta Rum tarafı da var; pazarlık olacak, ama bana göre kuruluş anlaşması ve federal anayasa sadece referanduma sunulmalı.
Geriye kalanları hazırlayıp senatör ve meclisler ve bu geriye kalan kısmını o meclisler onaylamalıdır.
Referandum ne zaman olabilir diye soracak olursanız, en az 3 ay kampanya süresi var diye düşünüyorum. Geçen defa Annan Planı’nda 1 ay gibi sür vardı ama onun öncesinde biz aylarca tartışmıştık.
Soru: Bu görüşmeler çökerse sizce nerden dolayı çöker?
Talat: Benim endişem; özellikle Yunan tarafının ve Rum tarafının maksimalist tutumları devam ederse görüşmeler çökebilir. Çünkü herkes açıkça şunu bilmelidir; Ben bunu kendilerine de söyledim. Hatta DİSİ’nin siyasi bürosunda anlattım da kendilerine eğer Türkiye’nin garantörlüğü devam etmezse bir şekilde bu anlaşma referandumdan geçmez. Çünkü Kıbrıs Türkü yeterli güvence ister. Yani şunu demek istiyorum; ne düşünürseniz düşünün, ben farklı düşünebilirim Türkiye’nin garantörlüğü konusunda ama Kıbrıs Türkü’ne bunu anlatmak mümkün değildir.
Kıbrıs Türkü, Türkiye’nin garantörlüğünü orada görmek ister. BM bunu biliyor. Rum tarafı da aslında bunu biliyor ama diretiyor.
“Umutlarını diri tutsunlar”
Soru: Bu gelişmeler karşısında halk nasıl bir tutum sergilemelidir?
Talat: Biz metin ortaya çıktıktan sonra zaten büyük bir hareketlenme yaşayacağız. Halka anlatacağız. Halk basından ortaya çıkan metni öğrenecek ve tabi ki tartışacak. Kıbrıs Türk halkının tekrar hareketlenmesi bu safhada olacak. O yüzden bugün Kıbrıs Türkü ne yapsın diye sorulursa umudunu diri tutsun.
Metinler ortaya çıksın kampanyalar, halka anlatma safları başlayacak. Biz de ancak o zaman halka bir çağrıda bulunabiliriz. Şuanda hangi zeminde çağrı yapabiliriz ki. Önce metni göreceğiz ve neden kabul etmesi gerektiğini anlatacağız. Anan Planı’nda yaptığımız gibi.