Federal Kıbrıs’ın güvenlik sorunu - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Federal Kıbrıs’ın güvenlik sorunu

Güvenlik sorunu, bir tarafın kendi isteklerini karşı tarafa empoze etmek değildir. Aksine, tarafların korkularını saptayıp o korkuları giderecek bir hal çaresi bulmaktır.
Geçen hafta sonu katıldığım konferans dizisi ve çalıştayın ana teması, Federal Kıbrıs’ın güvenlik sorununun nasıl çözülebileceğiydi.
Politik sorunları çözülmüş Federal Kıbrıs’ın güvenlik ihtiyacı olacak mı? Yoksa, zaten sorun da yoktur. Ama varsa, bu nasıl sağlanacaktır? “Kıbrıs Akademik Diyalog” derneğinin düzenlediği konferans dizisinde bu sorulara iki bilim adamı, yanıt bulmaya çalışmıştır. Bunlardan biri Almanya’dan Dr. Carlo Masala öteki de Avustralya’dan Dr. Mihalis Mihail idi.
Dr. Masala’ya göre, Federal Kıbrıs kesinlikle bir güvenlik düzenlemesine ihtiyaç duyacak. Silâhsızlanma çözüm değildir çünkü bir ülkenin iç ve dış güvenliğe ihtiyacı var. Bağlantısızlık, soğuk savaşın getirdiği bir durumdu, modası geçmiştir. Tarafsızlık ise mümkün değildir. Ya tarafsızlığınıza dış güçlerden bazıları saygı duymazsa ne olacak? Dünyada gerçekten tarafsız bir tek ülke vardır, o da İsviçre’dir. Dış güçler, İsviçre’nin tarafsızlığına saygı göstermişlerdir çünkü bu ülkenin coğrafi konumu nedeniyle fethedilmesi çok zordur. Böyle olmasına rağmen İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar ve İngilizler, ülkenin tarafsızlığını kenardan köşeden ihlâl etmişlerdi.
Geriye Federal Kıbrıs’ın güvenliğini sağlayacak tek bir yol kalıyor, o da NATO’ya üye olmak. Kıbrıs’ın güvenlik sorunu çözebilecek tek kurum NATO’dur. Böylece bir taşla iki kuş vurulmuş olacak: Bir yandan Kıbrıslı Türklerin ihtiyacı giderilmiş olacak çünkü adada Türk askeri varlığını koruyacak. Öte yandan tam da olmasa Rumların istekleri giderilmiş olacak. Hem adadaki Türk askerlerinin durumu yasal bir statüye bağlanmış olacak hem de garanti şemsiyesi NATO ile genişletilmiş olacak.
Peki, Kıbrıs’ta giderilmesi gereken korkular nelerdir? Dr. Mihail korkuları şöyle sıralamış:
Kıbrıslı Rumların korkuları:
– Adanın bölünüp Taksim’in yasallaşması. İleride olabilecek bir anlaşmazlıkta Türk Federe Devleti’nin koparak bağımsızlık ilân etmesi.
– Türkiye’nin istirdat ve genişleme hevesi. [İstirdat (geri almak), İsmail Tansu’nun anılarında sıkça kullandığı bir kelimeydi.] Türkiye Kıbrıs’ın bir bölümünü veya tümünü ele geçirmek istiyor.
– Kıbrıs’ta konuşlanan 35 bin Türk askeri.
– Anavatanların sahip olduğu garanti hakları. Her iki anavatan da bu haklarını kötüye kullanmışlardır. Bu nedenle garanti antlaşmalarının lağvedilmesi gerekir.
Kıbrıslı Türklerin korkuları:
– Enosis. Kıbrıslı Türklerin ikinci sınıf azınlık statüsüne düşürülme ihtimali.
– Yapılacak olan antlaşmaların Rumlar tarafından ihlâl edilmesi. 1960’lı yılları yeniden yaşamak istemiyorlar.
– Sayıca az ve ekonomikman daha zayıf oldukları nedeniyle Rumlar tarafından yutulma endişesi taşıyorlar.
– Üç özgürlüğe karşıdırlar çünkü kendi bölgelerinde azınlığa düşmek istemiyorlar.
– Kuzey’e çok miktarda Rum’un dönmesini istemiyorlar. Kendi bölgelerinin efendisi olmak istiyorlar.
– Türkiye’nin Kıbrıslılık kimliğini ortadan kaldırmasından endişe ediyorlar.
Kıbrıs’ta ortak tek bir korku var, o da azınlık fobisidir. Kıbrıslı Türkler, Rumlardan korkuyor; Rumlar da Türkiye’den korkuyor. Anavatan Yunanistan’ı da hesaba katsalar bile gene azınlıkta kalıyorlar. Üstelik ekonomik kriz nedeniyle Yunanistan, silâhlanmaya eskisi gibi çok para ayıramayacak ve silâhlanma yarışında Türkiye’nin gerisinde kalacak.
Kuşkusuz anavatanların da kendilerine göre korkuları ve istekleri var. Onları da göz önünde tutmak zorunluluğu var. Kıbrıs stratejik önemini koruduğu sürece adada birtakım güvenlik sorunları olacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Bu eskiden de böyleydi, gelecekte de böyle olacak.  
Rumlar büyük umutlarla AB’ye üye oldular ama AB’nin üye ülkelerin güvenliğini sağlayacak bir mekanizması yoktur. Şimdilik böyle bir niyeti de yoktur. İş kala kala gene NATO’ya kalıyor. Üstelik NATO’nun geniş bir eğitim bilgi birikimi ve deneyimi var. İç güvenlik için gerekli olan polis eğitimini üstlenebilir.
Zaten NATO halihazırda bu bölgede bulunuyor. Kıbrıs’la doğrudan doğruya ilgilenen ülkelerden Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve ABD, NATO üyesidirler. Bu nedenle Federal Kıbrıs’ın üyeliği için sorun çıkacağı şüphelidir. 
Bu noktada sorulması gereken soru şudur: Kıbrıslılar Federal devletin NATO’ya üye olmasını kabul ederler mi? Çalıştaya katılanların bazıları bunun imkânsız olduğunu ileri sürdüler. Özellikle Rum solunun buna karşı çıkacağını dile getirdiler. (Bu konunun daha derinlemesine tartışılması ve bu konuda araştırma yapılması gereği var.)
Güvenlik sadece silâh gücü ile oluşmaz. İki toplum arasındaki güvenin oluşturulup geliştirilmesi gerekir. Bu da sözle olacak bir şey değil. İnsanları etkileyecek bir şeylerin yapılması gerekir. Meselâ Mağusa limanı ve Ercan havaalanının trafiğe açılması formülleri geliştirilebilir. Buna karşılık Maraş açılabilir. Türkiye hava sahası Rum uçaklarına ve limanları da Rum gemilerine açılabilir. Her iki taraf da bundan kârlı çıkar ve “kazan-kazan” durumu gerçekleşmiş olur.   
Güvenlik ve barış, politikacıların ellerine bırakılmayacak kadar ciddi işlerdir. Sivil toplum örgütleri, aydınların ve geniş halk kitlelerinin bunlara sahip çıkması gerekiyor.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar