Güzel Miydi O Eski Bayramlar? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Güzel Miydi O Eski Bayramlar?

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bilir misiniz, geçen yıllar içinde biz, “bayramları” anlatarak büyüdük, çok uzun yıllar da  “ne bayramlardı onlar” diyerek..

Çok sonra anladım:  “Eskileri” yaşarken bayramlardan öte sevinecek “bayramlarımızın” olmadığını! Mahkûmlar gibi hayatlarımızı hapsederken Mağusa hisarları içine, sevinçlerimiz mutluluğumuz olurdu o üç dört günlük bayramlar! Kelepçelerimizi koparır gibi kurtulmuş sanırdık sıkıntılardan meşakkatlerden kendimizi!


İnsanın küçük bir dünyası varsa ve o dünyada sevinç ve güzellik adına  “bayramlarından” öte anlatacağı olaylar yaşamamışsa, tabi ki bir başka olurdu sadece hatırası kalan bayramlarının da!

“BOZKURT”ta yazmaya başladığım 1966’ı yıllarıydı. Ve yılda iki kez  “bayramlarımı” anlatırdım gazetedeki köşemden “neydi o eski bayramlar” diye! Neydiler sahi? Hiç veya her şey!

Surlarla çevrili bir küçük kasabanın neydi ki hatırlarda yaşanacak bayramları, çocuk sevinçlerinden gayrı!                                                  Ve gerçek şu ki fukaraydık! Bayramdan bayrama alırdık yıpranıp delinmesinler diye tabanlarına özellikle iri başlı mıhlar çakılmış  bir çift ayakkabıyı! Yahut mevsimine göre kısa pantolonlarımızla gömleklerimizi, kışsa eğer bir kırmızı kazağı…

BAYRAM sabahı camiye giderdik biz çocuklar, çıkışta el öpmeye.. “Öpülüp başa konan o ellerden, hep ayni sesler işitilirdi,  “Berhüdar ol” hayırdualarında.. Dünya nimetimiz olurdu sevinçlerimizde büyürken, avuçlarımıza sıkıştırılan o bir iki kuruş..                    Ve el öpüp avucumuza tutuşturulan her kuruştan sonra da  cebimizde biriken paraları çekildiğimiz kuytu bir köşede, kim bilir öncesinde kaç kez sayıp kaç kuruş olduklarını bildiğimiz halde, yeniden sayardık bir bir!

Bayramlardı “para” ile tanıştığımız günler! Fakat bilirdik! Ne  istediğimiz her şeyi satın almamıza muktedirdiler ne harca harca tükendikleri  zaman  yeniden geçeceklerdi elimize!

SONRA büyüdük, yıllar geçti ve cebimize giren paranın büyük “muktedir” olduğunu çok daha iyi anladık ama kader hiç değişmedi, o paralar her zaman eriyip giderken gerisinde alın teriyle emeği kaldı sadece!

Ha “güzel miydi gerçekten o eski bayramlar”  diye soracak olursanız, “nedir derim güzellik?” Varlık içinde yaşamak mıdır? Huzurlu olmak mıdır yoksa? Ruh dinginliği midir? Sevgiler saygılar aşklar sarmalı mıdır hayatlarda? Anlayış, temizlik tertip terbiye mi? Çiçekler gibi masumiyetler mi?

ÇEVRESİ iki mil bile olmayan surlar içi bir kasabada var mıydı öylesi güzellikler? Yoktu ama vardı da! Büyük bir aile gibiydi köyler kasabalar. Herkes birbirini tanır, sever sayar kollar yahut söver sayar döver, dışlardı ama çoğu zaman bayramlarda barışıp kucaklaşırlardı, yoksa çekilmezdi küskünlüklerle nefretler!

Sonra “cinciraklar” kurulmaya başladıydı Mağusa’da.. Hani şu atlı karıncalar, tahtaravalliler, salıncaklar falan.. Yeniliğin habercisi oldulardı onlar.                                Nitekim  onlarla birlikte tanıştık küçük transistörlü radyolarla.. Elektrik geldikten sonra kömürle ısıtılan ütüler yerine elektriklisini almaya başladıktı. Ardından gaz ocakları girdi hanelerimize. Yıllarca ve sadece simit helvası, pekmez, kadayıf yerken, keyikle (kek) tanıştık, keyik yemeye başladık bol bol..

 RALLİ Herkules marka velebitlerimiz bile yenilendiydi..  Motosikletler arabalar başladılardı çoğalmaya..

Kısaca bayramlarla büyüdük biz, gelişip büyürken memleket de…

HA yine o eski soru: “Gerçekten güzel miydi eski bayramlar?” Yıllarca “ne bayramlardı onlar” diye yazdımdı “köşemde!”

Güzel değildi ama saftı, duruydu, temizdi canı kanıyla, darlığı yoksulluğuyla daha bir “insandı” vesselam!

Her neyse  kutlu olsun bayramınız..

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar