İş Sağlığı ve Güvenliğiyle ilgili Tüzük’te eksikler varmış.
Hem de ciddi eksikler.
Orası kesin… Ayda en az bir kişi iş kazasından öldüğüne göre, var bir sakatlık.
“Denetlersek, inşaatlar durur” diyen Bakan, şimdi de Tüzük’ten şikayet ediyor.
İnandınız mı..?
Acaba denetimle ilgili bir eksilik olmasın…
Onun dışındakilerin ölümlü kazalara neden olduğuna inanamıyorum…
Sonra, bir grup aktivist geçtiğimiz günlerde Çevre Bakanı’nı ziyaret ediyorlar.
O da diyor ki, “Ah bu Tüzükler”…
Neymiş, ses kirliliği konusunda Tüzük ellerini bağlarmış da müdahale edemezlermiş…
Bakın iki basit konu…
Biri can alıyor, diğeri insanları yıllardır canından bezdiriyor…
Bunları söyleyen Bakanların mensup oldukları partiler, o Tüzükler geçtiğinden beri en az beş kere iktidara gelmişler, hükümet programlarına bunları koymuşlar, ama yapmamışlar her nedense…
Muhalefet edenler farklı mı? Onlar da görmemişler mi bu eksikleri? Niye düzeltmemişler?
Şikayet etmek kolay…
Resmen halkla dalga geçen bir siyaset…
Diğer taraftan, doktorların ikinci iş yapması konusunda yumurta kapıya geldi, hala orta yol yok.
Orada da bir Tüzük hazırlanmaya çalışılıyor. Hani Maliye Bakanı’nın karşı çıktığı Tüzük…
Bu da ciddi bir konu…
Hastanede neredeyse doktor kalmadı.
Sağlığımız, alel acele toplanan doktorlara emanet.
Yılların deneyimli uzmanları, daha emeklilikleri gelmeden devre dışı kalacaklar…
Yapamıyoruz, yapamayacağız…
Bunlar bu ülkede yaşayan insanları en çok ilgilendiren, yaşam standartlarıyla alakalı konular.
Sadece vaad var, icraat sıfır…
Derken, hop bir de baktık Personel Dairesi Genel Müdürlük olsun diye Yasa Tasarısı hazırlanmış.
Bu ne pehriz bu ne lahana turşusu…
Ne bu şimdi..?
Sağlıktaki Tüzük maddi gerekçelere takılırken, bu ne..?
Gerekçe şu; çok işi varmış, daha iyi çalışması için Genel Müdürlük olmalıymış.
Bu hükümet, “Kamuda tasarruf yapacağız” diyerek mi gelmişti, yoksa “savurganlık” mıydı?
Memurun maaşları dünya kadar faiz altına girerek ödenirken, böyle bir savurganlık neye hizmet edecek?
Her Daire’nin kendine göre zorlukları var. Ama bu kapasiteyle öyle Genel Müdürlüklere gerek görülmedi şimdiye kadar.
Onca sorun dururken, temel konulara kaynak bulunamazken, dünya kadar yeni kadroyla Personel Dairesi Genel Müdürlüğü…
Kel başa şimşir tarak….
Şimdi şu seçim öncesi, tüm Müdürlükleri Genel Müdürlüğe çevirirlerse hiç şaşmam…
İnsanlar ölmesin diye iki satır Tüzük değişikliğini yapmazlar, ama makam mevki yaratmak için yeni yasa hazırlayabilirler…
Sanki 80 milyona hizmet veren bir daireymiş gibi Personel Dairesi’ni büyütmeye öncelik verilmesi, nasıl plansız, programsız, ülkenin ihtiyaçlarından uzak bir sistemin içinde olduğumuzu göstermeye yetti…
YERİN KULAĞI VAR
NİYE İSTİFA ETSİN: CTP eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, “Akıncı, KKTC ile yolumuza devam söylemi konusunda ciddi ise ve duygusal bir açıklama değilse istifa etmelidir… ve gelecek nesillere o makamı şimdiden bırakmalıdır” eleştirisinde bulundu. İyi de kendi dönemlerinde yaşanan başarısızlık sonrası niye istifa mekanizmasını çalıştırmamışlardı. Yok eğer Akıncı’nın,“KKTC ile yola devam” söylemine takılmışsa, o başka bir mesele…
40 KATIR MI, 40 SATIR MI: Gideceğimiz köyün minareleri göründü artık. Aslında çoktan görünmüştü de, biz hep serap gördüğümüzü sanıyorduk. Müzakere sürecinin yakın bir gelecekte başlamayacağını artık en yetkili ağızlar bile söylüyor. Şimdi biz kendi evimizi nasıl temzileyeceğimiz telaşına düştük. Sanırım yine biz değil, bir başkası gelip temizleyecek ve dizayn edecek. Bizim tek derdimiz, kırk katır mı, yoksa kırk satır mı isteyeceğimiz noktasında…
İDDİA EDİYORUM: Son dönemde yaşanan kazalarla birlikte gündeme gelen kiralık araçlarla ilgili yetkililer dut yemiş bülbül misali konuşmaktan kaçınıyorlar. İlgililere sormak istiyorum, son 2-3 yılda kaç şirkete kiralık araba izni verilidi ve halen trafikte kaç kiralık araba vardır. Şirketlerin araba kiralarken uyması gereken kurallar nelerdir ve bunun denetimini kim yapıyor? Örneğin kiralanan kişinin geçerli bir ehliyeti ve 25 yaş üstü olması gerekir, bunuların denetimi yapılıyor mu? Bence denetlemiyorlar…
MARAŞ DUDAK UÇUKLATIYOR: 43 yıldır atıl durumda ve sadece arazi değeri 100 milyar dolar olan Maraş son günlerin tartışma konusu… Erhan Arıklı rakamlar veriyor… Tamir edilmeyi bekleyen 4 bin 496 konut, 3 bin işyeri, 99 eğlence merkezi, 25 müze, 43 resmi daire, 8 okul, 9 ibadet yeri, 24 sinema, 22 banka, ve 2 spor tesisi, 10 bin yatak kapasitesine sahip 45 otel, 60 apart otel 380 yarım inşaat… ben de diyorum ki, nasıl oldu da 43 yıldır bu ganimeti paylaşmadık, aklım almıyor…
ŞAKA GİBİ: Bir devlet üniversitemizin, “Üniversiteyi neden Kıbrıs’ta okumalı?” reklamında 8 neden sıralanıyor. Üç tanesi oldukça ilginç geldi bana. “İstanbul’dan çok daha ucuz bir yaşam…Tam donanımlı üniversiteler…! Her şeyden önce dünyanın en güvenli ülkelerinden…” diye… Ev fiyatları sterlin üzerinden, yiyecekler ateş pahası, üniversitelerimiz birkaçı hariç, eğitim konusunda yerlerde sürünüyor. Güvenlik konusuna ise hiç girmeyelim, memleketin hali ortada. Böyle bir reklama, buranın halini gördükten sonra kim inanır da gelir bilmiyorum….
HÜDAOĞLU İYİMSER: Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu “Bundan sonrası için Kıbrıslı Türklerin toplumca karar vereceği bir süreç yaşanacak… Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın başlattığı istişareler tabana yayılarak devam edecek”… Biraz iyimser buldum Sayın Hüdaoğlu’nu… Yani halk mı karar verecek bundan sonrasına? Hiç sanmıyorum. Kapalı kapılar arkasında sürprizler hazırlanmış bile, kime soruldu?
ZİRVEDEKİLER
Şehir Planlama Uzmanı Layık Topcan: (Yenidüzen’den) “Girne’de rantın büyüklüğüne dikkat çeken Layık Topcan; ‘Rant o kadar yüksektir ki Girne’de ve bu ranttan pay almak isteyenler siyaset kurumunu etkiler durumdadır”…
DİPTEKİLER
Ersan Saner: “Bu Tüzük geçmeden inşaata gitmem” diyor. E gitmez tabii. İnşaatlar şu anda güvenli yerler değil ki… Onlar düzeltmedikleri, denetlemedikleri için neredeyse her hafta bir işçi hayatını kaybediyor. Ersan bey canının derdinde, onun canı kıymetli, işçininki beleş… O Tüzük geçene kadar inşaatta çalışan işçiler ne olacak? Onlar gidecek… Bu kadar büyük gaf olabilirdi yani…
