5 yıldan sonra BRT’ye konuk oldum, çarşamba sabahı.
Bilenler bilir. Televizyon ekranlarından uzak duran bir gazeteciyim.
Ama BRT’ye gitmem şarttı. Bir dönemi anlatmak için.
Kapıdan girerken enteresan duygular yaşadım.
Bir devlet kurumu ve yasaklı bir gazeteci.
Daha ötesi gazetecilere, medyanın bütününe, partilere, sendikalara, kurum ve kuruluşların büyük bölümüne karşı “operasyonlar” düzenleyen bir devlet dairesi.
Tabii ki yasaklı olan sadece ben değildim.
Havadis yazarları başta olmak üzere birçok meslektaşımız, içinde iktidar partisi üyeleri de olan birçok milletvekili, birçok sendikacı, birçok kurum temsilcisi.
BRT yıllarca Kıbrıs Türkü’nün değil bir “ailenin” hizmetine verildi.
Ve bu “ailenin” istikbali için operasyonlar (UBP Kurultayları dahil) BRT’den yapıldı.
Şimdi BRT yeni bir dönemin başlangıcında bulunuyor.
Yeni Müdür Sevgili Mete Tümerkan kolları sıvadı.
İlk verdiği demeç “BRT’yi herkesin yani Kıbrıs Türkü’nün televizyonu yapacağız” şeklindeydi.
Bunun için Yönetim Kurulu ile birlikte ilk adımlar atılıyor.
BRT’de yasaklı olan birçok isim birer birer programlara çıkarılmaya başlandı.
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Darbaz ile sohbet ettik.
Personelin biriken sorunlarını yasa temelinde çözmek için çalışmaya başladılar.
Müdür ve Yönetim Kurulu uyum içinde “çalışanların şevkle görevlerini yapacağı, Kıbrıs Türkü’nün hizmetinde” bir BRT yaratma hedefindeler.
***
Sevgili Osman Kurt’un sabah programında, eskilerin deyimi ile “geniş bir ufuk turu” yaptık.
Kıbrıs sorunundan başlayarak, Türkiye’deki önemli gelişmeleri, altüst olan bölgeyi ve Rum tarafındaki ekonomik krizle birlikte sancılı günler yaşayan Avrupa Birliği’ni konuştuk.
Programda şöyle bir cümle kullandım: “5 yıldan sonra BRT ekranlarına çıkmaktan mutlu oldum.”
Ama mutlu olmayanlar da varmış.
Gazeteci kılıklı pespaye ayakçıları üzerinden saldırmaya başladılar.
UBP’nin içine yönelik dedikodu kazanını kaynatmaya koyuldular.
“BRT’nin ve TAK’ın müdürlüklerine niye militan UBP’liler atanmadı” diye İrsen Küçük’ten hesap sormaya yelteniyorlar.
Mantığa bakar mısınız?
Herkese eşit mesafede olması gereken devletin 2 kurumunu kaybetmenin hırsıyla gözü dönmüş bir şekilde “oraların başında bizim militanlarımızın olması gerekirdi” deme cüretini bile gösteriyorlar.
Bu ülkenin niye bu hale geldiğini ve hanedan düzeninin ne olduğunu anlamak isteyenler için bire bir örneklerdir bunlar.
Hem de isabetli örnekler.
