Gıda güvenliğiymiş, resmen dalga geçiyorlar... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Gıda güvenliğiymiş, resmen dalga geçiyorlar…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Tarım Bakanlığı bugün ve yarın Gıda Güvenliği Çalıştayı düzenliyor…

Şaka gibi…


Bir de amacına bakın;

“Tüketici sağlığını en üst düzeyde korumak, etkin, kaliteli ve evrensel normlarda kontrol hizmeti sunmak ve bu alanda tek yetkili otorite olan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nı gıda güvenliği noktasında hedeflerine ulaştırmak”….

Vay guzzum vay…

Yahu devletin tek denetim laboratuvarı yandı. Aylardır gıda analizleri yapılamıyor.

Bina çalışanların sağlığı açısından güvenli değil. Hatta müdürü sağlığını kaybetti.

Dıştan hizmet alacak yerde, çalışanlara ‘gönüllü olarak çalışırım’ anlamında kağıtlar imzalatıldığı iddia ediliyor.

Millet de o çalıştayda yerden yere vuracağınız, zararlarını sıralayacağınız ‘pestisitleri’ mideye indiriyor çaresiz…

Merak ediyorum, Türkiye’den gelecek uzmanlar bu çaresizliği gördüklerinde ne diyecekler?

Onlara “bu yıkıntının içinde bugün tahlillere başladık işte” mi diyeceksiniz?

“Siz bizimle dalga geçiyorsunuz” diyecekler herhalde…

Yahu sen hiç bir denetim, analiz yapacak durumda değilken, tüketici sağlığını koruma ideallerini nasıl ağzına alırsın ki?

Ya da “kaliteli, evrensel ortamlar”dan nasıl bahsedebilirsin ki.

Bari erteleseydiniz de bu kadar nefreti üstünüze toplamasaydınız.

Yenidüzen’de Ödül Aşık, Tarım Dairesi eski Müdürü Emine Solyalı’yla konuşmuş. Solyalı, çalıştaydan çıkacak sonuçları uygulayacak idari yapının olmadığını söylüyor ve ekliyor, “Bölge Tarım Daireleri işini bırakmış, Bakanlığın ödemeleri için çalışıyor”…

Maşallah yani, toplum sağlığı devletimize emanet….

Aklımızla dalga geçiyorlar mı desek, hepimizi ahmak yerine koyduklarını mı söylesek.

Artık ne düşünürseniz düşünün…

 

 


HAYVAN SÖMÜRÜSÜNE, HAYVAN HAKLARI İHLALİ VE TURİZMİNE SONUNA KADAR HAYIR…

Büyükkonuk Belediye Başkanı deve güreştirecekti ya, yasak olduğunu yeni öğrendi, şimdi çark ediyor, “tepki varsa yapmayız”… Yapamazsın kardeşim zaten yapamazsın…

Hayvan Hakları Derneği köşemize aşağıdaki mesajı göndermiş… ‘Yaparsan, mahkemeye gideriz’ diyorlar…

“Ülkemizde yürürlükte olan Hayvan Refah Yasası gereğince, (Hayvanlara Kötü Muamele Yapılması 6.İ) ‘Hayvanları dövüştürmek, hayvan dövüşleri düzenlemek, hayvan dövüşlerine katılmak veya hayvan dövüşlerinde hazır bulunmak veya hayvanların dövüşlere katılmasını sağlamak yasaktır…’. Hayvan dövüşlerinin yasak olmasına rağmen, Büyükkonuk Belediye Başkanı her türlü izni alarak ‘deve güreşi kültürünü’ Kuzey Kıbrıs, Büyükkonuk’ta başlatacağını açıkladı. Büyükkonuk gibi ekoturizm alanında öncülük eden, örnek olması gereken bir köyün, sürdürülebilirlik ilkelerini hiçe sayarak kendi prensipleri ile çelişmesi düşündürücü olmakla birlikte; hayvan haklarının, yasaların, ekoturizm ilkelerinin ve kültürel değerlerimizin hiçe sayılması kabul edilebilir değildir…

Derneğimiz, deve güreşlerinin Büyükkonuk’ta başlatılması girişimine karşı her türlü yasal girişimde bulunacaktır. Yapılan son Ekogün festivalinde köpeklerin, kuzuların ve kümes hayvanlarının güneşin altındaki kafeslerde gün boyu pazarlanması Büyükkonuk Belediyesinin olumsuz yönde atmaya başladığı adımlardan biriydi. Hem Ekoköy ünvanına hem de hayvan haklarına ve yasalara aykırı davranışlarda bulunan Büyükkonuk Belediyesi’ni kınadığımızı belirtir, mücadelemize yasal yollarla devam edeceğimizi kamu oyuna duyururuz”…

 

 


 

YERİN KULAĞI VAR

O BİRAZ ZOR:

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Barış Burcu, “Müzakerelere yeniden başlaması, ancak Rum Meclisi’nin ve yönetiminin alacakları karar ve tedbirlerle 1950 Enosis plebisitinin okullarda kutlanması kararını tamamen bertaraf etmesi halinde mümkün olabilecektir”dedi. Kusura bakmasın ama, o biraz zor. Hele de seçimler öncesi böyle bir beklentinin, Rum tarafından olumlu bir yanıt bulması biraz zor.

 

BİR YIL DAHA GİTTİ:

Mevcut hükümet, iki hafta sonra bir yılını dolduruyor. Eminim ‘çiftçiye bu kadar, hayvancıya bu kadar’ diye süslü laflarla hazırlanmış açıklamalar yapacaklar. Peki ne diyeceklerini merak eden var mı? Hiç sanmam… Eş, dost ahbap memnun zaten, adamcıkları iktidarda, düzenlerini kurdular, atamacıklarını yaptırdılar, onun dışındakilerin de zaten bir umudu yoktu… Niye kimsenin umurunda değil, tek bir neden söyleyeyim mi… Altına imza attıklarının tek bir tanesini yerine getirmediler… Ama dağı taşı sahili de peşkeş çektiler de vatandaş eylemler protestolarla durdurdu bir çok şeyi…

 

HASTALIK ONA DA BULAŞTI:

Yıllardır bu ülkede siyaset menfaat üzerine kurulmuştur. Ne ideoloji, ne de inançlar, hepsi boş. Seçimlerimizde de genellikle, “işimizi yapacak olana” oy veririz. Bu hastalık yıllardır siyasetimize yön verdi. HP, toplumun yakından takip ettiği ve gelecek vaat eden yeni bir parti. Lefkoşa İlçe Başkanı partisinden istifa ettiğini açıklayınca, aklıma bunlar geldi. İddialar karşılıklı, ancak öyle görünüyor ki statüko hastalığı HP’yi erken sardı anlaşılan…

 

NÜFUSUMUZU BİLEN VAR MI?:

TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli de, ülkede adli olayların fazlalığına rağmen bunlarla baş etmesi gereken polisin sayısının nüfusumuza göre yetersiz olduğunu söyledi. Peki, bu ülkede nüfusun ne kadar olduğunu bilen var mı? Son nüfus sayımında 300 bin gibi bir rakam çıksa da, bu nüfusun gerçek sayıyı yansıtmadığı, 700-800 yüz bin olduğu tahmin edilyor. 2-3 bin polisle bu ülkede huzuru sağlamanın imkansız olduğu gerçeğini gözardı edemeyiz…

 

3 YILDA 3 MİLYAR EURO YATIRIM:

Güney’de yayınlanan Alithia gazetesinin haberine göre, 2014-2016 döneminde Güney Kıbrıs ekonomisindeki yabancı yatırımlar 3 milyar Euro’ya ulaşmış. Bizdekinin aksine onların, kumarhane izni gibi, kaçak katları kılıfına uydurup yasallaştırmak gibi, önüne gelene sahilleri parsellemek gibi bir dertleri de yok. Hele de, “denetlersek inşaat sektörü durur” diyen bakanları hiç yok. İşte yatırım konusunda farkımız bu…

 

ZENGİNİN PARASI:

Dün gün boyu gündeme bomba gibi düşen, “2.5 Milyon TL’ye rezidans satın alan bakan kim?” haberini tartıştık durduk kim bu siyasi diye. Sayı çok değil, eğer iddia doğruysa 11 isimden birisi ama kim? Keşke çıkıp “evet söz konusu rezidansı ben aldım, paranın kaynağı da bu” diye cesurca açıklasa. Hani bir laf var, zenginin parası, fakirin çenesini yorar” diye. Adamın parası varsa, ister 2.5, ister 25 milyonluk daire alır, kime ne. Ama bu parayı nereden bulduğunu açıklamak kaydıyla…

 

 


 

ZİRVEDEKİLER

Öntaç Düzgün: “Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz hafta Sosyal Riskleri Önleme vakfına, son olarak bir ay sürelik müddet verdiğini, binayı terk etmemeleri halinde vakfın eşyalarını zorla dışarıya çıkarıp binanın tamamına el koyacaklarını iletir. Sosyal politikalar geliştirilmediği ve ‘birisi yapar diğeri bozar’ olduğu sürece, göçmen ve geçici aileler için en güvenilir kurum ‘cami’, en güvenilir kişi ise ‘imam’ oluyor…”

 


 

DİPTEKİLER

UBP-DP Hükümeti: Eminim tarih bunları “zam hükümeti” diye yazacak. Neredeyse bir yıldır o koltuklara oturuyorlar, toplumun onca sorunu, ekonomik sıkıntı ortada dururken, tek yaptıkları iğneden ipliğe zam yapmak. Bir gün ucuzlattıkları mala, ertesi gün zam yapmak bu hükümete nasip oldu. Kaşıkla verdiklerini kepçeyle alarak tarihe geçtiler… Ha unutmadan, harçlara gelen yüzde 90’lık zamma yeniden bakacaklardı. Ne oldu o iş?

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar