Kuzey Kıbrıs’a birkaç günlüğüne gelen bir turist Kıbrıs Türk futbolu hakkında bir kitap yazabilir. Aynı turist bir ay kalırsa bir köşe yazısı yazabilir, ancak kalış süresi bir yılı geçerse futbolumuz hakkında bir satır bile yazamaz, tıpkı Kıbrıs Sorunu’nu irdeleyen siyasi yazarlar gibi. İşte futbolumuzun hali bu paradoks içerisinde yol alıyor. Çetinkaya Türk Spor Kulübü (ÇTSK); Kıbrıs Türk futbol tarihinin en büyük kulübü. 14 kez şampiyon olmuş büyük(!) bir camia. “Büyük” dedik zira Kıbrıslı Türklerin teşkilat(!) işi bi’örgütlenmesi. Geçen sezonun şampiyonu totalde 1,5 milyon TL bütçeyle şampiyon olmuş ve de elektrik borcundan dolayı kesik yemiş bir kulüp binasında kutlamalar(!) yapmış bi’takım bizim ÇTSK. Seri şampiyonluklara büyük katkı koymuş eski başkanı Ömer Arhun ve yönetimi de yok artık! Ömer Başkan madde açısından maşallah yeterli bir başkan ama o bile pes ettiğine göre kepenkleri indirelim artık. Dördüncü genel kurulda kuvvetle ihtimâl başkanlık ihalesi ailemizin doktoru ve de biricik Jale Baha’nın oğlu Bülent Ağabey’e (Dr. Bülent Dizdarlı) kalacak; “200 bin TL isterim aha masaya. 199 olmaz” demiş Bülent Başkan. Mehmet Ceymi Aközer ile az önce konuştuk. Henüz 160 bin TL bulunmuş ha’bire sondaj yapa yapa bizim adamlar. Neyse, Geçtiğimiz sezon başı Liverpool eski teknik direktörü Rafael Benitez bu yıl transfer sezonunda ödenen bonservis paraları için; “Dünya deliye dönmüş” açıklamasında bulundu. Dünya delirir de biz hiç akıllı dururmuyuz! Biz de kriz edebiyatı içerisinde astronomik fiyatlarla transfer borsamızı uçuruyoruz. Kulüpler Birliği Başkanı Yurdaer Ağabey’in (İlke Salih Garip); “Topa vuran deve yükü para istiyor” dedi geçen gün. Başkan haklı da, ancak suç kimde? Futbolcularda mı? Yoksa yöneticilerde mi? Yoksa her ikisinde de suç aramalı mı? Veya suç mu aramalı bir yerlerde! Futbol Çalıştayı 2013’te bu konuda bol bol gabak kestik. İnşallah arz – talep dengesine tüm kulüpler nezdinde bi’ince ayar çekilir. Ekonominin altın kuralıdır; Talep edilir ve kabul görürse artık o ürünün değeri o olur! Ekonomi Bilimin kurucusu Adam Smith’in belirttiği gibi “Görünmez El” piyasa şartlarını ayarlar. Kimisi batar, kimisi çıkar bu alemde. Küresel ekonomik kriz özellikle turizm ve eğitim konusunda dalga dalga hissediliyor. Piyasadaki daralmayı her geçen gün daha da çok hissediyoruz ama birçok spor yöneticisi bu durumu pek de takmıyor sanırım. Zira medyaya düşen bonservis bedelleri mâlumunuz! Ekonomik kriz var deniyor ama sanırım bu kriz futbolumuzu teğet geçmiş. 40 Bin TL’den aşağı topa vuran yok. Benitez’in açıklamasındaki şifreler sanırım tam da bizim için kapak oldu. Başkanlar yıllardır “Bu gidişle kulübün anahtarlarını kaymakamlığa teslim edeceğim” diyor ancak bugüne kadar kaymakamlıklara verilen hiçbir anahtar görülmedi çok şükür ama gidişat kötü! Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Meşhur Yalova kaymakamı vaziyetleri yine konuşuluyor. Ne söylesek boş! Herkes aklından memnun. E’ee, bendeniz de!
Kim, kiminle, kaç kere…
Televole türü programları bir başka deyişle; ‘Kim, kiminle, kaç kere’ programlarını hiç kimse izlemez, ama herkes izler. İnsanların özel hayatını dikizlemek ve insanların birbirlerine meydan okumalarını dikkatli bir şekilde izlemek, her insanın bilincinde varolan bir dinamik. Sanatçıların veya sabah programlarındaki katılımcıların reklam kokulu kavga ve tartışmaları, gündemin birinci sırasında yer almaya devam ediyor. Sporumuz da televole kültüründen nasibini almış durumda. Herkes birbirine sürekli olarak sanal âlemde meydan okuyor. Herkes kendince haklı. Spor dünyamız da kısır bir döngü içerisinde sanal âlemde sallıyor. Bu kısır döngü sadece futbol için mi geçerli? Futbol dışı döngü ise daha da trajedik maalesef. Özerk olmayan federasyon başkanlıklarına yeni atamalar yapılmış. Kralı atansa nolur! Kim özerk? Kiminle özerk? Kaç kere özerk? ya da kim kimi sarar o da belli değil! Bu arada biz birbirimizle didişirken, dünya sporunda adrenalin tavan yapmaya devam ediyor. 100 yıldan beridir koşulan Le Tour de France gerek sporcuların birbirlerine ve doğaya meydan okumaları, gerekse müthiş doğa güzellikleri ile izleyenlere müthiş keyif veriyor. Üç hafta sürecek olan tur, her gün öğleden sonra Eurosport’tan canlı yayınlanıyor. Üçlü kanepe üzerinde şekerlemeye ara verirseniz pişman olmazsınız. İzlemeniz şiddetle tavsiye ederiz…
